"Vay be ne kitap,ne yazar,SEP senin kurgu gücüne bana yaşattırdıklarına hayranım..Böyle duygu yoğunluğunu yaşattırmak her yazara nasip olmaz. Chicago Stars serisinin 4. kitabında iki yaralı yürek ve bir o kadar umutsuz iki kişinin yolları kesişmesi.Bu kitapta da iki çiftin hikayesi vardı. Kurgu ve kalem gücünün ortaya çıktığı bir kitap. Öyle ki elinize alıyorsunuz bırakamıyorsunuz. Dünya ile ilişkinizi kesiyorsunuz... O satırlar aktı aktı gitti hiç bitmesin istedim.Şimdi serinin gelecek kitabını beklemek kalıyor yine maalesef. Kısaca Karısını ve çocuğunu kaybeden bir adamın trajik öyküsü ile beş yaşındaki oğluna sağlığına kavuşturmak iyi bir yaşam sunmak için ruhunu şeytana bile satmaya göze almış çaresiz bir kadın.. Müthiş bir duygu sağanağı vardı bazı bölümlerde . Muhakkak okumalısınız...Kesinlikle tavsiye ederim... http://hulyami.blogspot.com/2014/01/kucuk-bir-hayal-kur-susan-elizabeth.html "
Kitap Adı: İçimdeki Fırtına Yazar Adı : Rosemary Rogers Orjianl Adı : The Wildest Heart Goodreads Puanı : 5/3,82 Puanım 5/4 Offff be ne romandı...Şoklardayım..Uzun zamandır okuduğum en sert roman..Tarihsel ve romantik bir kitap okumayı hedefliyorsanız bu kitaptan uzak durun. Çok acı var bu romanda. Beni sevdiğim bir tarz değildi.Yıllar önce Lesley Pearse''in bir kitabı Beni hatırla romanını hatırlattı bana..Bu kadar sert bulmama elimden fırlatıp atma isteğime karşın elimden de bırakamadım. Her zaman toz pembe romanlar okumayacağız kabul ama bu kadar da sert romanı her okuyucu okuyamaz..Bunu kabul edelim..Tavsiye eder miyim?!!! Biraz düşünürüm. Bu kitabı elinize almadan önce her türlü acıya,tecavüze,cinsel istismara hazır olun..Tam da bu temalar bol miktarda var romanda.. Romanın sonunda hiç tahmin edemediğim bir son vardı. Hele bir kadın vardı ki onun düşmanlıktaki sınırsız hayal gücüne hem hayran oldum hem de nefret ettim.. Böylesi güçlü bir kurgu fakat çok fazla cinsel istismarın olduğu kitabı her şeye rağmen okumak istiyorsanız sinirleriniz ve dayanma gücünüz biraz sağlam olmalı.Bu kitabı okurken şoklardan şoklara ne kadar girersem gireyim yazarın kalemini çok beğendim. Çok etkilendim.Ara sıra böyle deyim yerinde ise tokat atan cinsinden kitap okumak isterim.. Rowena Dangerfield onu istemeyen bir anne kanun kaçağı bir babaya sahipti. Onu yetiştiren dedesi idi. Dedesi öldükten sonra da annesinin yanına geri dönmek zorunda kalır.Başta onu istemeyen üvey babasının tecavüzüne uğrar ve bu Amerika'ya babasının yanına dönünceye kadar d devam eder. Zaten annesi onu bir an önce başından atmanın yolunu aramaktadır .Babasından kalan büyük mirasa sahip olmak için Amerika'ya gider. Yaşadığı hayatı geri bırakmak için tam da büyük bir fırsattır bu. babasına gelince yaşadığı topraklarda ki kan davasına son vermek için delice merak ettiği kızından medet ummaktadır. Kızının annesini hiç sevmemiş ayarllanan bu evlilikten bir evlat sahibi olduktan sonra karısınıı peşini bırakmıştır.Onun tek sevdiği kadın vardır herkesin her şeyin yıkımına sebep olan Elena Kordes onun ne kadar kinci bir kadın olduğunu bile bile sevmekten vazgeçmemiş kan davasına sebep olsada onu sevmekten asla vazgeçmemiştir. Guy Dangerfield'in bir de