İmparatorluğa Adalet Gelecek!
2014 Hugo En İyi Roman Ödülü
2013 Nebula En İyi Roman Ödülü
2014 Locus En İyi İlk Roman Ödülü
2013 BSFA En İyi Roman Ödülü
2014 Arthur C. Clarke En İyi Roman Ödülü
2013 The Kitschies En İyi İlk Roman Altın Dokunaç Ödülü
2013 Philip K. Dick Ödülü Adayı
2013 John W. Campbell Ödülü Adayı
2013 James Tiptree Jr. Ödülü Onur Listesi
Bir zamanlar Toren'in Adaleti binlerce bağılıyla galaksiye korku salan devasa bir uzay gemisiydi. Şimdi ise yıllar süren intikam planını uygulayacak tek bir kişiden ibaret.
"Beklenmedik, merak uyandırıcı ve fazlasıyla havalı. Ann Leckie işini biliyor... Breq gibi bir kahramanla ilk kez karşılaşıyorum. Bunun ne kadar hoşuma gittiğini anlatamam."
-John Scalzi, Yaşlı Adamın Savaşı serisinin Hugo ve Locus ödüllü yazarı-
"Son derece iyi yazılmış. Anında kendimi kaptırdım. Beyninize antrenman yaptırmaktan korkmuyorsanız, bu kitap kesinlikle harcadığınız zamana değecek."
-Patrick Rothfuss, Kralkatili Güncesi serisinin yazarı-
"Leckie, Iain M. Banks ve CJ Cherryh'nin varisi olmaya aday."
-Elizabeth Bear, Hugo ve John W. Campbell ödüllü yazar-
"Karakterleri ve evren yaratımıyla, kesinlikle mükemmel bir kitap."
-Felicia Day, The Guild çizgi roman serisinin yazarı, oyuncu-
"Leckie'nin bu ilk romanı bizi inanılmaz heyecanlandırdı."
-i09-
"Çarpıcı."
-The New York Times-
"Leckie karmaşık bir denklemi ustalıkla kuruyor... Bu şüphesiz gelecek vaat eden bir çıkış kitabı."
-Kirkus-
(Tanıtım Bülteninden)
İmparatorluğa Adalet Gelecek!
2014 Hugo En İyi Roman Ödülü
2013 Nebula En İyi Roman Ödülü
2014 Locus En İyi İlk Roman Ödülü
2013 BSFA En İyi Roman Ödülü
2014 Arthur C. Clarke En İyi Roman Ödülü
2013 The Kitschies En İyi İlk Roman Altın Dokuna... tümünü göster
Zekâsıyla yaşıtlarının arasından sıyrılan Quentin Coldwater, günlük hayatın monotonluğundan, Fillory adlı büyülü bir dünyada geçen fantastik kitapları okuyarak kaçmakta ama herkes gibi o da büyünün gerçek olmadığını düşünmektedir. Ta ki kendini New York’un kuzeyindeki çok gizli ve seçkin bir büyücülük okulunda bulana kadar. Burada dostluğu ve aşkı öğrenip hayal bile edemeyeceği doğaüstü bir güce erişen Quentin, günün birinde arkadaşlarıyla yaptığı inanılmaz bir keşifle eşsiz olduğu kadar tehlikeli ve karanlık bir yolculuğa çıkacaktır.
Büyücüler’de, kaprisleri, arzuları ve değişken duygularıyla gerçek dünyada yaşayan insanların büyü yapabildiği bir kurgu oluşturularak, iyi ile kötünün siyah ve beyaz gibi keskin çizgilerle ayrılmadığı, sevmenin cesaret gerektirdiği, güç için korkunç bedellerin ödendiği, özgün bir diyar yaratılıyor.
“Bir fincan açık çay, bir bardak viskinin yanında nasıl görünüyorsa Harry Potter da Büyücüler’le karşılaştırıldığında öyle görünüyor. Temelleri hem fantastik hem de ana akım kurgu geleneklerine dayanan bu roman, Oz ve Narnia kadar Harry’ye de göz kırpmasına rağmen Büyücüler’i çocuk kitabı olarak görme hatasına düşmeyin. Grossman’ın meselesi yetişkinlerle; hikâyesiyse karanlık, tehlikeli ve beklenmedik olaylarla dolu.”
–George R. R. Martin, Game of Thrones’un yazarı
“En son ne zaman bir kitabı bitirebilmek için eve koşarak gitmiştiniz? İşte bu kitap, o etkiyi yaratıyor. Büyücüler bugüne kadar yazılmış en göz kamaştırıcı, entelektüel ve zekâ dolu fantastik roman.”
–Gary Shteyngart
“Büyücüler, şimdiden klasikleşmiş gibi görünen, yetişkinlere yönelik büyüleyici, akıcı ve karanlık bir roman. Grossman’ın kelimeleri ve hayal gücünü bir büyü gibi kullanmasına, derin karakterlerine ve en önemlisi büyünün mucizevi ve tehlikeli dünyasına yaptığı harikulade yolculuğa hayran kaldım.”
