Kıyıda oltayla balık avlamakta olan çocukların karşısına dikiliveren Kör Kaptan tam bir serüven adamıdır. Yaşamı çalkantılar içinde, oradan oraya savrularak geçmiştir. Şimdi ise anlattıklarının ne kadarı gerçek, ne kadarı düş, belli değildir. Kıyıda, çocuklarla buluştuğu yedi gün boyunca, dünyaya denizden bakmanın engin güzelliğini taşıyan öyküler anlatır.Bu kitapla, siz de onunla birlikte düşlere yelken açacaksınız.
Kıyıda oltayla balık avlamakta olan çocukların karşısına dikiliveren Kör Kaptan tam bir serüven adamıdır. Yaşamı çalkantılar içinde, oradan oraya savrularak geçmiştir. Şimdi ise anlattıklarının ne kadarı gerçek, ne kadarı düş, belli değildir. Kıyıda,... tümünü göster
Küskün değilim sana, kızgınlığım da geçti, ama kırgınlığım geçer mi bilmiyorum.
Biz yalancı baharlara inanıp açan iki çiçeğiz, papatya mevsimine aldanıp, fallara kanmışız o kadar. Ne kadar kuru ayaz varsa hepsine dayanmış, hafif bir sonbahar rüzgârıyla solmuşuz.
Şimdi faydası olmayan teselliler aldım yüreğime, bir adım sonra nereye gideceğim, onu bile bilmiyorum. Bildiğim tek şey, kelimelere dökemediğim duyguların efendisi olduğun.
"Aşkı tanıdım, yaşadım ve yanıldım... Sen de oradaydın"
Küskün değilim sana, kızgınlığım da geçti, ama kırgınlığım geçer mi bilmiyorum.
Biz yalancı baharlara inanıp açan iki çiçeğiz, papatya mevsimine aldanıp, fallara kanmışız o kadar. Ne kadar kuru ayaz varsa hepsine dayanmış, hafif bir sonbahar rüzgârı... tümünü göster
80li yıllara damgasını vuran, 1983te yayımlandığında büyük ses getiren Latife Tekinin ilk kitabı Sevgili Arsız Ölüm YKY tarafından yayımlandı. Latife Tekin, 20li yaşlarının başında yazdığı, özyaşamından damıtılmış bilgiler içeren bu kitapta, sözlü kültürün uç verdiği büyülü atmosferi, anlatım dilinden kaynaklanan sesiyle harmanlıyor. TADIMLIKVapur gidiyor mu, gitmiyor mu?Gitmiyor.Gidiyor, kız.Vapur gitmiyordu. Kocaman evler, ağaçlar, insanlar geri geri yürüyordu. Dirmit gözlerini iri iri açıp baktı, aklı uçup gitti. Bu yüzden üstünden atlayıp geçtikleri paslı, kararmış park demirlerini, gökyüzüne rengârenk ışık saçan upuzun bir cam sandı. Günlerce evden çıkıp yeminle çok yakınlarda bir yerde olduğunu söylediği upuzun camı aradı. Her defasında, başı önünde camın yerini bulamadan döndü. Elini yüzüne alıp pencerenin önüne oturdu. O pencerenin önüne oturur oturmaz kucağında bir bebekle gelip gözünün önüne bir peri kızı dikildi. Dirmit ağzını açıp yarı beline kadar camdan sarktı. Büyülenmiş gibi peri kızına baktı. Atiyeyi sürüye sürüye camlara çıkardı. Atiye, saçları yoluk yoluk bir naylon bebekle, ağzı ayrık sokakta dikilen kızı gördükçe, Bu mu kız, peri kızı? deyip dizlerine vurdu. Derken bir ağıttır tutturdu. Dirmitin gözüne görünüyorlar diye evin içinde, tespihini eline alıp dolanmaya başladı.Atiye okuyup üflerken, Dirmit bu defa gözlerini evlerin saçaklarındaki tahta oymalara verdi. Yemeden içmeden kesildi. Tahta oymaları bir kenara bıraktı, sokak lambalarının tepesindeki kocaman tabakların ne işe yaradığını düşünmeye başladı. Düşünmekten yoruldu. Oturduğu yerden sokağa kanaviçe gibi, yaprak yaprak işlenmiş küçük kara taşları saymaya başladı. Sonunda Atiyenin cinini tepesine sıçrattı. Atiye, Dirmitin saçlarına yapıştı, iki bacağından tuttuğu gibi kapının arkasındaki divana oturttu. Dirmit, bir ağıtla gözlerini tavana verdi, içini çekip tavandaki oymalara baktı. Baka baka kendinden geçti.Atiye günlerce kızının gözlerini oymalardan alamadı. Sonunda bir şüpheye düştü. Bir şey var ki bakıyor zaar, deyip o da gözlerini oymalara dikti. Ne yandan baktı, ne kadar baktıysa tavanda tahtadan başka bir şey göremedi, içine bir korku düştü. Dirmitin yanına oturup, Tavana bakmak kızlara iyi gelmezmiş, geberesice, diye akıl verdi, dil döktü. Dirmit tavana bakmaktan vazgeçti. Kanserden korkma, geç kalmaktan kork! ne demek? diye ağbilerinin, babasının peşinde dolanmaya başladı. Huvat kızının, ta şehre geldiği gün, vapurdan çıkar çıkmaz koskoca bir tabelanın üstünde okuyup, okuduğunu unutmayıp ne demek diye tutturmasını, onun ilerde büyük bir adam olacağına yordu. Ama etrafında ayağı yaralı it gibi dolanan kızını, Ne bileyim ben kız, deyip başından kovdu. Dirmit evin içinde kime sorduysa, bir cevap alamadı. Ne kadar vazgeçmeye, okuduğu sözcükleri unutmaya çalıştıysa unutamadı. Her sabah ağbilerini, babasını yolcularken gündüz öğrenip akşam kendisine söyleyeceklerine dair onlardan söz aldı. Ama söz alması, akşamları onları yan yolda karşılaması da işe yaramadı. Babası da, ağbileri de vapurdan çıkar çıkmaz iki adam boyunda tabela filan olmadığını söylediler. Senin gözüne görünmüş, diyerek Dirmitin yüzüne yüzüne güldüler. Kızı deli divaneye çevirdiler.
