orecik

0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 26 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

orecik okumuş.
Uzaktan Aşk

XII. yüzyılda, Akitanya'dayız... Soylu bir ozan, Jaufre Rudel, zevk ve eğlenceye doymuş, böylesi yaşam sürmekten bıkmış; uzak, arı ve sonsuz bir aşkı düşlüyor... Kusursuz, düşsel bir kadını anlatıyor dizelerinde. Ve günün birinde, denizler ötesinden gelen Gezgin, bu imgenin gerçekten yaşadığını haber veriyor ona. Çılgına dönen ozanın "Uzaktan Aşk"ını arayışı böyle başlıyor.

Daha önce birçok Avrupa ülkesinde gösterimi yapılan ve bu yıl ABD'de de gösterime girecek Uzaktan Aşk operasının liberttosunda, Maalouf, amacına ulaşmadan yitip giden bir sanatçı yaşamının eğertilmesini sunarken, yolculuk, sürgün, Tanrı, kimlik ve aidiyet izlekleri çevresinde biçimlenen ve yine Batı'dan Doğu'ya uzanan o dokunaklı aşk ve ölüm masallarından birini anlatıyor.

XII. yüzyılda, Akitanya'dayız... Soylu bir ozan, Jaufre Rudel, zevk ve eğlenceye doymuş, böylesi yaşam sürmekten bıkmış; uzak, arı ve sonsuz bir aşkı düşlüyor... Kusursuz, düşsel bir kadını anlatıyor dizelerinde. Ve günün birinde, denizler ötesi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl
orecik okumuş.
Yüzüncü Ad - "Baldassare'nin Yolculuğu"

Romanda geçen zaman, 1666'nın hemen öncesi... Gizemli bir kitabın peşinde kıtalar, kentler, denizler aşan yol... Tanrı'nın gizli (yüzüncü) adını ararken kendini ve aşkı bulan yolcu ise antika tüccarı Baldassare Embiaco.... Konya'da vebanın kıyımına, İzmir'de Sebetay Sevi'nin şaşırtıcı başkaldırısına, İngiltere'de büyük Londra yangınına tanık olan bir roman kahramanı. Yüzüncü Ad / Baldassare'nin Yolculuğu, kurgusuyla, diliyle, konusu ve serüvenleriyle son zamanlarda okuduğunuz romanlar arasında en beğendiğiniz roman olmaya aday bir kitap. Yirmi altı yaşında ülkesinden ayrılıp Paris'e yerleşen Amin Maalouf, ekonomi ve toplumbilim okudu. Gazetecilik yaptı... İlk kitabını 1983'te yayımladı. Bugün bir klasik kabul edilen ilk romanı Afrikalı Leo (1986) Fransız-Arap Dostluk Ödülünü, Tanios Kayası (1993) Goncourt Ödülünü kazandı. 1988'de yayımlanan ikinci romanı Semerkant ise pek çok dile çevrildi ve yazarı dünya çapında bir ilginin odağına yerleştirdi. Yazınsal sorunlarını kültür arkeolojisi temeli üstüne oturtan Lübnanlı yazar Amin Maalouf'u daha önce yine yayınlarımız arasında çıkan Afrikalı Leo, Doğunun Limanları, Semerkant, Tanios Kayası romanlarıyla Türkiyeli okurlar da çok sevdi ve benimsedi. Yazarın Ölümcül Kimlikler adını taşıyan deneme kitabı da bu yıl yayınlarımız arasından çıktı ve kısa sürede yeni baskısı yapıldı. Amin Maalouf'un bu yıl Fransa'da yayımlanan ve en az diğer kitapları kadar ses getiren romanı Yüzüncü Ad / Baldassare'nin Yolculuğu şimdi sizin de kitaplığınızda. TADIMLIK Üç kez yanyana uyumuştuk, ama henüz bedenini keşfetmemiştim; o da benimkini hissetmemişti daha. Terzi Abbas'ın köyünde, bir meydan okuma duygusuyla, bütün bir gece elini tutmuştum; Tarsus'ta da kara saçlarını kolumun üstüne yaymıştı. Çekinme ve küçük başlangıçlarla iki uzun ay geçirilmişti, iki tarafta da şu ana ulaşmanın korkusu ve umudu içinde. Berberin kızının ne kadar güzel olduğunu yazmış mıydım daha önce? Hâlâ o kadar güzel ve sevecenlikte kazandığını, tazelikte yitirmemiş. Sevecenlikte ve öfkede demeliydim. Öfkenin peşinden gideninkine benzemez hiçbir sarılma. Onun sarılması -eskiden- açgözlü ve ele avuca sığmaz, küstah ve fütursuz olmalıydı. Bunun tadamadım ben; ama kadına ve kollarına dikkatle bakınca nasıl sarıldığını anlamak zor değil. Bugünse şefkatli olduğu kadar, evet, öfkeli bu sarılma; kolları kurtuluşa doğru yüzercesine sarılıyor insana, başı şimdiye kadar hep suyun altında kalmış gibi soluk alıyor; ve tüm umursamazlığı, yakıştırma.

Romanda geçen zaman, 1666'nın hemen öncesi... Gizemli bir kitabın peşinde kıtalar, kentler, denizler aşan yol... Tanrı'nın gizli (yüzüncü) adını ararken kendini ve aşkı bulan yolcu ise antika tüccarı Baldassare Embiaco.... Konya'da veb... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl
orecik okumuş.
Işık Bahçeleri

Çağdaşımız Mani... Hoşgörü peygemberi Mani...

