Kafka Tamura on beş yaşına girdiği gün evden kaçar. Uzun zamandır planladığı bu kaçışın nedeni babasının yıllar önce dile getirdiği uğursuz kehanettir. Ama babasının bir “düzenek” gibi içine yerleştirdiği kehanet gölge gibi peşindedir… Kafka ilk kez aşkı ve tutkuyu yaşarken gizemli bir cinayetle kehanetin ve kaderinin düğümleri çözülmeye başlar.
Sahilde Kafka, XXI. yüzyıl edebiyatına damgasını vuran, kitapları bağımlılık yaratan kült yazar Haruki Murakami’den, hayatın yavan gerçekliğine karşı büyülü bir dünyanın kapılarını açan bir roman.
2005; Yılın En İyi 10 Romanı, New York Times
2006; World Fantasy Ödülü
2006; Franz Kafka Ödülü
Kafka Tamura on beş yaşına girdiği gün evden kaçar. Uzun zamandır planladığı bu kaçışın nedeni babasının yıllar önce dile getirdiği uğursuz kehanettir. Ama babasının bir “düzenek” gibi içine yerleştirdiği kehanet gölge gibi peşindedir… Kafka ilk kez ... tümünü göster
... tıpkı Japonların, suyla dolu porselen bir kaseye akıttıkları silikkağıt parçalarının, suya girer girmez şekillenerek, renklenerek belirginlik kazandığı, somut, şüpheye yer bırakmayan birer çiçek, ev, insan olduğu oyunlarındaki gibi, hem bizim bahçedeki, hem M. Swannın bahçesindeki bütün çiçekler, Vivonne nehrinin nilüferleri, köyün iyi yürekli sakinleri, onların küçük evleri, kilise, bütün Combray ve civarı şekillenip hacim kazandı, bahçeleriyle bütün kent çay fincanımdan dışarı fırladı, Combrayde günbatımı, alışkanlık, iyi geceler öpücüğü, Françoise, ıhlamura batırılan madlen, Léonie Hala, kilise, Adolphe Amca, pembeli kadın, bahçede kitap okuma, akdikenler, mehtapta gezinti, sonbahar yanlızlığı, arzunun doğuşu, Balbec, zambak kokan oda, Verdurinler ve müritleri, Swannla Odettein karşılaşması, Vinteuilün sonatı, Swannın aşkı, kasımpatları. kıskançlık, yalan, bekleyiş, müziğin dili, Champs-Elyséesde karlı günler, Gilberte, hayal kırıklığı, umut... Ihlamura batırılan bir madlenle yeniden yakalanan, belleğin yaratıcı gücüyle yeniden canlandırılan bir geçmiş... TADIMLIKYanağımı, bir şefkat duygusuyla, yastığın, tıpkı çocukluğumuzdaki yanaklar gibi tombul ve körpe olan güzel yanaklarına gömerdim. Saatime bakmak için bir kibrit çakardım. Neredeyse geceyarısı. Mecburen seyahate çıkıp geceyi bilmediği bir otelde geçirmek zorunda kalan hastanın, bir nöbetle uyandığı ve kapının altındaki ışık huzmesini görerek sevindiği an. Ne mutluluk, sabah olmuş bile! Hizmetkârlar az sonra kalkar, zili çaldığında imdadına gelirler. Acılarının dineceği umudu, ıstırabına katlanma metaneti verir hastaya. İşte, ayak sesleri duymaktadır; sesler yaklaşır, sonra uzaklaşır. Kapının altındaki ışık huzmesi yok olmuştur. Saat geceyarısıdır; havagazını kapatmışlardır; son hizmetkâr da gitmiştir ve bütün gece çaresiz ıstırap çekmesi gerekecektir. Tekrar uykuya dalardım, ara sıra, bir iki saniyeliğine, doğramaların canlıymışçasına çıtırdamasını işitecek kadar, gözlerimi açıp karanlığın kaleidoskopuna bakacak kadar, anlık bir bilinç ışıltısı sayesinde, eşyaları, odayı ve benim yalnızca küçücük bir parçası olduğum ve duyumsuzluğuna hemen dönüverdiğim bütünü sarmalayan uykunun tadına varmaya ancak yetecek kadar kısa sürelerle uyanırdım. Bazen de uykumda zahmetsizce, hayatımın ilk yıllarına, sonsuza dek geçmişte kalacak bir yaşa döner, çocukça korkularımdan birini, mesela -benim için yeni bir dönemin başlangıcını simgeleyen- saçlarımın kesildiği güne kadar yaşadığım bir korkuyu, büyükamcamın buklelerimi çekmesi korkusunu tekrar yaşardım. Uyurken saçlarımın kesildiğini unutmuş olur, büyükamcamdan kurtulabilmek için uyanmayı başardığım an, derhal hatırlardım, ama rüyalar âlemine geri dönmeden önce tedbirimi alıp başımı sımsıkı yastığıma gömerdim.
