Gelecek ile ilgili karar almak acaba çok mu zor? Yoksa insan kendini tanıyarak hayatını daha kolay bir hale getirebilir mi?Avucunuzdaki Kelebek Programında, hayat amacı, gelecek hayali ve değerleri ortaya çıkararak, hedef koyma ve onlara ulaşırken neler yapılabileceği anlatılıyor. Kendinizi Tanıma o Hayat Amacınızo Gelecek Hayaliniz Değerleriniz SWOT Analizio Hedefleriniz Zaman ve Stres Yönetimi Kişiliğiniz Olumlu Düşünceniz Mücadele Ruhunuz YaratıcılığınızBu program, Ahmet Şerif İZGÖREN tarafından hazırlanmış ve sunulmuştur.
Gelecek ile ilgili karar almak acaba çok mu zor? Yoksa insan kendini tanıyarak hayatını daha kolay bir hale getirebilir mi?Avucunuzdaki Kelebek Programında, hayat amacı, gelecek hayali ve değerleri ortaya çıkararak, hedef koyma ve onlara ulaşırken ne... tümünü göster
Jack London (1876 - 1916), kitapları yabancı dillere en çok çevrilmiş Amerikalı yazarlardan biridir.ABDnin hemen her yerini gezdi. İktisadi bunalımın doğurduğu güç koşullarla karşı karşıya kaldı, bir süre hapis yattı ve 1894te militan bir sosyalist oldu. Martin Edende anlattığı gibi, yazar olabilmek için büyük bir iyimserlik ve enerjiyle çalıştı.Martin Eden, hayatı denizcilikle geçen, 19 - 20 yaşlarında, kenar mahallede yetişen bir gençtir. Tesadüfen, zengin sınıftan bir kızla tanışır, hayata bakışı, hayatı değerlendirmesi tamamen değişir. Bu olay, yaşantısında bir dönüm noktasıdır. O güne kadar olan yaşantısını bir kalemde silip yeni bir ideale doğru koşar. Bu, genç kızı elde etme aşkıdır. Yapacak bir mesleği yoktur, ünlü bir yazar olmak ister. Tek amacı, çok para kazanmaktır. Yazdığı her kelimeyi bile dolar olarak görür. Çevresi hızla daralır, dostları kaybolur, ulaşmak istediği sınıfla arası, okuduğu her kitapla biraz daha açılır. Yazma konusundaki bilgi ve deneyimi arttıkça, zengin sınıfı temsil eden insanların basit, yapmacıklı, ikiyüzlü olduklarını görüp bunalıma girer. Ve olaylar sürprizli bir şekilde devam eder...Önemli Eserleri: Vahşetin Çağrısı, Beyaz Diş, Yanan Gün Işığı, Deniz Kurdu ve Demir Ökçedir.
******
Martin Eden, otobiyografik niteliği ile, bütün Jack London yapıtları arasında çok özel bir yere sahiptir. Jack Londonın bireyciliğe saldırısı, hiçbir yapıtında Martin Edendeki yetkinliğe ulaşamaz.Martinin coşturucu bir karanlık ve eşsiz bir güçlülükle sürdürdüğü savaşım, insan soyunun aydınlanması uğraşında bir esin kaynağıdır. Ama Martin bir bireycidir ve bu ilk günah ödenecektir. Eşsiz serüvenin sonunda, bireysel başarının doruğunda Martin, aldanmış, amaçsız, yalnız ve umutsuz bir insandır. Burjuva toplumunun sahte değerlerinden, ikiyüzlülüğünden kaçan Martin, o eski, dost Güney Denizlerine sığınacaktır. Ama o, artık Güney Denizlerinin avutup doyurabildiği Martin Eden değildir ve aradığı dinginliği ancak o dost suların altında bulabilecektir.Cem Yayınevi Jack Londonın bu en ünlü yapıtını Kaya Ersoyun Türkçesiyle okuyucularına sunmaktadır.
************
Martin Eden, Jack Londonın başyapıtı sayabileceğimiz ve büyük oranda otobiyografik izler taşıyan unutulmaz romanlarından biridir. Keskin sınıfsal... bilinci, güçlü kalemi ve devrimci sanatıyla Jack London, burjuva gerçekliği karşısında sınıf atlamak isteyen genç bir yazarın düştüğü trajik durumu ustalıkla ve tüm çıplaklığıyla resmeder Martin Edenda. Büyük çabalarla ulaşılan hedefin, yani burjuva yaşamının, anlamsızlığı, sahteliği ve hiçliği karşısında, Martin Eden, kendisini beyaz bir heykel gibi batacağı dipsiz derinliklere bırakır.Büyük anlatıcılar kuşağının son üyelerinden biridir Jack London,1916 yılında öldüğünde, zamanının ve tüm zamanların en büyük yazarları arasında çoktan yerini almıştı.
