Kesinlikle mükemmel bir eser.
Kitapları altını çizerek okuyanlar için söylüyorum; kalemi elinizden bırakamayacaksınız! Neredeyse her mısra da ayrı bir özlü söz, ayrı bir derin ifade. Kesinlikle okunmalı...
İş Kültür'ün yayınladığı hali hiç fena değil.
Kesinlikle mükemmel bir eser.
Kitapları altını çizerek okuyanlar için söylüyorum; kalemi elinizden bırakamayacaksınız! Neredeyse her mısra da ayrı bir özlü söz, ayrı bir derin ifade. Kesinlikle okunmalı...
İş Kültür'ün yayınladığı hali hiç fena değil... tümünü göster
Ademden Önce konu açısından Jack Londonun öteki yapıtlarından değişik olmasına karşın, hava bakımından onlara benzer. İnsanoğlunun çok uzak geçmişini, yarı-insan olduğu bir dönemi anlatan bu öykü, yazıldığı çağın bilimsel verilerine uygun olduğu kadar soluk kesici ve anlamlı bir serüven romanıdır da... Her yaştan okura, ama en çok da gençlere kendi geçmişlerini böylesine canlı, böylesine derin bir özdeşleşme yaratarak anlatan bir başka yapıt bulmak olası değildir. İnsanın insan olma savaşı, Jack Londonun büyük bir ustalıkla anlattığı bu yırtıcı savaş, coşku verici olduğu kadar acıklıdır da... Bir yandan insana özgü dostluk, aşk, bağlılık gibi duyguların, toplumsal bilincin gelişmesini sergilerken; bir yandan da o vahşî ve korku dolu eski dünyada, kıran kırana bir savaşımın sürdüğü, yalnızca en güçlülerin egemen olabileceği, güçsüzlerin ise ölüme yargılı olduğu o acımasız ortamda, insanın varlığını sürdürebilmek için en vahşi yaratıktan daha vahşî, daha yırtıcı olmak zorunluluğunu, içimizi burkarak dile getirmiştir bu büyük yazar. Pınar KÜR
Ademden Önce konu açısından Jack Londonun öteki yapıtlarından değişik olmasına karşın, hava bakımından onlara benzer. İnsanoğlunun çok uzak geçmişini, yarı-insan olduğu bir dönemi anlatan bu öykü, yazıldığı çağın bilimsel verilerine uygun olduğu kad... tümünü göster
20. yüzyılın önde gelen psikiyatrlarından Viktor Frankl, otuzun üzerinde yabancı dile çevrilen ve bütün dünyada 12 milyondan fazla satan İnsanın Anlam Arayışı‘nda, kurucusu olduğu logoterapinin ilkelerini, İkinci Dünya Savaşı sırasında bir toplama kampındaki deneyimleri eşliğinde anlatmaktadır.
Okurlar, Frankl'ın tasvir ettiği toplama kampının, dünyayı daha büyük bir hapishane olarak kavramamızı sağlayacak parlak bir metafora dönüştüğünü fark edecektir. Gasset, Heidegger ve Sartre'dan aşina olduğumuz düşünceler ışığında, varoluşun çetin koşullarında “anlam”ı keşfetmemize yardım edecek süreci anlatan Frankl, “İnsanı insan yapan nedir?” sorusuna da yanıt vermeye çalışıyor.
“Gerçekten ihtiyaç duyulan şey, yaşama yönelik tutumumuzdaki temel bir değişmeydi. Yaşamdan ne beklediğimizin gerçekten önemli olmadığını, asıl önemli olan şeyin yaşamın bizden ne beklediği olduğunu öğrenmemiz ve dahası umutsuz insanlara öğretmemiz gerekiyordu. Yaşamın anlamı hakkında sorular sormayı bırakmamız, bunun yerine kendimizi yaşam tarafından her gün, her saat sorgulanan birileri olarak düşünmemiz gerekirdi. Yanıtımızın konuşma ya da meditasyondan değil, doğru eylemden ve doğru yaşam biçiminden oluşması gerekiyordu. Nihai anlamda yaşam, sorunlara doğru çözümler bulmak ve her birey için kesintisiz olarak koyduğu görevleri yerine getirme sorumluluğunu almak anlamına gelir.”
20. yüzyılın önde gelen psikiyatrlarından Viktor Frankl, otuzun üzerinde yabancı dile çevrilen ve bütün dünyada 12 milyondan fazla satan İnsanın Anlam Arayışı‘nda, kurucusu olduğu logoterapinin ilkelerini, İkinci Dünya Savaşı sırasında bir toplama ka... tümünü göster