–Kate Christensen, PEN/Faulkner ödüllü yazar
“Merak uyandırıcı, detaylı ve macera dolu… Lev Grossman, Harry Potter’ın serseri ve Amerikan versiyonu olan Quentin Coldwater’ın hayatından, fantastik bir dünyada geçen harika bir kendini bulma hikâyesi çıkarmış.”
–Junot Diaz, Pulitzer ödüllü yazar
“Büyücüler kelimenin her anlamıyla fantastik. Tuhaf, ilginç, gösterişli ve övgüleri sonuna kadar hak eden bir eser. Ustaca anlatılmış, muhteşem bir hikâye.”
–Scott Smith
Zekâsıyla yaşıtlarının arasından sıyrılan Quentin Coldwater, günlük hayatın monotonluğundan, Fillory adlı büyülü bir dünyada geçen fantastik kitapları okuyarak kaçmakta ama herkes gibi o da büyünün gerçek olmadığını düşünmektedir. Ta ki kendini New Y... tümünü göster
Çağının yarı-entelektüel bunalımlarını geçirmekte olan, Oxford mezunu Nicholas Urfe, İngiltere'nin kasvetinden ve aşktan kaçmak için ücra bir Yunan adasına İngilizce öğretmeni olarak gider. Tek başına sıkıntılı günler geçirdiği, şair olduğuna dair hayallerinin de suya düştüğü bir sırada, gizemli milyoner Conchis ile tanışır... Büyücü insan zihninin labirentlerinde dolaşan metafizik bir eğlence trenidir adeta. Bu labirentlerde gerçeklikle sanrı arasındaki gri bölge kahramanımızca ihlal edilir. Birbiri ardına gelişen ürkütücü olayların, aşk ve ihanetin sonucunda Urfe, başta kendi akıl sağlığı olmak üzere, her şeyden şüphelenir bir duruma gelir. Mitolojik öğelere ve Shakespeare'in ünlü oyunu Fırtına'ya çeşitli göndermelerin yapıldığı hikâyede John Fowles usta anlatımıyla savaşın acımasızlığını, bir Akdeniz adasının dinginliğini, insan zihninin karmaşık yapısını, kadın-erkek ilişkisinin doğasını, Tanrı ve özgürlük kavramlarını irdeler. Gerçek özgürlüğün ancak kendini tanımakla mümkün olabileceği savından yola çıkılarak, hayallerle gerçek deneyimler arasındaki ilişkiler, Fowles'un Prospero'su Conchis tarafından bir dizi yanılsama, maske ve gösteriyle çarpıcı bir biçimde sahneye konur. Büyücü'de, insanlığın karşı karşıya bulunduğu tehdit, Batı kültürünün duvarları arasına olduğu kadar insanın kendi bilincinin duvarları arasına da gizlenmiştir. Urfe gibi, içinde doğdukları kültürün sosyal yapılarınca dayatılan davranış kalıplarından uzak durma özgürlüğüne sahip olduklarını keşfeden bireylerin çabalarıyla varılabilecek yeni bir bilinç düzeyine yolculuktur bu. Random House'un 20. yüzyılda İngiliz dilinde yazılmış en iyi yüz yapıt listesinde yer alan Büyücü, kişisel özgürlüğe ulaşmanın ve insanın kendini keşfetmesinin zorluklarına dair bir edebiyat şölenidir.
Çağının yarı-entelektüel bunalımlarını geçirmekte olan, Oxford mezunu Nicholas Urfe, İngiltere'nin kasvetinden ve aşktan kaçmak için ücra bir Yunan adasına İngilizce öğretmeni olarak gider. Tek başına sıkıntılı günler geçirdiği, şair olduğuna da... tümünü göster
"Strugatski Kardeşler'den biri Gogol'ün diğeri ise Çehov'un soyundan geliyor ama hiç kimse hangisinin hangisi olduğundan emin değil. Bu kitap kesinlikle harika."
-Ursula K. Le Guin-
"Türü bilimkurgu olsun ya da olmasın, bu kitap okuduğum en iyi, en etkileyici kitaplardan biri."
-Theodore Sturgeon-
"Fantastik olayları fantastik olmayan varsayımlarla nasıl açıklarsın?"
Arkadi ve Boris Strugatski, entelektüel açıdan kışkırtıcı, inanılmaz eğlenceli, cesur ve eleştirel kitaplarıyla "Sovyetler döneminin en büyük bilimkurgu yazarları" sıfatını hak eden yegâne ikili. Henüz taslak halindeyken sansürün hışmına uğrayan Kıyamete Bir Milyar Yıl ise yazarların en sıradışı ve aykırı romanlarından biri.
Bir astrofizikçi olan Dimitri Malyanov, kendisine Nobel Ödülü'nü kazandıracağına inandığı projesi üzerine yoğunlaşmak için ailesini Odesa'ya, eşinin annesinin evine gönderir.
