Okuduğum 5. kurban ve Acımasız kitaplarına nazaran çok sönük kalmış. Maeve Kerrigan serisinin üçüncü kitabı. Seride süreklilik yaratmak adına Maeve'nin özel yaşamındaki duygularına da tanık oluyoruz. Özellikle kitabın ilk yarısında Rob'la ilişki durumlarına biraz fazlaca yer vermiş. Polisiye kısım ise durağan ve sıkıcı ilerledi. Tempo katmak adına hikayeye ikinci bir olay daha eklendi ve sonunda birbirine bağlanmaya çalışıldı ama dediğim gibi sıkıcılığı aşamamış bir kitap oldu benim için.
Değerlendirmemde 1 puan da yazım yanlışlarından kırıyorum. 500 sayfalık bir kitapta 5-10 yazım yanlışı göze batmaz ama bu sayı 50-60'lara çıkıyorsa okuma keyfini düşürür.
Bir de diyaloglarda zaman zaman kimin neyi söylediğini anlamak zor oldu. Olimpos???
Ve şu kitapları lütfen orjinal çeviri isimleriyle basın. Çevirdiğiniz isim ile hikaye ne alaka?
Ve... polisiye kitap kapağında bıçak resmi olmasa olmuyor değil mi? Olimpos???
Okuduğum 5. kurban ve Acımasız kitaplarına nazaran çok sönük kalmış. Maeve Kerrigan serisinin üçüncü kitabı. Seride süreklilik yaratmak adına Maeve'nin özel yaşamındaki duygularına da tanık oluyoruz. Özellikle kitabın ilk yarısında Rob'la ilişki duru... tümünü göster
"Boğazında kanayan bir kesik olsa ve bir hekim o kesiği dikmeye çalışsa Lamora iğneyle ipliği çalar ve kahkahalar atarak geberip gider. Çocuk… çok fazla çalıyor." Camorr şehri, tarihi boyunca pek çok soysuzluğa, yolsuzluğa, uğursuzluğa, hırsızlığa tanıklık etmiş, büyülü atmosferinde her birini tek tek sindirebilmiştir; Camorr'un Belası'nın ismi şehrin nemli duvarlarında yankılanana dek… Camorr'un Belası'nın yenilmez bir silahşor, usta bir hırsız, duvarlardan geçebilen bir hayalet ve fakirlerin dostu olduğu söylenir. İşte o efsanevi "Bela" narin yapılı, gözü kara ve becerikli Locke Lamora'dır. Locke kimsenin beceremediği bir ustalıkla zenginleri soymasına rağmen, bir başka efsanedeki büyük okçunun aksine çaldıklarından fakirlere tek bir kuruş bile koklatmaz. Locke'un tüm kazancı kendisi ve isimlerinin hakkını fazlasıyla veren hırsızlar çetesi Centilmen Piçler içindir.
Onların sahip olduğu tek ev olan ve her türlü dümen, hile ve numaralarını gerçekleştirdikleri kadim Camorr şehrinin kaprisli ve renkli yeraltı dünyası, içten içe çürümekte ve gizli bir savaş yüzünden parçalanmaktadır. Tek ayak üzerinde onlarca yalan söyleyen Locke ve çetesi, bu büyülü dünyada bu kez tek ayaklarını bile yere basamadan içerisine düştükleri ölüm oyunundan kurtulmak zorundadır. Yarattığı dünya ve kuvvetli kalemi sayesinde Patrick Rothfuss, Brandon Sanderson gibi isimlerle adı sık sık anılan Scott Lynch, çarpıcı romanı Locke Lamora'nın Yalanları'ında bir macera kitabının sürükleyiciliğini, bir fantastik kitabın yaratıcılığıyla birleştirip üzerine George R. R. Martin'in okuyucuyu beklemediği yerden vurmayı başaran anlatımını katıp, bizlere eşsiz bir hayal dünyası sunuyor.
"Locke Lamora'nın Yalanları en sevdiğim on kitap arasında bulunuyor. Belki de ilk beştedir. Kitabı okumadıysanız, okumalısınız. Okuduysanız, muhtemelen yeniden okumalısınız…"
-Patrick Rothfuss-
"Canlı, orijinal ve çekici. Muhteşem bir şekilde yazılmış."
