hulyami, 742 adet değerlendirme yapmış.  (19/106)
Desiree
Desiree

8

Fransa Tarihinde Napoleon Bonaparte'in dönemlerinin filmlerini romanlarını tarihini hep severek okumuş ve izlemişimdir.Fakat Desiree romanını atlamışım..Sevgili arkadaşmın öneri ile okuma fırsatı yakaladığım için çok mutluyum..Benim bulduğum basım 1975 yılına ait..Çevirmeni Vahdet Gültekin..Gültekin soy adını eski kitaplardan çok iyi bildiğimden almakta tereddüt bile etmedim .. Muhteşem bir baş yapıt bence..Romanın baş kahramanı Desiree olarak gözükmüyor gerçekten de Desiree..Napolyon'un döneminde geçen basit bir İpekçinin kızı olan Desiree'nin çok da iyi olmayan tahsiline ve konumuna rağmen dönemin en önemli iki erkeğinin hayatında çok önemli bir rol oynaması onları kalplerinden yakalaması oldukça manidar .. Bu romanın 1954 Yılında filmi çekilmiş başrollerinde Marlon Brando,Jean Simmons,Michael Reinne oynamış..Bu filmde görülmeye değer film... Hem romanı okunmalı hem de filmi izlenmeli..Yıllar önce bu filmi izlediğimi anımsıyorum ama maaelese üzerinden çok uzun yıllar geçtiği için çok net hatırlayamadım. Bulduğum anda tekrar seyredeceğim.. Kısaca muhteşem bir hayat öyküsü.Çok dersler çıkarabilecek hikaye..Tavsiye ederim... Desiree Marsilya'lı bir ipekçinin kızı roman o 14 yaşında iken 1794 yılında hükümet konağında uyuya kalan ve orada hayatında çok büyük etkisi olan Napoleon Bonaparte ile tanışan kahramanımız Bernadine Ergenie Desiree Clary..Babası ona ölmeden önce bir hatıra defteri verir ve kendi hikayesini yazmasını ister.. İşte hikaye Desiree'nin kendi kaleminden anlatılan onun gerçek çarpıcı bir hayat hikayesi..Dönemi tüm gerçekliği ile onun gözlemlerinden etkilenimlerinden okuyoruz..Bazı yerlerinde bazen fazlaca detay olsa da okurken hiç sıkılmıyorsunuz..Çeviri bence çok iyi. Edit hataları vs. olsa da gerçek şekilde konuşma diline çevrilmiş..Bence şimdiki çevirmenler bir göz atsınlar çevirinin nasıl olacağına..Yormadan okunan çevirinin nasıl olacağını.. Okurken o dönemi soluyorsunuz adeta.. Dönemin balolarını müziğini yaşıyorsunuz..Özellikle Beethoven'in olması benim için güzel bir sürpriz oldu..O ünlü3.Senfonisi Eroica 'yı yaşayarak dinledim adeta.. Desiree Napoleon Bonaparte ile tanıştıktan sonra ondan çok etkileniyor ona o genç yaşının da etkisi ile deyim yerinde ise çılgınca aşık oluyor.. Ablası Julie Bonaparte'in ağabeyi Joseph ile nişanlanıp evlenirken oda Bonaperte ile nişanlanıyor..Bonaparte'den Desiree'nin annesi 16 yaşına gelmeden evlenmemesini biraz beklemesini istiyor.. İşte bu durum aşıkların arasında mesafe olmasına sebep oluyor..İki aşığın mektuplaşma ile geçirdikleri dönemin başlamasına sebep oluyor.. Zamanla Bonaparte'ın evlenmekteki hevesi ve isteği mektuplarla birlikte azalıyor..Bu durumdan sıkılan Desiree anneleri başka bir kentte olmasından istifade ederek Paris'e gidip Bonaparte'i tam da Josephine ile nişanlanırken buluyor... Bu olay ile kendini bir anda Jean-Baptiste Bernadotte'nin kollarında denizin kıyısında intihar etmek üzere iken buluyor... Ve hayatı normal seyrinde giderken bir anda başka bir erkek ile evlenip başka bir ülkenin kraliçesi konumunda buluyor..Maceralar,entrikalar,savaşlar ile dolu iki erkeğin de de çok sevdiği bir kadının bu iki erkeğin hayatını nasıl da etkilediğini okurken yaşıyorsunuz... Romanı çok severek okudum..Keşke filmini de bulup seyredebilsem bulduğunuz da hiç tereddüt etmeden kaçrmayın okuyun,izleyin derim... http://hulyami.blogspot.com/2013/12/desiree-annemarie-selenko.html http://hulyami.blogspot.com/2013/12/desiree-annemarie-selenko.html

