“İyinin ve kötünün birbirine karıştığı, fırtına öncesi sessizliklerin yaşandığı bir zamandı...”Bu kitap, büyük imparatorlukların var olduğu dönemlerde, kralların kraliçelerin hüküm sürdüğü topraklarda yaşanan olayları anlatıyor. Bazı insanların doğuştan soylu kan taşıdığına ve bu nedenle her şeyi yapmaya hakkı olduğuna inanılan dönemler; 1789’da Fransız Devrimi’nin yarattığı kasırgayla sona ermiştir.Bu kasırganın savurduğu, yaşamlarını etkilediği insanlardan biridir Charles Darnay (Evremonde). Yaşamının önemli olayları Paris ve Londra’da geçmektedir. Bu iki ülke, iki yaşam biçimi ve bu ülke insanlarına ilişkin gözlem ve değerlendirmelerin ustaca anlatıldığı bir kitap İki Kentin Öyküsü. Buna; Charles Dickens’ın şaşırtı dolu anlatımı, ustaca kurgusu da eklenince, sürükleyici bir kitap çıkmış ortaya. Bize düşense, zevkle okumak ve öğrenmek..
“İyinin ve kötünün birbirine karıştığı, fırtına öncesi sessizliklerin yaşandığı bir zamandı...”Bu kitap, büyük imparatorlukların var olduğu dönemlerde, kralların kraliçelerin hüküm sürdüğü topraklarda yaşanan olayları anlatıyor. Baz... tümünü göster
Halk söylencelerine, efsanelere duyduğu hayranlıkla Köroğlu, Karacaoğlan ve Alageyik efsanelerini kendine has tarzıyla kaleme alan Yaşar Kemal, anlatım gücünü besleyen bereketli topraklara olan vefa borcunu da "Üç Anadolu Efsanesi" ile öder.
“Kilometrelerce yürüyüp, dağ bayır koşup ne kurtarırsa kârdır kuralınca, önce ağıtları, sonra da türküleri, koşmaları, destanları, Çukurova'nın tüm uyaklı uyaksız söz çeşitlerini, tekerlemelerini, küfürlerini avlıyordu. Folklor derlemesi filan değildi, bu iş hayat memat işiydi, özbeöz malını kurtarıyordu Çukurova'nın, sorumluydu kurda kuşa karşı, şaka değil.”
Abidin Dino, Milliyet Sanat
“Yaşar Kemal, Anadolu âşık-hikâyecilerinin geleneğine göbek bağıyla bağlanmış bir yazar. Onu ta çocukluğundan başlayarak Anadolu sözlü geleneğinin destansı türleri büyülemiş.”
Pertev Naili Boratav, Folklor ve Edebiyat I
Halk söylencelerine, efsanelere duyduğu hayranlıkla Köroğlu, Karacaoğlan ve Alageyik efsanelerini kendine has tarzıyla kaleme alan Yaşar Kemal, anlatım gücünü besleyen bereketli topraklara olan vefa borcunu da "Üç Anadolu Efsanesi" ile öder... tümünü göster
İki masalı vardı onun. Biri kendisinindi, bu masalı kimse bilmezdi. Ötekini ise, ona dedesi anlatmıştı. Sonra ikisi de yok olup gitti. Şimdi anlatacaklarım bununla ilgilidir.
İki masalı vardı onun. Biri kendisinindi, bu masalı kimse bilmezdi. Ötekini ise, ona dedesi anlatmıştı. Sonra ikisi de yok olup gitti. Şimdi anlatacaklarım bununla ilgilidir.
İngiliz bilim adamı, akademisyen ve felsefe doktoru W.B. Crow, tüm kültürleri ve çağları kapsayan, son derece etkileyici bir başvuru kaynağı sunuyor. Otuzüç bölümden oluşan BÜYÜNÜN, CADILIĞIN VE OKÜLTİZMİN TARİHİ, taş devrinin ilkel inanışlarından çağdaş dönemin büyücülerine dek uzanan ayrıntılı bir çalışma. Dr. Crow, Eski Mısır, Babil, Orta Amerika, İran, Hindistan, Çin ve Tibetteki okült uygulamaları ayrı ayrı bölümlerde ele alıyor; Viking söylenceleri, Druid ayinleri, İslami efsaneler, Olympos tanrıları, Kabalanın gizemleri, Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri ile Templar Şövalyelerine ilişkin özgün bilgiler aktarıyor. Sonraki bölümlerde ise, Avrupada cadılık, şeytan çıkarma ayinleri, kurtadamlar, vampirler, gizli örgütler, el falı, mesmerizm ve hipnotizma, ortaya çıkış ve gelişme biçimleriyle inceleniyor. BÜYÜNÜN, CADILIĞIN VE OKÜLTİZMİN TARİHİ, özgün kaynaklardan araştırılmış, açık bir dille kaleme alınmış ve bu oldukça karmaşık ve gizemli konulara ilgi duyanlar için ideal bir başvuru kaynağı niteliğinde.
