2023'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
2023'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
ACIMASIZ BİR VAR OLMA SAVAŞI
Zombi vebası, yaşayanlarla ölüleri birbirlerine karşı bir savaşa sokarak Atlanta’nın banliyölerine ansızın korku salmaya başlamıştı. Toplu bir göçün ortasında kalan Lilly Caul, derme çatma kamplar ve yıkık dökük barınaklarda hayatta kalmaya çalışıyordu. Ama ısırganların sayısı günden güne artıyordu. Onların vahşiliğini, ete susamışlığını her an yakasında hisseden ve korkuyla taş kesilen Lilly, bir zamanlar Woodbury olarak bilinen, duvarlarla çevrili bir kasabaya sığınarak merhametli insanların eline bıraktı kendini.
Başta Woodbury mükemmel bir sığınak gibi görünüyordu. Orayı işgal edenler, hizmet karşılığında yiyecek veriyorlardı. İnsanların başlarını sokacakları bir evleri vardı. Hem barikat da günden güne genişliyor, güçleniyordu. En iyi yanıysa, kendini lider ilan etmiş, Philip Blake adındaki gizemli bir adam, herkesi hizaya sokuyordu. Ama Lilly, her şeyin göründüğü gibi olmadığından şüphelenmeye başladı… Son zamanlarda kendine Vali demeye başlayan Blake’in kanun ve düzenle ilgili tuhaf fikirleri vardı.
Sonunda bir grup isyancıyla birlikte Lilly, Vali’nin saltanatına meydan okuyarak kargaşa ve felakete sebep olacak Pandora’nın Kutusu’nu açtı…
ACIMASIZ BİR VAR OLMA SAVAŞI
Zombi vebası, yaşayanlarla ölüleri birbirlerine karşı bir savaşa sokarak Atlanta’nın banliyölerine ansızın korku salmaya başlamıştı. Toplu bir göçün ortasında kalan Lilly Caul, derme çatma kamplar ve yıkık dökük barınakl... tümünü göster
Tüm dünyada heyecanla izlenen Yürüyen Ölüler dizisinin ilk romanı sizlerle! Serinin hayranları için müthiş bir haber! Ama dikkatli olun, çünkü Kirkmanın zombi hikâyelerinin tadını bir kez alan, bir daha bırakamaz! --The Ossuary
Her şey dönüşümle başlamıştı. Bildikleri o eski dünya yok olmuş, küllerinden dev ölü kentler doğmuştu. Tüm sevdikleri tek tek dönüşüyor, her geçen gün içlerinden birileri yürüyen ölüler kervanına katılıyordu. Bu yeni ve acımasız dünyada hayatta kalabilmek, âşık olabilmek mümkün müydü Bu dünyada artık korkuya, ümitsizliğe, sevgiye yer yoktu! Zombilerle savaşmaktan bitap düşen Philip Blake, duyguların şimdiki yerini, yani yersizliğini anladı. Eski dünyanın yıkıntıları ve ölüleri arasında canlı kalabilmeyi başarmak yalnızca bir şarta bağlıydı: duygusuzlaşarak o ölülerden biri olmak!
Tüm dünyada heyecanla izlenen Yürüyen Ölüler dizisinin ilk romanı sizlerle! Serinin hayranları için müthiş bir haber! Ama dikkatli olun, çünkü Kirkmanın zombi hikâyelerinin tadını bir kez alan, bir daha bırakamaz! --The Ossuary
Her şey dönüşümle ba... tümünü göster
“Ben babam İbrahim’in duası, Annemin rüyasıyım.”
Hz. Muhammed (s.a.v.)
“Allah isterse köle bir kadının onuru için, İbrahim ve İsmail’e Kabe’yi yaptırır.”
Baba oğul ileride Allah’ın evini yapacakları o seçkin toprağa, Hacer’in mezarını kazmaya başladılar. İsmail ağlaya ağlaya toprağı kazıyordu. İbrahim avuç avuç dua döküyordu çukura...