Amin Maalouf diğer romanlarında olduğu gibi yine bir karakterin yaşamı üzerinden dünyaya açılarak yapıtını kuruyor. Mani'nin inancı ve öyküsü Hıristiyanlık çağının şafağında, İsa'nın ölümünden iki yüz yıl sonra başlar. Bizim çağımızın da kahramanı olabilecek Mani, yaşam öyküsüyle, son nefesine kadar savunduğu inancının oluşturduğu kişisel tarihiyle, o dönemden yani 2. yüzyıldan beri hala varolan politik sorunlara da işaret etmiş oluyor.

Mani'den bugüne, "sanat ve coşku kaynağı olan kitaplarından, bağışlayıcı dininden, coşkulu arayışlarından, insan, doğa ve tanrısallık arasında uyum isteyen çağrısından geriye" çok az şey kalmış olsa da; bağnazlık ve iktidar hırsı yapıtını yok etmeye çalışsa da Amin Maalouf onun Aydınlıklar'a açılan inancını ele alıyor ve Mani'nin öyküsüyle bugüne "ışık" tutuyor:

Çağın getirdiği felaketleri öngörmeyi nasıl öğrenebiliriz?

Çağdaşımız Mani... Hoşgörü peygemberi Mani...

Amin Maalouf diğer romanlarında olduğu gibi yine bir karakterin yaşamı üzerinden dünyaya açılarak yapıtını kuruyor. Mani'nin inancı ve öyküsü Hıristiyanlık çağının şafağında, İsa'nın ölümünde... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl
orecik okumuş.
Midak Sokağı

Ülkemizde daha önce Ara Sokak adıyla yayımlanan Midak Sokağı, Mahfuzun 1947de yazdığı, çeşitli dillere de çevrilen başyapıtlarındandır. Romanın kahramanı aslında, insanların yaşam biçimleri, inançları ayrıca kahvehanesi, eski evleriyle bu şark sokağının kendisidir. Mahfuz, bu küçük dünyanın olaylarını, duygu, düşünce, davranış ve yaşam felsefeleriyle insanlarını; gerçekçi, akılcı ve hoşgörülü bir yaklaşımla anlatırken, yerelden evrensele ulaşarak, sonunda insanı bulma başarısını gösteriyor.

Ülkemizde daha önce Ara Sokak adıyla yayımlanan Midak Sokağı, Mahfuzun 1947de yazdığı, çeşitli dillere de çevrilen başyapıtlarındandır. Romanın kahramanı aslında, insanların yaşam biçimleri, inançları ayrıca kahvehanesi, eski evleriyle bu şark sokağı... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl
orecik okumuş.
Bahtiyar Ol Nâzım

Vera Tulyakova Hikmet, Nâzım Hikmetin ölümünden sonra, onunla yaptığı söyleşiler olarak nitelendirdiği bu kitabında, şairin ülkesinden ayrıldıktan sonra, 1951de üçüncü ve son kez gittiği Sovyetler Birliğinde, coşkulu gençlik yıllarında idealinde yarattığı sosyalizmin gerçekleştirilememesi ve yeni insan tipinin yaratılamaması karşısında yaşadığı hayal kırıklıklarını, şaşkınlıklarını, acılarını; SSCBde XX. Kongre öncesinde ve sonrasında Merkez Komitenin sanata ve sanatçılara olan yaklaşımını, Sovyet Yazarlar Birliği çevresinde yaşanan olayları ve bütün bunların karşısında Nâzım Hikmetin taviz vermez duruşunu anlatıyor. Nâzım Hikmetin derin yurt sevgisi, karısı Veraya duyduğu sınırsız aşk ve kıskançlıkları; Aragon, Neruda, Erenburg, Pasternak gibi dünyaca ünlü yazarlarla yakın dostluk ilişkileri ve edebiyat tartışmaları; ölüm önsezileri ve korkusu, çizgi dışı aşkları, şairin iç dünyasına girilerek, kişisel duygularıyla, içten ve şiirsele varan bir dille aktarılıyor Bahtiyar Ol Nâzımda.Kitabın son sayfalarındaki ölüm üzerine söyleşiler, insanı derinden sarsan ölçülerde... Giderayak işlerim var bitirilecek,giderayak.Ceylanı kurtardım avcının elindenama daha baygın yatar ayılamadı.Kopardım portakalı dalındanama kabuğu soyulamadı.Oldum yıldızlarla haşır neşirama sayısı bir tamam sayılamadı.Kuyudan çektim suyuama bardaklara konulamadı.Güller dizildi tepsiyeama taştan fincan oyulamadı.Sevdalara doyulamadı.Giderayak işlerim var bitirilecek,giderayak.

Vera Tulyakova Hikmet, Nâzım Hikmetin ölümünden sonra, onunla yaptığı söyleşiler olarak nitelendirdiği bu kitabında, şairin ülkesinden ayrıldıktan sonra, 1951de üçüncü ve son kez gittiği Sovyetler Birliğinde, coşkulu gençlik yıllarında idealinde yara... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl
orecik okumuş.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl
Daha Fazla Göster

orecik şu an ne okuyor?

orecik şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.