son otonomcu

Profil Resmi
1 takip ettiği ve 1 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
son otonomcu şu an okuyor.
Marksizm, İnsan ve Toplum

Kişiliğimizi hangi öğeler belirliyor? İçinde bulunduğumuz toplumsal yapılar mı? Bireysel öznelliklerimiz mi? Yoksa her iki unsurun ortak etkisi mi? Kapitalizm nasıl bir insan tipine dayanıyor? Ve bu insan tipini yaratmak için bilim ve felsefeyi nasıl seferber ediyor? Psikoloji, antropoloji, psikanaliz ve nörobiyolojinin bu sürece katkıları nelerdir? Bu sorular son elli yılın felsefe ve insan bilimleri tartışmalarının en çekici başlıklarını oluşturuyorlar.Bu sorulara belki de en ilginç yanıtlar insan faktörünü kapitalizm bağlamında eleştiren Marksist düşünürlerden geldi. Ve bu kitap da insan ve toplum sorunsalına çok önemli katkılarda bulunan bazı düşünürleri tanıtıyor, onların ileri sürdükleri tezleri tartışıyor. E. Balibar ve Marksist felsefe, L. Althusser ve psikanaliz, L. Sèvein Marxa dayandırdığı kişilik kuramı ve P. Bourdieunün insanla toplumu, habitusle toplumsal alanı birleştirme çabaları düşünürlerin temel eserlerine dayanılarak irdeleniyor. Ayrıca, Batıda büyük tartışmalar yaratmış eserler ışığında, son dönemin yükselen disiplini nörobiyolojinin insan sorununa tek başına yanıt verip veremeyeceği sorgulanıyor.İnsanın özü var mı, yok mu? Varsa bu öz nedir? İnsan toplumun bir yan ürünü mü? Yoksa önemli bir parçası mı? Ya da insan nöron bağlantıları dışında bir gerçeği olmayan bir sinir yumağı mı? Gerçekten insan nedir?...

Kişiliğimizi hangi öğeler belirliyor? İçinde bulunduğumuz toplumsal yapılar mı? Bireysel öznelliklerimiz mi? Yoksa her iki unsurun ortak etkisi mi? Kapitalizm nasıl bir insan tipine dayanıyor? Ve bu insan tipini yaratmak için bilim ve felsefeyi nasıl... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 5 ay
Profil Resmi
son otonomcu okumuş.
Felsefi İzlenimler

... İnsan ve toplumla ilgili disiplinler içinde, felsefe, en evrensel boyutlu düşünce tarzı olarak bilinir. Aslında bu, gerçekten de böyle midir? Bu disiplin yer yer ulusal, hatta milliyetçi öğeler de taşımıyor mu? Derrida, Heideggerle ilgili eserinde bu filozofu Nazilerle işbirliğine götüren ulusal öğelerin (Alman dili ve bilimi, Alman ruhunda kan ve toprak ilişkileri vb.) felsefesini nasıl etkilediğini göstermemiş miydi? ... Nietzsche, değerler, insanın insana hâkimiyeti ile değişir demişti. Yoksa Foucault da hümanizme bu şekilde saldırırken, biraz da arka planda hümanist Sartreı mı hedef alıyordu? Yoksa bilme alanının arkeoloğu, Marksist Althusserle beraber, varoluşçu filozofun şahsında biraz da babayı mı öldürüyorlardı? ... Althussere göre tarihi süreç öznesiz ve ereksiz bir süreçti. Bu süreçte insanın belirleyici bir rolü yoktu. İnsanlar ancak yapısal etkilerin dayanağı ve taşıyıcısı oldukları ölçüde bireysel ajanlar halinde tarihi süreçte aktif olabiliyorlardı; fakat felsefi anlamıyla özgür ve kurucu olarak tarih öznesi olamıyorlardı. Tarihin öznesi değil, motoru vardı; o da sınıf kavgasıydı. Yapısöküm nedir, biliyor musunuz? Teorik antihümanizm sizce ne anlama geliyor? Söylem formasyonu kavramı merakınızı tahrik ediyor mu? Bu ve bunun gibi çağımızın en ilginç tartışma konularıyla tanışmak ve bu konularda Türkçe düşünmek istiyor musunuz? Hiç kuşkunuz olmasın, French Theorynin en çapraşık sorunsallarını hikâye üslubuyla anlatan bu kitap sizler için kaçırılmaz bir fırsat olacaktır...

