15 genç kadın, hatta aralarında bazıları çocuk yaşta kadın olan gencecik kızların hikayeleri var bu kitapta.
Ailelerinin güzel fidanları, en büyüğü 18 yaşında evlenmiş gencecik kızların iç burkan kadın olma hikayeleri… Bu kitaptaki kadınlar ve onların yaşadıkları ve o küçük gelinlere yaşatılanlar, hayal değil, kurgu değil, maalesef gerçek.
Kimi ''aşk'' uğruna ailesini ezip geçmiş ve kocaya kaçmış genç kızlar…
Kimi ailesi tarafından ''yaşı geldi, namusunu biz taşımayalım'' diye evlendirilen kızlar…
Kimi de tecavüz eden adama "namus" diye hediye edilen körpeler...
15 genç kadın, hatta aralarında bazıları çocuk yaşta kadın olan gencecik kızların hikayeleri var bu kitapta.
Ailelerinin güzel fidanları, en büyüğü 18 yaşında evlenmiş gencecik kızların iç burkan kadın olma hikayeleri… Bu kitaptaki kadınlar ve onlar... tümünü göster
Küçük Kadınlar, bir tüm zamanlar efsanesidir. Hayat değerlerinin bir bir eridiği her an, geri dönüp tekrar okunması gereken bir moral nostaljisidir. His yüklü, insana insanı hatırlatan bir klasiktir.Roman, büyük zorluklar içinde yaşam mücadelesi veren ve çok acı çeken March ailesinin hayatından kesitler aktarır. Zenginken yoksullaşan ailede dört kız kardeşle tanışırız. Dördü de farklı tipte kadınları temsil ederler. Oyunu kuralına göre oynayan Meg, asi ruhlu yazar Jo, çekici ve kırılgan Amy ve eziklik olarak yansıyan alçakgönüllüğüyle Beth, ideal olan ve olmayanın geçişkenliğini hafızalara kazınması gereken bir akış içinde temsil ederler.Genç kızlıktan kadınlığa geçiş sürecinin sancıları, Victoria dönemine özgü tutkulu bir aşk, Bethin ölümcül hastalığı, evlilik baskıları ve yaşanan evin dışındaki dünyanın hayatlara yansıyışı, her dönemin okuruna hitap edecek şekilde anlatılır.Koşullar sonucunda zamanla ortaya çıkan olgunluk ve erdemlerin, tam teşekküllü bir aile hayatı arayışının romanı Küçük Kadınlar.1867de yazıldı ve yazarının kendi hayatından yola çıktığı biliniyor.Hiç eskimeyecek bir hikâye...
Her biri okuduğum en güzel kitap dedirtecek güzellikte klasikler... 9-14 yaş grubu için özel olarak hazırlanan ve özenli baskıları ile benzerlerinden farklı olan bu klasikler hem okuma alışkanlığının yerleşmesi, hem de hayal dünyasının gelişmesi için çok önemli...
Louisa May Alcott, Küçük Kadınları, üç kız kardeşiyle birlikte çocukluğunun geçtiği Concord kentinde yaşadıklarından yola çıkarak kaleme almıştır. Küçük Kadınlarda, birbirine kenetlenmiş bir ailenin kimi zaman neşeli, kimi zaman hüzünlü, ama her zaman umut dolu yaşamlarının sıcacık hikâyesi anlatılır. Kahramanlarımızla, yaşadıkları ülkenin savaşla kararmış günlerinde karşılaşırız. Onların hikâyesini, kendinize ya da yakınlarınıza benzedikleri için, gerçek birer çocuk, birer insan oldukları için severek okuyacaksınız.Küçük Kadınlar: Sevgi ve dayanışmanın zaferi.
Luisa M. Alcottın, babaları evden uzak olan bir ailenin heyecan, fedakârlık, üzüntü ve mutluluklarını anlatan, sürükleyici bir romanı. MEB Talim ve Terbiye Kurulunun 2214 sayılı Tebliğler Dergisinde yayınlanan kararı ile ilköğretim okulu öğrencilerine tavsiye edilmiştir.
