Yeryüzü belki geleceğe dair en umutsuz dönemini yaşıyor. Bu ülkedeki, bu gezegendeki insanlar arıza vermeye başladı
Birilerinin kurguladığı berbat bir senaryonun içinde saf saf oynayan aktörler olduğumuzu keşfediyoruz yavaş yavaş. Ve öfkeliyiz.
Keyifler kaçık, tepeler atık! Uçlarımız sivrildi, birbirimize batıyoruz. Hepimiz, ne demekse, öteki tarafa, gıcığız!
Yeryüzü belki geleceğe dair en umutsuz dönemini yaşıyor. Bu ülkedeki, bu gezegendeki insanlar arıza vermeye başladı
Birilerinin kurguladığı berbat bir senaryonun içinde saf saf oynayan aktörler olduğumuzu keşfediyoruz yavaş yavaş. Ve öfkeliyiz.
Keyif... tümünü göster
Yeryüzü belki geleceğe dair en umutsuz dönemini yaşıyor. Bu ülkedeki, bu gezegendeki insanlar arıza vermeye başladı
Birilerinin kurguladığı berbat bir senaryonun içinde saf saf oynayan aktörler olduğumuzu keşfediyoruz yavaş yavaş. Ve öfkeliyiz.
Keyifler kaçık, tepeler atık! Uçlarımız sivrildi, birbirimize batıyoruz. Hepimiz, ne demekse, öteki tarafa, gıcığız!
Yeryüzü belki geleceğe dair en umutsuz dönemini yaşıyor. Bu ülkedeki, bu gezegendeki insanlar arıza vermeye başladı
Birilerinin kurguladığı berbat bir senaryonun içinde saf saf oynayan aktörler olduğumuzu keşfediyoruz yavaş yavaş. Ve öfkeliyiz.
Keyif... tümünü göster
Bu kitap ne sadece Ermenilere ne de sadece Türkleredir. Ağrının Derinliği, evsiz kalmanın, evinden uzak düşmenin acısını bilen, tahmin edebilen herkese yazılmıştır. Aidiyetimizin bize ezberlettiklerinin ötesinde bir biz olabilir mi? İçine hapsolmadığımız, dışına atılmadığımız bir ev, bir biz kurulabilir mi? Ece Temelkuran, Ermeni ve Türk milliyetçiliklerine yakından bakarken, toplumların bizlerini kurma aşamasında neleri, nasıl dışarıda bırakmış olabileceklerini anlatıyor. Her kitabında ötede duranları yakına getirmeyi amaçlayan yazar, bu kez de Ermeni meselesi gibi çekinceli bir konuyu odağına alıyor...
Bu kitap ne sadece Ermenilere ne de sadece Türkleredir. Ağrının Derinliği, evsiz kalmanın, evinden uzak düşmenin acısını bilen, tahmin edebilen herkese yazılmıştır. Aidiyetimizin bize ezberlettiklerinin ötesinde bir biz olabilir mi? İçine hapsolmadığ... tümünü göster
Bu kitap ne sadece Ermenilere ne de sadece Türkleredir. Ağrının Derinliği, evsiz kalmanın, evinden uzak düşmenin acısını bilen, tahmin edebilen herkese yazılmıştır. Aidiyetimizin bize ezberlettiklerinin ötesinde bir biz olabilir mi? İçine hapsolmadığımız, dışına atılmadığımız bir ev, bir biz kurulabilir mi? Ece Temelkuran, Ermeni ve Türk milliyetçiliklerine yakından bakarken, toplumların bizlerini kurma aşamasında neleri, nasıl dışarıda bırakmış olabileceklerini anlatıyor. Her kitabında ötede duranları yakına getirmeyi amaçlayan yazar, bu kez de Ermeni meselesi gibi çekinceli bir konuyu odağına alıyor...
Bu kitap ne sadece Ermenilere ne de sadece Türkleredir. Ağrının Derinliği, evsiz kalmanın, evinden uzak düşmenin acısını bilen, tahmin edebilen herkese yazılmıştır. Aidiyetimizin bize ezberlettiklerinin ötesinde bir biz olabilir mi? İçine hapsolmadığ... tümünü göster
On iki yıldır Almanya’da sürgün olan şair Ka Türkiye’ye dönüşünden dört gün sonra, bir röportaj için Kars şehrinde bulur kendini. Ağır ağır ve hiç durmadan yağan karın altında sokak sokak, dükkân dükkân bu hüzünlü ve güzel şehri ve insanlarını tanımaya çalışır. Kars’ta ağzına kadar işsizlerle dolu çayhaneler, dışarıdan gelmiş ve kardan mahsur kalmış gezgin bir tiyatro kumpanyası, intihar eden ve türban direnişi yapan kızlar, çeşitli siyasal gruplar, dedikodular, söylentiler, Karpalas Oteli ve sahibi Turgut Bey ile kızları İpek ve Kadife ve Ka için bir aşk ve mutluluk vaadi vardır.
'O ne bir ideolog, ne bir siyasetçi, ne de bir gazeteci.
Orhan Pamuk büyük bir romancı.'
New York Times
On iki yıldır Almanya’da sürgün olan şair Ka Türkiye’ye dönüşünden dört gün sonra, bir röportaj için Kars şehrinde bulur kendini. Ağır ağır ve hiç durmadan yağan karın altında sokak sokak, dükkân dükkân bu hüzünlü ve güzel şehri ve insanlarını tanıma... tümünü göster
On iki yıldır Almanya’da sürgün olan şair Ka Türkiye’ye dönüşünden dört gün sonra, bir röportaj için Kars şehrinde bulur kendini. Ağır ağır ve hiç durmadan yağan karın altında sokak sokak, dükkân dükkân bu hüzünlü ve güzel şehri ve insanlarını tanımaya çalışır. Kars’ta ağzına kadar işsizlerle dolu çayhaneler, dışarıdan gelmiş ve kardan mahsur kalmış gezgin bir tiyatro kumpanyası, intihar eden ve türban direnişi yapan kızlar, çeşitli siyasal gruplar, dedikodular, söylentiler, Karpalas Oteli ve sahibi Turgut Bey ile kızları İpek ve Kadife ve Ka için bir aşk ve mutluluk vaadi vardır.
'O ne bir ideolog, ne bir siyasetçi, ne de bir gazeteci.
Orhan Pamuk büyük bir romancı.'
New York Times
On iki yıldır Almanya’da sürgün olan şair Ka Türkiye’ye dönüşünden dört gün sonra, bir röportaj için Kars şehrinde bulur kendini. Ağır ağır ve hiç durmadan yağan karın altında sokak sokak, dükkân dükkân bu hüzünlü ve güzel şehri ve insanlarını tanıma... tümünü göster