''Öyle bir şey yap ki, bir daha buraya çöp dökmek istemesinler. Hadi şeker. Beynini çalıştır. Bulursun sen bir şeyler'' dedi rakısını gene benden önce bitirirken.
Arkama yaslanıp, bir sigara yaktım. Nedense karıncalar yok bu akşam. Soluduğum duman havaya karışırken, aniden, kendiliğinden, küçük, bit kadar küçücük bir fikir geldi aklıma.
Arka Kapaktan
''Öyle bir şey yap ki, bir daha buraya çöp dökmek istemesinler. Hadi şeker. Beynini çalıştır. Bulursun sen bir şeyler'' dedi rakısını gene benden önce bitirirken.
Arkama yaslanıp, bir sigara yaktım. Nedense karıncalar yok bu a... tümünü göster
Yüzyıllık Yalnızlık'ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli, kocaman bir evde, toprak yiyen bir kızkardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adları bir örnek bir yığın akraba arasında geçen çocukluk günlerimi sanatsal bir dille ardımda bırakmaktı amacım. Yüzyıllık Yalnızlık'ı iki yıldan daha az bir sürede yazdım. Ama yazı makinemin başına oturmadan önce bu kitap hakkında düşünmek on beş, on altı yılımı aldı... Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı öyküleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım. Yüzyıllık Yalnızlıkı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım... Bu romanı büyük bir dikkatle ve keyifle okuyan ve hiç şaşırmayan sıradan insanlar tanıdım. Şaşırmadılar, çünkü ben onlara hayatlarında yeni olan hiçbir şey anlatmamıştım. Kitaplarımda gerçekliğe dayanmayan tek satır bulamazsınız. Gabriel García Márquez
Yüzyıllık Yalnızlık'ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli, kocaman bir evde, toprak yiyen bir kızkardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mu... tümünü göster
Budala 1868 yılında Dostoyevskinin roman-trajedilerinin ikincisi olarak yayımlandı. Hikâyenin ana kahramanı Kont Mişkin gerçekten iyi bir insandır ve karşımıza, o günün konularını ele alan trajik bir Don Kişot olarak çıkar: Rusya, Doğu mistizmi ve endüstrileşmeye karşı din, demiryolları ve nihilizm.Mişkin uzun bir iyileşme süreci geçirdiği kaplıcalardan Petersburga geri döner. Henüz yolda iken, onu içinden çıkılmaz bir üçlü ilişkinin içine sürükleyen Rogoşin ile tanışır. Sonuçta Mişkin sanatoryum döneminden önce olduğu gibi bir Budala olarak kalır ve 19. yüzyılı anlatan bu romanı ile bizlere kara bir ayna tutar yansımamızı görmemiz için.
Budala 1868 yılında Dostoyevskinin roman-trajedilerinin ikincisi olarak yayımlandı. Hikâyenin ana kahramanı Kont Mişkin gerçekten iyi bir insandır ve karşımıza, o günün konularını ele alan trajik bir Don Kişot olarak çıkar: Rusya, Doğu mistizmi ve en... tümünü göster
nukkitap şu anda kitap okumuyor.