Geometri, Atatürk tarafından ilk defa Türkçe geometri terimleri kullanılarak 1936 yılının sonunda yazılmış olan 44 sayfalık kitap. Atatürk bizzat kendisi bir geometri kitabı yazdı. Osmanlıca eğitimde kullanılan geometri tabirlerinin yerine Türkçelerini buldu. Bu terimler bugün de Türkçe müfredatta değişmeden kullanılan boyut, uzay, yüzey, düzey, çap, yarıçap, kesek, kesit, yay, çember, teğet, açı, açıortay, içters açı, dışters açı, taban, eğik, kırık, çekül, yatay, düşey, dikey, yöndeş, konum, üçgen, dörtgen, beşgen, çokgen, köşegen, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, artı, eksi, çarpı, bölü, eşit, toplam, oran, orantı, türev, alan, varsayı, gerekçe ,.. gibi kelimelerdir.
Geometri, Atatürk tarafından ilk defa Türkçe geometri terimleri kullanılarak 1936 yılının sonunda yazılmış olan 44 sayfalık kitap. Atatürk bizzat kendisi bir geometri kitabı yazdı. Osmanlıca eğitimde kullanılan geometri tabirlerinin yerine Türkçeleri... tümünü göster
Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçeye ilk kez çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulların, özellikle askeri okulların müfredatına dahil edilmesini emretti. Türk askerleri ülkelerindeki yaşamı yenilemek için mutlaka bu kitabı okumalıydılar. O vakitler, kitap o kadar çok ilgi gördü ki, Kuran-ı Kerimden sonra en çok okunan kitap haline geldi. Bu kitap tüm yoksulluğa, imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlandiyayı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak biçimde gözler önüne sermektedir.
******
Bu kitap,karlar altında ölüm uykusuna yatmış bir ülkenin uyanış destanıdır. Bir avuç idealist, çalışkan ve mütavazi aydının sırtladığı bu destan, sadece yaşandığı ülkenin sınırları içinde,yaşandığı zamanda ve tek bir milletin hafızasında kalmayacak kadar ufuk açıcı ve ilham verici bir mücadelenin öyküsüdür. Bu kitabın, on yıllardır dünyanın hemen hemen tüm dillerine çevrilmiş olmasına ve milletlere; cahillikle, geri kalmışlıkla, ümitsizlikle mücadele etme heyecanını aşılamasına şaşmamak gerekir! Kişisel gelişim kitaplarının, çoğu içi boş öğüt ve tavsiyelerini bir kenara bırakın! Ve Grigory Petrovun Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabına baş ucunuzda yer açın!
************
Bazı devletler, halk olarak korkunç krizler geçirir ya da tümüyle perişan bir hale düşerler. Bazı uluslar ise hayatlarına iyi bir düzen kazandırırlar. Bu misallerin her ikisi de sadece devlet adamları, bakanlar, milletvekilleri için önem taşımaz; ulusun her bir üyesini de ilgilendiren meselelerdir. İster beyin gücüyle, ister kas gücüyle çalışsın; bütün erkekler, kadınlar, yaşlılar, gençler, kentliler, köylüler, hep bu sorunları düşünmelidir.
************
Tüm imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın halkla omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir uygarlık mücadelesi verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak bir şekilde gözler önüne sürmektedir.
************
Köylüler daha iyi, daha sıcak elbiseler giymeye başladı. İmalathanelerde binlerce elbise, palto, kundura ve iç çamaşırı üretimine başlandı. Her şey için en sağlam ve en güzel malzemeler seçildi. Bu elbiseleri giyen köylüler, bir bayram manzarası gösterir oldu. Yüzlerce yamadan meydana gelmiş paçavra elbiseler ortadan kalktı. Öksürükler, nezleler, bronşitler ve soğuk algınlıkları kesildi. Verem kurbanları yarı yarıya azaldı, çocuk ölümleri durdu. Trahomun kökü kazındı. Birçok yhalk, böyle bir hastalığın varlığını bile unuttu. Artık herkes daha sağlıklı ve sağlamdı...Beyaz Zambaklar Ülkesinde, bir modernleşme projesinin başarıya ulaşma öyküsüdür. Bu kitap, ülkesini ilerletme arzusunu taşıyan milletlere bu uğurda nasıl çalışılacağını ve neler yapılması gerektiğini gösterir.
******
Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçeye ilk kez çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulların, özellikle askeri okulların müfredatına dahil edilme... tümünü göster
Bir gün taylarla epeyce itişip kakıştıktan sonra, annem şikâyetçi bir sesle beni yanına çağırdı.
''Şimdi sana söyleyeceklerime dikkatle kulak vermeni istiyorum,'' dedi.
''Burada yaşayan tayların hepsi çok iyi, ama araba atı onlar. Bu yüzden de iyi terbiye edilmemişler. Oysa sen çok soylu bir aileden geliyorsun ve iyi terbiye gördün. Senin babanın buralarda çok iyi bir ismi vardı. Büyükbaban iki kez Newmarket Kupası'nı almıştı. Büyükannen ise benim tanıdığım en iyi huylu attı. Aynca beni de hiç çifte atarken ya da birini ısırırken görmedin, sanırım. "Büyüyünce nazik ve iyi biri olman ve asla yanlış şeyler öğrenmemeni diliyorum. îşini yaparken iyi niyetli ol. Tırısta giderken ayağını kaldır ve oyun oynarken bile sakın kimseye çifte atma, kimseyi ısırma.''
Annemin Öğüdünü hiç unutmadım.
(Tanıtım Bülteninden)
******
Her biri okuduğum en güzel kitap dedirtecek güzellikte klasikler... 9-14 yaş grubu için özel olarak hazırlanan ve özenli baskıları ile benzerlerinden farklı olan bu klasikler hem okuma alışkanlığının yerleşmesi, hem de hayal dünyasının gelişmesi için çok önemli...