ortağı vardır Todd Shannon kesinlikle bu kan davasının baş aktörlerinden dir. Guy'in ortağı olduğu SD malikanesini ve topraklarını sadece kendine istemektedir. Rowena ortağı ile tanıştıktan sonra işinin hiç kolay olmadığını anlamıştır. Todd Shannon önce onu sindirmeye çaılşır,sonra da kendisi ile evlenmesi için baskı yapmaya başlar. Rowena'ya tek kişi yardımcı olamaya çalışır Todd Shannon'un varisi Mark Shannon.. Roena'yı bu kadar karışık olayların içinde tek kişi hem etkiler hem kendinden nefret ettiren kişi ise Lucas Cordes idi...Romandaki kilit karakter Lucas idi..Herşeyden hem haberi olup hem de bir şey bilmeyen karakter.. Yarı Apaçi olan bu genç adam annesine ölümcül derece de bağlı Todd Shannon'dan da nefret edip ondan intikam almaya çalışan bir savaşçı idi.. Çok etkilendim okurken..Çok sinirlendim,şaşırdım,dehşete uğradım..Ama elimden de bırakamadım. Sağlam sinirlere sahipseniz tavsiyemdir... http://hulyami.blogspot.com/2014/01/icimdeki-frtna-rosemary-rogers.html
Kitap Adı : Arzulanan Kadın Yazar Adı : Sylvia Day Orjinal Adı : Ask For İt Goodreads Puanı : 5/3,81 Puanım : 5/4,5 Sylvia Day 2013 yılında tanıdığım yazarlardan. Yazarı tanımak benim için bir sürpriz oldu aslında çünkü kaleminden bu kadar zevk alacağımı beklemiyordum..Doğan Kitap'dan çıkmış olan Crossfire Serisini henüz okumadım çevirinin kötü olduğunu duyduğum için bu konu da kararsızım. Pegasus Yayınevi'nden çıkan Historical kitaplarının tiryakisi oldum. Her kitabını okuyuşumda beni bambaşka diyarlara götürüyor.Aşk sahnelerini her ne kadar çoğumuzun cüretkar bulacağı düzeyde yazsa da yazarın yansıttığı aşkı okumayı çok seviyorum. Buna ek olarak da bu kitap dört kitaplık Goergian Serisi 1714-1830 dönemlerinde geçiyor. Casusluk Tarih Tomans,Tutku,Erotizm temaları ile işlenmiş. Yazar aşk ile tutkuyu çok iyi harmanlıyor ve kalemi çok etkili. Bu okuduğum üçüncü kitabı konu ve tema bakımından çok zengin. Özellikle belirtmek istediğim roman ve filmlerde cüretkar aşk sahnelerinden hoşlanmıyorsanız bu yazara hiç yaklaşmayın derim. Çünkü bu romanda son zamanlar da moda olan tipte olmasa sa oldukça cüretkar sahneler var. Fakat bu sahneler de sapkınlık yok sadece çok cüretkar, romanda sahiplenici bir aşk da var. Kıskanan erkek ve kadın var. Üçüncü şahıs ile paylaşım yok.Zaten o tipte bir kitap olsa kitabın yanına bile yaklaşmazdım. Kitabın Konusu : Lady Elizabeth Hawthorne nişanlısı Marcus Asford'u dört yıl önce apansız terk ederek bir başka erkek ile apar topar evlenmişti. Marcus o olaydan sonra ülkeyi terk eder. Babası ölünceye kadar da dönmez..Ayrıca Kraliyet için çalışan gizli bir teşkilat için de çalışmaya başlamıştır. Elizabeth'in onu terk etmesinden dört yıl sonra dönmüştür ülkeye. Onun kocasını bir yıl önce öldürüldüğünü de öğrenir. Teşkilattaki şefi Elizabeth koruması için onu görevlendirmek ister fakat geçmişlerini öğrenince başka birisini görevlendirmek isterse de Marcus şefini ikna eder. Lord Hawthorne katillerini bulmak ve Elizabeth'i koruma görevlerini üstlenir. Dört yıl önce Elizabeth tarafından terk edilmiş olmasının acısını içinden atamamış ve nedenini öğrenememiştir.O yüzden onunla aynı ülkede kalamamış onun başka bir erkekle olmasını kesinlikle kabullenememiş bu durum ona büyük bir acı vermiş onu içinde saplantı haline getirmiştir.. İşte onu korurken bu eski hesaplaşmayı da Elizabeth ile yaparak ondan hesap sormayı ondan acımasızca intikam almayı hedeflemiş ve ona olan ihtiyacını gidermeyi hedeflemesi aralarındaki cinsel gerilimin etkisi ile de birbirlerine daha da fazla bağlanırlar..