Sanki Fanshawe son yazdıklarının benim bu konudaki bütün beklentilerimi altüst edeceğini biliyordu. Bunlar, pişmanlık duyan bir adamın sözleri değildi. Sorumu soruyla yanıtlamıştı, bu yüzden her şey çok açık kalmıştı, bitmemişti, yeniden başlayacaktı. İlk sözcükten sonra yolumu şaşırdım, o dakikadan sonra ancak el yordamıyla ilerleyebildim, karanlıkta tökezledim, benim için yazılmış bir kitap beni kör etmişti.Çağdaş Amerikan edebiyatının en özgün yazarlarından Paul Austerın New York Üçlemesi, yazarın hayranlarının mutlaka okuması gereken üç kült kitabı birleştiriyor: Cam Kent, Hayaletler ve Kilitli Oda. Polisiye romanla postmodern kurmacanın bir harmanı olan ve kafkaesk bir üslupla örülen üçlemede yazar, okuru kilitli odalarda, geçmişte ve gelecekte, tuzaklı sokaklarda, çifte ve karanlık kişiliklerle donattığı kahramanlarının peşinde dolaştırırken, romanın her sayfasına dağıttığı ipuçlarına anlam vermeyi okura bırakıyor. Kahramanlarını, soyut ya da somut kilitli odalara sokarak özgürlüklerini ancak oradan kaçarak elde edebilecekleri bir dünya kuruyor. Sokuldukları kafesin sınırlarının nereye vardığını ancak kurtulunca anlayan kahramanlarına -ve okuruna- üzerlerindeki baskıdan kurtulma kapılarını açacak anahtarları da sunuyor. New York Üçlemesi, edilgen okur için yalnızca bir kilitli oda ya da aynalarla dolu birer koridor. Gerçek okur ise bu metnin, dünyayı başka bir açıdan göstererek ruhlarımızın çizgilerini yansıtan bir havuz olduğunu görecektir.
Sanki Fanshawe son yazdıklarının benim bu konudaki bütün beklentilerimi altüst edeceğini biliyordu. Bunlar, pişmanlık duyan bir adamın sözleri değildi. Sorumu soruyla yanıtlamıştı, bu yüzden her şey çok açık kalmıştı, bitmemişti, yeniden başlayacaktı. İlk sözcükten sonra yolumu şaşırdım, o dakikadan sonra ancak el yordamıyla ilerleyebildim, karanlıkta tökezledim, benim için yazılmış bir kitap beni kör etmişti.Çağdaş Amerikan edebiyatının en özgün yazarlarından Paul Austerın New York Üçlemesi, yazarın hayranlarının mutlaka okuması gereken üç kült kitabı birleştiriyor: Cam Kent, Hayaletler ve Kilitli Oda. Polisiye romanla postmodern kurmacanın bir harmanı olan ve kafkaesk bir üslupla örülen üçlemede yazar, okuru kilitli odalarda, geçmişte ve gelecekte, tuzaklı sokaklarda, çifte ve karanlık kişiliklerle donattığı kahramanlarının peşinde dolaştırırken, romanın her sayfasına dağıttığı ipuçlarına anlam vermeyi okura bırakıyor. Kahramanlarını, soyut ya da somut kilitli odalara sokarak özgürlüklerini ancak oradan kaçarak elde edebilecekleri bir dünya kuruyor. Sokuldukları kafesin sınırlarının nereye vardığını ancak kurtulunca anlayan kahramanlarına -ve okuruna- üzerlerindeki baskıdan kurtulma kapılarını açacak anahtarları da sunuyor. New York Üçlemesi, edilgen okur için yalnızca bir kilitli oda ya da aynalarla dolu birer koridor. Gerçek okur ise bu metnin, dünyayı başka bir açıdan göstererek ruhlarımızın çizgilerini yansıtan bir havuz olduğunu görecektir.
Öykü sırasına göre (Cam Kent, Hayaletler, Kilitli Oda) kalitenin de arttığı üçleme, kendini okutmayı ve kafa karıştırmayı bilen bir kitap.
Orhan Pamuk'un Yeni Hayat kitabı gibi az kişinin sevebileceği, benim beğenerek okuduğum fakat bazı yerlerinde kopuşlar yaşadığım bir kitaptır.
Ilk kitap tam anlamiyla karmasa. Ne gercek ne hayal oturtamadim. Uclemenin sonun bir yere varacagimi umuyorum.
Postmodern bir anlatım. Her öykünün ana kahramanı bir arayışın içerisinde. Ve her sonda arayan ile arananın yüzleşmesi… Kahramanların kendini arayışı mı bu anlatılanlar, emin olamıyorum.
http://keyfimizvebiz.wordpress.com/2013/03/17/new-york-uclemesi-paul-auster/
Yıllar önce yazarın 'kış güneşi' kitabını okumak istemiştim. o zamanlar 'seçici okur' değildim, nerede saçma sapan, nerede zaman kaybı olarak görülecek roman ve türü varsa, okuduğumdan, 'post modern' romanla tanışmadığımdan, kış güneşini okuyamamış, kitabevine geri vermiştim...
Yazara şans vermeye karar verdim.. new york üçlemesiyle yazarla tanıştım...
kitap gerçekten çok güzel... 'roman içinde roman' dedikleri türden... argo kelimelerle bana yeraltı edebiyatını anımsattı...
post modern edebiyatını sevenlerin kaçırmaması gereken bir eser... kurgu muhteşem.. insan kitabı okurken içinde kayboluyor.
bu yazarı takip etmeye karar verdim...
382 sayfa