Kısa sürede çok ses getiren Kılıç Yarası Gibi, Ahmet Altanın romancılığında farklı bir aşama; tarihe değişik bir bakış açısıyla bakan, onun insan yüzünü gören bir çalışma. Klasik romanın yeniden doğuşu diyebileceğimiz Kılıç Yarası Gibi, insanı, insan ilişkilerini, duygularını ve aşkı derinlemesine işleyen, yoğun içerikli bir roman. On dokuzuncu yüzyıl sonlarında, Ermenilerin Osmanlı bankasını basmaları ve romanın başkişilerinden Şeyh Efendinin düğünüyle başlayan roman örgüsü, yirminci yüzyıl başındaki Osmanlı döneminin tarihini, tarihsel kişilerini, siyasal ve askeri gelişmelerini fon alarak, bir yandan Şeyh Efendinin, öte yandan saray erkânından Reşit Paşanın ailesinin alabildiğine renkli ve gizemli bir biçimde birbirine bağlı yaşamlarını izliyor, roman boyunca titizlikle örülmüş bir dantel gibi işliyor. Bu romanı benzersiz kılan, kendi dilini yaratmış olması yanında, yakın tarihimizin gölgede kalmış pek çok olayına ışık tutarken, kurmacayı müthiş bir ustalıkla gerçeklerle yoğurmuş olması. Kılıç Yarası Gibi, okura, çoktandır özlediğim, okumak istediğim roman dedirtecek türden bir çalışma. İnanıyoruz ki, yalnız Türk edebiyatında değil, dünya edebiyatında da hak ettiği yeri bulacak.
Kısa sürede çok ses getiren Kılıç Yarası Gibi, Ahmet Altanın romancılığında farklı bir aşama; tarihe değişik bir bakış açısıyla bakan, onun insan yüzünü gören bir çalışma. Klasik romanın yeniden doğuşu diyebileceğimiz Kılıç Yarası Gibi, insanı, insan... tümünü göster
Tartışmalı konuların usta kalemi Reha Çamuroğlu bu kez de II. Abdülhamite düzenlenen suikastı ele alıyor. Ermeni komitacılar, Belçikalı bir anarşist, Türk casuslar ve Kızıl Sultanın kendisi... Tarih ise 21 Temmuz 1905, günlerden Cuma. Yıldız, şiddetli bir patlamayla sarsılır. Amaç Kızıl Sultanı ortadan kaldırmaktır. Reha Çamuroğlunun başarısızlığa uğramış bu girişim üzerine yazdığı roman Osmanlı İmparatorluğunun, Kızıl Sultanın son günlerine ışık tuttuğu kadar, Osmanlı İmparatorluğu üzerine oynanan oyunları ve oyunların yurt içindeki yankılarına da yakından bakıyor. Üstat olarak kabul gören bir şairin şiirinden bir dizenin arka planı: Bir Anlık Gecikme Bundan yüzyıl önce 1905de II. Abdülhamite yapılan suikastı ele alan Bir Anlık Gecikme, bir roman olarak yazılmış olsa da, tarihin karanlık yüzü üstüne bir çalışma aslında. Tevfik Fikretin Bir Lahza-i Teahhur dizesini içeren şiirinden yola çıkan roman, bir an içinde değişen tarihi ele alıyor. 1905de Ermeni Komitacılar II. Abdülhamite başarısız bir suikast düzenlerler. Ermeni halkının iradesini doğrudan yansıtmayan bu suikast baştan ölü doğmuş bir eylemdir. Yapanların, uygulayanların bile tam inandığı bir eylem değildir aslında. O günlerin polis teşkilatı, herkesin herkesi izlediği atmosferini de gayet iyi yansıtan Bir Anlık Gecikme, çökmekte olan bir devletin son direnişlerini, içten ve dıştan yapılan baskılar karşısında ayakta kalma savaşını da anlatıyor. Ve tabii zeki olduğu kadar kurnaz da olan II. Abdülhamitin ve çevresindeki paşaların oynadıkları siyaset oyunlarını gözler önüne seriyor. Siyaset sahnesinin o son derece kaypak zemininde sergilenen bir gösterinin romanı Bir Anlık Gecikme.