************
İyice anımsayabildiğim ilk yer, berrak gölün kenarındaki geniş güzel çayırdır. Sulara eğilmiş olan ağaçlar gölü gölgelendirirlerdi. Gölün öbür kıyısında ise sazlar ve nilüferler vardı. Çitin bir yanından bakınca sürülmüş tarlaları görüyorduk. Çitin diğer tarafından ise sahibimizin yolun kenarındaki evinin bahçe kapısı görünüyordu. Tepede çağ ağaçları vardı. Küçükken ot yiyemediğim için annemin sütüyle karnımı doyuruyordum. Gündüzleri annemin yanında koşuyordum. Geceleri de ona sokulup yatıyordum. Hava sıcak olduğu zamanlar ağaçların gölgelendirdiği göl kıyısına iniyorduk. Hava soğuduğu zaman da ağaçların yakınında sıcak, güzel bir ahırımız vardı. (Kitaptan)
******
Bir gün taylarla epeyce itişip kakıştıktan sonra, annem şikâyetçi bir sesle beni yanına çağırdı.
''Şimdi sana söyleyeceklerime dikkatle kulak vermeni istiyorum,'' dedi.
''Burada yaşayan tayların hepsi çok iyi, ama arab... tümünü göster
"Bilimi yerinden oynatın, size bir dayanak noktası vereyim!" Bir popüler bilim kitabı yazmak için, basın-yayından anlayan, mümkünse televizyonla içli dışlı, eli kalem tutan bir fizik uzmanı gerekir. Ama eğer iki fizik uzmanı bulunursa, işte o zaman ortaya Arşimed'in Hamamı gibi eğlenceli bir kitap çıkar. Arşimed'in sesi hamamın dışında da o kadar hoş mudur? Şu ufolar neden hep Amerika'ya iner? Newton'un elmasının da arkasında bir Havva olmasın? İnsanla maymun arasında kaç halka eksik, kaç halka fazla? Big bang dedikleri bir kuru gürültü mü? Bilimle ilgili ünlü öyküler, kulaktan kulağa çarpıtılan söylenceler, yarım yamalak bilgiler, tadımlık imgeler.. Sven Ortoli ve Nicolas Witkowski'ye göre, bunlar bilimden ayrılamaz. Dolayısıyla bu kitap, bilime ilişkin söylencelerin doğruluğunu ölçmek yerine, bilimin kitlelerce algılanışının kısa bir tarihini yapıyor, söylenceler en az bilimsel kuramlar kadar tutarlı çünkü!
"Bilimi yerinden oynatın, size bir dayanak noktası vereyim!" Bir popüler bilim kitabı yazmak için, basın-yayından anlayan, mümkünse televizyonla içli dışlı, eli kalem tutan bir fizik uzmanı gerekir. Ama eğer iki fizik uzmanı bulunursa, işte... tümünü göster
Bazen en büyük öfkeyi en çok sevdiklerimize duyarız.Bazen en yakınlarımız en çok acıtır canımızı.Bazen en tutkulu aşkla bağlı olduğumuzdan en vahşi intikamı almak isteriz.Bazen kendi duygularımızdan bile kuşkuya düşeriz.Bazen sevdiğimiz kuşkulandırır bizi.Sevgiyi, aşkı, mutluluğu saf ve lekesiz bir biçimde ele geçirmeyi başaramayız.Hayat, bütün izlerin birbirine karıştığı ürkütücü bir ormana benzer bazen.Böyle zamanlarda bir ses, bir işaret, bir yardım ararız yaşadıklarımızı ve bize yaşatılanları anlayabilmek için.Bizim yaşadıklarımızı başka yaşayanlarda var mı merak ederiz.Bu kitap, insan duygularının karmaşıklaşıp belirsizleştiği ilişkileri, o ilişkilerin içinde her an biçim değiştiren duyguları,içimizi yaralayan kıskançlığı, kendi mutluluğumuza kendi seçimlerimizle engel olduğumuz anları, kararsız kalmanın korkunç bir karar olarak hayatımıza yansımasını, şehvetin ruhumuzu zaptettiği o karanlık çağıltıyı, kimi zaman ele geçirdiğimiz mutluluğun ışıltısını, o mutluluğu kaybetmemize yol açan hatalarımızın geçmişimize uzanan köklerini anlatıyor bize.
Bazen en büyük öfkeyi en çok sevdiklerimize duyarız.Bazen en yakınlarımız en çok acıtır canımızı.Bazen en tutkulu aşkla bağlı olduğumuzdan en vahşi intikamı almak isteriz.Bazen kendi duygularımızdan bile kuşkuya düşeriz.Bazen sevdiğimiz kuşkulandırır... tümünü göster
Bu kitap, çocuğunun başarılı olması için, Çok çalış oğlum/kızım, demenin ya da tüm maddi olanaklarını seferber etmenin ötesinde bir şeyler yapmak isteyen anababalara yol göstermek amacıyla yazıldı. Her anababa, okul başarısı için çocuğuna yardımcı olmak ister. Ama öğrenme sürecinin bilimsel temellerini kavramadan atılacak her adım, iyi niyetli de olsa, çocuğu engelleyebilir. Başarıya Götüren Aile, sınav döneminde çocuklarına destek olmak için doğru ve etkili yöntemler arayan tüm anababalara kılavuzluk edecek.
Bu kitap, çocuğunun başarılı olması için, Çok çalış oğlum/kızım, demenin ya da tüm maddi olanaklarını seferber etmenin ötesinde bir şeyler yapmak isteyen anababalara yol göstermek amacıyla yazıldı. Her anababa, okul başarısı için çocuğuna yardımcı ol... tümünü göster