asau, 78 adet değerlendirme yapmış.  (11/12)
Yaban
Yaban

5

Köylü ile aydın kesim arasındaki çatışmayı anlatan güzel bir eser. Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu insanının olan bitene olaylara bakışını vs. anlatıyor. Köylü kesimin bir çok şeyden -meğer- haberdar olmadığını anlıyorsunuz kitaptan. Yazarın, o dönemi anlatırken köylülerin cahil bir şeyden anlamayan hayvan gibi yaşayan özellikle savaşa bu kadar kayıtsız kalan biçare mahluklar olarak betimlemesi tam bir resmi ideoloji dayatmasının ürünü. Romanda çok yalın ve gerçekçi anlatımlar da var. Özellikle Yunan askerlerinin köye geldiklerinde meydana gelen olaylar çok güzel anlatılmış, etkilenmemek mümkün değil. Kaybedilmeyen şeyin kıymeti kaybedilmeden anlaşılmazmış! Olayların geçtiği köyün adının verilmemesinin nedenini de anlamadım. Romanda köylünün yalnızca olumsuz yönlerinin gösterilmesi yanında olumlu yönleri de gösterilseydi tam roman olurdu.

Fareler ve İnsanlar
Fareler ve İnsanlar

8

Bir roman boyutlarına göre baya küçük olan bu kitabı yıllar önce ilk okuduğumda beni çok etkilemişti. Bugün tekrar okudum ve kitabı daha iyi bir özümsedim. Bu kitap bize insanların fikir ve görüşleri bir birlerine ne kadar zıt olursa olsun dost olabileceklerini en güzel bir şekilde ispatlıyor!

Babalar ve Oğullar
Babalar ve Oğullar

4

Bu kitap iki kuşak arasındaki çatışmayı işlemiş. Babalar muhafazakarlığı, oğullar ise liberalliği temsil ediyor. Kitapta kuşak çatışması gerektiğinden daha sığ işlenmiş. Daha gelişmiş bir içerik bekliyordum. Nihilizm hakkında temel bilgisi olanlar için öğretici bilgiler içeriyor. Bu konuda fazla bir beklentisi olanlar hayal kırıklığına uğrayacaktır. Turgenyev'ın anlatımı, dili ve kurgusu kolay anlaşılıyor. Okurken insan sıkılmıyor.

Vadideki Zambak
Vadideki Zambak

7

Bu romandaki uzun tasvirler dikkat çekici. Bu uzun tasvirler bazen insanda bir bıkkınlık oluşturuyor. (En sıkıcı eserler listesine girebilecek bir kitap) Ancak betimlemeler bazen sıkıcı olsa da olağanüstü betimlemeler var romanda. Balzac'ın kitaplarının dili bana ağır geliyor. Roman, duyguları insana birebir işleyebiliyor. Beni etkileyen en önemli şey Felix'in mektubu oldu. Ayrıca Henriette'nin sadakatine de hayran oldum! Her ne kadar bu aşk anlayışı biraz sorunlu olsa da... Bazılarımız bu aşka hayran olacaktır. Acaba hayran olunan gerçekten aşk mıdır, yoksa başka bir şey mi? Acaba ortada gerçekten bir aşk var mı?

Goriot Baba
Goriot Baba

6

Kitabın özellikle başlarında çok sıkıldım. Tasvirler ve betimlemeler kafamı karıştırdı, çünkü uzun tasvirler yoruyor insanı. Tabi betimlemeler ve tasvirler romanın geçtiği devri daha iyi anlatması bakımından iyi bir işçilik ve ustalığın ürünü olduğu açıkca görülüyor. Özellikle doğa ve eşyaları, okuyucunun gözünde çok iyi calandırdığı yani tasvirde olduğu kadar insanların karakterlerini, amaçlarını, düşüncelerini çok iyi betimlesi ve iyi çıkarımlar yapması dolayısıyla iyi bir eserdir. Balzac bu kitabında, toplumu, olayları ve insanların durumunu gerçekçi bir şekilde anlamaya ve anlatmaya çalışmıştır kanımca. Goriot Baba'nın kızlarına olan aşırı bağlılığı açıkcası çok ilginç geldi bana. Bir tarafta çıkarsız sevgi, diğer tarafta ise çıkarlara dayalı zoraki bir ilişki. Kitabı bitirince aklımda kalan tek soru, suçlu kim? (Baba/çocuklar/toplum/sitem/kader mi/mu)

Beyaz Diş
Beyaz Diş

5

Jack London çok iyi kurgulanmış bir roman yazmış. Vahşi bir kurdun nasıl evcilleştiğini hayretle izliyorsunuz. Kurtlarla ilgili de birşeyler öğreniyorsunuz. Hayret ettiğim şeylerden biri de Beyaz Diş'in bir köpekle anlaşması iletişim kurmasıydı, diğer biri ise onun köpek dövüşlerine katılması. Bu kitabı okuduktan sonra köpeklere karşı bakış açım değişti! Kitabı bir süre okuduktan sonra Beyaz Diş'in bir hayvan olduğunu unutuyorsunuz, sanki bir insanmış gibi düşünmeye başlıyorsunuz! Yazar olay örgülerini çok iyi kurgulamış. İnsanı ta yüreğinden yakalamayı becermiş.

Derviş ve Ölüm
Derviş ve Ölüm

5

Meşa (Mehmet) Selimoviç 1942 yılında faşist Hırvat güçler tarafından kurşuna dizilen ağabeyinin ölümü, kendisi üzerinde büyük bir etki bırakmış ve bu romanı yazmış. Kitabın adına bakarak daha baştan yanlış bir algılama içine girebiliriz. Çünkü bu kitaptaki derviş bildiğimiz dervişlerden çok farklı. Adı derviş olan fakat güncel hayat içinde tümüyle ihtiras, kin ve intikam duygusu hala üzerinde etkili olan bir derviş. Ayrıca yazarın mevlevilik konusunda nekadar bilgili olduğundan şüpheliyim. Romanın baş karekteri mevlevi şeyhi Ahmed Nuruddin'in ölümü yaklaşanları teselli etmek için çağrıldığında yaptığı teselli konuşmalarındaki ölüm anlayışı, ölüme Şeb-i Aruz, kavuşma gecesi diyen Hz. Mevlana'nınkinden çok farklı. Eğer dervişlik, tasavvuf, mevlevilik konusunda bir roman okumak istiyorsanız beklentinizi karşılayacak bir eser değil. Kitaptan hoşuma giden bir kesit: Öldüğüm gün taşınırken tabutum acı duyacağını sanma bu dünyanın ardından... Ağlayarak yazık oldu diye konuşma. Yok oluyorlar mı batınca güneş ve ay? Ölüm sandığın şey, aslında doğuştur. Zindan gibi görünür mezar, oysa ruh özgürlüğe kavuşur Hangi tohum büyümez ekilince toprağa? İnsan tohumundan şüphen mi var yoksa?