Tartışmalı konuların usta kalemi Reha Çamuroğlu bu kez de II. Abdülhamite düzenlenen suikastı ele alıyor. Ermeni komitacılar, Belçikalı bir anarşist, Türk casuslar ve Kızıl Sultanın kendisi... Tarih ise 21 Temmuz 1905, günlerden Cuma. Yıldız, şiddetl... tümünü göster
Tarihi romanlarıyla bestseller listelerine taht kuran ödüllü yazar Okay Tiryakioğlu’dan çok konuşulacak, sürükleyici bir roman daha! “Abdülhamid” ile Osmanlı tarihinin en çok merak edilen yıllarına kapı aralamaya hazır olun! Sultan II. Abdülhamid’in sırlarla dolu dünyasına açılan bu kapıdan girdiğinizde kendinizi Ulu Sultan’ın tartışmalar yaratan politikaları arasında koştururken bulacaksınız.
Yıllarca Kardeşlik Örgütü’nde eğitim almış üç anarşist yoldaş eşliğinde Paris’te başlayan bu gizli serüven, soluk soluğa bir kovalamacanın ardından İstanbul’daki suikasta uzanacak. Tam her şey bitti derken kendinizi asıl hikâyenin içinde, Sultan Abdülhamid’in karşısında bulacaksınız. İşte şimdi aklınıza takılan soruları sorma vaktidir: 93 Harbi’nde neler yaşandı? Filistin meselesi nedir? Meşrutiyet’e geçiş nasıl cereyan etti? Meclis-i Mebusan neden dağıtıldı? Ve 31 Mart Olayı…
Padişah ile genç yoldaşlar hararet içerisinde tartışırken siz de bizzat saraydaymış gibi akıl oyunlarına kapılacak; dostun, düşmanın, ihanetin ve sevdanın nereden çıkacağı belli olmayan bu sürükleyici romanda başrolü oynayacaksınız.
Tarihi romanlarıyla bestseller listelerine taht kuran ödüllü yazar Okay Tiryakioğlu’dan çok konuşulacak, sürükleyici bir roman daha! “Abdülhamid” ile Osmanlı tarihinin en çok merak edilen yıllarına kapı aralamaya hazır olun! Sultan II. Abdülhamid’in ... tümünü göster
Sultan II. Abdülhamid 33 yıl boyunca etrafı kurtlarla çevrili bir ülkeyi sağ salim sahile çıkarmanın mücadelesini verdi. Hasta Adamın mirasının paylaşılması konusu 1850'lerde gündeme gelmişti. 1878'de Rusya karşısındaki ağır yenilgimiz, emperyalizmin iştahını kabartmıştı ve Türkiye'de darbe üstüne darbe yapılıyordu. Önce Sultan Abdülaziz'e yapıldı darbe, sonra V. Murad'a. Sanıldı ki, Osmanlının kaderi pamuk ipliğine bağlı. Nitekim Sultan Abdülhamid tahta geçtiğinde İngiliz Dışişleri Bakanı, kendisini tehdit etmiş, Ayağını denk alsın, ona da öncekilere yaptığımızı yaparız, demişti.
Çöküş için gün sayılırken, bu 34 yaşındaki adam, 30 yılını adayacağı bir icraatın düğmesine basıyordu. Ülkeyi bir barış dönemine sokarken, kazanılan zamanda demiryolu ağından eğitim yatırımlarına kadar bir dolu projeye imza atıyordu. Kendisini feda etmişti ama 30 yılda yetiştirdiği nesil, Çanakkale'den Sina çölüne kadar emperyalizme karşı Akif'in deyişiyle kıta kapma oyunu oynayacaktı.
Kızıl Sultan demişlerdi ona. Kendi açılarından haklıydılar. Çünkü Osmanlının paylaşımını pahalıya getirmişti Avrupa'ya. Kansız olacağını sandıkları Osmanlı gövdesindeki ameliyat, 30 yıllık gecikme sayesinde Avrupa'nın kanlı bir iç savaşına dönüşmüş ve bir dünya meselesi haline gelmişti.