Ancak bir sorun vardır; yalnız kalmasına rağmen sürekli rahatsız edilir. Önce içi votka ve havyar dolu bir kutu, ardından da mini etekli güzel bir kadın kapısında beliriverir. Bu ziyaretler, bilim insanı olan arkadaşlarının da geçerken uğramasıyla sonu gelmez bir hal alır. Hepsi de çok büyük bir keşfin eşiğinde olduklarını ama aniden dikkatlerinin dağıldığını iddia etmektedir.
Acaba karanlık bir güç, bilimsel gelişmeleri engellemek mi istemektedir? Yoksa tüm bunların daha doğal bir açıklaması mı vardır? Kıyamete Bir Milyar Yıl, edebiyatın "Sorun sende değil, kâinatta!" deme biçimi.
"Strugatski Kardeşler'den biri Gogol'ün diğeri ise Çehov'un soyundan geliyor ama hiç kimse hangisinin hangisi olduğundan emin değil. Bu kitap kesinlikle harika."
-Ursula K. Le Guin-
"Türü bilimkurgu olsun ya da olmas... tümünü göster
Hugo ve Locus ödüllerini alması bir yana Stephenson BK dünyasına; nanoteknolojinin hüküm sürdüğü bir gelecek yapılanmasına sosyal sınıf, etnisite ve sunizeka'nın doğası etrafında yepyeni bir terminoloji ile girerken Cyber-Punk'ın ötesine geçerek Post -CyberPunk'ı başlatıyor. Stephenson'un matematik, teknoloji, felsefe ve bilimi edebiyatlaştırdığı noktada okuruna Quentin Tarantino tadı vermekten de geri durmuyor!
Hugo ve Locus ödüllerini alması bir yana Stephenson BK dünyasına; nanoteknolojinin hüküm sürdüğü bir gelecek yapılanmasına sosyal sınıf, etnisite ve sunizeka'nın doğası etrafında yepyeni bir terminoloji ile girerken Cyber-Punk'ın ötesine ge... tümünü göster
1999'dan 2000'e geçmemize yalnızca haftalar var. Yalnızca New York'ta 35 milyon insan yaşıyor. Su yok. Petrol yok. Yiyecek yok. Barınak yok. Umut yok... Sokak savaşlarının, yağmaların ve örgütlü suçun kol gezdiği metropolde bir polis memuru hem bir cinayeti çözmeye, hem de aşkını korumaya çalışıyor...... yiyeceği kendilerine saklıyorlar hiç zayıf bir polis gördünüz mü? Ya politikacılar, bizim yiyeceğimizi yiyorlar, biz açlıktan ölmüşüz umurlarında mı! Ardı arkası kesilmeyen ses halkı giderek ayaklanmaya sürüklüyordu. Çoğu yaşlılar olmak üzere bir sürü insan yere düşmüş, çiğnenmişti. Andy el çantasını açtı ve gaz bombalarından birini çıkardı. Pimleri çekildikten sonra üç saniye içinde patlayıp gaz yayacak şekilde ayarlanmışlardı. Andy bombayı yere yaklaştırdı, pimi çekti ve doğruca hoparlörlü adamın üstüne doğru fırlattı. Yeşil teneke havada bir yay çizdi ve adamın yanındaki insanların arasına düştü, ama patlamadı.
Harrison kitabının gerekçesini şöyle açıklıyor: Aralık 1959'da Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Dwight D. Eisenhower şöyle dedi: Bu hükümetin programında... ben burada olduğum sürece... doğum kontrol problemiyle ilgili politik bir doktrin bulunmayacaktır. Bu bizim işimiz değildir. O zamandan bu yana hiçbir Amerikan hükümetinin de işi olmadı.1950'de Amerika Birleşik Devletleri dünya nüfusunun sadece %9'una sahip olduğu halde dünyadaki hammaddelerin %50'sini tüketmekteydi. Bu yüzde giderek artmaktadır ve on beş yıl içinde, şu anki büyüme hızıyla, Amerika Birleşik Devletleri yeryüzündeki maddelerden çıkan yıllık ürünlerin %33'ünden fazlasını tüketiyor olacaktır. Nüfusumuz aynı hızla artmaya devam ederse, bu ülke yüzyılın sonunda, şimdiki yaşam standartlarını koruyabilmek için gezegenimizin kaynaklarının %100ünden fazlasına ihtiyaç duyacaktır. Bu matematiksel bir imkânsızlık, kaldı ki, o zamana kadar yeryüzünde yaklaşık 7 milyar insan olacak ve bu hammaddelerin bir kısmından belki onlar da faydalanmak isteyecekler. Bu durumda dünya neye benzeyecek?
1999'dan 2000'e geçmemize yalnızca haftalar var. Yalnızca New York'ta 35 milyon insan yaşıyor. Su yok. Petrol yok. Yiyecek yok. Barınak yok. Umut yok... Sokak savaşlarının, yağmaların ve örgütlü suçun kol gezdiği metropolde bir polis m... tümünü göster
minrand şu anda kitap okumuyor.