-George R.R. Martin-
"Boğazında kanayan bir kesik olsa ve bir hekim o kesiği dikmeye çalışsa Lamora iğneyle ipliği çalar ve kahkahalar atarak geberip gider. Çocuk… çok fazla çalıyor." Camorr şehri, tarihi boyunca pek çok soysuzluğa, yolsuzluğa, uğursuzluğa, hı... tümünü göster
Yer altı edebiyatının edepsiz kralı, x kuşağının peygamberi, post modern romancı…
Daha ne desek tanımlayamayız bu çılgın yazarı, Dövüş Kulübü gibi bir şaheseri yazdığı için şükretmeliyiz; yoksa kim Amerika’dan peydahlanan tüketim çılgınlığını böylesine hicvedebilirdi. Neyse bu kadar edebiyat yeter(yeter mi, daha yeni başladık yahu).
Bakalım Chuck’ı ve kitaplarını ne kadar biliyorsunuz.
Yer altı edebiyatının edepsiz kralı, x kuşağının peygamberi, post modern romancı…
Daha ne desek tanımlayamayız bu çılgın yazarı, Dövüş Kulübü gibi bir şaheseri yazdığı için şükretmeliyiz; yoksa kim Amerika’dan peydahlanan tüketim çılgınlığını böyles... tümünü göster
Jack London, yapıtları yabancı dillere en çok çevrilmiş ABD'li yazarlardan biridir. İşi gereği sürekli gezen bir astroloğun oğluydu. Babası tarafından terk edildikten sonra California'daki Oakland'da, annesinin ve London soyadını aldığı üvey babasının yanında yetişti. On dört yaşında, yoksulluktan kurtulmayı ve serüvenlere atılmayı düşünerek okulunu bıraktı. Bir tekneyle San Fransisco Körfezi'nde dolaştı; istiridye çalarak ve sahil koruma devriyesinde çalışarak geçimini sağladı. Tayfa olarak çalıştığı bir gemiyle Japonya'ya gitti. 1893'teki iktisadi paniğin ardından yürüyüşe geçen işsizler ordusuna katılarak ABD'nin hemen her yerini gezdi. İktisadi bunalımın doğurduğu güç koşullarla karşı karşıya kaldı, bir süre hapis yattı. Halk kütüphanelerinde kendini eğitti. On dokuz yaşında dört yıllık orta öğrenimi bir yılda tamamlayarak Berkeley'deki California Üniversitesi'ne girdi. Ama bir yıl sonra okulu bırakarak Klondike bölgesinde altın arayıcılarına katıldı. Ertesi yıl Klondike'ten döndü, ama yine yoksuldu ve işsizdi. Şansını bir kez de yazarlıkta denemeye karar verdi.Her geçen gün daha çok ürün vermeyi hedefliyordu. Yazar olabilmek için büyük bir iyimserlik ve enerjiyle çalıştı. İki yıl içinde büyük ilgi görmeye başladı, geniş bir okur kitlesine ulaştı. 17 yıl içinde kitaplarının sayısı 50'yi buldu. ABD'nin en çok kazanan yazarı olduysa da, bu para hiçbir zaman giderlerini karşılamaya yetmedi daha çok para kazanmak için daha çok yazdı.1910'da California'da Glen Ellen yakınlarındaki bir çiftliğe yerleşerek yaşamının geri kalan bölümünü Kurt Evi (Wolf House) adını verdiği görkemli evinde geçirdi. 40 yaşında yaşamı son buldu.Açlar Ordusu, yazarın bir anlamda yaşam serüvenidir. Yukarıda kısaca anlatılanlar bu yapıtta tüm ayrıntılarıyla sergilenmektedir. Bu yapıt Jack London'un en önemli romanlarındandır.
Jack London, yapıtları yabancı dillere en çok çevrilmiş ABD'li yazarlardan biridir. İşi gereği sürekli gezen bir astroloğun oğluydu. Babası tarafından terk edildikten sonra California'daki Oakland'da, annesinin ve London soyadını aldığ... tümünü göster