Onlar çekişedursun, parkın uyanık güvercinleri hiç çekinmeden önlerine kadar gelmiş, dökülen susamlara dalmışlardı. Çocuklar fazlalık olan parçayı güvercinlere doğradı. Önlerinde bir güvercin bahçesi oluştu.
Biri çekinerek ayaklarına dolanan kuşlardan birini okşadı. Hayret, kaçmıyor. Bir daha okşadı, bir daha, çok hoşuna gitti bu. Hayatında ilk kez bir güvercin okşuyordu. Onu gören öteki de güvercinleri okşamaya başladı. Arada bir göz göze geliyor birbirlerine gülümsüyorlar. Yüzsüz güvercinleri aç sanmışlardı. Kalan simitleri de doğradılar. Kuşlar yedikçe sanki onlar doyuyordu. Güvercinlerin parlak tüylerinden geçen sevgi ve merhamet en saf hali ile çocuk kalplerini doldurmuştu.
Sonunda simitler bitti.
Ortada tek bir susam tanesi kalmadı.
Güvercinler birden havalanarak ve çocukların yüreklerini ağza getirerek uçtular.
İleride simit yiyen bir genç çiftin önüne kondular.
Simitçiler birbirlerine baktı.
Sonra güvercinlere baktı.
İkisi de sevincini bulmuştu.
Artık ne açlık, ne tasa. Artık gidebilirler, yeniden satışa çıkabilirler.
Her birinin etrafında yüzlerce melek dolaşıyor.
Elbette bütün simitleri satacak, cepleri para dolu olarak analarına koşacak, bu güvercin hikayesini anlatacaklar.
Onlar çekişedursun, parkın uyanık güvercinleri hiç çekinmeden önlerine kadar gelmiş, dökülen susamlara dalmışlardı. Çocuklar fazlalık olan parçayı güvercinlere doğradı. Önlerinde bir güvercin bahçesi oluştu.
Biri çekinerek ayaklarına dolanan kuşlardan birini okşadı. Hayret, kaçmıyor. Bir daha okşadı, bir daha, çok hoşuna gitti bu. Hayatında ilk kez bir güvercin okşuyordu. Onu gören öteki de güvercinleri okşamaya başladı. Arada bir göz göze geliyor birbirlerine gülümsüyorlar. Yüzsüz güvercinleri aç sanmışlardı. Kalan simitleri de doğradılar. Kuşlar yedikçe sanki onlar doyuyordu. Güvercinlerin parlak tüylerinden geçen sevgi ve merhamet en saf hali ile çocuk kalplerini doldurmuştu.
Sonunda simitler bitti.
Ortada tek bir susam tanesi kalmadı.
Güvercinler birden havalanarak ve çocukların yüreklerini ağza getirerek uçtular.
İleride simit yiyen bir genç çiftin önüne kondular.
Simitçiler birbirlerine baktı.
Sonra güvercinlere baktı.
İkisi de sevincini bulmuştu.
Artık ne açlık, ne tasa. Artık gidebilirler, yeniden satışa çıkabilirler.
Her birinin etrafında yüzlerce melek dolaşıyor.
Elbette bütün simitleri satacak, cepleri para dolu olarak analarına koşacak, bu güvercin hikayesini anlatacaklar.
Mustafa Kutlu'nun ilk okuduğum kitabı olmasına rağmen okurken hiç öyle hissetmedim. Sanki yıllardır okuduğum, tanıdığım birinin kitabıydı. Öyküler o kadar hayatın içinden ki...
Öykü okumaktan zevk alanlar bu kitabı çok sevecek.
Mavi Kuş'tan sonra bana bütün Mustafa Kutlu kitaplar sönük gelmişti. Ustanın bu kitabı da gene çok zarif, naif ama işte zirvesini gördükten sonra bunlar kesmiyor insanı.
mustafa kutlu'yla tanıştığım kitap.
yeri çok ayrıdır.
pek güzeldir çok güzeldir.
Hayatın içinden hayatın ta kendisini anlatan hikayeler.
Bugünümüze ŞÜKÜR. Diyerek okuduğum güzel hikayelerden oluşan Mustafa Kutlu eseri.
Karpuz hikayesinde o çocuklarla hayal kurdum, Son İki Yaz da ise memleketime babamın bize emanet ettiği zeytin bahçesine orada ki tek odalı kulübemize gittim
http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/12/mustafa-kutlu-hayat-guzeldir.html
Kısa kısa hikayelerden oluşan bir kitaptı. Bir iki hikayeyi sevsem de bana biraz fazla sade... basit demek istemiyorum ama çok da ımmm... çok da okuru kendine çekip de vay be ne hikayeydi dedirtecek şekilde yazılmamıştı.
Verdiği mesajlar umut edici, güzel olabilir ama ben... sevemedim.
Eğer ilkokul çağında birileri varsa çevrenizde onlara hediye edebileceğiniz bir kitap ama kesinlikle yetişkinlere hitap edeceğini düşünmüyorum. Normalde hiç tarzım olmayan bir tür olmasına rağmen bir denedim, nasıl zevk alacak mıyım okumaktan diye... ama alamadım!
Tarzım değildi! Dili fazla sıradan geldi! Hikayeler bir anda çok çabuk oldu bittiye geliyordu. Eğer daha uzun daha detaylı ve daha duygu katılarak yazılsaydı belki daha güzel bir kitap olabilirdi. Hatta kitabı sonuna kadar bile okuyamadım çünkü sıkıldım. İncecik bir kitap olmasına rağmen... yarım bıraktım!
Dediğim gibi eğer ilkokul çağında tanıdıklarınız varsa onlara hediye edebileceğiniz bir kitap olabilir ama eğer bir yetişkin iseniz bence okumasanız da olur bence.
Ben sevemedim, beğenemedim ne yazık ki.
Karton Cilt, 175 sayfa
Haziran2011 tarihinde, Dergah Yayınları tarafından yayınlandı