Bazı eleştirmenlerin şeytanın avukatı sıfatını yakıştırdıkları Gündüz Vassafın gözden geçirilmiş ve genişletilmiş yeni baskısıyla sunduğumuz Cehenneme Övgüsü, içimizde büyütüp yaşattığımız küçük totaliter dünyalarımızı afişe ediyor, daha doğrusu yüzümüze vuruyor. Totalitarizmin -anne karnındaki bebeğin beslenmesi gibi- bireyle toplumu bağlayan göbek bağıyla semirdiğini, hayata ilişkin algılarımızı ve kimi dayatılan kimisini de gönüllü olarak kabul ettiğimiz kavramları irdeleyerek gösteriyor. Cehenneme Övgü, yazarın kendiyle hesaplaştığı, herkesi de hesaplaşmaya çağıran, hatta kışkırtan bir kitap.
Bazı eleştirmenlerin şeytanın avukatı sıfatını yakıştırdıkları Gündüz Vassafın gözden geçirilmiş ve genişletilmiş yeni baskısıyla sunduğumuz Cehenneme Övgüsü, içimizde büyütüp yaşattığımız küçük totaliter dünyalarımızı afişe ediyor, daha doğrusu yü... tümünü göster
Uzun yıllar boyunca kaybedenler kütüphanesinde yaşamanın ardından, dünyanın en güzel kadınıyla tanışıp onunla birlikte olursanız eğer, zaman içinde başınız derde girebilir. Ama, kadın yanınızdaysa, bir gün onun dediği gibi ''kahraman'' olabilirsiniz. Bu kesin.
Kitaplar, kahve yapım kültürü, soylu bir kapı zili, genç bir erkeği elde tutmanın yolları, inanılmaz bir rekabet, geri geri uçan uçaklar, kürtaj
..
daha başka şeyler ve aşk üzerine yazılmış en iyi kitaplardan biri.
(Arka Kapak)
Uzun yıllar boyunca kaybedenler kütüphanesinde yaşamanın ardından, dünyanın en güzel kadınıyla tanışıp onunla birlikte olursanız eğer, zaman içinde başınız derde girebilir. Ama, kadın yanınızdaysa, bir gün onun dediği gibi ''kahraman'&... tümünü göster
Asıl öykü ile ilgilenmeyen bir anlatıcı ve yetişkinliğe varmayan bir çocukluğun öyküleri...
Aynı soyadının önünde toplanmış beş kişinin belirip kaybolan dünyası...
Bu dünyada hiçbir şey göründüğü hatta yaşandığı gibi değil, her şey hatırlandığı gibi!
Daha önce İletişim'den Herkes Herkesle Dostmuş Gibi (2000) ve Veciz Sözler (2002) adlı yapıtları yayımlanan Barış Bıçakçı, bu kitabında çok zor bir işe kalkışıyor: Çocukluğun sihirli dünyasına giriyor. Ve ustalıkla geliyor bu işin üstesinden. Çocukluk halini, çocuk duyarlılığını has edebiyatla anlatan ince, kırılgan hikâyeler kuruyor. Yepyeni bir şey bu. Türkçe edebiyatta kimse çocukluğu böyle anlatmamıştı...
Asıl öykü ile ilgilenmeyen bir anlatıcı ve yetişkinliğe varmayan bir çocukluğun öyküleri...
Aynı soyadının önünde toplanmış beş kişinin belirip kaybolan dünyası...
Bu dünyada hiçbir şey göründüğü hatta yaşandığı gibi değil, her şey hatırlandığı gib... tümünü göster
Hayatın biricik anlamı olacak kadar derinden duyulan bir aşkın trajediye dönüştüğü bir romanda asıl sorgulanan, erdeme giden yolun zorluğudur. Erdeme giden yolda, insanın içinde hi&ccdil; dinmeyen bir sızı gibi varlığını daima hissettiren yalnızlıklar, bekleyişler, ayrılıklardan doğan ve tahammülü trajediler doğuran çatışmalar yaşanacaktır. Jerome bütün erdemlerini aşkıyla ayakta tutarken, Alissa gerçek erdemin her şeyden arınmış olması geretiğine inanır. Yazar, insanı düşünmeye ve kendi hayatını tartmaya iten bu romanıyla, aşk ve aşk yüzünden çekilen acıyı merkeze alarak insan ruhunun en derinlerine inmeyi bir kez daha başarır. Tercihlerini zor olandan yana kullananların yaşadığı iç fırtınaları gözler önüne seren; yazarın çarpıcı üslubuyla okuru silkeleyen Dar Kapı, unutulmayacak kitaplardan...
