Gerçek adı Charles Lutwidge Dodgson.
Ünlü İngiliz yazar, matematikçi, mantıkçı, papaz ve fotoğrafçıdır.
Carroll'ın en ünlü eserleri; Alice's Adventures in Wonderland ("Alice Harikalar Diyarında") ve onun devamı olan Through the Looking-Glass ("Aynanın İçinden") adlı kitapları ve "The Hunting of the Snark" ve "Jabberwocky" adlı şiirleridir.
Kelime oyunları, mantık ve fantazideki başarısı küçük çocuklardan, edebi açıdan seçkin kişilere kadar birçok insanı eğlendirmiştir. Ancak bunun ötesinde, eserleri modern kültüre iyicene yerleşmiştir. Birçok sanatçıyı, direkt olarak etkilemiştir.
Kuzey Amerika, Japonya, İngiltere ve Yeni Zellanda başta olmak üzere, dünyanın birçok yerinde, sadece Carroll'ın eserlerinin zevkle okunması ve daha da yaygınlaştırılmasına adanmış kuruluşlar vardır.
Carroll'ın hayatı hakkında birçok spekülasyon yaratılmıştır. Örneğin; elde sabit delil olmamasına rağmen küçük çocuklara karşı zaafı olduğu (ki bunu Lewis'in fotoğrafçılık merakı dahilinde çıplak, yarı çıplak çocuk resimleri çekmesinden, ve romandaki Alice başkarakterin çalıştığı okulun müdürünün aynı isimdeki ortanca kızı olmasına bağlayanlar vardır)
Ayrıca Lewis'in o döneme ait afyon içerikli bir ağrı kesici olan Laudanum'un normalin üstünde dozda alındığı zaman yarattığı halusinojen etkiler sayesinde bu kadar fantastik ve yüksek hayal gücü içeren eserler verebildiği, hatta bu varsayımların 1960'lardan itibaren psychedelic rock yapan gruplardan Jefferson Airplane'in solisti Grace Slick'in yazıp seslendirdiği ve diğer bir grup olan The Great Society tarafından da seslendirilen White Rabbit parçasında da öne sürüldüğü görülmüştür.
Gerçek adı Charles Lutwidge Dodgson.
Ünlü İngiliz yazar, matematikçi, mantıkçı, papaz ve fotoğrafçıdır.
Carroll'ın en ünlü eserleri; Alice's Adventures in Wonderland ("Alice Harikalar Diyarında") ve onun devamı olan Through the Looking-Glass ("... tümünü göster
Servet-i Fünun dönemi şairlerinden İsmail Safa'nın oğludur. Sivas'a sürgüne gönderilen babasının orada ölmesi üzerine 1901 yılında iki yaşında yetim kalmış, bu yüzden Yetim-i Safa adıyla anılmıştır. Babasız büyümenin acılarının yanı sıra, sekiz dokuz yaşlarında yakalandığı bir kemik hastalığı dolayısıyla 17 yaşına kadar, bu hastalığın fiziksel ve ruhsal bunalımlarını yaşamıştır. Doktorlar kolunun kesilmesinde karar kılmış, fakat Safa bunu kabul etmemiştir. Daha sonraları bu günlerdeki tecrübelerini Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı romanında okurlarıyla paylaşır. Hastalık ve savaşın yol açtığı maddî sıkıntılar dolayısıyla öğrenimini sürdürememiş,13 yaşında hayatını kazanmak ve annesine bakmak için Vefa İdadisi'ndeki öğrenimini yarıda bırakmıştır. Karton Matbaası'nda bir süre çalışan Peyami Safa, Posta - Telgraf Nezareti'ne girmiş, I. Dünya Savaşı'nın başlamasına kadar orada çalışmıştır (1914). Daha sonra Boğaziçi'ndeki Rehber-i İttihat Mektebi'nde öğretmenlik yapmaya başlamıştır. Dört yıl çalıştığı bu okulda, hem öğretmiş hem de kendi çabasıyla Fransızcasını ilerletmiştr. Buradaki izlenim ve deneyimlerini Biz İnsanlar adlı eserinde kullanmıştır 1918 yılında ağabeyi İlhami Safa'nın isteğine uyarak öğretmenlikten ayrılmış ve birlikte çıkardıkları 20. Asır adlı akşam gazetesinde Asrın Hikâyeleri başlığı altında yazdığı öykülerle gazetecilik yaşamına başlamıştır. İmzasız olarak yazdığı bu hikâyelerin tutulması üzerine Server Bedi takma adını kullanmaya başlayan Peyami Safa, daha sonra 1921'de Son Telgraf gazetesinde yazmış, oradan da Tasvir-i Efkâr'a geçmiştir. Daha sonra Cumhuriyet gazetesine geçmiş, 1940 yılına kadar bu gazetede fıkra ve makalelerinin yanı sıra, roman da tefrika etmiştir.
