yasemin kılcı duman

Detayları:  kocaeli,
İlgi Alanları:  oğlum, yemek yaparak eğlenenlerdenim, gezerim hatta deli gibi gezerim. kitap okuyorum dememe gerek yok herhalde
Sevdiği Kitaplar Türleri:  yazım dili güzel olan her tarz kitabı okuyabilirim.
Hakkında: 
anneyim, iyi bir eşim, öğretmenim, okurum, gezerim, yemek yaparım, yemek yemeyi severim, doğayı, ağaçları, çiçekleri, en önemlisi insanları çok severim.
8 takip ettiği ve 2 takip edeni var. 32 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

yasemin kılcı duman şu an okuyor.
Sen Benim Diğer Yarımsın

Dünyada birbiri için yaratılmış kaç insan vardır?

Ruh ikizleri; yalnızca onlar bu büyüyü taşır. Toprağa düşen yıldırım kadar nadir gelirler dünyaya. Ama bir araya gelip âşık olduklarında... İşte o zaman, toprak ikiye bölünür. Gökyüzü deryaya, derya ateşe hücum eder. Kargaşa yağar evrenin her bir köşesine, sel olur...

Zarlar atılır, yıldızlar kesişir; ardından Poppy ve Noah düşürür toprağa o ilk kıvılcımı. Fakat o şey, iki büyülü ruhun karşısında durmaktadır, sanki görünmez bir duvar gibi. Felaket, kıyamet, ölüm; engelleyebilir mi kucaklaşmasını alacakaranlıkla gecenin?

"Gerçek aşkın karşısında kim durabilir?"

"Korkusuz, taze, ateş kadar sıcak bir roman: Sen Benim Diğer Yarımsın. Kesinlikle soluksuz okuyacaksınız."
-Amazon-

"Herkes hayatında bir defa da olsa ruhunun derinliklerinde gerçek aşkı tatmıştır. İşte bu kitap size o tadı tekrar hatırlatacak."
-Usbourne Yayın Grubu-

"Evreni kaosa sürükleyen sıradan âşıkların, sıra dışı aşk hikâyesi. Bu roman kalbinizi ateşe verecek. Tıpkı benimkini verdiği gibi."
-C. J. Skuse-

"Romeo ve Julieti bir kenarda tutun ve Poppy ve Noahla tanışın."
-The Lancashire Evening Post-
(Tanıtım Bülteninden)

Dünyada birbiri için yaratılmış kaç insan vardır?

Ruh ikizleri; yalnızca onlar bu büyüyü taşır. Toprağa düşen yıldırım kadar nadir gelirler dünyaya. Ama bir araya gelip âşık olduklarında... İşte o zaman, toprak ikiye bölünür. Gökyüzü deryaya, der... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 8 ay
Böğürtlen Kışı

Kalbinizin derinliklerine işlenen acıyı, tek kelimeyle nasıl dile getirirsiniz?
"Canım Daniel'ım,
Kaybolduğun gün dünyam sona erdi, canım oğlum. Seni her kim alıp götürdüyse, seninle birlikte kalbimi, hayatımı da çaldı. Ben senin gülümsediğini görmek, kahkahalarını duymak, mutluluğunu paylaşmak için yaşıyordum…"
Vera Ray 1933 yılının o karlı mayıs akşamında üç yaşındaki oğlu Daniel'ı son kez öptüğünü bilmiyordur. Her ne kadar oğlunu yalnız bırakma düşüncesinden nefret etse de hayatlarını devam ettirmek için çalışmak zorundadır. Tek avuntusu, gün ağardığında küçücük oğluna sarılacak olmasıdır. Ancak Vera geri döndüğünde karşılaştığı manzara, Daniel'ın boş yatağıdır. Bir de karlar içine gömülmüş olan oyuncak ayısı…
Seksen sene sonra Seattle yine mayıs ayında karlar altındadır. Köklü bir gazetede muhabir olan Claire Aldridge, bu doğaüstü olayı haber yapacaktır. Araştırmalarına devam eden Claire, küçük çocuğun bu zamana kadar sonuçlanmamış kaçırılma davasıyla karşılaşır. Evlat kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi bilen Claire, bu olayı çözmeye karar verir. Ancak çözdüğü her düğümün, onu Vera'yla olan bağlantısına yaklaştırdığından habersizdir…
Böğürtlen Kışı aşkı, umudu ve umutsuzluğu derinden anlatan muhteşem bir kitap. Bu öyküyü yüreklerinizden kolay kolay silip atamayacaksınız.
(Tanıtım Bülteninden)