Hayatın biricik anlamı olacak kadar derinden duyulan bir aşkın trajediye dönüştüğü bir romanda asıl sorgulanan, erdeme giden yolun zorluğudur. Erdeme giden yolda, insanın içinde hi&ccdil; dinmeyen bir sızı gibi varlığını daima hissettiren yalnızl... tümünü göster
Timaş Edebiyatın Çağdaş Dünya Edebiyatı dizisinden çıkan ilk kitap Pastoral Senfoni, Nobel ödüllü yazar André Gidein en iyi bilinen eserlerinden birisidir. Huzuru yakalayabilmek için çırpınarak yaşayan ruhlar için aşk, acıya dönüştürülmesi en kolay, en hassas ihtiyaçlardan biridir. Kahramanların hepsi, ya Gidein kendisi ya da hayatında önemli rolleri olan yakınlarıdır.Pastoral Senfoni, bir kitap ismi olarak okuyucuya işin en başında, birden fazla dünyanın kapılarını aralar. Pastoral kelimesi, hem kırsal yaşamla, hem de Fransızcada Protestan din görevlilerine verilen pasteur adıyla bağlantılı olarak dinî ve manevi yönleri ağır basan bir hikâyenin anlatılacağını okuyucuya haber verir. Günlük türünde yazılmış eserde ortaya konan, bir hikâyeden ziyade, çok sesli bir senfonidir.Günlük, bizi hem papazın, hem de karısı, oğlu ve âşık olduğu kör kızın dünyalarına götürürken, çok sesli bir senfoniye dönüşür. Gide romanın adıyla, Beethovenın en önemli eserlerinden biri olan Pastoral Senfoniye gönderme yapar. Bir papaz dünyanın ve aslında yaşamın bütün renklerini kör bir kıza, bu senfoni aracılığıyla anlatmaya çalışır.
Timaş Edebiyatın Çağdaş Dünya Edebiyatı dizisinden çıkan ilk kitap Pastoral Senfoni, Nobel ödüllü yazar André Gidein en iyi bilinen eserlerinden birisidir. Huzuru yakalayabilmek için çırpınarak yaşayan ruhlar için aşk, acıya dönüştürülmesi en kolay, ... tümünü göster
Yusuf Atılgan (1921-1989), roman ve öykülerinde unutulmaz karakterler ve edebi bir tarz yarattı. Türk romancılığında modern anlatımın en iyi örneklerini verdi. Hayata hep karşı kıyıdan baktı. Yapıtlarında psikolojik yabancılaşma ve yalnızlık temalarını ustalıkla işledi. Fanatik bir okur kitlesi oluşturdu. Tamamlayamadığı son romanı Canistan ise ilk kez okuruyla buluşuyor. Yusuf Atılgan şimdi tüm yapıtlarıyla YKYde. 1921de Manisada doğan Yusuf Atılgan İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü 1944te bitirdi. Bir yıl öğretmenlik yaptıktan sonra Manisanın Hacırahmanlı köyüne yerleşti ve çiftçilik yapmaya başladı. 1976da İstanbula yerleşti. 1980den sonra Milliyet (daha sonra Karacan) Yayınlarında danışmanlık ve çevirmenlik, kısa bir süre de Can Yayınlarında redaktörlük yaptı. 9 Ekim 1989da, üzerinde çalıştığı Canistan adlı romanını bitiremeden, geçirdiği bir kalp krizi sonunda Modadaki evinde öldü. Yusuf Atılgan 1955te Tercüman gazetesinin öykü yarışmasında Evdeki öyküsüyle (Nevzat Çorum adıyla) birinci, Kümesin Ötesi adlı öyküsüyle (Ziya Atılgan adıyla) dokuzuncu oldu. İlk romanı Aylak Adam 1957-1958 Yunus Nadi Armağanında ikincilik ödülünü aldı ve kitap 1959 yılında Varlık Yayınları arasından çıktı. 1973te yayımlanan Anayurt Oteli adlı romanını Ömer Kavur 1987de film yaptı ve film çok ses getirdi. TADIMLIKKöydeyken, dokuz yaşlarında, bir kış Tokuç Aliyle Ahmet Hocanın cami odasındaki okuma derslerine bir ay kadar gitmişlerdi. Bir gün derste Aliyle bir şeyler fısıldaşıp güldüklerinde Hoca Ne var gülecek hınzırlar, Allah Kelâmı ediyoruz burada deyip ikisini de falakaya yıkmış, bir daha derse gitmemişlerdi. Tokuç Osman oğlunu zorla göndermiş, ama Selim inat edip gitmemişti. Kızların önünde tabanlarına inen sopanın acısıyla bağırdığı için onuru kırılmıştı. O yıl imam hakkı olarak verilen buğdaya beygir tersi karıştırarak öcünü almıştı hocadan. Ne tuhaf, Makbuleyi falan unuttuk gitti yahu. Ulan Ali, bilmeden iyilik etmişsin bana, ama ileride bir gün soracağım sana. Hep on dönüm bağım olsa derdim, işte fazlası oldu, üstelik karım da var; gene de unutamıyom bana ettiğini.
Yusuf Atılgan (1921-1989), roman ve öykülerinde unutulmaz karakterler ve edebi bir tarz yarattı. Türk romancılığında modern anlatımın en iyi örneklerini verdi. Hayata hep karşı kıyıdan baktı. Yapıtlarında psikolojik yabancılaşma ve yalnızlık temaları... tümünü göster