Her romanıyla yüzbinlerce okurun kalbini fetheden İskender Pala, yeni romanı Efsane — Bir ”Barbaros” Romanı ile bir kez daha okurlarını selamlıyor!..
Efsaneler bazen denizden,
Bazen aşktan ve ateşten gelirler.
Aşktan ve ateşten ve denizden gelenler,
Bazen ışık olurlar ve bütün zamanı aydınlatırlar.
Efsane kurmak kadar, efsaneyi yazmak da efsaneye dâhildir.
Bir çağı haritalarda bulamazsınız.
Derine, insana ve tarihin denizlerine açılmak gerekir.
Girdaplarda yüksek idealler saklanabilir.
Bu kitapta
İstanbul, Gırnata, Madrid, Roma ve Akdeniz; aşk diliyle kuşatıldı.
Akdeniz, aşk kaleminin haritasıyla yeniden çizildi.
Kılıç kılıca, cevher çeliğe çarptı, varlık da yokluğa.
Ve hep bir yol vardı kalplerden denizlere.
Derin denizler, büyük aşklar için atlas olup dokundu.
İskender Pala, bir çağı ve o çağın efsanelerini dile döktü.
Barbaros Hayreddin Paşa’yı...
Sonra, bir gül sepeti getirdi.
Isırılmış üç elmayı anlattı.
Her romanıyla yüzbinlerce okurun kalbini fetheden İskender Pala, yeni romanı Efsane — Bir ”Barbaros” Romanı ile bir kez daha okurlarını selamlıyor!..
Efsaneler bazen denizden,
Bazen aşktan ve ateşten gelirler.
Aşktan ve ateşten ve denizden gelen... tümünü göster
Mütareke döneminin bunalımlı günlerinde, babasını aramak amacıyla İstanbul`a gelen bir genç kızın macerası çerçevesinde, yüksek tabakanın içinde bulunduğu ahlaki çöküşü ele alır. Peyami Safa`nın ilk romanlarındandır. Yazılışı eski olmakla beraber, konu günümüzde de tazeliğini korumaktadır. Bugünün kızlarını, onları mesud yahut bedbaht edebilecek hususları birer ibret levhası şeklinde yansıtmaktadır.
Mütareke döneminin bunalımlı günlerinde, babasını aramak amacıyla İstanbul`a gelen bir genç kızın macerası çerçevesinde, yüksek tabakanın içinde bulunduğu ahlaki çöküşü ele alır. Peyami Safa`nın ilk romanlarındandır. Yazılışı eski olmakla beraber, ko... tümünü göster
LOPAHİN - Yazlıkçılardan dönüm başı en az yirmi beş ruble alırsınız, demek istiyorum. Bence hemen şimdi başlayın bu işe... Size ant içerim, güze kadar elinizde bir kıymık kadar bile boş arazi kalmayacak, hepsini alacaklardır. Sözün kısası, sizi şimdiden kutlarım, kurtuldunuz. Arazinin bulunduğu yer ise bir harika. Irmak yüzmeye elverişli derinlikte... Ancak şüphesiz toprağın düzenlenmesi ve temizlenmesi lazım... Mesela bütün eski binaları, artık hiçbir işe yaramayacak şu evi yıkmak, yaşlı vişne bahçesindeki ağaçları da kesip ortadan kaldırmak gerekecek.
******
Öyküleri ve piyesleri ile edebiyat dünyasına yepyeni bir soluk getiren, usta yazar Anton Çehovdan ölümsüz bir tiyatro eseri... Eski şaşalı günler geride kalmış, soylu bir geçmişten gelen Ranevskaya ailesi geçim sıkıntısı içine düşmüştür. Aslında sadece Ranevskayalar değil, bütün Rusya sarsıcı bir değişim geçirmektedir. Aristokrasi zeminini kaybederken yeni bir sınıf türemektedir düzene uyum sağlamış olan tüccar Lapahin, ailenin tüm sıkıntılarını sona erdirecek bir çözüm bulur: Onca hatırayı yüklenmiş Vişne Bahçesinin satışa çıkarılması.
************
Madam Ranevskaya yurdundan ayrı geçirdiği beş senenin ardından kızıyla birlikte evine, ülkesine geri döner. Ama bu geri dönüş savurganlıklarıyla servetlerini son kuruşuna dek tüketen, borçlandıkça borçlanan ailenin sonunun başlangıcıdır. Çalışanlarının paralarını bile ödeyemezken sazlı sözlü eğlencelerden geri kalmazlar; borçlandıkça harcarlar, harcadıkça borçlanırlar. Bir tek vişne bahçesi kalır ellerinde ama onu bile koruyamazlar... Çehov, serf olarak adlandırılan derebeylik kölelerinin özgürlüklerini kazanmalarının ardından çöküşe geçen aristokrasiyle, zenginleşen orta sınıfa dair gözlem ve yorumlarına dayanan Vişne Bahçesinde bir ailenin dramını anlatsa da oyununu bir dram değil bir komedi hatta yer yer fars olarak nitelendirir. Anton Pavloviç Çehovun tiyatro sevgisi çocukluk yaşlarında izleyici olarak başladı. Vodvil olarak adlandırdığı birer perdelik oyunlarıyla, dörder perdelik oyunlarından ilk ikisi olan İvanov ve Orman Cinini 18871890 yıllarında yazdı.Vanya Dayı büyük övgülere layık görüldü. Martının ikinci sahnelenişinde kazandığı büyük başarı da Üç Kız Kardeş ve Vişne Bahçesini yazmasını sağladı.
************
İnsanlık kendini geliştirerek ilerliyor. Eskiden akıl erdiremediği bazı kavramlara gittikçe yaklaşıyor, aydınlanıyor. İşte bu nedenle çalışmamız, tüm gücümüzle çalışarak gerçeği arayanlara yardımcı olmamız gerekir. Bugün Rusyada çok az kişi çalışıyor. Tanıdığım okumuş kişilerin büyük bir çoğunluğu hiçbir araştırma yapmıyor. Henüz çalışmaya, işe yatkın değiller. Kendilerini entellektüel olarak adlandırırlar, hizmetçilerine sen diye hitap ederler, kölelerine hayvan muamelesi yaparlar. Ne yeni bir şey öğrenirler, ne de ciddi bir şeyler okurlar. Kısacası hiçbirşey yapmaksızın, bilimden yalnızca söz ederler, sanattan da anladıkları yoktur. Hepsi ciddi, asık suratlıdır, yalnızca önemli konulardan söz ederler ve felsefe yaparlar. Onlara göre işçiler korkunç yemek yiyen, otuzu kırkı bir odada, tahtakuruları, leş gibi kokular, küf ve rutubet içinde, yastıksız uyuyan düşük ahlaklı kişilerdir... Ve açıkça görülüyor ki bizde yapılan bütün akıllıca konuşmalar dikkatleri başka yöne çekmeye ve göz boyamaya yöneliktir. O pek sık sözü edilen kreşler, okuma odaları nerede? Onlardan yalnızca romanlarda söz edilir.
******
LOPAHİN - Yazlıkçılardan dönüm başı en az yirmi beş ruble alırsınız, demek istiyorum. Bence hemen şimdi başlayın bu işe... Size ant içerim, güze kadar elinizde bir kıymık kadar bile boş arazi kalmayacak, hepsini alacaklardır. Sözün kısası, sizi şimdi... tümünü göster
Daha önce böyle iki test daha oluşturmuştum, bu da üçüncüsü.
Daha önce böyle iki test daha oluşturmuştum, bu da üçüncüsü.