************
Cem Yayınevi, ünlü yazar Jack Londonun (1876-1916) tüm dünyada olduğu gibi Türkiyede de olağanüstü ilgiyle karşılanan eserlerini okurlarına toplu olarak sunuyor.
Jack Londonun roman, öykü, deneme ve anı kitapla-rından oluşan bu toplamda, onun en seçkin eserlerini bula-bileceksiniz. Jack London Toplu Eserlerinde tüm kitaplar, ilk basımlarının özgün biçimine sadık kalınarak eksiksiz çevrilmiş ve Kadir Kıvılcımlı tarafından dipnotlarla zengin-leştirilerek yayına hazırlanmıştır.
************
Kendisi için ise güzelliğe hizmet etmesinin sevinci, onun için yeterli bir ücretti. Ve Ruth u güzellikten çok seviyordu. Dünyadaki en iyi şeyin aşk olduğunu düşünüyordu. Onun içindeki devrimin itici gücü aşk olmuştu; onu kaba bir denizciden bir öğrenciye ve bir sanatçıya dönüştürmüştü. Bu nedenle ona göre bu üçünden en iyisi en büyüğü, öğrenmekten ve sanatkarlıktan daha büyük olan aşktı. Şimdiden, anlamıştı ki kendi beyni, Ruthun kardeşlerinin beyinlerinin ya da babasının beyninin ötesine ulaştığı gibi, Ruthunkini de geçmişti. Onun bir yıl kadarlık kendi kendine çalışması ve donanımı, dünya, sanat ve yaşam konularında ona Ruthun sahip olmayı hiçbir zaman umut etmeyeceği bir ustalık vermişti.
Bütün bunları kavramıştı, ama bu Rutha olan aşkını etkilemedi; ne de Ruthun ona olan aşkı bunan etkilendi. Aşk fazlasıyla güzel ve soyluydu ve Martin aşkı eleştiriyle kirletmeyecek kadar sadıktı.
************
Martin Eden Jack Londonın hayatından belirgin izdüşümler taşıyan özyaşamsal bir roman. Hayalleri kadar iradesi de güçlü bir genç, sosyal statüsünü değiştirmek için giriştiği yazar olma mücadelesini kazanır. Ancak geldiği yer yeni bir sosyal dünya olduğu kadar büyük bir boşluğun kıyısıdır da. Okur, Martin Edenin kimliğinde ve mücadelesinde yerleşik düzenin kalıplarına uymayan toplumdışı insanı olduğu kadar yazar Jack Londonın hayal kırıklıklarını, ruhsal çalkantılarını, edebiyata yüklediği anlamve işlevleri, ama en başta çelişkilerini bulur.Martin Eden: Boşluğa tırmanış.
******
Jack London (1876 - 1916), kitapları yabancı dillere en çok çevrilmiş Amerikalı yazarlardan biridir.ABDnin hemen her yerini gezdi. İktisadi bunalımın doğurduğu güç koşullarla karşı karşıya kaldı, bir süre hapis yattı ve 1894te militan bir sosyalist o... tümünü göster
Okuyucusuna ilk sayfadan başlayarak yoğun bir gerilim sunan Kötü Ruh bir ilk roman. Üstelik çok çarpıcı bir ilk roman. Yazarı Maxime Chattam suçluların profilini çıkarmada usta bir kahraman yaratmış. Ve onu şiddet dolu bir dünyaya salıvermiş. Joshua Brolin FBIda aradığını bulamamış, doğduğu kentin polis teşkilatında çalışan bir müfettiştir. Kolu, bacakları kesilmiş, alınlarında yara izi olan kadın cesetleri onu acımasız bir seri katille tanıştıracaktır. Olayların çözüldüğünü düşündüğümüz an geldiğinde ise aslında her şey daha da karışır. Chattam, okuyucusuna kolay çözümler sunmaktan yana bir yazar değil. Romanın gizemini son ana kadar başarıyla saklamayı beceriyor. Ve soluksuz okunan bir polisiye örneği sunuyor bu türün meraklılarına.Eleştirmenlerin Jean-Chirstophe Grangénin hızına, Patricia Cornwellin ayrıntı yeteğine, Thomas Harrisin gerilim becerisine sahip olduğunu söylediği Maxime Chattamın kitabında törensel cinayetler, ürpertici adli tıp sahneleri, Dantenin İlahî Komedyasından bölümler, Kara İncilden izler var. Ama hepsinden önemlisi son ana kadar kendini ele vermeyen korkunç bir sır kaplıyor romanın her satırını. Yazar, romanını çok gerçekçi buluyor. Romanı böylesine korkutucu kılan, gerçeğe bu denli yakın olması diyor. Daha fazla söze ne gerek! Okunması gereken bir kitap Kötü Ruh. Ama dikkatli olun: Tehlikeli sulara yelken açıyorsunuz!