... tıpkı Japonların, suyla dolu porselen bir kaseye akıttıkları silikkağıt parçalarının, suya girer girmez şekillenerek, renklenerek belirginlik kazandığı, somut, şüpheye yer bırakmayan birer çiçek, ev, insan olduğu oyunlarındaki gibi, hem bizim bah... tümünü göster
... tıpkı Japonların, suyla dolu porselen bir kaseye akıttıkları silikkağıt parçalarının, suya girer girmez şekillenerek, renklenerek belirginlik kazandığı, somut, şüpheye yer bırakmayan birer çiçek, ev, insan olduğu oyunlarındaki gibi, hem bizim bahçedeki, hem M. Swannın bahçesindeki bütün çiçekler, Vivonne nehrinin nilüferleri, köyün iyi yürekli sakinleri, onların küçük evleri, kilise, bütün Combray ve civarı şekillenip hacim kazandı, bahçeleriyle bütün kent çay fincanımdan dışarı fırladı, Combrayde günbatımı, alışkanlık, iyi geceler öpücüğü, Françoise, ıhlamura batırılan madlen, Léonie Hala, kilise, Adolphe Amca, pembeli kadın, bahçede kitap okuma, akdikenler, mehtapta gezinti, sonbahar yanlızlığı, arzunun doğuşu, Balbec, zambak kokan oda, Verdurinler ve müritleri, Swannla Odettein karşılaşması, Vinteuilün sonatı, Swannın aşkı, kasımpatları. kıskançlık, yalan, bekleyiş, müziğin dili, Champs-Elyséesde karlı günler, Gilberte, hayal kırıklığı, umut... Ihlamura batırılan bir madlenle yeniden yakalanan, belleğin yaratıcı gücüyle yeniden canlandırılan bir geçmiş... TADIMLIKYanağımı, bir şefkat duygusuyla, yastığın, tıpkı çocukluğumuzdaki yanaklar gibi tombul ve körpe olan güzel yanaklarına gömerdim. Saatime bakmak için bir kibrit çakardım. Neredeyse geceyarısı. Mecburen seyahate çıkıp geceyi bilmediği bir otelde geçirmek zorunda kalan hastanın, bir nöbetle uyandığı ve kapının altındaki ışık huzmesini görerek sevindiği an. Ne mutluluk, sabah olmuş bile! Hizmetkârlar az sonra kalkar, zili çaldığında imdadına gelirler. Acılarının dineceği umudu, ıstırabına katlanma metaneti verir hastaya. İşte, ayak sesleri duymaktadır; sesler yaklaşır, sonra uzaklaşır. Kapının altındaki ışık huzmesi yok olmuştur. Saat geceyarısıdır; havagazını kapatmışlardır; son hizmetkâr da gitmiştir ve bütün gece çaresiz ıstırap çekmesi gerekecektir. Tekrar uykuya dalardım, ara sıra, bir iki saniyeliğine, doğramaların canlıymışçasına çıtırdamasını işitecek kadar, gözlerimi açıp karanlığın kaleidoskopuna bakacak kadar, anlık bir bilinç ışıltısı sayesinde, eşyaları, odayı ve benim yalnızca küçücük bir parçası olduğum ve duyumsuzluğuna hemen dönüverdiğim bütünü sarmalayan uykunun tadına varmaya ancak yetecek kadar kısa sürelerle uyanırdım. Bazen de uykumda zahmetsizce, hayatımın ilk yıllarına, sonsuza dek geçmişte kalacak bir yaşa döner, çocukça korkularımdan birini, mesela -benim için yeni bir dönemin başlangıcını simgeleyen- saçlarımın kesildiği güne kadar yaşadığım bir korkuyu, büyükamcamın buklelerimi çekmesi korkusunu tekrar yaşardım. Uyurken saçlarımın kesildiğini unutmuş olur, büyükamcamdan kurtulabilmek için uyanmayı başardığım an, derhal hatırlardım, ama rüyalar âlemine geri dönmeden önce tedbirimi alıp başımı sımsıkı yastığıma gömerdim.