Desiree
Desiree

8

Fransa Tarihinde Napoleon Bonaparte'in dönemlerinin filmlerini romanlarını tarihini hep severek okumuş ve izlemişimdir.Fakat Desiree romanını atlamışım..Sevgili arkadaşmın öneri ile okuma fırsatı yakaladığım için çok mutluyum..Benim bulduğum basım 1975 yılına ait..Çevirmeni Vahdet Gültekin..Gültekin soy adını eski kitaplardan çok iyi bildiğimden almakta tereddüt bile etmedim .. Muhteşem bir baş yapıt bence..Romanın baş kahramanı Desiree olarak gözükmüyor gerçekten de Desiree..Napolyon'un döneminde geçen basit bir İpekçinin kızı olan Desiree'nin çok da iyi olmayan tahsiline ve konumuna rağmen dönemin en önemli iki erkeğinin hayatında çok önemli bir rol oynaması onları kalplerinden yakalaması oldukça manidar .. Bu romanın 1954 Yılında filmi çekilmiş başrollerinde Marlon Brando,Jean Simmons,Michael Reinne oynamış..Bu filmde görülmeye değer film... Hem romanı okunmalı hem de filmi izlenmeli..Yıllar önce bu filmi izlediğimi anımsıyorum ama maaelese üzerinden çok uzun yıllar geçtiği için çok net hatırlayamadım. Bulduğum anda tekrar seyredeceğim.. Kısaca muhteşem bir hayat öyküsü.Çok dersler çıkarabilecek hikaye..Tavsiye ederim... Desiree Marsilya'lı bir ipekçinin kızı roman o 14 yaşında iken 1794 yılında hükümet konağında uyuya kalan ve orada hayatında çok büyük etkisi olan Napoleon Bonaparte ile tanışan kahramanımız Bernadine Ergenie Desiree Clary..Babası ona ölmeden önce bir hatıra defteri verir ve kendi hikayesini yazmasını ister.. İşte hikaye Desiree'nin kendi kaleminden anlatılan onun gerçek çarpıcı bir hayat hikayesi..Dönemi tüm gerçekliği ile onun gözlemlerinden etkilenimlerinden okuyoruz..Bazı yerlerinde bazen fazlaca detay olsa da okurken hiç sıkılmıyorsunuz..Çeviri bence çok iyi. Edit hataları vs. olsa da gerçek şekilde konuşma diline çevrilmiş..Bence şimdiki çevirmenler bir göz atsınlar çevirinin nasıl olacağına..Yormadan okunan çevirinin nasıl olacağını.. Okurken o dönemi soluyorsunuz adeta.. Dönemin balolarını müziğini yaşıyorsunuz..Özellikle Beethoven'in olması benim için güzel bir sürpriz oldu..O ünlü3.Senfonisi Eroica 'yı yaşayarak dinledim adeta.. Desiree Napoleon Bonaparte ile tanıştıktan sonra ondan çok etkileniyor ona o genç yaşının da etkisi ile deyim yerinde ise çılgınca aşık oluyor.. Ablası Julie Bonaparte'in ağabeyi Joseph ile nişanlanıp evlenirken oda Bonaperte ile nişanlanıyor..Bonaparte'den Desiree'nin annesi 16 yaşına gelmeden evlenmemesini biraz beklemesini istiyor.. İşte bu durum aşıkların arasında mesafe olmasına sebep oluyor..İki aşığın mektuplaşma ile geçirdikleri dönemin başlamasına sebep oluyor.. Zamanla Bonaparte'ın evlenmekteki hevesi ve isteği mektuplarla birlikte azalıyor..Bu durumdan sıkılan Desiree anneleri başka bir kentte olmasından istifade ederek Paris'e gidip Bonaparte'i tam da Josephine ile nişanlanırken buluyor... Bu olay ile kendini bir anda Jean-Baptiste Bernadotte'nin kollarında denizin kıyısında intihar etmek üzere iken buluyor... Ve hayatı normal seyrinde giderken bir anda başka bir erkek ile evlenip başka bir ülkenin kraliçesi konumunda buluyor..Maceralar,entrikalar,savaşlar ile dolu iki erkeğin de de çok sevdiği bir kadının bu iki erkeğin hayatını nasıl da etkilediğini okurken yaşıyorsunuz... Romanı çok severek okudum..Keşke filmini de bulup seyredebilsem bulduğunuz da hiç tereddüt etmeden kaçrmayın okuyun,izleyin derim... http://hulyami.blogspot.com/2013/12/desiree-annemarie-selenko.html http://hulyami.blogspot.com/2013/12/desiree-annemarie-selenko.html

