"Orwell söz konusu olduğunda biçem, insandır."
George Orwell'ın umarsızca yoksul ve yoksun olanlar arasında geçirdiği zamanın bu canlı anlatısı, okuru toplumun en aşağı katmanında sarsıcı bir yolculuğa çıkarıyor.
Henüz otuzuna gelmemiş gayretli bir yazarken kaleme aldığı bu kitap, Orwell'ın geceleri tahtakurusu dolu otellerde ve en düşkün berduş yatakhanelerinde kalarak; Paris'te bulaşıkçılık yaparak; artıklarla, sigara izmaritleriyle geçinerek; düşler kuran bir kaldırım ressamı, açlıktan ölmenin eşiğinde bir eski Rus subayı vb. düşkünlerle birlikte yaşayarak yoksullukla ve ‘modern vahşetlerle' ilk kez karşı karşıya gelişini belgeler.
Orwell'ın sert ve ‘insan' kalemi; işsizliğin, yoksulluğun ve açlığın dünyasını yani dünyamızı tüm çıplaklığı ve vahşetiyle gözler önüne seriyor.
"Orwell söz konusu olduğunda biçem, insandır."
George Orwell'ın umarsızca yoksul ve yoksun olanlar arasında geçirdiği zamanın bu canlı anlatısı, okuru toplumun en aşağı katmanında sarsıcı bir yolculuğa çıkarıyor.
Henüz otuzuna gelmem... tümünü göster
"Geliştirdiğim teoriye göre," dedi Mary, "varolan birkaç ruh hastalığı alt kategorisi, bu dünyada antik Hindistan'dakine benzer sınıflar olarak işlev görüyor olmalı. Hebefenikler, dokunulmazlara denk olmalı. Manikler savaşçı sınıf olsa gerek, korkusuzlar, en yüksek sınıflardan biri... Paranoyaklar, daha doğru bir tabirle paranoid şizofrenikler, devlet adamları sınıfını oluşturuyor olmalıdır. Siyasi ideolojiyi ve sosyal planlamayı onlar üstlenmiştir. Genel dünya görüşünün bekçisi paranoyaklar. Basit şizofrenlere gelince... Onlar da şair sınıfına denk düşüyordur, bir kısmı dini kahin işlevi görse de... Polimorfik şizofreni hastaları ise toplumun yaratıcı üyeleri olarak, yeni fikirlerin üretilmesini sağlıyor olmalıdır. Aşırı önemsedikleri fikirlere sahip olan birileri de vardır; obsesif-kompulsif nevrozun gelişmiş biçimlerini taşıyan psikotikler... Bu insanlar da toplumun memurları ve bürokratları olarak, hiç yeni fikir üretmeden tören niteliğindeki işlevleri yerine getiriyorlardır. Bunların muhafazakarlığı polimorf şizofrenlerin radikalizmini dengeleyerek topluma bir istikrar kazandırıyordur."
"Yani insan bu işin pekala da yürüyeceğini düşünebilir," dedi Mageboom, anlamı belirsiz bir jest eşliğinde, "Bizim Arz'daki toplumumuzdan ne farkı olabilir?"
Doğrusu iyi bir soruydu bu.
Metis Bilimkurgu dizisinde daha önce Gökteki Göz, Vulcan'ın Çekici ve Yüksek Şatodaki Adam adlı kitaplarını yayımladığımız Philip K. Dick'in bir romanı daha Tuna Erdem'in güzel çevirisiyle Türkçede...
Dick'in 1964 yılında yazdığı Alfa Ayının Kabileleri delilerle akıllıları ayırt etmenin çok zor olduğu bir roman. Zamanında akıl hastalarının kapatılıp unutulduğu bir büyük tımarhane olan Alfa ayında yıllar sonra kendine has bir toplumsal örgütlenmenin kurulduğu ve işlediği anlaşılır. İşin asıl ilginç yanı ise birkaç ruh hastalığı kategorisinin hiyerarşinin farklı basamaklarında konumlandığı bu sıradışı toplumun yönetim aygıtının, normal saydığımız sistemlerden pek o kadar da farklı olmayışı...
"Geliştirdiğim teoriye göre," dedi Mary, "varolan birkaç ruh hastalığı alt kategorisi, bu dünyada antik Hindistan'dakine benzer sınıflar olarak işlev görüyor olmalı. Hebefenikler, dokunulmazlara denk olmalı. Manikler savaşçı sınıf... tümünü göster
''İnandırıcı, sürükleyici ve oldukça dokunaklı bir hikaye.''
-New York Times-
''Heyecan verici bir günlük... Bu kitaptaki bazı sahneleri hayatım boyunca aklımdan çıkarabileceğimi sanmıyorum.''
-The News Observer-
''İnsanı içine çeken bir roman, özgün... Popülaritesini uzun süre kaybetmeyecek bir hikaye.''
-Library Journal-
Çok düşük bir IQ ile doğan Charlie, araştırmacıların, zeka seviyesini artıracak deneysel ameliyatı gerçekleştirmeleri için kusursuz bir denektir. Bu deney Algernon adındaki laboratuar faresinde denenmiş ve büyük bir başarı elde edilmiştir. Ameliyattan sonra, Charlie'nin durumu kendi yazmış olduğu raporlarla takip edilmeye başlanır. İlk yazdığı raporda çocuksu bir dil ve imla hataları hakimdir. Beynindeki gelişmeye paralel olarak okuması, yazması ve konuşması da gelişmektedir. Artık, insanların kendisiyle dalga geçemeyeceğini ve bir sürü arkadaş edineceğini düşünür. Fakat, zekası normalin çok üstüne fırladığından, çevresinde yadırganır, kıskanılır ve istemiş olduğu arkadaşları edinmekte yine başarısız olur ve yine yalnızdır...Bu deney, son derece önemli, bilimsel bir buluş olarak görünüyordu, ta ki Algernon'da ani bir gerileme baş gösterene kadar... Acaba Charlie'de de aynı gerileme olacak mıydı?
''İnandırıcı, sürükleyici ve oldukça dokunaklı bir hikaye.''
-New York Times-
''Heyecan verici bir günlük... Bu kitaptaki bazı sahneleri hayatım boyunca aklımdan çıkarabileceğimi sanmıyorum.''
-The News Ob... tümünü göster