80li yıllara damgasını vuran, 1983te yayımlandığında büyük ses getiren Latife Tekinin ilk kitabı Sevgili Arsız Ölüm YKY tarafından yayımlandı. Latife Tekin, 20li yaşlarının başında yazdığı, özyaşamından damıtılmış bilgiler içeren bu kitapta, sözlü kü... tümünü göster
Buzdan bir kütle, mumyadan bir heykel gibi izledim kaderimi. Babam yanımda olsa bir tokat atar kendime getirirdi beni."
Çocukluk düşlerinden yapılmış bir evin gölgeleri içinde babanın hayaletiyle karşılaşmak... Portobello’da, George Orwell’ın evinin önündeki kaldırımda oturup Tanpınar okurken zamansız sevgiliyle karşılaşmak... Kuledibi’nde, her şeyini bir Hopper çizimini elde edebilmek için harcamış bir adamla karşılaşmak... Ölüme çeyrek kala, bir balık lokantasında küçük kızının genç kadın haliyle karşılaşmak... Cinayetle kaza arasındaki bulanıklığa sığınırken, bir evcil hayvan dükkânında vicdan azabıyla karşılaşmak... Kara mizahla yoğunlaştırılmış usta anlatımıyla Yekta Kopan, okurunu, kentler, kitaplar, resimler, şarkılar, fotoğraflar ve insanlar arasında gezdiriyor. Çok iyi bildiğimiz ama unutmaya çalıştıklarımızı hatırlatıyor. Bir de Baktım Yoksun, unutulmaz bir karşılaşmalar kitabı.
Buzdan bir kütle, mumyadan bir heykel gibi izledim kaderimi. Babam yanımda olsa bir tokat atar kendime getirirdi beni."
Çocukluk düşlerinden yapılmış bir evin gölgeleri içinde babanın hayaletiyle karşılaşmak... Portobello’da, George Orwell’ın... tümünü göster
2015'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
2015'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
Akşamüstü karın gelecek, belki o da sevişmek isteyecek. Ne kadar bastırmaya çalışsak da vicdanımız bizi rahat bırakmıyor. Böyle bir günün akşamında, aldatmanın ve cinselliğin hazzını tattıktan sonra senin karına, benim kocama hayır dememiz olanaksız, buna vicdan dediğimiz şey elvermeyecek. Onları mutlu edeceğiz, onların mutluluğu bir bakıma bizim birlikte yaşadığımız hazzın verdiği mutluluğun bir uzantısı.Deniz Kavukçuoğlunun yeni kitabı Canım Acıyor Baba, yazarın on üç öyküsünü bir araya getiriyor. Kavukçuoğlunun son derece yalın, sıcak bir dili var. Sıradan insanın hayatından alınmış, her biri özel bir gözlem gücü gerektiren bu öyküler kimi yönleriyle buluşuyor: İlk aşkların heyecanı, cinsel deneyimlerin verdiği yürek çarpıntısı, aldatmalar, unutulmaz beraberlikler, akıl yitimleri, vicdan azapları ve insanî arızalar. Elinizden bırakamayacaksınız.
Akşamüstü karın gelecek, belki o da sevişmek isteyecek. Ne kadar bastırmaya çalışsak da vicdanımız bizi rahat bırakmıyor. Böyle bir günün akşamında, aldatmanın ve cinselliğin hazzını tattıktan sonra senin karına, benim kocama hayır dememiz olanaksız,... tümünü göster
orcinusorcas şu anda kitap okumuyor.