nurgül bahar

0 takip ettiği ve 1 takip edeni var. 4 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

nurgül bahar bir değerlendirme yaptı.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 10 ay
nurgül bahar okumuş bitirmiş.
Budala

Prens Mişkinin, hastalığı dolayısıyla gittiği İsviçreden ülkesi Rusyaya dönüşüyle başlar bu romanın hikâyesi. Dostoyevski bu kitapta dürüst bir insan olarak yaşamanın zorluklarına değinmekte ve toplumsal bozulmuşlugu gözler önünesermektedir.Dünyanın gelmiş geçmiş en güzel aşk romanlarından olan Budala, Dostoyevskinin de dört büyük eserinden biri olarak vazgeçilmez klasikler arasında yerini çoktan almıştır. Yalın konusu ve insanın iç dünyasına yaptığı sarsıcı yolculuklarla okuru kendine hapseden öykü, Dostoyevskiye has usta romancılığın en mükemmel örneklerindendir.

******

Niyetim bütünüyle güzel bir insanı anlatmaktır. Dostoyevski Budalayı bu amaçla kaleme aldı ve peygamberimsi kahramanı Prens Mişkini böyle yarattı. Dostoyevskinin en büyük dört romanından biri olan Budala, aynı zamanda gelmiş geçmiş en büyük aşk romanlarından biridir de. Bu dünyada iyi olmak mümkün müdür, yoksa bu biraz da budalalık mıdır? Bu baş eserinde Dostoyevskinin şeytani zekâsı iyilik ile kurnazlık, saflık ile günah, aşk ile inanç arasındaki tehlikeli bölgelere giriyor.İnsanlık komedyasının olağanüstü zenginliğine rağmen, Dostoyevskinin kişileri hep aynı düzeyde, alçakgönüllülük ve gurur düzeyinde toplanır ve sıralanırlar... Dostoyevskinin kadın kahramanları, erkeklerden de fazla kararlıdırlar gururlu olmaya, onları gurur harekete geçirir hep.André Gide

************

Büyük yazarın ilk büyük romanı sayılan Budala, Dostoyevs¬kinin, kişinin içsel sorunları ve toplum karşısındaki duruşu temasını en çıplak biçimde ele aldığı yapıtlarından biridir. 1868 yılında tamamlanan Budalanın kahramanı Prens Mışkin, tıpkı Dostoyevski gibi saralıdır. Tedavi için gittiği İsviçreden bitkin halde döner. İnsanlardan iyice uzaklaşmış, kendi iç dünyasına kapanmıştır. Mışkin, dış dünyadan kopukluğu ve budalalık derecesinde iyi yürekliliği temsil eder. Eleştirmenlere göre Dostoyevski, Prens Mışkinin kişiliğinde kendini anlatmıştır. Yüz yılı aşkın bir süredir hayranlıkla okunan bu büyük romanı, Nihal Yalaza Taluyun çevirisiyle yayımlıyoruz.

************

İyiliklerle, inançlarla dolu bir kahraman: Prens Mişkin. İlgi çekici karakteri, saflık derecesindeki görev anlayışı ve sevgi duygularıyla İsanın yeryüzündeki yansıması, bu samimi budala sanki bir sınavdan geçmektir. prens Mişkin yazarıyla ayn kaderi paylaşmaktadır. Budala romanı Dostoyevskinin olağan üstü dinsel yoğunluğunu yansıtan en önemli eseridir.

******

Prens Mişkinin, hastalığı dolayısıyla gittiği İsviçreden ülkesi Rusyaya dönüşüyle başlar bu romanın hikâyesi. Dostoyevski bu kitapta dürüst bir insan olarak yaşamanın zorluklarına değinmekte ve toplumsal bozulmuşlugu gözler önünesermektedir.Dünyanın ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 10 ay
nurgül bahar bir değerlendirme yaptı.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 10 ay
nurgül bahar okumuş bitirmiş.
İtiraflarım

Ölmeye ve dirilmeye dair yüzlerce olay hatırladım. Gördüm ki ben yalnızca Tanrıya inandığımda yaşıyordum. Tanrıyı düşünmem yetiyordu, o zaman hemen diriliyordum. Onu unuttuğum, Ona inanmadığım zamanlarda ise, yaşam da yok oluyordu. Yaşamın bu diriliş ve ölümleri neydi? Tanrının varlığına inancı kaybettiğimde, sanki yaşamla ilgili bağlarım da kopuyordu. Tanrıyı bulmak konusunda az da olsa umudum olmasa, yaşamıma çoktan son verirdim. Fakat yayordum. Onu hissettiğim ve Onu aradığım zaman yaşıyordum. Öyleyse,O vardır. O, Onsuz yaşanmayan şeydir.Hıristiyanlığın; hayatın varlığı ve anlamına tatmin edici bir cevap verememesi karşısında, geleneksel Ortodoks Hıristiyanlığına olan inancını kaybeden Tolstoy, İtiraflarımda hayatın ne olduğunu, neden ve nasıl yaşanabileceğini ve ölümü seçmenin en doğru yol olup olmadığını sorgular.

