sedatasci

2 takip ettiği ve 1 takip edeni var. 47 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

sedatasci kütüphanesine ekledi.
Hangi Batı

Cumhuriyet kuşaklarının dramı Atatürk sonrasında başlar. Çağdaşlaşmayı batılılaşma yapan sonrakilerdir. Hiç değilse, müdafaa-i hukuk doktorinini ulusalcı içleminden soyanlar, Dersaadet tipi kozmopolit bir batılılaşmayı Ankaraya göçürüp Cumhuriyetin resmi tutumu yapanlar, onlardır. Avcıoğlu, yeni devletin ilk yıllarından itibaren, Babıalinin, köhne kadrolarıyla Ankara bürokrasisini ele geçirdiğini yazar. Yalnız bürokrasiyi mi? Kuva-yi Milliye ruhunu da ele geçirip dağıtmışlar, devrimin ideolojisini şaşılacak bir çabuklukla yozlaştırmışlardır. -Attila İlhan

Cumhuriyet kuşaklarının dramı Atatürk sonrasında başlar. Çağdaşlaşmayı batılılaşma yapan sonrakilerdir. Hiç değilse, müdafaa-i hukuk doktorinini ulusalcı içleminden soyanlar, Dersaadet tipi kozmopolit bir batılılaşmayı Ankaraya göçürüp Cumhuriyetin r... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 2 ay
sedatasci kütüphanesine ekledi.
Kuyucaklı Yusuf

Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu.

Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken, bir yandan da yaşadığı lirik aşk hiyakesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.

Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebe... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 2 ay
sedatasci kütüphanesine ekledi.
Oyunlar 2 Ferhad ile Şirin