Öyle ki birbirlerinden denedikleri halde kopamazlar. Özellikle Elizabeth Marcus'dan sonra evlendiği eşi ile çok da tutkulu olmayan bir evliliği paylaştıktan sonra Marcus ile bu tip beraberlik yaşaması onu alt üst eder. Her şey karma karışık olur. Bir yandan yaşadıkları tutkulu ilişki,bir yandan da Elizabath'n peşine düşen kişilerin kararlılığı ile durum ölüm-kalım savaşına dönüşür. Bu tehlikeli durum ile birbirlerine ya güvenecekler ya da durum daha da vahim olaylara neden olacaktır. Çok güzel bir hikaye idi. Baştan itibaren katilin kim olduğunu az çok tahmin etsemde okurken büyük bir zevk ve heyecan ile okudum. Şimdi merakla serinin ikinci kitabını bekliyorum.Tavsiyemdir.. Georgian 1. Ask For It (2006) Arzulanan Kadın 2. Passion for the Game (2007) 3. A Passion for Him (2007) 4. Don't Tempt Me (2008) Hülya Yılmaz http://hulyami.blogspot.com/2013/12/arzulanan-kadn-sylvia-day.html
Bu kitap tam bir romantik komedi.Biraz bana hafif geldi kurgu bakımından.Tam da deniz kenarında şezlongunuza kurulup da okuyacağınız tipte bir kitap. Yazarın kalemi hakkında bir kitabını daha okursam karar vereceğim.Ama Romantik Komedi severlerin seveceği tipte bir kitap...
Terasa Medeirous'un anlatım gücünü çok seviyorum.. Güllerin Fısıltısı kitabından sonra bence bu hikaye okuduğum en duygusal hikayesi idi. Fakat romanın anlatımından mı ? Çeviriden mi bilemiyorum ama hikayeye başlarda bir türlü giremedim. Bazı okur yorumlarından okuduğum kadarı ile kahramanların birbirlerine özellikle karı-koca oldukları bölümlerde siz demelerini yadırgamışlar ama benim hiç tuhafıma gitmediği gibi hoşuma gitti. Hala daha hissetmenin duyumsamaktan daha çok sıcak olduğunda ısrarcıyım...Çevirmenlerin bu kelimedeki ısrarlarını anlayabilmiş değilim. Kitabın konusunu çok beğendim. Yer yer mizah, romantik, duygusallığın ön plana çıktığı sahneleri vardı. Bazıları Sıcak Sever,Bazıları Ateşli Sever kitapları yazarın daha çok hafif duygusal bulduğum kitapları idi.. Asıl favorim Güllerin Fısıltısı Unutulmaz Öpücük'de bu kuralımı bozamadı..Hikayenin sonlarına doğru duygusallığın ve romantizmin zirve yaptığı sahneler vardı . Bir de roman da başka bir çiftimiz daha vardı o çiftin hikayesi de güzeldi. Bazı yerlerini özellikle başlarını durağan bulsam da sonradan hikaye beni içine çektikten sonra okurken oldukça zevk alarak okudum.Bu roman bana nedense Elizbeth Boyle'nin Mektubumu Aldın mı? kitabını çok anımsattı Romanımızın kadın karakteri Laura Fairleigh anne ve babasını kaybettikten sonra Elanor Harlow'un koruması ile kendine ve kardeşlerine bir yuva olan Arden Malikanesini elinde tutabilmek için evlenmesi gerekiyordu. Yedi yıl birlikte yaşadığı Elanor Harlow'un sabık oğlu Devonbrooke Dükü Sterling Harlow'a annesinin ölümünü bildiren mektubu yazarken onun malikane ile ilgilenebileceğini