Okuyucusuna ilk sayfadan başlayarak yoğun bir gerilim sunan Kötü Ruh bir ilk roman. Üstelik çok çarpıcı bir ilk roman. Yazarı Maxime Chattam suçluların profilini çıkarmada usta bir kahraman yaratmış. Ve onu şiddet dolu bir dünyaya salıvermiş. Joshua ... tümünü göster
Mart 1928, Kahire... Gece sokağa çıkan çocuklar kaybolur ve bir süre sonra cesetleri çevredeki yer altı mezarlarında bulunmaya başlar. Şehirde bir söylenti yayılır: Binbir Gece Masalları'nın korkunç Gûl'ü geri dönmüştür. Tamamen ilgisiz gibi görünen bu iki olay, aslında karmaşık bir şekilde birbirleriyle bağlantılı bir şekildedir.
Mart 1928, Kahire... Gece sokağa çıkan çocuklar kaybolur ve bir süre sonra cesetleri çevredeki yer altı mezarlarında bulunmaya başlar. Şehirde bir söylenti yayılır: Binbir Gece Masalları'nın korkunç Gûl'ü geri dönmüştür. Tamamen ilgisiz gib... tümünü göster
Pulitzer ödüllü yazar, 1927 yılında yazmış olduğu bu kitapta, 1920li yıllardaki para hırsı, yozlaşma ve sınıf farklılıklarının dikkat çekici hikâyesini anlatıyor. Senatörler, petrolcü iş adamları, Hollywood film yıldızları ve tarikat liderlerinden oluşmuş bir tören alayı ile okuyucuya o dönemden kalma bir şölen yaşatıyor. Sinclairın destansı romanı, Amerikan sosyal adaletsizlikleri hakkında yazılmış romanlar arasında yazarı en üst seviyelere taşımıştır.En İyi Erkek Oyuncu Oscar ÖdülüEn İyi Kurgu Oscar ÖdülüMuazzam bir çalışma.The NationUstadan bir başyapıt.MaximGörkemli ve usta işi bir roman.Harry KnowlesYazardan anıtsal bir eser.Stephen Pizzallo EleştirmenZekâsı, dokunaklığı ve gerçekliğiyleokuduktan sonra bile elinizden bırakamayacağınız bir başyapıt.Scott Weinberg EleştirmenGüney Kaliforniya yaşantısından etkileyici bir panoramanın, usta bir yazarın kaleminden anlatılmış hikâyesi.The New Republic
Pulitzer ödüllü yazar, 1927 yılında yazmış olduğu bu kitapta, 1920li yıllardaki para hırsı, yozlaşma ve sınıf farklılıklarının dikkat çekici hikâyesini anlatıyor. Senatörler, petrolcü iş adamları, Hollywood film yıldızları ve tarikat liderlerinden ol... tümünü göster
Sabır dostların makamıdır… Allah sıkıntı verdiyse mümine bilsin ki derecesi yükselsin diye Ve artık sadece Allah için sabretmek düşer geriye… Kalbini çevirdiğin zaman asırlar öncesine İçini sımsıkı saracak bir ayet düşecek gönlüne:
''Rabbin için Sabret''…
Sabır dostların makamıdır… Allah sıkıntı verdiyse mümine bilsin ki derecesi yükselsin diye Ve artık sadece Allah için sabretmek düşer geriye… Kalbini çevirdiğin zaman asırlar öncesine İçini sımsıkı saracak bir ayet düşecek gönlüne:
''Rab... tümünü göster