Küçük Kadınlar, bir tüm zamanlar efsanesidir. Hayat değerlerinin bir bir eridiği her an, geri dönüp tekrar okunması gereken bir moral nostaljisidir. His yüklü, insana insanı hatırlatan bir klasiktir.Roman, büyük zorluklar içinde yaşam mücadelesi vere... tümünü göster
Sadeleştirilerek hazırlanan bu kitap çocuklara ve gençlere, bir halk hikâyesi olan Leylâ ile Mecnunu, Fuzulînin yaklaşımı ile tanıtmayı amaçlıyor. Eser yeniden kaleme alındı ve hikâye tarzında yazıldı. MEB Talim ve Terbiye Kurulunun 2192 sayılı Tebliğler Dergisinde yayınlanan kararı ile ilköğretim okulu öğrencilerine tavsiye edilmiştir.
Sadeleştirilerek hazırlanan bu kitap çocuklara ve gençlere, bir halk hikâyesi olan Leylâ ile Mecnunu, Fuzulînin yaklaşımı ile tanıtmayı amaçlıyor. Eser yeniden kaleme alındı ve hikâye tarzında yazıldı. MEB Talim ve Terbiye Kurulunun 2192 sayılı Te... tümünü göster
Mustafa Kutlu'nun ilk okuduğum kitabı olmasına rağmen okurken hiç öyle hissetmedim. Sanki yıllardır okuduğum, tanıdığım birinin kitabıydı. Öyküler o kadar hayatın içinden ki...
Öykü okumaktan zevk alanlar bu kitabı çok sevecek.
Mustafa Kutlu'nun ilk okuduğum kitabı olmasına rağmen okurken hiç öyle hissetmedim. Sanki yıllardır okuduğum, tanıdığım birinin kitabıydı. Öyküler o kadar hayatın içinden ki...
Öykü okumaktan zevk alanlar bu kitabı çok sevecek.
Onlar çekişedursun, parkın uyanık güvercinleri hiç çekinmeden önlerine kadar gelmiş, dökülen susamlara dalmışlardı. Çocuklar fazlalık olan parçayı güvercinlere doğradı. Önlerinde bir güvercin bahçesi oluştu.
Biri çekinerek ayaklarına dolanan kuşlardan birini okşadı. Hayret, kaçmıyor. Bir daha okşadı, bir daha, çok hoşuna gitti bu. Hayatında ilk kez bir güvercin okşuyordu. Onu gören öteki de güvercinleri okşamaya başladı. Arada bir göz göze geliyor birbirlerine gülümsüyorlar. Yüzsüz güvercinleri aç sanmışlardı. Kalan simitleri de doğradılar. Kuşlar yedikçe sanki onlar doyuyordu. Güvercinlerin parlak tüylerinden geçen sevgi ve merhamet en saf hali ile çocuk kalplerini doldurmuştu.
Sonunda simitler bitti.
Ortada tek bir susam tanesi kalmadı.
Güvercinler birden havalanarak ve çocukların yüreklerini ağza getirerek uçtular.
İleride simit yiyen bir genç çiftin önüne kondular.
Simitçiler birbirlerine baktı.
Sonra güvercinlere baktı.
İkisi de sevincini bulmuştu.
Artık ne açlık, ne tasa. Artık gidebilirler, yeniden satışa çıkabilirler.
Her birinin etrafında yüzlerce melek dolaşıyor.
Elbette bütün simitleri satacak, cepleri para dolu olarak analarına koşacak, bu güvercin hikayesini anlatacaklar.
Onlar çekişedursun, parkın uyanık güvercinleri hiç çekinmeden önlerine kadar gelmiş, dökülen susamlara dalmışlardı. Çocuklar fazlalık olan parçayı güvercinlere doğradı. Önlerinde bir güvercin bahçesi oluştu.
Biri çekinerek ayaklarına dolanan kuşla... tümünü göster
şeyma nur şu anda kitap okumuyor.