aklından bile geçirmemişti. Sterling Harlow sevgi dolu bir çocuktan alaycı taş kalpli bir adama nasıl dönüştü? O hep pencere önünde annesinin kendisini geri almasını bekleyen bir çocuk idi aslında. Babasının kumar borcu yüzünden varisi olmayan amcasına adeta satılarak verilmesi onun kalbini taşlaştırmıştı adeta. Yedi yaşında iken kendisini satan anne ve babasını görmeyi red etti. Annesinin mektuplarını okumadı bile. Zengin bir asilzade olmanın tüm nimetlerinden faydalanırken yüreği çölde kalan susuz biri gibi adeta sevgiye açtı. Bu eksikliğini alaycılık,taş kalplilik ve ona deli divane olan kadınlarıı yürkelerini çalarak kapatmaya çalışıyordu. Bu sert zırhı bir papaz kızının da delmesi manidardı.. Annesinin ölümünü haber aldıktan sonra çocukluğunun geçtiği Arden Malikanesi'ne gitmeye karar veren Sterling yolda geçireceği ufak bir kaza sonucunda hafızasını kaybedeceğini hesaba katmamıştı..Malikaneyi elinde tutabilmek bir an önce evlenmesi gerektiğini düşünen Laura ilk defa kendisi için birini ister. O da kendinden geçmiş halde yatan genç bir adamı..7.Devonbrooke Dükü Sterling Harlow... İkisi de olduklarından daha değişik şartlarda karşılaştılar birbirlerini öylesine etkilediler ki karşılaşmalarından önceki hallerine dönmeleri ne yazık ki mümkün değildi.. Güzel bir hikaye idi başları hariç her satırını severek okudum..Historical severler özellikle yazarı sevenler çok sevecekler...
Margaret Mallory'nin okuduğum ikinci kitabı Haz Şövalyesi.Üç kitaplık serinin ikinci kitabı.Bu seri V.Henry Zamanında geçiyor.Yüzyıl savaşları zamanında geçen bu roman Orta Çağ temaları entrikalar içinde güzel bir romantik aşk vardı.. Serinin adı Kralın Adamları. İLk Romanda William Fitzalan'ın hikayesini okumuştuk.İkinci romanda da uçarı kardeşi Sir Stephen Carleton'un serüveni.Kadın kahramanımız ise Lady İsobel Hume . Oldukça akıcı bir kalemi var yazarın bence. Hiç sıkılmadan okuduğum gibi çeviri ve editte de bir sıkıntı yaşamadım..Çok sıra dışı bir konusu olmasa da zevk alarak sıkılmadan okuduğum bir kitap oldu benim için. Konusuna Gelince: Leydi Isobel Hume hayatına giren erkekler tarafından ihanete uğramıştır. Babası yüzünden çok küçük yaşta kendinden oldukça büyük olan Lord Hume ile evlendirmiştir.Fakat bu evliliğinde İsobel oldukça kötü bir ilk gece geçirmiş bu yaşadıklarını babasının bildiğini anlayarak ve bu evliliğe sebep olduğu için babasını hiç affetmemiş kocasından bir daha onunla görüşmek istemediğini belirterek onunla yüz yüze gelmekten uzak durmuştur. Fakat yaşlı kocası öldükten sonra vaad edilen mülk ve miras ona kalmadığı gibi . Kocası da onu aldatmıştır.Tüm toprak ve mal varlığını Bartholomew Grahmn'a bırakmıştır.Çocukluğundan beri İsobal'de gözü olan bu genç adam Lord Hume'i aldatarak çocuğu olduğuna inandırarak mal varlığını ona bırakmasını sağlamıştır. Graham İsobel'e kendisi ile evlenerek mülkünde kalabileceğini teklif etsede İsobel bunu red etmiştir. Olaylar onu Kral V.Henry ile ittifak kurarak siyasi bir evlilik yapmaya iter. Evleneceği adam ile tanışamaya gittiğinde Sir Stephen Carleton ile tanışır önce onu evleneceği adam zannetse de onun olmadığını kısa süre de anlar.Evleneceği adam