Proje: Ölümcül Virüs
Proje: Ölümcül Virüs

7

Orjinal Adı: Whistleblower Türkçe Adı: Proje : Ölümcül Virüs Yazar : Tess Gerritsen Goodreads Puanı : 5/3,57 Puanım : 5/3 Proje: Ölümcül Virüs 1992 yılında yazarın henüz acemi olduğu zamanlarda yazılmış tipik bir gerilim romanı idi. O yıllarda bu tip konuları olan televizyon dizilerinin çok revaçta olduğunu hatırlıyorum.Nefes kesici takip kovalamacanın olduğu bir romandı. Araya birde romantik bir aşk da sıkıştırılmıştı. Yinede romanı beğenerek okudum ama gönül isterdi ki katilin kim olduğunu tahmin edemeyeceğim bir roman olsun ve ben yerimde duramayayım..... Hikayenin başlangıcı müthiş idi yardıma muhtaç bir adam ona yardım eden bir kadın ve birlikte kaderlerinin birleşmesi müthiş idi. Ama ortalara doğru yazar konsantrasyonunu kaybetmiş olmalı ki tempo yavaşladı durağanlaştı.. Ve sonra sonlara doğru tekrar hızlandı.Yine de severek okuduğum bir roman oldu..Tess Gerritsen farkını hissedebileceğiniz bir kitap ve sevenleri bu romanı vasat bulsa da severek okuyacaklarından eminim... Catherine Weaver usta bir sinema makyözü idi..Eski kocası Jack'den ayrılalı 4-5 yıl olmuştu 37 yaşında idi o gece hamile arkadaşı ile buluşmaya giderken muhtemelen anne olamayacağını düşünüyordu.. Cathy hayatının araba ile çarptığı Victor ile karşılaştıktan sonra tamamen değişeceğinden habersizdir... Victor Holland ise biyokimyagerdi...o da karısını üç yıl önce kaybetmiş mazbut bir adamdı..Boş zamanlarında bir kaç arkadaşı ile birlikte müzik yapardı vakit geçirmek o saksafon çalardı...Rastlantı sonucu öğrendiği korkunç sırrı FBI''ı arayarak yardım almak istemişti ama olaylar daha da karışmıştı...O yüzden kaçmak zorunda idi..İşte saldırıya uğraması ve tam öldüreleckken ana caddeye tam kendini attığı anda Cathy'nin kendisine çarpması yaşaması için büyük bir şans olmuştu.... Fakat bundan habersiz olan Cathy Victor'u hastaneye götürdüğünde de onun kazadan dolayı değilde sırtından vurulmuş olduğunu öğrenir. Hastaneye gelinceye kadar onunla ilgilenerek yaşaması için büyük bir uğraş vermiştir... Fakat katil onları hastaneye kadar takip etmiş ve Cathy'yi de öğrenmiştir..Bundan böyle Cathy'de hedeftir.. Tess severlerin yine de zevk ile okuyacağı bir roman..yazarın acemilik romanlarından olsa da okunur....