Güçlü bir dramatik yapı, çok kişili doğal bir diyalog akışı, zehir zıkkım politik eleştiriden toplum sorunlarının kökenine inen bir dram anlayışı...Nâzım Hikmet, şairliğine eş bir oyun yazarı olduğunu da gözler önüne seriyor. TADIMLIKMAKASÇI : Hayırdır inşallah...ŞEFİN KARISI : Yılan görmek iyidir derler ama, bilmem ki? (Sükût.)İST. ŞEFİ : Ben de bir rüya gördüm.ŞEFİN KARISI : Ne vakit?İST. ŞEFİ : İki, üç gece evvel... (Makasçıya) Anlatayım mı?MAKASÇI : Anlat, Kaptan... Seninkini de dinleyelim.İST. ŞEFİ : Hapishaneye katilden düşmüşüm... İdamımı istiyorlar. Ama, ben korkmuyorum. Çünkü, hastayım... Hapishane hastahanesinde bir hücreye yatırmışlar beni. Yalnızım. Hiçbir zaman, hatta sizin yanınızda, bu çölün ortalarında bile olmadığım kadar yalnız... Fakat rahatım... Öldürdüm diye, sonra, beni asamayacaklar, kendi kendime öleceğim, diye rahatım... (Sükût.)ŞEFİN KARISI : Sonra? Nasıl uyandın?İST. ŞEFİ : Uyanmadım ki...ŞEFİN KARISI : Deli mi ne? Ben de oturmuş dinliyorum. (Sükût.)İST. ŞEFİ : (Makasçıya) Bu rüyayı hayra mı yormalı, şerre mi?MAKASÇI : Aklım ermez.(Sükût. Kadın kalkar.)İST. ŞEFİ : Nereye gidiyorsun yine? ŞEFİN KARISI : Yatmaya... İST. ŞEFİ : Daha erken... Otur biraz...ŞEFİN KARISI : Neresi erken?.. Saate bak, ayol. Bir buçuğu geçiyor. Hoş, bu alafranga tiren saatlerine de pek aklım ermiyor ya...İST. ŞEFİ : Senden bir ricam var. Şu paltomun cebinde ambarın anahtarı olacak. Onu bana getiriversene? (Kadın, paltoların asıldığı, yani kösteğin bulunduğu yere gider. Elini kocasının paltosunun ceplerine sokar, araştırır.) ŞEFİN KARISI : Hangi cebinde? İST. ŞEFİ : İç ceplerinde olacak... ŞEFİN KARISI : (Tekrar araştırır.) Yok. İST. ŞEFİ : Öteki ceplerime de bak! ŞEFİN KARISI : Baktım... Yok, diyorum. Geçenki gazeteler gibi olmasın? Belki senin üzerindedir. İST. ŞEFİ : Hayır... Orda olacak. Yere filan düşmüştür.(Kadın eğilip yerlere bakar. Birdenbire kösteği görür. Telaşlanır. Fakat kendisini çabucak toparlar. Doğrulur. Erkekler onun hareketlerini takip etmişlerdir. Kadın kösteği almamıştır.)ŞEFİN KARISI : Yok... İST. ŞEFİ : Peki...(Sükût.)ŞEFİN KARISI : Uykunuz gelmedi mi? İST. ŞEFİ : Hayır.ŞEFİN KARISI : Öyleyse, yeniden oyuna başlayın...İST. ŞEFİ : Başlayalım... İzin veriyorsun demek? ŞEFİN KARISI : O da ne biçim söz? Erkek kısmının kadınlardan izin aldığını da yeni duyuyorum. İST. ŞEFİ : Sen yatmaya gitmiyor musun? ŞEFİN KARISI : Uykum kaçtı... Demin birdenbire yatayım, dedim. Velakin şimdi uykum kaçtı. Siz oyununuza bakın. Ben de gürültü etmeden ortalığı derler toplarım biraz... MAKASÇI : (Karı koca arasındaki muhavere esnasında dama taşlarını tahtaya dizmiştir.) Taşları dizdim, Kaptan...İST. ŞEFİ : Hazır mısın?MAKASÇI : Hazırım...(Kadın, elinde faraşla odada dolaşarak ortalığı toplar, rafları düzeltir ve erkeklerin alakasını celbetmemeye çalışarak, kösteği yerden almak için fırsat kollar. Erkekler, kadının hareketlerini yan gözle takip etmektedirler.)İST. ŞEFİ : Başlayalım mı?MAKASÇI : Başlayalım... Sür bakalım!..(Oyun tekrar başlamıştır. Sahnenin bitimine kadar, erkekler oyuna dair birbirleriyle söz etmeksizin otomatik bir surette oynarlar. Taşlarını mihaniki hareketlerle sürerler.)İST. ŞEFİ : Meraksızlığın bu derecesine öleceğim...MAKASÇI : Yanılıyorsun, Kaptan...İST. ŞEFİ : Yani?MAKASÇI : Sonra anlarsın!..İST. ŞEFİ : Anladım. Biliyorum. İşi uzatışımın sebebi, kedilerin avlarına karşı gösterdikleri emniyetli eğlencenin zevkini tatmak içindir. Bak, ben ne kadar açık konuşuyorum. Yalanım yok. (Sesini birdenbire yavaşlatır.) Halbuki, sen öyle değilsin. Küçük, ehemmiyetsiz işlerde bile yalan söylüyorsun. Mesela hediye vermek bahsinde... (Bu esnada kadın, kösteğin bulunduğu köşeye gelmiştir. Ve yere doğru kösteği almak için eğilirken)

Güçlü bir dramatik yapı, çok kişili doğal bir diyalog akışı, zehir zıkkım politik eleştiriden toplum sorunlarının kökenine inen bir dram anlayışı...Nâzım Hikmet, şairliğine eş bir oyun yazarı olduğunu da gözler önüne seriyor. TADIMLIKMAKASÇI : Ha... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 2 ay
sedatasci kütüphanesine ekledi.
Kırmızı ve Siyah