Normandiyalı bir asilzade Philippe de Roche'dir. Fransızlara barış getirmeye ve Normandiya'nın sadakatini sağlamakta kararlı olan Kral V.Henry bu evliliği İsobel'e yaptırmaya istekli olsa da en ufak bir ihanet olasılığında da kendisine haber vermesini ister. Sir Stephen Carleton ise şimdiye kadar ağabeyi William Fitzalan'ın korumasında yaşamış. Meteleksiz çapkın bir şövalyedir. İsobel'e kendisini korumasını öğretmek için kılıç öğretmeye başlar. İsobel ile karşılaştığından beri aralarındaki meydana gelen yakınlaşma ile birlikte onun siyasal bir evlilik yapacağını öğrendikten sonra kendisini mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışır. Ama bunu başaramaz.. Aralarında ki yakınlaşma ilerledikçe birbirlerine daha çok bağlanırlar.Fakat İsobel geçmişinde hayatına giren erkekler tarafından uğradığı ihanet ve Stephen'in geçmişi yüzünden bir türlü ona güvenemez. Sevmediği tanımadığı bir erkek ile evlenmeyi de göze alır.. Gelişen olaylar iki taraf için de karar vermesini gerektirecektir. Ben bu hikayeyi çok sevdim açıkçası ..Historical Severlerin ve özellikle Orta Çağ severlerin bu romanı seveceklerinden eminim.. All the King's Men Serisi : 1. Knight of Desire (2009) Arzu Şövalyesi 2. Knight of Pleasure (2009) Haz Şövalyesi 3. Knight of Passion (2010)
Kitabın Adı : Adı Aşk Olmalı Yazar : Rachel Gibson Orjinal Adı : İt Must Be Love Goodreads Puanı:5/3,80 Puanım :5/4 Romantik Komedi tarzının güzel bir örneği idi.. Çok severek okudum. Belki çok kuvvetli bir kurgusu yoktu ama kesinlikle bana çok güzel vakit geçirtti. Tabii ki benim sevdiğim kadar sevmeyen de olabilir. Ama kesinlikle bazen gülerek,bazen üzülerek,bazen de o romantik ortamı hissederek okudum. Polisiye teması çok kuvvetli değildi. Romanın erkek karakteri polis idi ama öyle işlenen bir cinayeti izleyen bir dedektif de değildi.. Tam da şezlongunuz da okuyabileceğiniz eğlendirici bir romandı...Sanırım bu tür kitaba çok ihtiyacım vardı o yüzden çok sevdim. Joe Sahanahan yaralanmasından sonra başka bir birime sürülmüştü.O eski günlerine dönebilmek verilen görev onun için büyük bir fırsattı..Büyük bir tarihi kaçakçılığı araştırıyordu.Bunda da baş şüpheli Gabrielle Breedlove idi..Onu yaklaşık bir haftadır takip ediyordu ama sanırım eski formunu kaybetmiş olmalı idi..Çünkü Gabrielle onu çok kötü kıstırarak yere indirmişti.. Mecburen Joe kimliğini de açıklamak zorunda kalır ve Gabrelle'yi sorgulamak için merkeze götürür..Ve anlar ki karşısında ki bu güzeller güzeli genç kadının hiç bir şeyden haberi yok...O zaman da dikkatini Gabrielle'nin ortağına çevirir ve genç kadına muhbirlik yapmasını teklif eder hatta bunun için onu zorlar.. Yapacağı basittir Joe görünüşte Gabrielle'nin sevgilisi olacaktır.Bu pratik bir çözümdü ama zaman geçtikçe görünüşte olan yakınlık ile aralarındaki çekim gittikçe artmaya başlayacaktır.. erkek kahramanın bazen tam bir pislik olduğunu düşündüm.Gabrelle dıştan ne kadar fettan olursa olsun içi tertemiz sevdiğine çok bağlı içten bir karakterdi.. Romantik-Gerilim,Komedi tarzındaki kitapları okumayı seviyorsanız bu kitabı bence çok seveceksiniz. hülya http://hulyami.blogspot.com/2013/12/ad-ask-olmal-rachel-gibson.html