Ahlaksız Teklif
Ahlaksız Teklif

3

Uzun zamandır beni bu derecede yoran bir kitap okuduğumu sanmıyorum..Ben ne okudum şimdi diye düşünmekten kendimi alamadım. Bu ne kadar sıkıcı bir kitap idi.Okurken resmen işkence çektim.Bu kitaba yorum bile yapmayacaktım ama okumak isteyenlerin ne ile karşılaşacaklarını bilmesi gerektiğini düşündüm.. Konuyu okuduğumda müthiş bir konu olduğunu düşündüm ama maalesef.Kitabın sayfalarını çevirdikçe belki düzelir diye umdum ama yanıldım maalesef...

Kara Cazibe (Dark, #5)
Kara Cazibe (Dark, #5)

8

Dark Serisinin beşini kitabı Kara Cazibe üçüncü kitapta hikayesini okuduğumuz Adrian Savage'in ikizi Julian Savage'in hikayesi idi..Severek beğenerek okudumsa da hikayeler birbirine benzemeye başladı gibi..Aslında çeviri ve editte de beni rahatsız eden herhangi bir şey de yoktu. Fakat ben hikayenin tam içine giremedim nedense. Ama yazarın hayranları eminim Kara Cazibe'yi çok beğenecektir..Çünkü yine aşk,macera ve tutku ile harmanlanmıştı.. Julian Savage kitabın ana erkek karakteri idi. ..Kendini yüzyıllardır mahkum ettiği bir yalnızlığın içinde idi.Kendisini aile ve türünden soyutlayarak bu yalnızlığa mahkum etmişti.Tam da bir dönüşümün eşiğinde idi.. Fakat Gregori'den aldığı görevi bitirdikten sonrasına bu dönüşümünü geciktirmeye karar verir... Gelelim kadın kahramanımıza ..Julian onu gördüğü anda onun diğer yarısı olduğunu anlamıştı..İsmi Desari olan şarkıcı güzeller güzeli bu genç kadının hayatı tehlikede idi ..Korunmaya ihtiyacı vardı..Gregori'nin verdiği bir görev ile bu muhteşem kadını korumaya başlar..Desari ve ailesi ile tanışır hem de ne tanışma...Göreve başladığı gün Desari'yi mutlak bir ölümden kurtarır..Onu görür görmez onun yüzyıllardır aradığı Ruh Eşi olduğunu anlamıştır..Ona kanını vererek hayatı kurtarırken Ruh Eşi olarak da sahiplenip ritüeli gerçekleştirir..Uzun yıllardır renksiz olan hayatı renklenmiş ve bir manası olmuştur..Desari...Aralarındaki aşk muhteşemdi özellikle tutku yakıcı idi.. Julian tipik bir Karpat erkeği idi..Emredici ,hükmedici idi.Onu her şeyden herkes den kurmayı görev edinmiş idi..İşte bunu yaparken bazen despot oluyordu..Desari ise tam analamı ile eşitlik istiyordu bu konuda birbirlerini ilk kırdıklarında ikisinin de canı yandı..O zaman uzlaşmaya çaılışacaklardı..Bir nevi yazar çiftlere mutluluk formülü veriyordu... Kitap ilerledikçe Desari'nin birlikte olduğu toplulukta Gregori'nin öldüğünü zannettiği kardeşi ile tanışır..Darius... Gregori'nin çoğu özellikleri onda mevcuttu..Bu kayıp Karpatyalı'lardan bir kadın üye daha vardı Syndil o da Desari gibi toplulukta şarkı söylüyordu ama kısa bir süre önce saldırıya uğramış olduğu için içine oldukça kapanık olmuştu.. Ve kitapda en acımasız düşmanı ile yolları tekrar kesişir Bernado ile...Onun kim olduğunu merak ediyorsanız sizi Kara Cazibe'ye davet ediyorum.. Fantastik severlerin seveceği bir seri Dark Serisi ama bugüne kadar yazar 25 Kitap yazmış bu seri ile ilgili..2014 Yılında 26.Kitap da yolda..Biz daha serinin 5.kitabındayız..Bu hız ile yayın evi devam ederse bu seriyi bitirmeye çoğumuzun