******

Dünya yaşamı, bir iradeye göre gerçekleşmektedir. Birisi, dünyanın ve bizim hayatımız aracılığıyla kendine özgü bir eser yapıyor. Bu iradenin anlamım kavramak gibi bir ümit beslemek istiyorsak, her şeyden önce onun gereklerini yerine getirmek ve bizden istenenleri yapmak zorundayız. Eğer, benden bekleneni yapmazsam, şu halde benden istenen şeyi de kavramam mümkün olmaz. Bu durumda hepimizden ve yani bütün dünyadan isteneni ise hiç mi hiç kavrayamam.



************

Bir kuş uçtuğu, yem topladığı ve yuva kurduğu sürece yaşamını sürdürür.Kuşların bu yaşam çabalarını görunce onların duyguğu sevinçten duyuyorum.Keçi, tavşan, aslan; hepsi de beslenmek, çoğalmak ve yavrularını beslemek zorunda oluşlarına imkan veren yaşam şartlarının içinde bulunmaktadır.Biliyorum ki, eğer onlar bunu yapıyorlarsa mutludurlar ve yaşamları kendi kurguları içinde tutarlı ve mantıklıdır.Peki, insan ne yapmak zorunda? O da yaşamın içinde tıpkı hayvanlar gibi mücadele etmek zorunda.Aralarında yanlızca bir fark var; eğer insan yaşamı tek başına alt etmek isterse mahvolur.İnsan yaşamı sadece kendisi için değil, herkes için alt etmek zorunda.Eğer bunu yapıyorsa mutludur, yaşamı da mantıklıdır.

******

Ölmeye ve dirilmeye dair yüzlerce olay hatırladım. Gördüm ki ben yalnızca Tanrıya inandığımda yaşıyordum. Tanrıyı düşünmem yetiyordu, o zaman hemen diriliyordum. Onu unuttuğum, Ona inanmadığım zamanlarda ise, yaşam da yok oluyordu. Yaşamın bu diril... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 10 ay
nurgül bahar okumuş.
Böyle Buyurdu Zerdüşt

Tüm yazılmışlar arasında sevdiğim tek şey birilerinin kendi kanıyla yazdığıdır. Kanla yaz: Fark edeceksin ki kan ruhtur.Kolay bir iş değildir, meçhul kanı anlamak: Nefret ederim, avare okurlardan. Her kim ki okuru tanır daha fazlasını yapmaz onun için.Cümle âlem okumayı öğrenecek olsa yalnız yazmak değil, düşünmek de çürürdü.Vaktiyle ruh tanrıydı, sonra insanlaştı ve şimdi neredeyse avamlaşmak üzere.Kanla ve hikmetle yazan kişi, okunmayı değil ezberlenmeyi ister.Friedrich Nietzsche

******

Zerdüşt, yalnız olarak dağdan aşağıya indi ve kimse ile karşılaşmadı. Fakat ormanın içine girince karşısına yaşlı bir adam çıktı. Bu adam ormanda kök toplamak için kutsal kulubesinden çıkmıştı. İhtiyar Zerdüşte şöyle seslendi: Bu yolcu bana yabancı gelmiyor. Birkaç yıl önce buradan geçmişti. Adı Zerdüşttü, fakat o değişmiş. O zaman külünü dağa götürüyordun, bugün ateşini vadilere mi taşımak istiyorsun? Yalnızlıkta iken bir deniz içindeymiş gibi yaşıyordun ve deniz seni taşıyordu. Şimdi ne yazık ki kiraya çıkmak istiyorsun. Gövdeni yine kendin sürüklemek istiyorsun. Zerdüşt cevap verdi: İnsanları seviyorum. İhtiyar dedi ki: Benim ormana ve yalnızlığa çekilişimde ki neden, insanları pek çok sevdiğimden değil mi? Şimdi Tanrıyı seviyorum. İnsanları sevmiyorum. İnsan, bence oldukça eksik bir şeydir insanı sevmek beni yokedebilir. Zerdüşt dedi ki: Ne diye sevgiden bahsediyorum, ben insanlara bir armağan götürüyorum.

************

Böyle Buyurdu Zerdüşt, Nietzschenin Büyük Öğle vizyonudur: Sonrasızca yeniden geliş, tüm değerlerin değişmesi ve Üstinsan-tartışmasız bir başyapıt.