Eser Kırmızı ve Siyah adını, askerlerin kırmızı üniformaları ile ruhban sınıfının siyah cüppelerinden alır. Roman, Kral X. Charlesın tahta oturduğu 1820lerin Fransasında geçer. Verrieres Köyündenjulien Sorel isimli akıllı, yükselme tutkuları ile dolu bir gencin hayatını ve 19. yüzyıl Fransasının bütün kesimlerine yönelik gerçekçi eleştirilerini kâğıda döker Stendhal... Stendhal, 19. yüzyıl Fransız edebiyatını saran romantik gerçekçiliğin en ilerici görüşlere sahip yazarı sayılabilir. Yazar, devrim öncesi aydınlanma düşüncesine ve ideallerine bağlıydı. Üstelik içinde yaşanılan dönemin geçiciliğine ve 1880lerden sonra burjuva kültürünün evrimleşeceğine dair bir inancı vardı. Eserdeki anlatımında zaman zaman burjuva toplumunun hırslarına, bayağılıklarına kapılsa da, ahlâkı, çalışkanlığı ve gerçekçiliğiyle dönemini çok iyi anlatmıştır...


************

1830da yayımlanan ve Türkçeye ilk kez 1941de çevrilen Kırmızı ve Siyah, 19. yüzyıl Avrupa edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Fransız romancı Stendhalin (1783-1842) başyapıtıdır.
Restorasyon döneminde, devrimden önceki gibi yaşamaya çalışan Fransız toplumunun iç karartıcı tablosunu sunan Kırmızı ve Siyah, güncellikten yola çıkan ve bir ayna olarak toplumu olanca gerçekliğiyle yansıtan bir romandır. Romanın kahramanı Julien Sorel sıradan bir isyancı değil, tüm zamanların evrensel bir kahramanıdır.
Yayınevimiz, aydınlıkla karanlığın savaşımının eşsiz romanı Kırmızı ve Siyahı kıvançla sunar.

************

Stendhalin yaşanmış bir ya da iki olayı birleştirerek kaleme aldığı bu romanın baş kahramanı Julien Sorelin yazar ile birçok yönden örtüştüğü ileri sürülür. Orta sınıftan bir genç olan Julien, papaz okuluna devam ederken çocuklarına ders verdiği belediye başkanının karısı ile dedikodulara yol açan bir ilişki kurar. Parise gider. Orada da kendine kapılarını açan aristokrat bir ailenin kızı ile yaşadığı aşk, onu hayatın girdaplarına sürükleyecektir. Gururlu, kibirli, asi, ödünsüz bu genç adam, kendi bireysel değerleri soylu sınıfın değer yargılarına çarptıkça geri püskürtülür. Hastalıklı gibi görünen psikolojisi, belki de toplumsal yarılmışlıklara bir isyandır. Hayatı, yanından ayırmadığı iki bavuluna sıkıştırmış, ömrünün son yıllarını küçük bir İtalyan kentinde konsolosluk görevinden aldığı üç beş kuruşla sürdürmek zorunda kalmış Henri Beyle (Stendhal), aynen Julien Sorel gibi ödünsüz, aksi, ömür boyu aşkı aramış, kendini kabul ettirmek istemiş ve hep yalnız kalmış, istediği, düşündüğü gibi değil, yaşayabildiği gibi yaşamıştı. Kırmızı ve Siyah: Yaşamak deli bir yürekten fazlasını ister.

Eser Kırmızı ve Siyah adını, askerlerin kırmızı üniformaları ile ruhban sınıfının siyah cüppelerinden alır. Roman, Kral X. Charlesın tahta oturduğu 1820lerin Fransasında geçer. Verrieres Köyündenjulien Sorel isimli akıllı, yükselme tutkuları ile dolu... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 2 ay
sedatasci kütüphanesine ekledi.
Ölü Canlar

İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi kadar kolay olmasa gerek. Bu anlamda, Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretim ve ortaöğretime yönelik 100 Temel Eser seçimi; öğrencilere, velilere ve öğretmenlere, kısacası kültür dünyamıza katkıda bulunacak herkese yararlı olacak niteliktedir.\n\nNikolay Vasilyeviç Gogolün (1809-1852) eseri Ölü Canlar, 19. yüzyılın büyük romanlarından biridir. Rus edebiyatında Romantizmin bilinen kurallarım bırakıp, konularını günlük yaşamın içinden almaya başlayan ilk yazar Gogoldür. Gogol, eserinde bir Rus taşra kasabasındaki yaşantıyı ince bir ironiyle yansıtırken yöneticilere getirdiği eleştirilerini de romanın içine ustaca yaymayı bilir. Ölü Canlar, bu yüzden yayımlandığı yıllarda bütün eleştirmenleri karşısına alan ve Gogolün iğrenç bir gerçeklikle suçlanmasına neden olan önemli bir eserdir.Gogol bu romanı Puşkinin ona ön bilgiler vermesi üzerine yazmıştır. Bir epik roman yazma amacıyla başladığı eserini Dantenin îlahi Komedyasına benzeten Gogol, sağlığında yayımlayabildiği ilk bölümüyle dünya edebiyatına bir başyapıt bırakmıştır.Ölü Canlar, kahramanı Çiçikovun dolandırıcı kişiliği ve onun ilişki kurduğu toprak sahibi ve bürokrat çevresiyle olan ilişkilerini anlatır. Gogol, eseri hakkında, Kalemimden öyle canavarlar fırlıyor ki ben de şaşıyorum. Bunu kim görse korkudan titrer, demiştir.\n\n\n\n\n\nÖlü Canlar, resmi kayıtlara geçmiş bir ölü can satın alma olaynı dayanır. Romanın başkahramanı Çiçikov, kanunlara göre toprak sahiplerinin malı olan köleleri satın almaktadır; ancak Çiçikovun satın almak için Rusyanın birçok kenitini gezdiği kölelerin özelliği, onlar ölü omlalarıdır. Çiçikov, ölmüş ama adları nüfus kütüğünden silinmemiş köleleri satın alarak zengin olmanın hayalini kurar. Gogolün üç cilt olarak tasarlamasına karşın bitiremediği, yazıldığı dönemde pek çok eleştiriyi beraberinde getiren Ölü Canlar, dünya edebiyatının başyapıtlarından biridir.Baş kahraman Çiçikov bir sahtekârdır, ortama bir bukalemundan daha hızlı uyum sağlar, laf cambazıdır, dış görünüşüyle ve konuşmalarıyla güven uyandırabilen bir ustadır. Yoksa Gogol, Çiçikovun yardımıyla, onun yaptığı yolculuk ve ziyaretler sırasında kurduğu diyaloglar aracılığıyla toplumda gördüğü kusur ve aksaklıkları mı gösteriyor okurlarına? Ölü Canların sorunsalı işte bu soruların yanıtında saklı. Bu tür insanlarla dünyanın her yerinde ve tüm zamanlarda karşılaşma olasılığının yüksek olması ise Gogolün seçtiği konunun evrenselliğinden kaynaklanıyor. Sonuç olarak, Ölü Canlar içeriğinde ele alınan sorunlarla güncelliğini, sanat değeriyle de dünya klasikleri arasındaki yerini hâlâ koruyor.Doç. Dr. Birsen KARACA\n\nGogol, orijinal el yazmalarını, şeytana uyarak yazdığı kuruntusuyla ateşe verdiği için elimizde ancak kurtulmuş sayfaları olan Ölü Canlar dünya edebiyatının başyapıtları arasında en çok sevilip okunanlar arasında yer alıyor. Bu sayfalar, gerçekten şeytana uyularak mı yazıldı hiçbir zaman bilmeyeceğiz ama bir şey var ki Puşkinin verdiği fikirle yazılan bu kitabın üstünden geçen tam 167 yıl onu hiç eskitmedi. Oysa bu 167 yılda güneşin altında neler neler eskidi, neler neler unutulup gitti.. Ama Ölü Canlar, adına inat hep diri kaldı. Çünkü insan dehasının insana dair yazdığı en güçlü metinlerden biriydi...
Konusunu Puşkinin verdiği, Gogolün buhranlar içinde yazdığı Ölü Canları Erol Güney-Melih Cevdet Anday ortak çevirisinden 1901 Rusça baskısının çizimleriyle birlikte okurlarımıza sunuyoruz. Nikolay Vasilyevic Gogolün 200. yaşının anısına...
Daha yüzlerce yıl okunması umuduyla.
