"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk... tümünü göster
Sanal âlemin en bilinen isimlerinden PuCCa, hikâyelerine kaldığı yerden devam ediyor. İlk kitabı 'Küçük Aptalın Büyük Dünyası' ile bol bol güldüren, ikinci kitabı 'Ve Geri Kalan Her Şey' ile yer yer hiizünlendiren PuCCa, serinin üçüncü kitabı 'Allah Beni Böyle Yaratmış 'ta 'Ayaklarına kadar uzanan simsiyah montu ile Kenan Imirzalıoğlu'nun içerisine bisiklet pompasıyla hava basmışlar gibi duruyordu' diye tanımladığı, şimdiye kadar hiç yazmadığı Ankaralı'yla ilişkisini ve üniversite hayatını anlatıyor...
'Yediğini, içtiğini, gezdiğini gördüğünü değil, bize başına neler geldiğini söyle' dedirten tek yazar olma özelliğini kimselere kaptırmayan PuCCa, bu kez de ilk paragraftan itibaren onu neden bu kadar sevip merak ettiğimizi bize yeniden kanıtlıyor.
Sanal âlemin en bilinen isimlerinden PuCCa, hikâyelerine kaldığı yerden devam ediyor. İlk kitabı 'Küçük Aptalın Büyük Dünyası' ile bol bol güldüren, ikinci kitabı 'Ve Geri Kalan Her Şey' ile yer yer hiizünlendiren PuCCa, serinin ü... tümünü göster
Arka Kapak
"Hayat genç bir yazarı yolculuklara zorluyorsa, Aytuğ Akdoğan valizini çoktan hazırlamış. Onun ufkunu maceralar, rotasını ise merak belirleyecek. Gittiği yerden döner mi: Aklı bedenini bağışlarsa oralarda kalacaktır. Yazdıkları bunun ipuçlarını taşıyor çünkü."
Küçük İskender
Kitap, ilk cümlesinden itibaren toplumsallaşmış ya da toplumsallaşamamış insanın sahip olabileceği kimlikleri sorgular ve ironik bir biçimde serseri ruhlu bir genç tarafından, yirmi birinci yüzyılın modern insanına ve hayatına eleştirel bir bakış getirir. Henüz on dokuz yaşındaki bir gencin aykırı varoluşunu keşfetme ve hakikat arayışındaki yolculuğunda edindiği gözlem ve yorumlar, kitabı üç bölümden oluşan psikolojik bir deneme-roman haline getirir; yazar, bir şeyler anlatırken aynı zamanda bir şeyler söylemeyi de arzular. Yıllarca yalnız yaşamasına izin verildiğinden dolayı içinde oluşan intikam ve şiddet duygusu yüzünden ise kitabın sonlarına doğru artık ufak ufak delirmeye başlar; okur bu sonlarla beraber yazarın bilinci ile kendi sorgusu arasında gidip gelir. Kitabı bitirdiğinizde ise yazarın deyimiyle kendinizi gerçekleştirmek için yazarı öldürmüş olursunuz.
Arka Kapak
"Hayat genç bir yazarı yolculuklara zorluyorsa, Aytuğ Akdoğan valizini çoktan hazırlamış. Onun ufkunu maceralar, rotasını ise merak belirleyecek. Gittiği yerden döner mi: Aklı bedenini bağışlarsa oralarda kalacaktır. Yazdıkları bun... tümünü göster
Güneş buluttan sıyrılıkten Koleranın âlemci kadınları bir omuz darbesinde yıkılacakmış gibi duran evlerinin önünde oto tamircileriyle, marangozlarla, tornacılarla aslanlar gibi muhabbete koyuldular. Bir yandan da kaynak yaparken elleri titreyen ustalara esrarı daha kallavi içmeleri için zıvana hazırlamaya başladılar. Köylü kadınlar, kocalarının mahalle hakkında anlattıkları korku hikâyelerinden tırstıklarından mahkûmlar gibi camdan bakıyorlardı.
******
Metin Kaçan, ülkemizde her türlü karşıtlığın en yoğun biçimde yaşandığı İstanbul kentine özgü zenginlikte bir toplumsal mozayiği yansıtıyor... Bu alışılmamış romanın en çarpıcı yönü, kuşkusuz dili.YILDIZ ECEVİTGünümüz argosunun birçok sözcük ve deyimini ilk kez yazıya geçiren Metin Kaçanı yalnızca edebiyat açısından değil, sözlükçülük açısından da kutlamak isterim.HULKİ AKTUNÇBana öyle geldi ki Ağır Roman şu yaşanan şizofrenik rüyanın şimdilik tek yazılı belgesi. İşitebilenler için siren sesleri... Yaşamın daha ilk anda yalnızca ölüme koşullandığı bir dünya; ölüm, cinayet, yangın, karanlık, serserilikler, bitirimlik, uyuşturucu ve bilinemeyecek bir sevgi. Öyle bir sevgiyi dile getirmek herhalde kolay değildi. Yazar, apaçık bir ustalıkla başarmış. SELİM İLERİ
******
Güneş buluttan sıyrılıkten Koleranın âlemci kadınları bir omuz darbesinde yıkılacakmış gibi duran evlerinin önünde oto tamircileriyle, marangozlarla, tornacılarla aslanlar gibi muhabbete koyuldular. Bir yandan da kaynak yaparken elleri titreyen ustal... tümünü göster
Birinin hayatından kendini öylece aşağıya bırakan bir kadın....
Kurgusu önceden yapılmamış bir geleceğin belki de en can alıcı manevrası...
Bu bir tesadüf mü?
Yoksa en büyük tesadüf, hiçbir şeyin tesadüf olmaması mı?
...asla aklından geçirmediği bir anda hayatından çekip gitmeyi seçiyordum ona hiçbir tercih hakkı tanımadan. Ve hayatında artık eski anlamımla olmayacağımı bilerek olmaktansa, hiç olmamayı seçerek tüm sorumluluğu kendi üzerime alıyordum.
Altında kalacağımı bilerek,
hatta üstüme kalacağını bile...
Tahmin ettiği gibi değildi bu sefer...
Onda kalmaya değil,
beni almaya gelmiştim!
Birinin hayatından kendini öylece aşağıya bırakan bir kadın....
Kurgusu önceden yapılmamış bir geleceğin belki de en can alıcı manevrası...
Bu bir tesadüf mü?
Yoksa en büyük tesadüf, hiçbir şeyin tesadüf olmaması mı?
...asla aklından geçirmediğ... tümünü göster