************

Nietzsche, yeni düşünce dediği herşeyin sonrasızca yeniden gelişini İranlı bilge Zerdüşte söyletmeyi kurmuş, yeni bir yaşama yolunun taslağını çizmiş ve Turan Oflazoğlunun çevirisi ile sunduğumuz başeseri Böyle Buyurdu Zerdüşt bu tasarıdan doğmuştur. Kitabın birinci bölümünü bitirdiğinde bundan böyle deliler arasında sayacaklar beni, üçüncü bölümünü yazınca ben belki de geleceğin bütün insanları için bir yazgıyım, yazgının kendisiyim diyen Nietzsche, başeseriyle Alman dilini yücelttiğine inanıyor.

************

Otuz yaşındayken yurdunu ve yurdunun gölünü ardına bırakarak dağa çekildi Zerdüşt. Dağda on yıl zaman zarfında, bıkmadan, usanmadan hep ruhunu dinledi... Ve sonunda içinde, gönlünün derinliklerinde bir değişiklik duyumsadı. Günlerden bir gün tan kızıllığında kalktı ve güneşe bakarak ona şöyle seslendi: Ey büyük yıldız, aydınlatacak bir şeyin kalmasaydı yazgın ne olurdu? On yıl var ki buraya, mağarama çıkıyorsun. Eğer, ben, kartalım ve yılanım olmasaydık, ışığından ve yolundan bezerdin. Fakat biz her sabah seni bekledik. Işığının fazlasını aldık ve bunun için seni kutsadık.Bak! Ben, fazla bal toplamış arı gibi uzanacak ellere muhtacım. İnsanlar arasında, akıllılar deliliklerine; fakirler de zenginliklerine kavuştuğu o derin sevinci tekrar yaşatmak için armağanlarımı paylaştırmak istiyorum. Bunun için aşağılara inmeliyim. Nasıl ki sen, cömert yıldız, akşamları denizin arkasına iniyor ve arkadaki dünyaya ısılı götürüyorsan, ben de senin gibi, inmek istediğim insanların arasına girmek istiyorum.Ey, en büyük mutluluğu bile kıskanmadan görebilen tok göz, beni kutsal.. Taşmak isteyen kadehi kutsa ki içinden su, altın gibi aksın ve mutluluğun parıltılarını her tarafa saçsın.Bak, bu kadeh yine boşalmak, Zerdüşt yine insan olmak istiyor. Zerdüştün on yıl sonra insanların arasına karışma isteği ve dağdan inişi böyle başladı.

************

Platondan beri süregelen yanlış değerler ve kuruntuların geçersizliğini ilan eden Çekiç Felsefenin başlatıcısı olan Nietzsche, metafiziği yıkma eylemine girişmiştir.
Böyle Buyurdu Zerdüşt adlı yapıtına kadar sürekli işlediği bu eleştirisiyle ahlaka, dine karşı düzenli bir savaş açmış; insanın kendi özdeğerlerinin yeniden yaratımcısı olarak özgürleşmesini, Üstinsana varmasını ereklemiştir.
Böyle Buyurdu Zerdüşt, felsefe tarihine Değerlerin Öte Değere Geçmesi, Tanrının Ölümü ve Nihilizm, Köle Ahlakının Eleştirisi başlıklı katkılarda bulunmuş Nietzschenin baş yapıtıdır.

******

Tüm yazılmışlar arasında sevdiğim tek şey birilerinin kendi kanıyla yazdığıdır. Kanla yaz: Fark edeceksin ki kan ruhtur.Kolay bir iş değildir, meçhul kanı anlamak: Nefret ederim, avare okurlardan. Her kim ki okuru tanır daha fazlasını yapmaz onun iç... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 10 ay
nurgül bahar okumuş.
Ebekulak

Ebekulakta, Hıbır ve H.B.R. Maymun dergilerinde yayımlanmış yazılar ile Sıdıkaların yanında, Atilla Atalayın harcı olan 17 hikaye var. Eski sevgilisinin ardından bakmamak için masa örtüsündeki kareleri saymaya başlayan çocuğun hikayesi gibi, Bid Bid Zelhanın hikayesi gibi: Masal gibiydi... Ottan, kuştan, böcekten anlatıyordu... Taktakanlar, Cırnık kuşları, üveyikler, ebekulaklar... Bi ara sigarasından derin bir nefes çekip Köylük yerde cüce olmak çok zor dedi... İlahi Zelha, sanki şehirlik yerde kolay...

Ebekulakta, Hıbır ve H.B.R. Maymun dergilerinde yayımlanmış yazılar ile Sıdıkaların yanında, Atilla Atalayın harcı olan 17 hikaye var. Eski sevgilisinin ardından bakmamak için masa örtüsündeki kareleri saymaya başlayan çocuğun hikayesi gibi, Bid Bid ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 10 ay
Daha Fazla Göster

nurgül bahar şu an ne okuyor?

Kar

%0

Uygarlığın Huzursuzluğu

%0

Şeytan ve Genç Kadın (Yedinci Gün #3)

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.