... tıpkı Japonların, suyla dolu porselen bir kaseye akıttıkları silikkağıt parçalarının, suya girer girmez şekillenerek, renklenerek belirginlik kazandığı, somut, şüpheye yer bırakmayan birer çiçek, ev, insan olduğu oyunlarındaki gibi, hem bizim bah... tümünü göster
2011 yazı. Adolf Hitler, Berlin'de terk edilmiş bir arazide uyanır. Savaşın bittiğini, en sadık silah arkadaşlarının yanında olmadıklarını fark eder, Eva da yoktur. İlginç bir şekilde barış hüküm sürmektedir; kimse Nazi selamı vermez; çok fazla yabancı insan vardır ve Angela Merkel adında tıknaz ve bodur bir kadın devleti yönetmektedir.
Ve Çok Kızgın
Harekete geçme zamanıdır. Führer geri dönmüştür ve ülkesini yeniden doğru yola sokması gerektiğini düşünür. Bunun için medyaya ihtiyacı vardır. Adolf, İkinci Dünya Savaşı'ndan 66 yıl sonra, bu kez televizyon dünyasından başlayarak yeni bir kariyere adım atar. YouTube yıldızı olur ve kendine ait bir TV programı yapar. Açıkça Hitler olduğunu söylemesine rağmen hiç kimse ona inanmaz. İnsanlar onun sıra dışı bir komedyen olduğunu düşünür, herkes onu konuşur ve onun peşine düşer. Aslına bakılırsa Hitler'in tekrar döndüğü dünya, müstehzi, arsız, başarıya hasret ve "yeni" diktatörden gözlerini alamayan bir dünyadır. Sosyal medyada ünlenen Führer'in kimse önüne geçemez. Hitler halinden son derece memnundur. Ülkesinin hazır olduğunu seziyordur. Geriye sadece ölümcül darbeyi vurmak ve başaramadığı işi tamamlamak kalır.
Timur Vermes'in romanı, popüler kültürün ve çağımızın absürtlüklerini Hitler'i hayata döndürerek ortaya koyuyor. Kulaktan kulağa ünü yayılan bu roman kısa zamanda örneği az bulunan bir fenomene dönüşmüştür.
"Führer komik olabilir mi? Evet, hem de çok."
-BBC-
"İğneleyici hatta münasebetsiz bir mizahla dolu bu roman muhteşem derecede ironik bir sonla bitiyor."
-Mail on Sunday-
"Şamatalı ve rahatsız edici bu kitabı bitirdikten çok sonra bile hafızanızdan çıkaramayacaksınız."
-Daily Express-
"Bu kitap çok komik. Gerçekten çok komik… Kahkahalar attırırken Hitler'in dönemi ile bugünü karşılaştırmanızı sağlayacak."
-Independent-
"Fanatik diktatörün hükmedici doğası ile hitabetini incelerken, günümüz Batı kültürünü de acımasızca eleştiren güçlü ve önemli bir kitap."