İngiliz bilim adamı, akademisyen ve felsefe doktoru W.B. Crow, tüm kültürleri ve çağları kapsayan, son derece etkileyici bir başvuru kaynağı sunuyor. Otuzüç bölümden oluşan BÜYÜNÜN, CADILIĞIN VE OKÜLTİZMİN TARİHİ, taş devrinin ilkel inanışlarından ça... tümünü göster
İnsanlığın, doğum-ölüm, geçim-kıtlık, sevgi-cinsellik gibi değişmeyen sorunlarına farklı kültürler nasıl farklı cevaplar veriyorlar? Kültürler birbirlerine koşut mu geliştiler, yoksa bir merkezden mi yayıldılar? Campbell, ilk insandan başlayarak, değişmeyen çelişkileri ve ortak mirası kavramada, antropolojinin, arkeolojinin ve psikolojinin sağladığı verilerle, felsefe ve sanat üretiminin getirdiği zenginliklerle örülen karşılaştırmalı mitolojinin ne kadar öğretici olabildiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Bu eserde heyecan verici bir bilgi hazinesi ile birçok kuramsal tartışmanın çerçevesini bir arada buluyoruz. İlkel Mitoloji, bitki veya hayvanla beslenen toplumların ödedikleri kefareti, ölümsüz tanrıçayı ve kurban edilen bakireyi, yılanbalığına veya kertenkeleye dönüşen yılanı, ikinci Adem İsayı, şehrazat ile onun kurbanlığına son veren masal anlatma gücünü, doğa-insan-toplum çelişkilerinin biçimlendirdiği ruhsal dünyanın mitolojideki dışavurumunu, uygarlığın merkezine oturan zigguratı, şaman ve rahibin temsil ettiği toplumsal yapıları, bireyin toplumsallaştırılmasını ve nirvanayı çözümlüyor, bizi insan yapan tarihimizi kavramamızı sağlıyor.
İnsanlığın, doğum-ölüm, geçim-kıtlık, sevgi-cinsellik gibi değişmeyen sorunlarına farklı kültürler nasıl farklı cevaplar veriyorlar? Kültürler birbirlerine koşut mu geliştiler, yoksa bir merkezden mi yayıldılar? Campbell, ilk insandan başlayarak, değ... tümünü göster
Sanki Fanshawe son yazdıklarının benim bu konudaki bütün beklentilerimi altüst edeceğini biliyordu. Bunlar, pişmanlık duyan bir adamın sözleri değildi. Sorumu soruyla yanıtlamıştı, bu yüzden her şey çok açık kalmıştı, bitmemişti, yeniden başlayacaktı. İlk sözcükten sonra yolumu şaşırdım, o dakikadan sonra ancak el yordamıyla ilerleyebildim, karanlıkta tökezledim, benim için yazılmış bir kitap beni kör etmişti.Çağdaş Amerikan edebiyatının en özgün yazarlarından Paul Austerın New York Üçlemesi, yazarın hayranlarının mutlaka okuması gereken üç kült kitabı birleştiriyor: Cam Kent, Hayaletler ve Kilitli Oda. Polisiye romanla postmodern kurmacanın bir harmanı olan ve kafkaesk bir üslupla örülen üçlemede yazar, okuru kilitli odalarda, geçmişte ve gelecekte, tuzaklı sokaklarda, çifte ve karanlık kişiliklerle donattığı kahramanlarının peşinde dolaştırırken, romanın her sayfasına dağıttığı ipuçlarına anlam vermeyi okura bırakıyor. Kahramanlarını, soyut ya da somut kilitli odalara sokarak özgürlüklerini ancak oradan kaçarak elde edebilecekleri bir dünya kuruyor. Sokuldukları kafesin sınırlarının nereye vardığını ancak kurtulunca anlayan kahramanlarına -ve okuruna- üzerlerindeki baskıdan kurtulma kapılarını açacak anahtarları da sunuyor. New York Üçlemesi, edilgen okur için yalnızca bir kilitli oda ya da aynalarla dolu birer koridor. Gerçek okur ise bu metnin, dünyayı başka bir açıdan göstererek ruhlarımızın çizgilerini yansıtan bir havuz olduğunu görecektir.
Sanki Fanshawe son yazdıklarının benim bu konudaki bütün beklentilerimi altüst edeceğini biliyordu. Bunlar, pişmanlık duyan bir adamın sözleri değildi. Sorumu soruyla yanıtlamıştı, bu yüzden her şey çok açık kalmıştı, bitmemişti, yeniden başlayacaktı... tümünü göster