Biliyorum, imkansız aşk bu! Ama hükmedemiyorum kendime... demişti Murat. Çünkü, yüreğim seni çok sevdi!.. Ardından da dizelere dökmüştü sevdasını. Yüreğim seni çok sevdi O yürek talan O yürek yangın yeri O yürek sen istiyor Bir tek seni... Aslı ile Muratın İstanbul-Bursa-Amerika üçgeninde yaşadıkları destansı aşkın öyküsü... Herkesin kendinden bir şey bulabileceği kadar gerçek...
Biliyorum, imkansız aşk bu! Ama hükmedemiyorum kendime... demişti Murat. Çünkü, yüreğim seni çok sevdi!.. Ardından da dizelere dökmüştü sevdasını. Yüreğim seni çok sevdi O yürek talan O yürek yangın yeri O yürek sen istiyor Bir tek seni... Aslı ile M... tümünü göster
Renkler farklı olsa da duygular hep aynıdır. Farklı renkteki ellerin birleştiği bu romanda yer alan kadınları unutamayacaksınız
Kaybolmuş ve adaletsiz bir dünya... Mississippi, Jackson; 1962. Siyah kadınlara, beyaz çocukların bakımında güvenilen ancak gümüşleri parlatma konusunda güvenilmeyen bir dönem.
Skeeter, Aibleen ve Minny... Kimse arkadaş olacaklarına inanmazdı. Her biri başka bir gerçeğin peşindeydi. Ve bir araya geldiklerinde anlatılacak sıra dışı bir hikâyeleri oldu.
On yedinci beyaz çocuğunu büyüten ve kendi oğlunun trajik ölümünün neden olduğu yaraları iyileştirmeye çalışan Aibleen, aşçılıktaki başarısı da en az dilinin sivriliği kadar dillerden düşmeyen Minny ve üniversiteden dönüp onu büyüten biricik hizmetçisinin neden evlerinden ayrıldığını anlamaya çalışan Bayan Skeeter. Duyguların Rengi, acıların, acıları alaya almanın, değişimin ve umudun sonsuz zamanda yankılanacak evrensel hikâyesidir.
"Her okurun seçmesi gereken bir kitap...Yılın kurgu şampiyonu. Duyguların Rengi'nin bir konusu var. Gerçek ve önemli bir konusu..."
-Huffington Post-
Renkler farklı olsa da duygular hep aynıdır. Farklı renkteki ellerin birleştiği bu romanda yer alan kadınları unutamayacaksınız
Kaybolmuş ve adaletsiz bir dünya... Mississippi, Jackson; 1962. Siyah kadınlara, beyaz çocukların bakımında güvenilen a... tümünü göster
Romanın, insan benliğine yapılan bir kazı olduğunu sıkça dile getiren Ahmet Ümit, aynı hareket noktasını Patasana'da da koruyor. Anadolu'nun güneydoğusunu da içine alan ve tarihte Mezopotamya olarak anılan bölge, yüzyıllar boyunca hem kanlı iktidar kavgalarının hüküm sürdüğü çeşitli uygarlıklara hem de coğrafî bir kesişme noktası olduğu için şiddetli savaşlara sahne oldu ve bu topraklardan kan ve şiddet hiç eksik olmadı. Patasana'da bir anakroniye başvuran Ahmet Ümit, Hititler döneminde yaşanan iç çatışmalarla Türkiye'nin son yirmi yılda tanık olduğu kanlı bir dönemi anlamaya çalışıyor.
Romanı için seçtiği konu ve karakterleri bir söyleşisinde şöyle anlatıyor yazar: Ben benliğinde kazı yapacağım kişilerimi seçerken, baştan belirlediğim içeriğe uygun tipler seçtim. Yani Yüzbaşı Eşref, Kürt gerilla lideri Cemşid, Vietnam gazisi Timothy, korucubaşı Düzgün gibi bir dönem şiddet uygulamış tipler ya da şiddete tanıklık edecek, buna tepki verecek Esra, Elif ve diğer kişilikler. Ama bu kişilerimi yalnızca anlatacağım konuyla sınırladığım düşünülmesin. Onları yaşayan, olaylara müdahale eden, hatta zaman zaman yazarı bile takmayan güçlü, çelişkiler içindeki karakterler olarak anlatmaya çalıştım. Onların yaşayan kişilikler olması çok önemliydi, çünkü hemen hepsi bir arkeoloji kazısı sırasında bir araya gelmişti. Bir yanıyla yaptıkları iş nedeniyle bilimsel tartışmalar yaparken bir yanıyla da yaşamın gündelik, basit gereksinimlerini tartışıyorlardı. Banyo sırası gibi, yemeğin ne olacağı gibi, futbol maçına gitmek, Fırat'ta yüzmenin halkın tepkisini çekmesi gibi. Burada şunu da söylemeliyim ki bir karakteri anlatabilmenin yaratabilmenin olanakları yaşamın kriz anlarından, ya da trajik durumlardan çok gündelik olanın, her gün tekrarlanan sıkıcı davranışlarında daha fazladır. Kuşkusuz kahramanınızın, psikolojik profilini en iyi, gündelik yaşamla, kriz anlarındaki davranışın birliği içerisinde ortaya serebilirsiniz. Ama gündelik yaşamı anlatabilmek hem çok zordur hem de çok önemlidir. Belki de kriz anlarındaki kesintiyi, coşkuyu, heyecanı anlatabilmeniz için basit yaşamı anlatmanız gerekir.
Ahmet Ümit, tıpkı diğer romanlarında olduğu gibi olayı, yaşadığı bugünün içinde insanı anlamanın bir aracı olarak kullanır. Dolayısıyla roman kahramanları ve karakterleri de alabildiğine sahicilik taşır. Bu niteliklerle birlikte Patasana, Ahmet Ümit romancılığının önemli bir halkasını oluşturur..
Romanın, insan benliğine yapılan bir kazı olduğunu sıkça dile getiren Ahmet Ümit, aynı hareket noktasını Patasana'da da koruyor. Anadolu'nun güneydoğusunu da içine alan ve tarihte Mezopotamya olarak anılan bölge, yüzyıllar boyunca hem kanlı... tümünü göster
2016'da kac kitap okumayi hedefliyorsunuz?
2016'da kac kitap okumayi hedefliyorsunuz?
icimdegokyuzu şu anda kitap okumuyor.