Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol ... tümünü göster
Burada, Türkiye, başşehrinden ve Anadoludaki topraklarından mahrum edilmek istenilmiyordu. İmparatorlukun, İstanbul başşehri olarak kalmasına taraftar olmakla beraber, Akdenizle Karadeniz arasındaki geçidi tarafsız hale sokmak, Ermenistan, Arabistan, Mezopotamya, Suriye ve Filistini ayrı ayrı parçalara ayırmak vardı.Halide Edib Adıvar, çocukluk günlerinden 1918e kadarki anılarını Mor Salkımlı Ev başlığıyla kaleme almıştı. Türkün Ateşle İmtihanı, bundan sonrasını, 1918den 1923 sonlarına kadar olan dönemi anlatıyor. Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında yaşananlar, yazarın gözlemleri canlı ve etkileyici bir anlatımla okura sunuluyor.Türkün Ateşle İmtihanı, Halide Onbaşının, o günleri yaşayan bir aydının içten anlatımıyla yakın tarihimize ışık tutuyor.
Burada, Türkiye, başşehrinden ve Anadoludaki topraklarından mahrum edilmek istenilmiyordu. İmparatorlukun, İstanbul başşehri olarak kalmasına taraftar olmakla beraber, Akdenizle Karadeniz arasındaki geçidi tarafsız hale sokmak, Ermenistan, Arabistan,... tümünü göster
Doktor Jivago, SSCB resmi görüşüne uygun yazılmadığı gerekçesiyle reddedildi. 1957'de ilk kez İtalya'da basılan roman, kısa sürede çeşitli dillere çevrilerek dünyaca ünlendi. Pasternak, 1958 Nobel Edebiyat Ödülüne değer görüldü. Ancak, yapılan baskılar sonucu ödülü geri çevirmek zorunda kaldı. SSCB'de uzun yıllar yasak olan roman, 1985'deki demokratikleşme hareketi döneminde yayınlandı.
Doktor Jivago, SSCB resmi görüşüne uygun yazılmadığı gerekçesiyle reddedildi. 1957'de ilk kez İtalya'da basılan roman, kısa sürede çeşitli dillere çevrilerek dünyaca ünlendi. Pasternak, 1958 Nobel Edebiyat Ödülüne değer görüldü. Ancak, yapı... tümünü göster
Onlar çocuktular... En mükemmel elmasların saflığındaydılar... Ne ufak bir lekeleri... Ne de en ufak bir kusurları vardı... Ve ne de en ufak bir günahları... Ama onların saflığı kötülüğün saflığıydı... Pariste bir Ermeni katedralinde işlenen bir cinayet. Kan yok, cinayet aleti yok, yara bere yok... Biri yaşlı ve huysuz emekli bir polis, diğeri Çocuk Bürosunda görevli, ancak açığa alınmış uyuşturucu müptelası genç bir polis. Bu ikisi, gitgide hunharca bir hal alan ve peşpeşe işlenen cinayetlerin katilini veya katillerini bulmak için birlikte çalışmak zorundadır. Birbirlerine ihtiyaçları vardır, birbirlerini tamamlamaktadırlar. Ancak bu cinayetler sıradan bir seri katilin işi değildir. Gizli servisler, naziler,Yahudiler, ülke içinde ülkeler, ve siyah bölgeler... Sanki birileri bir şeyleri gizlemek istemektedir. Fransanın göbeğinde başka bir ülke olabilir miydi? Bu ülkeye kim veya kimler göz yumuyordu? Burada neler yapılmaktadır? Kaçırılan çocuklar ile öldürülenler arasındaki bağ nedir? İki polisin çabası cinayetleri açığa kavuşturmaya yetecek midir? Yoksa...
Onlar çocuktular... En mükemmel elmasların saflığındaydılar... Ne ufak bir lekeleri... Ne de en ufak bir kusurları vardı... Ve ne de en ufak bir günahları... Ama onların saflığı kötülüğün saflığıydı... Pariste bir Ermeni katedralinde işlenen bir cina... tümünü göster
Bugün, yediden yetmişe herkesin dilinde olan şarkıya da adını veren roman, Kerime Nadirin Samanyolunu sinemaya aktarma teklifini kabul etmesiyle ölümsüzleşir. Okurun romanda bulacağı konu, yine bir karasevdadır elbette ama farklı mekân ve kahramanlarda ve bu romana özgü biricikliği içinde bir karasevda.Romanın filme aktarılması ve bir kez daha ölümsüzlük kazanmasının öyküsünü ise Selim İlerinin Samanyoluna yazdığı giriş yazısından okuyalım:1959 yılının ilkyazında Neriman Köksal, Kerime Nadire telefon eder, Pesen Film adına bir ricası vardır: yapımcı, yönetmen Nevzat Pesen Samanyolunu beyazperdeye aktarmak istemektedir.Buluşulur; o gün görkemli güzelliği içindeki Neriman Köksal, Nevzat Pesen ve yönetmen Orhan Elmas, romancıya önerilerini söylerler. Kerime Nadir senaryoyu yazmaya başlar. Başrollerde Belgin Dorukla Göksel Arsoy oynayacaklardır.Samanyolunun ilk çevrimi büyük başarı sağlar. Yine aradan yıllar geçecek, eser, ikinci kez aktarılacaktır beyazperdeye. Hülya Koçyiğitle Ediz Hunun Samanyolu ilkinden de etkili olur; Samanyolu şarkısıyla bütün yurtta yankılanır.
Bugün, yediden yetmişe herkesin dilinde olan şarkıya da adını veren roman, Kerime Nadirin Samanyolunu sinemaya aktarma teklifini kabul etmesiyle ölümsüzleşir. Okurun romanda bulacağı konu, yine bir karasevdadır elbette ama farklı mekân ve kahramanlar... tümünü göster
Tarihin en eski milletlerinden birinin dirilişi...Ateşten geçerek, kan içinde, bir daha uyumamak, benliğini unutmamak, kandırılmamak, sömürülmemek, ezilmemek, ölmemek üzere çığlık çığlığa dirilişi...
Tarihin en eski milletlerinden birinin dirilişi...Ateşten geçerek, kan içinde, bir daha uyumamak, benliğini unutmamak, kandırılmamak, sömürülmemek, ezilmemek, ölmemek üzere çığlık çığlığa dirilişi...