\n\nGogol, Pavel Ivanovich Chichikovla giderek palazlanan iş bitirici ve şarlatan bir insan tipine ve onun can denilen serfler üzerine çevirdiği dolaplarla kazandığı güç üzerinden ise Rus kanunlarına, sınıfsal ilişkilere saldırmıştır. Chichikovun izlediği yol basittir; amacı, toprak sahiplerinden ölmüş olan serflerinin belgelerini satın alarak kendisini çok sayıda can sahibi zengin bir kişi olarak tanıtmak ve böylelikle saygın bir isim ve güç sahibi olmaktır.Bu, metnin yangından kurtarılan birinci bölümüdür. Rivayete göre Gogol, ilerleyen bölümlerde Chichikovu Rusyada kentten kente gezdirecek, değişik insanlarla tanıştıracak ve faziletli insanlar sayesinde onun bayağılaşmış ruhunu arındıracak bir kurgu düşünmüştü. Chichikov, Rusyanın bir temsiliydi ve Gogol, Rusyanın ahlaki kurtuluşu ile ilgili bir roman yazmayı planlamıştı. Özetle söylersek bu ilk bölüm gerçek Rusyayı ve Rus insanını anlatıyordu, ideal olanı ise -belki de inandırıcı bulmadığından- yakmıştı.
\n\nGogol tuhaf bir yaratıktı, ama zaten deha denen şey hep tuhaftır. Vladimir Nabokov Ölü Canlar, 19. yüzyıla damgasını vuran büyük Rus romanının miladı olarak kabul edilir. İşin başında üç cilt olarak tasarlanmış olmasına, Gogolün neredeyse tamamlanmış olan ikinci cildini ölmeden önce yok etmiş ve üçüncü cildini de hiç yazmamış olmasına rağmen, 1842de yayımlanan Ölü Canlar bütünlüklü bir kitaptır. Başkahraman Çiçikov, iktidar ve itibar sahibi bir beyefendi kimliğine sahip olabilmek için kurnazca bir yol bulur: Kasabadaki toprak sahipleriyle bir bir tanışıp görüşecek ve hepsini, ölmüş olan serflerinin isimlerini kendisine satmaları konusunda ikna edecektir. Hinoğluhin Çiçikovun akıllardan çıkmayacak maceralarını anlatan bu -Gogolün kullanmayı sevdiği ifadeyle- epik şiiri, Ergin Altayın Rusça aslından yaptığı çeviriden, yazarın önsözü ve Vladimir Nabokovun sonsözü eşliğinde okuyacaksınız.\n\nGogol, Ölü Canların birinci bölümünü sekiz yılda bitirebilmiştir. Bir işadamı olan, orta sınıftan sayılabilecek Çiçikov, ölmüş ama resmi kayıtlara geçmemiş serfler satın alıp kâğıt üzerinde yaşayan bu hayaletleri pazarlar. Ahlaki olmayan bir para kazanma yolu ve yozlaşma teması üzerine kurulu bu roman, dünya edebiyatında eşi örneği az bulunur bir hiciv klasiği olmuştur. Günümüz dünyasına bakıldığında şaşırtıcı bir güncellik kazanan Ölü Canlarda Gogol acılarla dolu bir yolda kapitalizme geçiş sürecindeki Rusyada, çürümekte olan, köhneleşmiş toprak köleliği sisteminin insan onuruna aykırılığını gözler önüne serer.Şeytani buluşun ödülü.\n\nBitirilmemiş olmasına rağmen dünya edebiyatında bir başyapıt ve çağının özlü bir sosyaleleştirisi sayılan Ölü Canlar ın kahramanı Çiçikov aracılığıyla Gogol, 19 yüzyıl ortalarındaki Rus toplumunun çürüyen yanlarını ortaya koymaktadır.\n\nÖlü Canlar, XIX. yüzylılın roman anıtlarından biridir. Rus edebiyatında romantizm kurallarını bırakıp, konularını yaşamdan almaya başlayan ilk yazar Gogoldür. Gogol, taşra kasabalarındaki halkın yaşantısını ince bir ironiyle yansıtırken egemen güçlerin nasırına basmayı çok iyi becerir. Ölü Canlar, bu yüzden eleştirmenleri çileden çıkaran ve Gogolün iğrenç bir gerçeklikle suçlanmasına neden olan bir başyapıttır.Kalemimden öyle canavarlar fırlıyor ki, ben de şaşıyorum. Bunu kim görse korkudan titrer.\n\nBurada içimizden hangimizin daha suçlu olduğunu araştırmamız sormamız ne işe yarar? Belki ben hepinize daha başta pek ciddi ve haşin şekilde muamele etmişimdir? Belki, sizden pek fazla şüphelenmiş olmam bana samimi olarak faydalı olmakla arzusunu besleyenlerini benden uzaklaştırmıştıR.\n\nYalnızca bozuk düzenin acımasızca bir eleştirisi değil, insan ruhunun hastalıklı yanlarının acıklı bir güldürüsüdür.\n\nUsta yazar Gogol, bu eserde, 19. yy Rusyasının çürüyen yanlarını gerçekçi bir üslupla yansıtır. Kısa yoldan zengin olma peşine düşmüş Çiçikovun amacı, ölmüş fakat kayıtları henüz nüfus kütüğünden silinmemiş canları kâğıt üzerinde satın almaktır. Çünkü zamanın Rusyasında bir insanın itibarı ve zenginliği, sahip olduğu canlarla doğru orantılıdır. Gogol, düzenbaz Çiçikovu ölmüş serflerinin belgelerini satın almak üzere köy köy dolaştırırken, okuyucuyu da o dön Rusyasın bozuk düzenini üzerinde gezdirir.\n\n

İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 2 ay
sedatasci kütüphanesine ekledi.
Bereketli Topraklar Üzerinde

Bu kitap, kendi bilgi ve görgülerim dışında, bir lokma ekmek için kötü iş şartları içinde zehir gibi bir hayatı yaşayanlardan derlenmiş malzemeyle meydana gelmiştir. Yayımlanmadan önce, çeşitli ırgat, usta, usta yardımcısını toplayarak bir gece sabaha kadar okudum onlara. Dinlediler. Pardon, dediler, bu bu kadar olur. Bütün anlattıkların doğru. Eksik bile. Çukurovanın bereketli topraklarında öyle işler olur ki, aklın durur. Sana anlatsak, bir değil beş roman çıkarırsın...Orhan Kemalin kitapları bir okurun hayatta rastlayabileceği o çok nadir hazineler arasında yer alır. Çok az yazar okurunun dünyasında onun kadar iz bırakır, okurunu onun kadar biçimlendirir. Orhan Kemal umudu ve iyimserliği yeniden kazanmamız için yol gösterir bize. Edebiyatımızın en değerli ustalarından biri olan Orhan Kemalin kitaplarını yayımlamaktan onur duyuyoruz.

Bu kitap, kendi bilgi ve görgülerim dışında, bir lokma ekmek için kötü iş şartları içinde zehir gibi bir hayatı yaşayanlardan derlenmiş malzemeyle meydana gelmiştir. Yayımlanmadan önce, çeşitli ırgat, usta, usta yardımcısını toplayarak bir gece sabah... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 2 ay
Daha Fazla Göster

sedatasci şu an ne okuyor?

sedatasci şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.