-Independent on Sunday-
"Hitler bugün yaşasaydı komedyen mi olurdu?"
-Guardian-
(Tanıtım Bülteninden) - See more at: http://www.inkilap.com/timur-vermes/o-geri-dondu.htm#sthash.lBGh8CAv.dpuf
2011 yazı. Adolf Hitler, Berlin'de terk edilmiş bir arazide uyanır. Savaşın bittiğini, en sadık silah arkadaşlarının yanında olmadıklarını fark eder, Eva da yoktur. İlginç bir şekilde barış hüküm sürmektedir; kimse Nazi selamı vermez; çok fazla ... tümünü göster
Interrail, sadece bir tren bileti değildir. Avrupa trenlerinde sınırsız ulaşım sağlayan interrail, aynı zamanda maceraya, özgürlüğe, dünya vatandaşlığına, kendini keşfetmeye alınan bir bilettir.Bu kitapla siz de bir bilet alacaksınız. 25 yaşında, hayatında ilk defa yurt dışına çıkan genç bir kadınla birlikte kendinizi yeni tanıştığınız bir Yunanlının evinde kahvaltı ederken bulacak, Venedik sokaklarında kaybolacak, Katalan bayramlarında dans edeceksiniz.Sırtınızda boyunuz kadar sırt çantasıyla sokaklarda yürümekten sırtınız tutulacak, yeni tanıştığınız arkadaşlarınızla bilmediğiniz bir dilde avaz avaz şarkılar söyleyeceksiniz. Siz kitabı okurken pencerenizden Fransanın şarap bağları, İtalyanın tadına doyulmaz gün batımları, Alp Dağları eteklerindeki göller akacak. Kısıtlı bir bütçeyle Avrupayı keyifle gezmenin püf noktalarını öğrenecek, kimbilir belki siz de Bir Bilet Alıp gitmeyi seçeceksiniz.Gizemin tek bir amacı var: Şu anda hayatımın en güzel beş haftasını elinizde tutuyorsunuz. Umarım size yola çıkacak cesareti verebilirim.
Interrail, sadece bir tren bileti değildir. Avrupa trenlerinde sınırsız ulaşım sağlayan interrail, aynı zamanda maceraya, özgürlüğe, dünya vatandaşlığına, kendini keşfetmeye alınan bir bilettir.Bu kitapla siz de bir bilet alacaksınız. 25 yaşında, hay... tümünü göster
Savaşın izlerini taşıyan fotoğrafçı Rolf Carle, sevgilisi Eva Lunaya: Bana bir masal anlat, diyor.Nasıl bir masal istiyorsun?Şimdiye dek kimseye anlatmadığın bir masal olsun.Sevgililer seviştikten sonra dinleniyorlar ve Eva Luna, Binbir Gece Masallarındaki Şehrazad gibi anlatmaya koyulduğunda, tutku, şiddet, esrar yüklü yirmi üç öykü dökülüyor dudaklarından.Isabel Allende, bundan önce yayımladığımız Ruhlar Evi ve Eva Luna adlı romanlarında rastlanan o görkemli ağırlığından sıyrılarak, bu öyküler kitabında neşeli ve beklenmedik bir hıza kavuşuyor. Sanki yazarın anlatacak pek çok öyküsü varmış, yazacak pek çok romanı sıradaymış, canlandıracak pek çok kahramanı sıralarını beklermiş gibi bu kez gene bir masal anlatıcısı olan Eva Lunaya başvuruyor.
Savaşın izlerini taşıyan fotoğrafçı Rolf Carle, sevgilisi Eva Lunaya: Bana bir masal anlat, diyor.Nasıl bir masal istiyorsun?Şimdiye dek kimseye anlatmadığın bir masal olsun.Sevgililer seviştikten sonra dinleniyorlar ve Eva Luna, Binbir Gece Masallar... tümünü göster
semihamcr şu anda kitap okumuyor.