Kalbinizin derinliklerine işlenen acıyı, tek kelimeyle nasıl dile getirirsiniz?
"Canım Daniel'ım,
Kaybolduğun gün dünyam sona erdi, canım oğlum. Seni her kim alıp götürdüyse, seninle birlikte kalbimi, hayatımı da çaldı. Ben senin gülümsed... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 8 ay
yasemin kılcı duman bir değerlendirme yaptı.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 8 ay
yasemin kılcı duman şu an okuyor.
Aşk

Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanıdım, hikâyeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti. Fırınlarda ekmek kalmadı; ben hâlâ ham, hâlâ aşkta bir çocuk gibi toy...Hamuş derdi Mevlana kendine. Yani Suskun. Düşündün mü hiç bir şairin, hem de nâmı dünyayı sarmış bir şairin, yani işi gücü, varlığı, kimliği ve hatta soluduğu hava bile kelimelerden müteşekkil olan ve elli binden fazla muhteşem dizeye imza atmış bir insanın, nasıl olup da kendine SUSKUN adını verdiğini.. Kâinatın da tıpkı bizimki gibi nazenin bir kalbi ve düzenli bir kalp atışı var. Seneler var ki nereye gidersem gideyim o sesi dinledim. Her bir insanı Yaradanın emaneti saklı bir cevher addedip, anlattıklarına kulak verdim. Dinlemeyi sevdim. Cümleleri, kelimeleri ve harfleri... Oysa bana bu kitabı yazdıran şey som sessizlik oldu.Mesneviyi şerh edenlerin çoğu bu ölümsüz eserin b harfiyle başladığına dikkat çeker. İlk kelimesi Bişrev!dir. Yani Dinle! Tesadüf mü dersin ismi Suskun olan bir şairin en kıymetli yapıtına Dinle! diye başlaması. Sahi, sessizlik dinlenebilir mi?Bu romanda her bölüm aynı sessiz harfle başlar. Neden? diye sorma, ne olur. Cevabını sen bul. Ve kendine sakla.Çünkü öyle hakikatler var ki bu yollarda, anlatırken bile sır kalmalı.
A. Z. Zahara - Amsterdam, 2007

******

Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanıdım, hikâyeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti. Fırınlarda ekmek kalmadı; ben hâlâ ham, hâlâ aşkta bir çocuk gibi toy...
Hamuş derdi Mevlana kendine. Yani Suskun. Düşündün mü hiç bir şairin, hem de nâmı dünyayı sarmış bir şairin, yani işi gücü, varlığı, kimliği ve hatta soluduğu hava bile kelimelerden müteşekkil olan ve elli binden fazla muhteşem dizeye imza atmış bir insanın, nasıl olup da kendine SUSKUN adını verdiğini..?
Kâinatın da tıpkı bizimki gibi nazenin bir kalbi ve düzenli bir kalp atışı var. Seneler var ki nereye gidersem gideyim o sesi dinledim. Her bir insanı Yaradanın emaneti saklı bir cevher addedip, anlattıklarına kulak verdim. Dinlemeyi sevdim. Cümleleri, kelimeleri ve harfleri... Oysa bana bu kitabı yazdıran şey som sessizlik oldu.


******

Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanıdım, hikâyeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti.... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 8 ay
yasemin kılcı duman okumuş bitirmiş.
Aşk

Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanıdım, hikâyeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti. Fırınlarda ekmek kalmadı; ben hâlâ ham, hâlâ aşkta bir çocuk gibi toy...Hamuş derdi Mevlana kendine. Yani Suskun. Düşündün mü hiç bir şairin, hem de nâmı dünyayı sarmış bir şairin, yani işi gücü, varlığı, kimliği ve hatta soluduğu hava bile kelimelerden müteşekkil olan ve elli binden fazla muhteşem dizeye imza atmış bir insanın, nasıl olup da kendine SUSKUN adını verdiğini.. Kâinatın da tıpkı bizimki gibi nazenin bir kalbi ve düzenli bir kalp atışı var. Seneler var ki nereye gidersem gideyim o sesi dinledim. Her bir insanı Yaradanın emaneti saklı bir cevher addedip, anlattıklarına kulak verdim. Dinlemeyi sevdim. Cümleleri, kelimeleri ve harfleri... Oysa bana bu kitabı yazdıran şey som sessizlik oldu.Mesneviyi şerh edenlerin çoğu bu ölümsüz eserin b harfiyle başladığına dikkat çeker. İlk kelimesi Bişrev!dir. Yani Dinle! Tesadüf mü dersin ismi Suskun olan bir şairin en kıymetli yapıtına Dinle! diye başlaması. Sahi, sessizlik dinlenebilir mi?Bu romanda her bölüm aynı sessiz harfle başlar. Neden? diye sorma, ne olur. Cevabını sen bul. Ve kendine sakla.Çünkü öyle hakikatler var ki bu yollarda, anlatırken bile sır kalmalı.
A. Z. Zahara - Amsterdam, 2007

******

Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanıdım, hikâyeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti. Fırınlarda ekmek kalmadı; ben hâlâ ham, hâlâ aşkta bir çocuk gibi toy...
Hamuş derdi Mevlana kendine. Yani Suskun. Düşündün mü hiç bir şairin, hem de nâmı dünyayı sarmış bir şairin, yani işi gücü, varlığı, kimliği ve hatta soluduğu hava bile kelimelerden müteşekkil olan ve elli binden fazla muhteşem dizeye imza atmış bir insanın, nasıl olup da kendine SUSKUN adını verdiğini..?
Kâinatın da tıpkı bizimki gibi nazenin bir kalbi ve düzenli bir kalp atışı var. Seneler var ki nereye gidersem gideyim o sesi dinledim. Her bir insanı Yaradanın emaneti saklı bir cevher addedip, anlattıklarına kulak verdim. Dinlemeyi sevdim. Cümleleri, kelimeleri ve harfleri... Oysa bana bu kitabı yazdıran şey som sessizlik oldu.


******

Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanıdım, hikâyeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti.... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 8 ay
Beyaz Gemi

Aytmatov, milletinin tarih boyunca kazandığı sosyal, kültürel, ahlaki, edebî, askeri yani, bütün maddi, zenginliğini eserlerine yansıymış, yaşadığı coğrafyanın insanının tarih içinde kazandığı değerleri, acılarını, kahramanlıklarını, tecrübelerini yazıya döküp ölümsüzleştirmiş, halkının içine düştüğü zor durumları eserlerinde en güzel şekilde anlatmış, onların çözümlerine dair ipuçları göstermiş, eserlerinde kendi ifadesi ile ‘tipik insanı ortaya koymaya çalışmış bir yazardır. Hikâyelerinde milletinin temel mülkü olan millî hafızaya ait efsane, destan, masal, hikâye ve türküleri, bunların meydana geldiği şartları, ardındaki hikâyeleri, insanları kullanırken, Kırgız Türk kültürünü, psikolojisiyle, duyuş ve anlayış tarzıyla, maddi manevi zenginliğiyle o kültürü bina edenlerin evlatlarına yeniden hatırlatmaya çalışmıştır.Her yazar bir milletin çocuğudur ve o milletin hayatını anlatmak, eserlerini kendi millî gelenek ve törelerini kaynak alarak zenginleştirmek zorundadır. Benim yaptığım önce bu, yani kendi milletimin geleneklerini ve hayatını anlatıyorum. Fakat orada kaldığınız takdirde bir yere varamazsınız. Edebiyatın millî hayatı ve gelenekleri anlatmanın ötesinde de hedefleri vardır. Yazar, ufkunu millî olanın ötesine doğru genişletmek ve ‘evrensel olana ulaşmak için gayret göstermek durumundadır. İyi yazar ‘tipik insan ortaya koyma ustalığına erişen yazardır.

Aytmatov, milletinin tarih boyunca kazandığı sosyal, kültürel, ahlaki, edebî, askeri yani, bütün maddi, zenginliğini eserlerine yansıymış, yaşadığı coğrafyanın insanının tarih içinde kazandığı değerleri, acılarını, kahramanlıklarını, tecrübelerini ya... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 8 ay
Daha Fazla Göster

yasemin kılcı duman şu an ne okuyor?

Sen Benim Diğer Yarımsın

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.