çok hoş bi kitap yazarın sıkmadan anlatımı içinde ki küçük sözler falan gerçekten iyiydi...
çok hoş bi kitap yazarın sıkmadan anlatımı içinde ki küçük sözler falan gerçekten iyiydi...
Kalır gibi gidişlerini izledim önce, sonra gider gibi kalışlarını…
Ve anladım ki ne sen gidebiliyorsun ne ben kalabiliyorum. Öyle bir hayat yaşıyoruz ki şimdi; ağlamak gülmenin mahkumu, gülmek ağlamanın gardiyanı gibi sanki…
Ve anladım ki ne seninle ağlayabiliyorum, ne de sensiz gülebiliyorum.
Belki de sen aşka aşıktın, ben üstüme alındım bilmiyorum. Bir gün gerçekten seni terk edebilecek miyim onu da bilmiyorum. Üzerine sinen benin kokusunu duymadan yaşayabilecek misin?.. Çünkü, senden geriye sadece sen kalana dek terk edilmiş olmuyorsun.
İnsan yaşadığı anın değerini yaşadıklarından ötürü değil, neler yaşayacağını bilmediğinden ötürü bilmez. Seni çok seviyorum; bir gün seni terk etme gücümü kendimde bulup bulamayacağımı bilmeye bilmeye... Anlıyor musun?
Gel “biz” olalım demek kolay… Benimle hiç olur musun?
Kalır gibi gidişlerini izledim önce, sonra gider gibi kalışlarını…
Ve anladım ki ne sen gidebiliyorsun ne ben kalabiliyorum. Öyle bir hayat yaşıyoruz ki şimdi; ağlamak gülmenin mahkumu, gülmek ağlamanın gardiyanı gibi sanki…
Ve anladım ki ne seni... tümünü göster
Ben hiç mutluluktan delirmedim ama delirmekten mutluyum.Herkes bana acıyor, asıl şizofrenin kendileri olduğunu bilmeden.Biliyorum çok çirkinim. Kentin içine girsem beni dışarı kusar.Oysa ben iç kanamalı bir hastayım ve kendime gölgesiz bir akşamüstü arıyorum.Sürgün yanlarımdan vurgun yemek hoşuma gidiyor. Her gece ölü bir kıza mektuplar yazıyorum. Fırtına yüklü gemileri kanımda yüzdürüyorum.Artık adımı unutmaya başladım. Ne mutlu...Erken bastırmış bir yalnızlık ihtilali gibi merhaban. Bu yüzden zehirli akşam üstüleri bırakıyorum ve seni onarıyorum kendimi yaralayarak.Aşkın kendini öldürebilecek kadar cesur olmalı sevdiğim.Her nakaratta yeniden hatırlayacağın, cepleri boş bir gidişi bırakıyorum sana, enkazı kaldırılmamış çocuk yüzümle.Beni şakaklarımdaki sonbahardan tut. Birazdan utancını bırakacağım sana bu aşkın.Bu gidiş beni de bitirecek biliyorum ama kaçsam ağlamaklı oluyor omuz başların. Yaslansam uçurumsun...
******
Ben hiç mutluluktan, delirmedim ama delirmekten mutluyum. Herkes bana acıyor, asıl şizofrenin kendileri olduğunu bilmeden Biliyorum çok cirkinim. Kentin içine girsem beni dışarı kusar. Oysa ben iç kanamalı bir hastayım ve kendime gölgesiz bir akşamüstü arıyorum.Sürgün yanlarımdan vurgun yemek hoşuma gidiyor. Her gece ölü bir kıza mektuplar yazıyorum. Fırtına yüklü gemileri kanımda yüzdürüyorum. ...
******
Ben hiç mutluluktan delirmedim ama delirmekten mutluyum.Herkes bana acıyor, asıl şizofrenin kendileri olduğunu bilmeden.Biliyorum çok çirkinim. Kentin içine girsem beni dışarı kusar.Oysa ben iç kanamalı bir hastayım ve kendime gölgesiz bir akşamüstü ... tümünü göster
Bir aşk, bir adamın bakışlarında nasıl sizin olabilir? Siz ki küçük bir kız çocuğusunuz; o aşkı almaya cesareti nereden bulursunuz? Diyelim ki, cesaretsizliğinizin nazıyla, siz ellerinizi açmadan adam aşkı avuçlarınıza bıraktı (içinde gözleriyle birlikte). Siz nasıl taşıyabilirsiniz adama olduğu kadar aşka da çocuk kalırken?Ve bir yazar aşk yazmışsa sayfalara, kelimeleri daha mı anlaşılır okunur? Siz henüz adım atmadığınız halde görünen ufkunun çetrefilliğinde, yolları daha mı hızlı yürünür, gidilir? Ayrılıkla başlayan bir şarkının nakarata geldikçe vuslata ters ilerleyen sözlerinde, müziği daha mı kavuşulacakmış gibi dinlenir?Adam kaybetmediğini bulmuş olmanın sevinciyle aşka bürünüp çocuklaşırken, siz nasıl büyürsünüz suskunluğunuzla? Gözlerinizde dağların koyuluğu, neyi görmekten korkmazsınız? Adam bilirken içinizi ve yine de dilinize yabancı rolünü oynamaya çalışırken, siz neden sessizliğinizin inadında bir haklı suretiyle suçlu repliği söylersiniz: Susacak Var!
Bir aşk, bir adamın bakışlarında nasıl sizin olabilir? Siz ki küçük bir kız çocuğusunuz; o aşkı almaya cesareti nereden bulursunuz? Diyelim ki, cesaretsizliğinizin nazıyla, siz ellerinizi açmadan adam aşkı avuçlarınıza bıraktı (içinde gözleriyle birl... tümünü göster
Yavaşça ayağa kalktı. Gidiyordu işte. Ardı yapacaktı beni. Sildim göz yaşımı kalktım ayağa. Her soruyu anlama çeviren gözleriyle sustu. Bana acıyarak bakıyordu. Noktası çalınmış cümle sonum durdu öylece. Sana birbirinden güzel yalnızlıklar biriktirdim. der gibiydi. Dudakları kıpırdadı, inler gibi, çok çocuk kaldın aşka, kendi gölgesine basmaktan korkan... diyebildi sadece. İşte gidiyordu. Bir daha hiç dönmeyecekti. Bir daha hiç olmayacaktı. Sadece bir gitme çıkabildi dudaklarımdan. Yüzüme baktı ve artık sözlerin merheme yara olmaya başlamışsa, içimdeki seni sus, içindeki beni duy. dedi ve sırtındaki ceketimi bankın üzerine bırakarak yürümeye başladı. Son sözleri bunlar olmamalıydı! Arkasından beni hiç almadığın hayatından böyle ucuz kovamazsın! diye bağırdım. Geriye döndü ve davet edilmediğin yerden kovulmazsın. dedi. Son sözüydü. Gitti...
Yavaşça ayağa kalktı. Gidiyordu işte. Ardı yapacaktı beni. Sildim göz yaşımı kalktım ayağa. Her soruyu anlama çeviren gözleriyle sustu. Bana acıyarak bakıyordu. Noktası çalınmış cümle sonum durdu öylece. Sana birbirinden güzel yalnızlıklar biriktirdi... tümünü göster
melikenes şu anda kitap okumuyor.