Zamanın daha ağır aktığı, hayatın ritminin daha çok mahalle aralarında karar bulduğu vakitler.
Gaz lâmbasının ışığında içilen nohut kahvesinin ağızda buruk bir tat bıraktığı dönemler.
Arka planda Türkiye, pek çok çalkantının içinden geçerken bile kendini bildi bileli çeyiz işleyen bir genç kız Mücellâ.
Adım adım hayattan çekilirken bunu neredeyse hiç fark etmeyen... Neyi beklediğini bilmeden bekleyen...
Derken günün birinde, kıyısında kaldığı hayata son bir çabayla dönmek isteyen...
Zamanın daha ağır aktığı, hayatın ritminin daha çok mahalle aralarında karar bulduğu vakitler.
Gaz lâmbasının ışığında içilen nohut kahvesinin ağızda buruk bir tat bıraktığı dönemler.
Arka planda Türkiye, pek çok çalkantının içinden geçerken bile... tümünü göster
Romanın kahramanlarından Felâtun Bey, batılılaşmayı düşünsel boyutta değil sadece lüks içinde yaşamak olarak algılayan ve bu anlayışta sürdürdüğü yaşamıyla gülünç durumlara düşen mirasyedi bir gençtir.
Râkım Efendi ise gelenek göreneklerine bağlı, çalışkan biridir. Gayretli ve azimli çalışmalarının sonucunda o, istediği hayata kavuşurken; Felâtun Bey hatalarının bedelini öder ve babasından kalan mirası bitirir. Borçlarını ödemek için yaşamının sonuna kadar çalışmak zorunda kalır. Roman boyunca doğu-batı karşılaştırması yapan yazar, bey ve efendi sözleriyle de kahramanlarının yaşam biçimlerini belirginleştirir. Zaman zaman okuyucuya öğüt verir ve onların kahramanlar hakkındaki düşüncelerini yönlendirir. Türk romanının emekleme sürecinin ürünlerinden biri olan bu eser alafrangayla alaturkayı da karşılaştırma konusu yapmıştır. Döneminin en önemli romanıdır.
******
Bu eserde; romanın kahramanlarından Felâtun Bey ile Râkım Efendi iki arkadaştır. Yanlış batılılaşmayı temsil eden ve kimlik bunalımı yaşayan Felâtun Bey, kendini çok bilgili biri olarak tanıtır. Râkım Efendi ise çalışkan, ağırbaşlı biridir. Bu iki tezat kişiliğe sahip arkadaşın yaşam şeklinden yola çıkarak yazar yanlış batılılaşmayı eleştirmektedir. O dönemin yaşam biçimini merak eden sizlerin, ilgiyle okuyacağınıza inandığımız bu romanı, özgün dilini koruyarak ve Sözlükçeli olarak yayımladık.
************
Felâtun Bey alafranga yaşamak için Üsküdardaki bahçeli güzel konağım satıp Tophanenin Beyoğluna yakın taraflarında bir ev yaptırır. Görünüşte büyük kalemlerin birinde memurdur. Ancak günlerini gezip tozmak ve eğlenmekle geçirir. Babasımn ölümünden sonra payına düşen on altı bin liralık mirası çarçur ettikten sonra yaşamın zorluğunu anlar...
******
Romanın kahramanlarından Felâtun Bey, batılılaşmayı düşünsel boyutta değil sadece lüks içinde yaşamak olarak algılayan ve bu anlayışta sürdürdüğü yaşamıyla gülünç durumlara düşen mirasyedi bir gençtir.
