Bilimkurgu, ütopyalar ve siyaset üzerine dünyaca ünlü bilimkurgu yazarları ve edebiyat eleştirmenlerinin kaleme aldığı makaleleri bir araya getiren Başka Dünyalar Mümkün, Türkiyede ve dünyada ilk defa Ursula Le Guinden Philip K. Dicke, H. G. Wellsten Isaac Asimova, J.G.Ballarddan Samuel Delanye, Stanislaw Lemden Frederic Jamesona edebiyat ve felsefenin büyük ustalarını bilimkurgu teması etrafından bir araya getiren bir kitap. 2002-2005 yılları arasında Türkiyenin tek bilimkurgu dergisi olarak bilimkurguyla çağdaş siyaset ve felsefe arasındaki ilişkiye yaptığı vurgu ile dikkat çeken Davetsiz Misafir yazar ve çevirmenlerince hazırlandı. Başka Dünyalar Mümkün kitabında yer alan makaleler dört ana başlık altında toplanıyor. Bunlar sırasıyla Bilimkurgunun Tanımlanması, Ütopyalar ve Ütopyacılık, Philip K. Dickin Dünyası ve 1980 Sonrası Çağdaş Bilimkurgu ve Siberpunk. Türkiyede bugüne kadar yayımlanmış bilimkurgu dergileri ve ABDde yayımlanan bilimkurgu dergileri üzerine tanıtıcı yazılardan oluşan iki kısa ek bulunuyor.
Bilimkurgu, ütopyalar ve siyaset üzerine dünyaca ünlü bilimkurgu yazarları ve edebiyat eleştirmenlerinin kaleme aldığı makaleleri bir araya getiren Başka Dünyalar Mümkün, Türkiyede ve dünyada ilk defa Ursula Le Guinden Philip K. Dicke, H. G. Wellsten... tümünü göster
Bilimkurgu, ütopyalar ve siyaset üzerine dünyaca ünlü bilimkurgu yazarları ve edebiyat eleştirmenlerinin kaleme aldığı makaleleri bir araya getiren Başka Dünyalar Mümkün, Türkiyede ve dünyada ilk defa Ursula Le Guinden Philip K. Dicke, H. G. Wellsten Isaac Asimova, J.G.Ballarddan Samuel Delanye, Stanislaw Lemden Frederic Jamesona edebiyat ve felsefenin büyük ustalarını bilimkurgu teması etrafından bir araya getiren bir kitap. 2002-2005 yılları arasında Türkiyenin tek bilimkurgu dergisi olarak bilimkurguyla çağdaş siyaset ve felsefe arasındaki ilişkiye yaptığı vurgu ile dikkat çeken Davetsiz Misafir yazar ve çevirmenlerince hazırlandı. Başka Dünyalar Mümkün kitabında yer alan makaleler dört ana başlık altında toplanıyor. Bunlar sırasıyla Bilimkurgunun Tanımlanması, Ütopyalar ve Ütopyacılık, Philip K. Dickin Dünyası ve 1980 Sonrası Çağdaş Bilimkurgu ve Siberpunk. Türkiyede bugüne kadar yayımlanmış bilimkurgu dergileri ve ABDde yayımlanan bilimkurgu dergileri üzerine tanıtıcı yazılardan oluşan iki kısa ek bulunuyor.
Bilimkurgu, ütopyalar ve siyaset üzerine dünyaca ünlü bilimkurgu yazarları ve edebiyat eleştirmenlerinin kaleme aldığı makaleleri bir araya getiren Başka Dünyalar Mümkün, Türkiyede ve dünyada ilk defa Ursula Le Guinden Philip K. Dicke, H. G. Wellsten... tümünü göster
Pierre-Joseph Proudhon (1809-1865): Anarşist tezleri ile tanınan ünlü Fransız düşünürü. 1840da yayımlanan Mülkiyet Nedir? adlı ilk eserinde mülkiyeti hırsızlık olarak tanımlamasıyla ün kazandı. Bugünün toplumlarının da, hiyerarşik ilkel toplumların da varoluş koşulunun anarşi olduğunu öne süren Proudhon, 1848de Kurucu Meclise seçildi. 1849da karşılıksız kredinin mümkün olacağını göstermek üzere halk bankasını kurdu. Ne var ki bu kurum çalışamadı. Daha sonra iktisadi konular yerine sosyal ve siyasi konularda çalışmaya yöneldi. Federasyon İlkesi Üzerine adlı eserini yayımladıktan bir süre sonra öldü.
Pierre-Joseph Proudhon (1809-1865): Anarşist tezleri ile tanınan ünlü Fransız düşünürü. 1840da yayımlanan Mülkiyet Nedir? adlı ilk eserinde mülkiyeti hırsızlık olarak tanımlamasıyla ün kazandı. Bugünün toplumlarının da, hiyerarşik ilkel toplumların d... tümünü göster
Pierre-Joseph Proudhon (1809-1865): Anarşist tezleri ile tanınan ünlü Fransız düşünürü. 1840da yayımlanan Mülkiyet Nedir? adlı ilk eserinde mülkiyeti hırsızlık olarak tanımlamasıyla ün kazandı. Bugünün toplumlarının da, hiyerarşik ilkel toplumların da varoluş koşulunun anarşi olduğunu öne süren Proudhon, 1848de Kurucu Meclise seçildi. 1849da karşılıksız kredinin mümkün olacağını göstermek üzere halk bankasını kurdu. Ne var ki bu kurum çalışamadı. Daha sonra iktisadi konular yerine sosyal ve siyasi konularda çalışmaya yöneldi. Federasyon İlkesi Üzerine adlı eserini yayımladıktan bir süre sonra öldü.
