Öğrenme aşkıyla geçti ömrümüz, aşkı öğrenemesek de…
Tarihimizin en önemli ve çalkantılı dönemlerinden biri olan 16. yüzyılda İstanbul… Hindistandan gelen beyaz bir fil ve onun sırlarla dolu bakıcısı: Çota ile Cihan. Filbaz aynı zamanda bir üstadın çırağı. Ustası ise Sinan. Bu toprakların yetiştirdiği en büyük mimar.
Elif Şafak'ın muazzam hayal gücü ve zengin diliyle Osmanlı tarihinin derinliklerine doğru şaşırtıcı bir yolculuğa çıkıyoruz. Karşılıksız bir aşk, iktidar kavgaları, yobazlığın ortasında yeşeren sanat ve beklenmedik bir ihanet…
Bir tarafta bilime ve öğrenmeye inananlar, bir tarafta gelişmeyi durduranlar...
Ustam ve Ben, tarihi kişiliklerin, camilerin, kütüphanelerin, türbelerin, köprülerin resmigeçit yaptığı, rengarenk, canlı, sürprizlerle dolu bir dönem hikayesi…
Öyle bir hayal dünyası ki içindeki konular ve tartışmalar günümüze dair de çok şey söylüyor. Uzun süre hafızalardan silinmeyecek, çok konuşulacak bir roman.
"İstanbul dediğin unutkanlıklar şehri. Orada her şey suya yazılmış. Ustamın eserleri hariç, onunkiler taşa kazınmış. O taşlardan birine bir sır sakladık. Çok zaman geçti üzerinden, nice alametler birikti ama hâlâ orada olmalı, bıraktığımız noktada. Bilmem bulan çıkar mı? Bulsa bile anlar mı? Ustamdan geriye kalan yüzlerce eserden ve binlerce, binlerce taştan bir tanesi var ki, altında gizli Arzın Merkezi."
Öğrenme aşkıyla geçti ömrümüz, aşkı öğrenemesek de…
Tarihimizin en önemli ve çalkantılı dönemlerinden biri olan 16. yüzyılda İstanbul… Hindistandan gelen beyaz bir fil ve onun sırlarla dolu bakıcısı: Çota ile Cihan. Filbaz aynı zamanda bir üstadın... tümünü göster
2014'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
2014'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
Hayatın Anlamını Bulmanın, Âşık Olmanın ve Alınan Her Nefesin Farkına Varmanın Öyküsü
On altı yaşındaki kanser hastası Hazel Grace'in birkaç yıl daha yaşamasını garanti eden tıp mucizesine rağmen hastalığı ölümcüldür ve konulan teşhisle birlikte yıldızlar, öyküsünün son bölümünü çoktan kaleme almıştır.
Fakat Augustus Waters isimli yakışıklı bir sürpriz karakter, Kanserli Çocuklar İçin Destek Grubu'nda boy gösterince Hazel'ın hayatı bambaşka bir yöne sapar ve bu zeki çocuğun çekimine karşı koyamayan kızın öyküsü yeniden yazılır...
TIME dergisi, 2012'nin En İyi Romanı
Goodreads, 2012'nin En İyi Genç Yetişkin Kitap Ödülü
New York Times'ın En Çok Satanlar Listesinde #1
Wall Street Journal'ın En Çok Satanlar Listesinde #1
Amazon'un En Çok Satanlar Listesinde #1
Indiebound'un En Çok Satanlar Listesinde #1
"Hayata, ölüme ve araya sıkışanlara dair bir roman olan Aynı Yıldızın Altında, John Green'in en iyi kitabı.
Kahkaha atıyor, ağlıyor, hızınızı alamayıp tekrar okuyorsunuz."
Markus Zusak, Printz ödüllü bestseller yazarı
"Aynı Yıldızın Altında evrensel konuları ele alıyor: Sevilecek miyim? Hatırlanacak mıyım? Bu dünyada bir iz bırakabilecek miyim?"
Jodi Picoult, New York Times bestseller yazarı
"Dâhiyane... Çok etkileyici... Güçlü ve saf duygularla korkusuzca yüzleşebiliyor."
TIME
"Green, okurların aklından uzun süre çıkmayacak, göz kamaştıran iki gencin öyküsünü iyi bir gözlem yeteneği ve empatiyle anlatarak, rafta duracak bir kitaptan ötesini yazmayı başarmış." People
"Bu romanı çekici kılan şey dakikada bir heyecanlı bir patlama yaşanması değil, 'sayılı günler içinde sonsuzca' yaşamaya çalışan karakterlerin gerçekliği."
The Washington Post
"Buruk bir komedi, akılları baştan alacak bir romantizm ve insana hayat ile ölüme dair sorulan büyük soruları keyifle ve uzun uzun düşündüren bir kitap."
Horn Book
"Aynı Yıldızın Altında bir aşk hikâyesi. Son dönem edebiyatın en içten ve dokunaklı romanlarından biri ama aynı zamanda korkunç bir zekâ, cesaret ve hüznün varoluşsal trajedisini de anlatıyor."
Lev Grossman, TIME
(Tanıtım Bülteninden)
Hayatın Anlamını Bulmanın, Âşık Olmanın ve Alınan Her Nefesin Farkına Varmanın Öyküsü
On altı yaşındaki kanser hastası Hazel Grace'in birkaç yıl daha yaşamasını garanti eden tıp mucizesine rağmen hastalığı ölümcüldür ve konulan teşhisle birli... tümünü göster
'Hayaletler Beldesi' Stephen King'in 'Kara Kule' destanının üçüncü kitabıdır.
King'in kahramanı son şövalye Roland, insanların fani dünyasını yansıtan Lanetliler Çölü'nü geçer... Hayalleriyle, korkularının Kara Kule'sine adım adım yaklaşır...
Susannah üçüncü kez gerçek kurşun kullanıyordu... Silahıysa Roland'ın onun için hazırladığı mahfazadan ilk defa çekiyordu.
Bol kurşunları vardı. Roland, Eddie'yle Susannah Dean'in 'çekildikleri' zamana kadar yaşadıkları dünyadan üç yüzden fazla kurşun getirmişti. Ancak bol kurşunun olması boşa harcanabileceği anlamına gelmiyordu. Aslında tersine. Tanrılar, müsriflere kızarlardı. Roland'ı önce babası, sonra da en büyük öğretmeni olan Cort, bu inanca göre yetiştirmişlerdi. Ve o hâlâ buna inanıyordu. O tanrılar insanı hemen cezalandırmayabilirlerdi. Ama eninde sonunda kefaretin ödenmesi gerekirdi... Ne kadar beklenirse, bedel de o kadar ağır olurdu.
(Kitabın Girişinden)
'Hayaletler Beldesi' Stephen King'in 'Kara Kule' destanının üçüncü kitabıdır.
King'in kahramanı son şövalye Roland, insanların fani dünyasını yansıtan Lanetliler Çölü'nü geçer... Hayalleriyle, korkularının Kara K... tümünü göster