İbrahim’in kederden takati kalmamıştı. Oğlu mezarın kazılmasını tamamladıktan sonra el ele kefeni defnettiler. İsmail kürekle toprak atarken İbrahim yaşlı gözlerle baktı kefenlenmiş Hacer’ine ve usulca söylendi:
“Ah oğul!.. Sen bu mezara benim kalbimi de gömdün...”
“Ben babam İbrahim’in duası, Annemin rüyasıyım.”
Hz. Muhammed (s.a.v.)
“Allah isterse köle bir kadının onuru için, İbrahim ve İsmail’e Kabe’yi yaptırır.”
Baba oğul ileride Allah’ın evini yapacakları o seçkin toprağa, Hacer’in mezarını kazmaya... tümünü göster
Aklınızı başınızdan alacak bir insan avı
Doğan güneş karardığında, Geçmiş, çıplak bir kılıç gibi keskinleştiğinde, Japonya artık bir anı değil, kâbus olduğunda,
Kaiken’in zamanı gelmiş demektir.
Polisiye romanın en popüler isimlerinden Fransız yazar J. C. Grangé, tüm dünyada büyük yankı uyandıran son romanında okurlarını korkunç bir insan avının labirentlerinde dolaştırıyor.
Başkomiser Olivier Passan, Japon karısı Naoko’yla boşanmanın eşiğindedir. Bu arada Fransa’nın Seine-Saint-Denis ilinde vahşi cinayetler işlenmektedir. Katil, hamile kadınların karınlarını yarıp, çıkardığı fetüsleri yakmaktadır.
Passan bu cinayetleri Patrick Guillard adında bir adamın işlediğinden emindir ama Guillard her seferinde onun elinden
kurtulur.
Passan, Guillard hakkında derin bir araştırma yapar. Patrick Guillard’ın, anne babasının reddettiği, Çocuk sirgeme Kurumu’nun yurtlarında, koruyucu ailelerin yanında büyümüş, sorunlu bir çocuk ve doğuştan hermafrodit olduğunu keşfeder. Cinsiyetini seçme yaşına gelmeden, ameliyatlarla, testosteron iğneleriyle erkek olmasına karar verildiğini anlar.
Bir kaçıp kovalamaca Passan’ın hayatını değiştirecek ve olaylar hiç de beklenmedik bir yönde gelişecektir.
Kitapları tüm dünyada ve Türkiye’de aylarca çok satanlar listesinden inmeyen Grange, polisiye gerilim alanındaki tüm
birikim ve yeteneğini Kaiken’e ansıtmayı başarmış. Olaylar yine soluk kesecek nitelikte, gerilim yine üst düzeyde. Grangé sevenlerine heyecanlı ve zevkli bir okuma vaat ediyor.
Kitaptan
Koruyucu eldivenlerini taktı, cesedi odanın diğer ucuna kadar yerde sürüdü ve atıkların boşaltıldığı lağım çukurunun
kapağını açtı. Acı ve keskin asit kokusu boğazını yaktı.Suyun yüzeyinde yansımasını gördü. Solgun, olağanüstü bir heykeli andıran, sadece yok etmeyi düşünen, kapkara dalgalarla şaşkın bir siluet…
Kendine olan inancı daha güçlü bir şekilde geri geldi. Bu akşam, Gece Süvarisi burada olacaktı. Onun peşindeydi. Onun yapacağı en ufak hareketi, yanlışlığı kolluyordu. Öyleyse harekete geçme zamanıydı.
Ayağıyla cesedi yuvarladı ve üzerine su sıçramaması için geriye kaçtı. Çukurdan
yanmış et kokusuyla daha yoğunlaşan iğrenç kokulu bir duman yükselirken,
gözlerini kapattı ve kollarını açtı. Son yeniden doğuş bu akşamdı.
Aklınızı başınızdan alacak bir insan avı
Doğan güneş karardığında, Geçmiş, çıplak bir kılıç gibi keskinleştiğinde, Japonya artık bir anı değil, kâbus olduğunda,
Kaiken’in zamanı gelmiş demektir.
Polisiye romanın en popüler isimlerinden Fransı... tümünü göster
sirkannn şu anda kitap okumuyor.