Râkım Efendi ise gelenek göreneklerine bağlı, ç... tümünü göster
Bir bütün idim ben Leylâ ile. Sense Leylâyım diyorsun. Sen Leylâ isen eğer; beni yakmaya hayalin yeter, takatim yok sana kavuşmaya. Varlığı olmayan bir zerreye aynadan ne fayda? Canım gideli hayli zamandır, cismindeki bir başka candır; bir özge candır. Sensin beni benden ayıran, uzaklaştıran. Ben yokum, senin tecellin var. Vuslatının ağır yükünü kaldıramam ki. Önceleri sen vardın, şimdi ben yok oldum. Manevi dünyamda dostum daima sensin. Dış görünüşe değer verme bahsi ortadan kalktı artık. Gönül çok önceleri sana koştu canım seninle gitti. Şimdiki canım Leylâya değil, Mevlâya yönelik. Birlik yolunda seninle olmam, yanarım. Şimdi, gözümün nuru, gönlümün aydınlığı!.. Ben maskaralığa nam salmışım nam salmışım bari sen bu yola girme. İçinden çıkma namus perdesinin. Mecnun olan benim; bana yaraşır delilik, kınamışlık. Şimdi git, aşk töresini, âşıklık geleneğini, maşuk gidişatını bozma. Gir şimdi, ey vefalı! Açtırma kötü söz arayanların dudaklarını; sakız verme dedikodu arayanların ağızlarına. Beni aramaya çıktığını âleme bildirip deliliğine ferman yazdırma. Kimse seni burada görmeden git. Ben ki varım; sen içimdesin, bunu bil!..
Bir bütün idim ben Leylâ ile. Sense Leylâyım diyorsun. Sen Leylâ isen eğer; beni yakmaya hayalin yeter, takatim yok sana kavuşmaya. Varlığı olmayan bir zerreye aynadan ne fayda? Canım gideli hayli zamandır, cismindeki bir başka candır; bir özge candı... tümünü göster
Her kadın Hacer'dir...
Aşk-ı Sükûn alışılmışın dışında bir roman... Nuriye Çeleğen, bu kitapla çıktığı yolculukta, hakiki aşkın sırrını arıyor. Hepimizin az çok bildiği kıssa-yı İbrahim'den (a.s.) hareketle iki kadının gözlerinden aşkın tabiatını ve farklı kalplerdeki tecellilerini okumamızı teklif ediyor. Kur'an-ı Hakîm'den ve hadis kaynaklarından yararlanılarak ortaya çıkarılan bu eser, kıssanın kadınlara bakan cihetlerini anlatmasıyla da özgün bir boyut taşıyor. Peygamber annelerinin bu değerli hayat hikayesini, bizzat Hz. Hacer ve Hz. Sâre validemizin gözlerinden okumak isteyenler için, elinizdeki roman doğru bir seçim...
Her kadın Hacer'dir...
Aşk-ı Sükûn alışılmışın dışında bir roman... Nuriye Çeleğen, bu kitapla çıktığı yolculukta, hakiki aşkın sırrını arıyor. Hepimizin az çok bildiği kıssa-yı İbrahim'den (a.s.) hareketle iki kadının gözlerinden aşkın... tümünü göster
2016'da kac kitap okumayi hedefliyorsunuz?
2016'da kac kitap okumayi hedefliyorsunuz?
Yıl 1967. Sıkıntılar günler... Cehaletin koyu karanlığı içinde, kitap okuyanlara, hayatı anlamak, inandığı gibi yaşamak isteyenlere tahammül yok! Minyeli Abdullah yayımladı. Yaşanan sıkıntıları dile getirdi, milyonların duygularına tercüman oldu. Yıl 1987. Minyeli Abdullah, evet bir roman, yasaklandı. Yazarı yargılandı. Bir yıl sonra beraat etti. Ona olan ilgi, yıldan yıla katlanarak arttı. Ülkemizde en çok baskı yapan, en çok okunan bir ´klasik´ oldu. Filmi yapıldı, gişe rekorları kırdı.
Yıl 1967. Sıkıntılar günler... Cehaletin koyu karanlığı içinde, kitap okuyanlara, hayatı anlamak, inandığı gibi yaşamak isteyenlere tahammül yok! Minyeli Abdullah yayımladı. Yaşanan sıkıntıları dile getirdi, milyonların duygularına tercüman oldu. Yıl... tümünü göster
zeynep ermiş şu anda kitap okumuyor.