Pierre-Joseph Proudhon (1809-1865): Anarşist tezleri ile tanınan ünlü Fransız düşünürü. 1840da yayımlanan Mülkiyet Nedir? adlı ilk eserinde mülkiyeti hırsızlık olarak tanımlamasıyla ün kazandı. Bugünün toplumlarının da, hiyerarşik ilkel toplumların d... tümünü göster
Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar. Ben Alper Kamu, birkaç ay önce beş yaşına bastım. Doğum günüm yaklaşırken vaktimin büyük kısmını pencerenin önünde, dışardaki insanları izleyerek geçiriyordum. Hızlanarak, yavaşlayarak, türlü sesler çıkararak ve bir yerlere bakarak yaşayıp gidiyorlardı. Bir gün onlardan biri haline geleceğimi düşünmek beni hasta ediyordu. Ne yazık ki bundan kaçış yoktu. Zaman acımasızdı ve ben hızla yaşlanıyordum. Hayatımdaki tek iyi şey artık anaokuluna gitmek zorunda olmayışımdı. Zarardan kâr. Uzun süre annem ile babama anaokulunun bana göre bir yer olmadığını anlatmaya çalışmıştım aslında. Bütün rasyonel dayanaklarıyla. Hiçbir işe yaramamıştı maalesef. İlla ki uykumda kan ter içinde tepinmek, servis minübüsü kapıya geldiğinde küçük çaplı bir sinir krizi geçirmek gibi yöntemlere başvurmam gerekecekti derdimi anlamaları için. Kepazelik. İnsanı kendinden utandırıyorlardı.
Alper Canıgüz, Tatlı Rüyalar'dan bilinen sürükleyici diliyle, 5 yaşındaki bir çocuğun içine düştüğü bir hikayeyi anlatıyor. Yaşının avantajıyla her yere girip çıkan, hem filozof, hem fırlama bir oğlan... Hikayeyi ve karakteri çevreleyen semt hayatı ve mahalle atmosferi de, bizzat karakter kazanıyor, anlatıda... Polisiye, fantastik ve mizahi edebiyatın tadlarını ustaca kaynaştıran, olağanüstü özgün, çok iddialı bir kitap.
Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar. Ben Alper Kamu, birkaç ay önce beş yaşına bastım. Doğum günüm yaklaşırken vaktimin büyük kısmını pencerenin önünde, dışardaki insanları izleyerek geçiriyordum. Hızlanarak, yavaşlayarak, türlü ses... tümünü göster
Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar. Ben Alper Kamu, birkaç ay önce beş yaşına bastım. Doğum günüm yaklaşırken vaktimin büyük kısmını pencerenin önünde, dışardaki insanları izleyerek geçiriyordum. Hızlanarak, yavaşlayarak, türlü sesler çıkararak ve bir yerlere bakarak yaşayıp gidiyorlardı. Bir gün onlardan biri haline geleceğimi düşünmek beni hasta ediyordu. Ne yazık ki bundan kaçış yoktu. Zaman acımasızdı ve ben hızla yaşlanıyordum. Hayatımdaki tek iyi şey artık anaokuluna gitmek zorunda olmayışımdı. Zarardan kâr. Uzun süre annem ile babama anaokulunun bana göre bir yer olmadığını anlatmaya çalışmıştım aslında. Bütün rasyonel dayanaklarıyla. Hiçbir işe yaramamıştı maalesef. İlla ki uykumda kan ter içinde tepinmek, servis minübüsü kapıya geldiğinde küçük çaplı bir sinir krizi geçirmek gibi yöntemlere başvurmam gerekecekti derdimi anlamaları için. Kepazelik. İnsanı kendinden utandırıyorlardı.
Alper Canıgüz, Tatlı Rüyalar'dan bilinen sürükleyici diliyle, 5 yaşındaki bir çocuğun içine düştüğü bir hikayeyi anlatıyor. Yaşının avantajıyla her yere girip çıkan, hem filozof, hem fırlama bir oğlan... Hikayeyi ve karakteri çevreleyen semt hayatı ve mahalle atmosferi de, bizzat karakter kazanıyor, anlatıda... Polisiye, fantastik ve mizahi edebiyatın tadlarını ustaca kaynaştıran, olağanüstü özgün, çok iddialı bir kitap.
Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar. Ben Alper Kamu, birkaç ay önce beş yaşına bastım. Doğum günüm yaklaşırken vaktimin büyük kısmını pencerenin önünde, dışardaki insanları izleyerek geçiriyordum. Hızlanarak, yavaşlayarak, türlü ses... tümünü göster