Osmanlı tarihini yeniden yazmaya koyulan Mustafa Armağan’ın titiz ve akıcı kaleminden Son Sultan’ın Kurtlarla Dansı... Kitabı okuyunca dansın bugün de devam ettiğini fark edeceksiniz...
Sultan II. Abdülhamid 33 yıl boyunca etrafı kurtlarla çevrili bir ülkeyi sağ salim sahile çıkarmanın mücadelesini verdi. Hasta Adamın mirasının paylaşılması konusu 1850'lerde gündeme gelmişti. 1878'de Rusya karşısındaki ağır yenilgimiz, emp... tümünü göster
Yakın tarihimize damgasını vuran 31 Mart Vakasının çevresinde gelişen İsyan Günlerinde Aşk, insanın en derinlerinde saklı olan duyguları bile şaşırtıcı bir aydınlıkla gösteren bir roman. İnsanları ustalıkla anlatırken tarihin de onlar gibi sırları, yalanları, ihanetleri, asla açığa çıkarmaya yanaşmadığı karanlık yanları olduğunu hatırlatıyor. İsyan Günlerinde Aşk, bütün bir yüzyılı sarsan bir ayaklanmanın içinde yaşayanların aşkları, tutkuları, acılarıyla dokunmuş. Bu kitabı okuduktan sonra bir daha unutamayacaksınız. Aşkı ve insanı pek az yazar onun gibi anlatabildi...
Yakın tarihimize damgasını vuran 31 Mart Vakasının çevresinde gelişen İsyan Günlerinde Aşk, insanın en derinlerinde saklı olan duyguları bile şaşırtıcı bir aydınlıkla gösteren bir roman. İnsanları ustalıkla anlatırken tarihin de onlar gibi sırları, y... tümünü göster
Nahid Sırrı Örikin tutumu, İkinci Meşrutiyetten, İttihat ve Terakkiden, Sultan Hamidden söz açan öteki romancıların tutumlarına hiç mi hiç benzemiyor: İttihat ve Terakkinin zorbalığına karşı çıkıyorlardı o romancılar ama hiçbirinin aklından 31 Martı sevimli göstermek ya da Sultan Hamidi tutmak geçmiyordu; oysa Nahid Sırrı Örikin gönlü de, kafası da Sultan Hamidden yana.Ne varki Balzacın kralcı oluşu toplumsal gerçekliği nesnel gelişmesi içinde vermesine nasıl engel olmamışsa Nahid Sırrının Sultan Hamidden yana olması da toplumumuzun belirli bir tarihsel kesitini bütün gerçekliğiyle yansıtmasına engel olmamış.-Fethi NaciNahid Sırrı Örik, statik kuralları belirlemiş somut bir tarihsel dönemden, dinamik ve sürekli olarak değişen somut bir tarihsel döneme geçişi, Nimetin (somut) bireysel tarihiyle temellendirir. İki meşrutiyet arası dönemde sıradan, alelade ve herhangi bir paşa kızı olan Nimet, bu devingen somut tarih içinde, akılalmaz ölçüde tutkulu ve hırslı (kocasını Abdülhamidden sadrazamlık istemeye sevk edecek kadar) bir Balzac ya da Dostoyevski tipine dönüştürür.-Hilmi YavuzTürk Edebiyatında klasik roman var mı tartışmalarına kesin yanıt: Sultan Hamid Düşerken Oğlak Klasikleri dizisinde yayımlanıyor...
Nahid Sırrı Örikin tutumu, İkinci Meşrutiyetten, İttihat ve Terakkiden, Sultan Hamidden söz açan öteki romancıların tutumlarına hiç mi hiç benzemiyor: İttihat ve Terakkinin zorbalığına karşı çıkıyorlardı o romancılar ama hiçbirinin aklından 31 Martı ... tümünü göster
serapcoşkuner şu anda kitap okumuyor.