1960'lı yıllara kadar başta Milliyet olmak üzere birçok gazete ve dergide yazan Peyami Safa 27 Mayıs'tan sonra Son Havadis gazetesinde yazmaya başlamıştır (1961). Aynı yıl Erzurum'da yedek subaylığını yapmakta olan oğlu Merve'nin ölümü üzerine büyük bir sarsıntı geçiren Peyami Safa, iki üç ay sonra İstanbul'da vefat etmiştir.
Servet-i Fünun dönemi şairlerinden İsmail Safa'nın oğludur. Sivas'a sürgüne gönderilen babasının orada ölmesi üzerine 1901 yılında iki yaşında yetim kalmış, bu yüzden Yetim-i Safa adıyla anılmıştır. Babasız büyümenin acılarının yanı sıra, sekiz dokuz... tümünü göster
28 Şubat 1884 tarihinde Gönen'de doğdu. Öğrenimine Gönen'de başlayan Ömer Seyfettin, Ayancık'ta ve annesiyle birlikte geldiği İstanbul'da Aksaray'daki Mekteb-i Osmaniye'ye devam etti. Eyüp'teki Baytar Rüşdiyesi'ni bitirip asker çocuğu olduğu için Kuleli Askeri İdadi'sine yazıldı (1893). Bir müddet sonra da Edirne Askeri İdadisi'ne naklolarak öğrenimini burada tamamladı. Daha sonra İstanbul'da Mekteb-i Harbiye'ye gelen Ömer Seyfettin, piyade mülâzımı sânisi rütbesiyle buradan mezun oldu.
İzmir'de Teğmen (1903-1910), daha sonra da üsteğmen olarak Rumeli'de görev yaptı (1908-1910). Askerlikten ayrılıp Selanik'e gelerek, Genç Kalemler Dergisi'nde yazmaya başladı. Balkan Savaşı'nda tekrar subay olarak orduya döndü. Yunanlılar'ın elinde bir yıl kadar esir kaldı. Esareti sırasında da öykü yazamaya devam ederek bunları Halka Doğru, Türk Yurdu ve Zakâ dergilerinde yayımladı. İstanbul'a dönünce ordudan ikinci kez ayrılıp, ölümüne kadar Kabataş Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yapan Ömer Seyfettin, 6 Mart 1920 tarihinde İstanbul'da öldü.
28 Şubat 1884 tarihinde Gönen'de doğdu. Öğrenimine Gönen'de başlayan Ömer Seyfettin, Ayancık'ta ve annesiyle birlikte geldiği İstanbul'da Aksaray'daki Mekteb-i Osmaniye'ye devam etti. Eyüp'teki Baytar Rüşdiyesi'ni bitirip asker çocuğu olduğu için Kul... tümünü göster
Brezilyalı ünlü yazar.
