Yıl 1625. Genç DArtagnan, babasının yönlendirmesiyle silahşör olabilmek ve kralın hizmetine girebilmek için Parise gelir. Yolda bazı talihsizlikler yaşamasına rağmen, kralın silahşörlerinin komutanı Bay de Trevillei bulur. Bu arada üç silahşörler Athos, Aramis ve Porthos ile bir dizi yanlış anlaşılmalar yüzünden aynı gün, aynı saate üç ayrı düelloya davet edilir. Tam düello başlarken, Komutan de Trevillenin rakibi Kardinal Richelieunün silahşörlerinin saldırısına uğrayınca, DArtagnan, üç silahşörlerin yanında yer alır ve onlarla güç birliği yapar. Böylece aralarında sarsılmaz bir dostluk başlar. Üç arkadaş ve DArtagnan artık hep birliktedir.
Yıl 1625. Genç DArtagnan, babasının yönlendirmesiyle silahşör olabilmek ve kralın hizmetine girebilmek için Parise gelir. Yolda bazı talihsizlikler yaşamasına rağmen, kralın silahşörlerinin komutanı Bay de Trevillei bulur. Bu arada üç silahşörler Ath... tümünü göster
Yıl 1625. Genç DArtagnan, babasının yönlendirmesiyle silahşör olabilmek ve kralın hizmetine girebilmek için Parise gelir. Yolda bazı talihsizlikler yaşamasına rağmen, kralın silahşörlerinin komutanı Bay de Trevillei bulur. Bu arada üç silahşörler Athos, Aramis ve Porthos ile bir dizi yanlış anlaşılmalar yüzünden aynı gün, aynı saate üç ayrı düelloya davet edilir. Tam düello başlarken, Komutan de Trevillenin rakibi Kardinal Richelieunün silahşörlerinin saldırısına uğrayınca, DArtagnan, üç silahşörlerin yanında yer alır ve onlarla güç birliği yapar. Böylece aralarında sarsılmaz bir dostluk başlar. Üç arkadaş ve DArtagnan artık hep birliktedir.
Yıl 1625. Genç DArtagnan, babasının yönlendirmesiyle silahşör olabilmek ve kralın hizmetine girebilmek için Parise gelir. Yolda bazı talihsizlikler yaşamasına rağmen, kralın silahşörlerinin komutanı Bay de Trevillei bulur. Bu arada üç silahşörler Ath... tümünü göster
Andrea Cavalcanti, iki kişilik, iki tekerlekli hafif arabasına bineceği sırada omzuna bir elin dokunduğunu hissetti. Danglars yahut Monte Kristo, kendisine söylemeyi unuttukları bir şeyi söyleyecekler zannı ile döndüğü zaman, güneş yanığı yüzlü, sakallı, parlak gözlü, kurt yahut çakal gibi sivri, keskin otuz iki dişini meydana çıkartan bir gülümseyişle kendisine bakan birisi ile karşı karşıya geldi. Bu yüzü tanıdığı için mi, yoksa sadece adamın korkunç görünüşünden irkildiği için mi bilinmez, şaşırarak geri çekildi: - Ne istiyorsunuz? diye sordu.-Beni tekrar Parise kadar yürümekten kurtarmanı istiyorum. Çok yorgunum. Bu akşam, sizin gibi iyi bir yemek yemediğim için ayakta zor duruyorum. Beni arabanıza alıp Parise götürmenizi istiyorum.
Andrea Cavalcanti, iki kişilik, iki tekerlekli hafif arabasına bineceği sırada omzuna bir elin dokunduğunu hissetti. Danglars yahut Monte Kristo, kendisine söylemeyi unuttukları bir şeyi söyleyecekler zannı ile döndüğü zaman, güneş yanığı yüzlü, saka... tümünü göster
Andrea Cavalcanti, iki kişilik, iki tekerlekli hafif arabasına bineceği sırada omzuna bir elin dokunduğunu hissetti. Danglars yahut Monte Kristo, kendisine söylemeyi unuttukları bir şeyi söyleyecekler zannı ile döndüğü zaman, güneş yanığı yüzlü, sakallı, parlak gözlü, kurt yahut çakal gibi sivri, keskin otuz iki dişini meydana çıkartan bir gülümseyişle kendisine bakan birisi ile karşı karşıya geldi. Bu yüzü tanıdığı için mi, yoksa sadece adamın korkunç görünüşünden irkildiği için mi bilinmez, şaşırarak geri çekildi: - Ne istiyorsunuz? diye sordu.-Beni tekrar Parise kadar yürümekten kurtarmanı istiyorum. Çok yorgunum. Bu akşam, sizin gibi iyi bir yemek yemediğim için ayakta zor duruyorum. Beni arabanıza alıp Parise götürmenizi istiyorum.
Andrea Cavalcanti, iki kişilik, iki tekerlekli hafif arabasına bineceği sırada omzuna bir elin dokunduğunu hissetti. Danglars yahut Monte Kristo, kendisine söylemeyi unuttukları bir şeyi söyleyecekler zannı ile döndüğü zaman, güneş yanığı yüzlü, saka... tümünü göster