... İnsan ve toplumla ilgili disiplinler içinde, felsefe, en evrensel boyutlu düşünce tarzı olarak bilinir. Aslında bu, gerçekten de böyle midir? Bu disiplin yer yer ulusal, hatta milliyetçi öğeler de taşımıyor mu? Derrida, Heideggerle ilgili eserind... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 5 ay
Profil Resmi
son otonomcu kütüphanesine ekledi.
Hayatın Olumlanması Olarak Felsefe: Nietzsche ve Marx

Baktıkları yer ve odaklandıkları görüngüler bakımından birbirlerinden çok uzak olsalar da, Nietzschenin de, Marxın da emin olduğu bir şey vardı: Yaşanılabilir ve sevinçli bir hayat, insanoğlu için imkânsız hale gelmişti. İkisi de hayatın savunusu için silah olarak kullanılabilecek olanın, hayatı olumlayan bir felsefenin peşindeydi.Nietzsche, saldırısını varolan ahlak anlayışı ile ondan kaynaklanan bütün ilişki biçimlerine yöneltti ve hayatın olumlandığı bir dünyanın kurulabilmesinin ancak bu ahlak anlayışının aşılabilmesiyle mümkün olacağını iddia etti. Marxın saldırısı ise, kapitalist üretim ilişkileri ile bundan kaynaklanan tüm tahakküm biçimlerine yönelmişti ve ancak özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasıyla özgür ve yaşanmaya değer bir hayatın kurulabileceğini düşünüyordu.Hem Marx hem de Nietzsche, modernitenin tam ortasına düşmüş iki düşünür olarak, tanıklık ettikleri şeye karşı büyük bir hınçla doluydular. Nietzschenin çağına baktığında gördüğü bir çöküşten başka şey değildi: Tüm Avrupa iyileştirilmesi imkânsız bir hastalığın pençesindeydi ve yok oluşa doğru hızla ilerliyordu. Marxın gördüğü ise insanın ne olduğunu anlayamadığı bir gücün karşısında varoluşsal özerkliğini yitirdiği ve insanlıktan çıktığı bir dünya idi.Fatih Yaşlı elinizdeki çalışmasında, çağına öfkel

Baktıkları yer ve odaklandıkları görüngüler bakımından birbirlerinden çok uzak olsalar da, Nietzschenin de, Marxın da emin olduğu bir şey vardı: Yaşanılabilir ve sevinçli bir hayat, insanoğlu için imkânsız hale gelmişti. İkisi de hayatın savunusu içi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 5 ay
Profil Resmi
son otonomcu okumuş.
Hayatın Olumlanması Olarak Felsefe: Nietzsche ve Marx

Baktıkları yer ve odaklandıkları görüngüler bakımından birbirlerinden çok uzak olsalar da, Nietzschenin de, Marxın da emin olduğu bir şey vardı: Yaşanılabilir ve sevinçli bir hayat, insanoğlu için imkânsız hale gelmişti. İkisi de hayatın savunusu için silah olarak kullanılabilecek olanın, hayatı olumlayan bir felsefenin peşindeydi.Nietzsche, saldırısını varolan ahlak anlayışı ile ondan kaynaklanan bütün ilişki biçimlerine yöneltti ve hayatın olumlandığı bir dünyanın kurulabilmesinin ancak bu ahlak anlayışının aşılabilmesiyle mümkün olacağını iddia etti. Marxın saldırısı ise, kapitalist üretim ilişkileri ile bundan kaynaklanan tüm tahakküm biçimlerine yönelmişti ve ancak özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasıyla özgür ve yaşanmaya değer bir hayatın kurulabileceğini düşünüyordu.Hem Marx hem de Nietzsche, modernitenin tam ortasına düşmüş iki düşünür olarak, tanıklık ettikleri şeye karşı büyük bir hınçla doluydular. Nietzschenin çağına baktığında gördüğü bir çöküşten başka şey değildi: Tüm Avrupa iyileştirilmesi imkânsız bir hastalığın pençesindeydi ve yok oluşa doğru hızla ilerliyordu. Marxın gördüğü ise insanın ne olduğunu anlayamadığı bir gücün karşısında varoluşsal özerkliğini yitirdiği ve insanlıktan çıktığı bir dünya idi.Fatih Yaşlı elinizdeki çalışmasında, çağına öfkel

Baktıkları yer ve odaklandıkları görüngüler bakımından birbirlerinden çok uzak olsalar da, Nietzschenin de, Marxın da emin olduğu bir şey vardı: Yaşanılabilir ve sevinçli bir hayat, insanoğlu için imkânsız hale gelmişti. İkisi de hayatın savunusu içi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 5 ay
Profil Resmi
son otonomcu kütüphanesine ekledi.
Anarşizmler