1920'de Rio de Janeiro yakınlarında, Bangu'da doğdu. Çok yoksul olan ailesi, onu Natal kasabasındaki amcasının yanına yolladı. Orada dokuz yaşındayken Potengi Irmağı'nda yüzmeyi öğrendi ve hep günün birinde yüzme şampiyonu olmanın hayalini kurdu. Liseyi Natal'de bitirdikten sonra iki yıl tıp öğrenimi gördü. Öğrenimini yarıda bırakıp yeni hayaller peşinde Rio de Janeiro'ya döndü. İlk işi, hafifsıklet boks antrenörlüğü oldu. Yaşamı boyunca çeşitli işlerde çalıştı, bu onun yazarlığına büyük katkılar sağladı. İlk kitabı Yaban Muzu 1940'ta yayımlandı. 1945'te yayımlanan Beyaz Toprak adlı romanı çok beğenildi. Daha sonra Evden Uzakta (1949), Sular Çekilince (1931), Kırmızı Arara (1953) ve Ateş Çizgisi (1955) romanlarını yazdı. Kayığım Rosinha (1961) ile ününün doruğuna çıktı. En ünlü kitabı Şeker Portakalı (1968) on iki günde yazılmıştı. "Ama onu yirmi yıldan fazla yüreğimde taşıdım," der yazar. Bu kitaptaki küçük Zeze'nin serüvenleri Güneşi Uyandıralım (1974) ve Delifişek (1963) adlı romanlarında sürer.
Brezilyalı ünlü yazar.
1920'de Rio de Janeiro yakınlarında, Bangu'da doğdu. Çok yoksul olan ailesi, onu Natal kasabasındaki amcasının yanına yolladı. Orada dokuz yaşındayken Potengi Irmağı'nda yüzmeyi öğrendi ve hep günün birinde yüzme şampiyonu o... tümünü göster
OKULA CANAVARCA BİR BAKIŞ
Onlar kendilerine SGD diyorlar (Sıradanmış Gibi Davrananlar) ama bazıları onlara kısaca ‘canavar’ diyor. Salem kasabasındaki canavar topluluğu bugüne dek pek kendini belli etmezdi ama artık işler değişti. Yeni kuşak canavarlar her şeyi alt üst etmeye hazır! İşte okuldaki iki yeni kız:
MELODY CARVER
- Burnunu yeni yaptırdı
- Komşusu Jackson’dan hoşlanıyor
- Vintage tişörtler, siyah kot pantolon ve pembe Converse ayakkabılar giyiyor
Melody, ailesiyle birlikte Beverly Hills’ten Salem’e taşındı. Eski karga burnunu yaptırdıktan sonra artık ‘hoş kızlardan’ biri. Ama nedense kendini sahte hissediyor... Jackson’la tanışana kadar. Ama yoksa Jackson da mı bir şeyler saklıyor? Bütün bunların şu yeniden hortlayan garip canavar efsaneleriyle bir alakası olabilir mi?
FRANKIE STEIN
- Her şeyini yeni yaptırdı
- Rüyalarını Brett süslüyor
- Kaşındıran, yün pantolonlar giyiyor (ama kaşmir kazaklara da hasta oluyor)
Frankie kendini bildi bileli Salem’de yaşıyor –ama tabii ‘dünyaya geleli’ sadece on beş gün oldu, unutmayalım. Sırasıyla liseyi, erkeklerin gönlünü ve alışveriş merkezlerini fethetmeye hazır. Fakat bu okulda ‘normal’ biri olarak ortama ayak uydurabilmesi için canavar olduğu sırrını iyi saklamalı.
OKULA CANAVARCA BİR BAKIŞ
Onlar kendilerine SGD diyorlar (Sıradanmış Gibi Davrananlar) ama bazıları onlara kısaca ‘canavar’ diyor. Salem kasabasındaki canavar topluluğu bugüne dek pek kendini belli etmezdi ama artık işler değişti. Yeni kuşak canavar... tümünü göster
mabomabo şu anda kitap okumuyor.