20. yüzyılın son on yılı küreselleşme karşıtı hareketin ortaya çıktığı, kendi siyasal kulvarını oluşturduğu bir döneme denk geldi. Bu süreçte harekete yönünü ve esinini veren kuşkusuz anarşizmdi. Siyasal ideolojiler arasında ancak tarihsel uğraklardaki parlak anlarıyla -I. Enternasyonal'deki muhalefet, İspanya İç Savaşı- adından söz ettiren anarşizm, yeni binyılda bambaşka suretlerle ve "eski anarşizm"in içinden yenilenerek çıkma becerisiyle kendini var etti. Anarşizmin elinde, teorisinde bunu yapmaya yetecek kavram ve deneyim bütünlüğü mevcuttu: yataylıkla, hiyerarşi ve tahakküm karşıtlığıyla, etiğe yapılan vurguyla, devrim yolunda her yol mübah dememesiyle, amaçlardan çok sürece odaklanmayı öne çıkarmasıyla, deneyselliğiyle, dayatmamasıyla, esnekliğiyle, sosyal, siyasal veya bireysel her tür yaşam formunu anarşist pusuladan geçirip yeni bir deneyde koyultmaya adaylığıyla...

Anarşizmler: Anarşizmin Geçmişi ve Tarihleri, böylesi bir dinamiğin bir parçası olarak temelde anarşizm nedir sorusuna cevap arayan bir deneme. Süreyyya Evren, anarşizmin yazılmış tarihleri arasında bir külliyat taramasının ötesine geçen, sabırlı bir tutkuyla tartışmaları birbirine bağlayan bir araştırma yürütüyor.

"[Bu çalışma] salt kendi 'anarşizm şudur versiyonu'nu önererek değil, bugüne kadar anarşizmin neliğini, anarşizmin nasıl temsil edilegeldiğini, anarşist geçmişin hangi yollarla anarşizm tarihlerine dönüştürüldüğünü ve anarşizme dair bilginin yapılması sürecini nasıl 'anarşizan' bir hale sokabileceğimizi araştırarak gerçekleştirmeyi deniyor."
(Tanıtım Bülteninden)

20. yüzyılın son on yılı küreselleşme karşıtı hareketin ortaya çıktığı, kendi siyasal kulvarını oluşturduğu bir döneme denk geldi. Bu süreçte harekete yönünü ve esinini veren kuşkusuz anarşizmdi. Siyasal ideolojiler arasında ancak tarihsel uğraklarda... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 5 ay
Profil Resmi
son otonomcu okumuş.
Anarşizmler

20. yüzyılın son on yılı küreselleşme karşıtı hareketin ortaya çıktığı, kendi siyasal kulvarını oluşturduğu bir döneme denk geldi. Bu süreçte harekete yönünü ve esinini veren kuşkusuz anarşizmdi. Siyasal ideolojiler arasında ancak tarihsel uğraklardaki parlak anlarıyla -I. Enternasyonal'deki muhalefet, İspanya İç Savaşı- adından söz ettiren anarşizm, yeni binyılda bambaşka suretlerle ve "eski anarşizm"in içinden yenilenerek çıkma becerisiyle kendini var etti. Anarşizmin elinde, teorisinde bunu yapmaya yetecek kavram ve deneyim bütünlüğü mevcuttu: yataylıkla, hiyerarşi ve tahakküm karşıtlığıyla, etiğe yapılan vurguyla, devrim yolunda her yol mübah dememesiyle, amaçlardan çok sürece odaklanmayı öne çıkarmasıyla, deneyselliğiyle, dayatmamasıyla, esnekliğiyle, sosyal, siyasal veya bireysel her tür yaşam formunu anarşist pusuladan geçirip yeni bir deneyde koyultmaya adaylığıyla...

Anarşizmler: Anarşizmin Geçmişi ve Tarihleri, böylesi bir dinamiğin bir parçası olarak temelde anarşizm nedir sorusuna cevap arayan bir deneme. Süreyyya Evren, anarşizmin yazılmış tarihleri arasında bir külliyat taramasının ötesine geçen, sabırlı bir tutkuyla tartışmaları birbirine bağlayan bir araştırma yürütüyor.

"[Bu çalışma] salt kendi 'anarşizm şudur versiyonu'nu önererek değil, bugüne kadar anarşizmin neliğini, anarşizmin nasıl temsil edilegeldiğini, anarşist geçmişin hangi yollarla anarşizm tarihlerine dönüştürüldüğünü ve anarşizme dair bilginin yapılması sürecini nasıl 'anarşizan' bir hale sokabileceğimizi araştırarak gerçekleştirmeyi deniyor."
(Tanıtım Bülteninden)

20. yüzyılın son on yılı küreselleşme karşıtı hareketin ortaya çıktığı, kendi siyasal kulvarını oluşturduğu bir döneme denk geldi. Bu süreçte harekete yönünü ve esinini veren kuşkusuz anarşizmdi. Siyasal ideolojiler arasında ancak tarihsel uğraklarda... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 5 ay
Daha Fazla Göster

son otonomcu şu an ne okuyor?

Marksizm, İnsan ve Toplum

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.