ömrü yetmeyecek gibi görünüyor. yazar bu seriyi uzun zamandır devam ettirdiğine göre seri çok sevilmiş olmalı....Umalım da senede bir kereden 3 veya dört kere bu seriyi okumak nasip olmasını diliyorum..Okuyacak arkadaşlara keyifli okumalar... Hulya http://hulyami.blogspot.com/2013/11/kara-cazibe-christine-feehan.html Kitap Adı : Kara Cazibe Yazar Adı : Christine Feehan Orjinal Adı : Dark Challenge Goodreads Puanı :5/4,19 Puanım : 5/4 Dark Serisinin beşini kitabı Kara Cazibe üçüncü kitapta hikayesini okuduğumuz Adrian Savage'in ikizi Julian Savage'in hikayesi idi..Severek beğenerek okudumsa da hikayeler birbirine benzemeye başladı gibi..Aslında çeviri ve editte de beni rahatsız eden herhangi bir şey de yoktu. Fakat ben hikayenin tam içine giremedim nedense. Ama yazarın hayranları eminim Kara Cazibe'yi çok beğenecektir..Çünkü yine aşk,macera ve tutku ile harmanlanmıştı.. Julian Savage kitabın ana erkek karakteri idi. ..Kendini yüzyıllardır mahkum ettiği bir yalnızlığın içinde idi.Kendisini aile ve türünden soyutlayarak bu yalnızlığa mahkum etmişti.Tam da bir dönüşümün eşiğinde idi.. Fakat Gregori'den aldığı görevi bitirdikten sonrasına bu dönüşümünü geciktirmeye karar verir... Gelelim kadın kahramanımıza ..Julian onu gördüğü anda onun diğer yarısı olduğunu anlamıştı..İsmi Desari olan şarkıcı güzeller güzeli bu genç kadının hayatı tehlikede idi ..Korunmaya ihtiyacı vardı..Gregori'nin verdiği bir görev ile bu muhteşem kadını korumaya başlar..Desari ve ailesi ile tanışır hem de ne tanışma...Göreve başladığı gün Desari'yi mutlak bir ölümden kurtarır..Onu görür görmez onun yüzyıllardır aradığı Ruh Eşi olduğunu anlamıştır..Ona kanını vererek hayatı kurtarırken Ruh Eşi olarak da sahiplenip ritüeli gerçekleştirir..Uzun yıllardır renksiz olan hayatı renklenmiş ve bir manası olmuştur..Desari...Aralarındaki aşk muhteşemdi özellikle tutku yakıcı idi.. Julian tipik bir Karpat erkeği idi..Emredici ,hükmedici idi.Onu her şeyden herkes den kurmayı görev edinmiş idi..İşte bunu yaparken bazen despot oluyordu..Desari ise tam analamı ile eşitlik istiyordu bu konuda birbirlerini ilk kırdıklarında ikisinin de canı yandı..O zaman uzlaşmaya çaılışacaklardı..Bir nevi yazar çiftlere mutluluk formülü veriyordu... Kitap ilerledikçe Desari'nin birlikte olduğu toplulukta Gregori'nin öldüğünü zannettiği kardeşi ile tanışır..Darius... Gregori'nin çoğu özellikleri onda mevcuttu..Bu kayıp Karpatyalı'lardan bir kadın üye daha vardı Syndil o da Desari gibi toplulukta şarkı söylüyordu ama kısa bir süre önce saldırıya uğramış olduğu için içine oldukça kapanık olmuştu.. Ve kitapda en acımasız düşmanı ile yolları tekrar kesişir Bernado ile...Onun kim olduğunu merak ediyorsanız sizi Kara Cazibe'ye davet ediyorum.. Fantastik severlerin seveceği bir seri Dark Serisi ama bugüne kadar yazar 25 Kitap yazmış bu seri ile ilgili..2014 Yılında 26.Kitap da yolda..Biz daha serinin 5.kitabındayız..Bu hız ile yayın evi devam ederse bu seriyi bitirmeye çoğumuzun ömrü yetmeyecek gibi görünüyor. yazar bu seriyi uzun zamandır devam ettirdiğine göre seri çok sevilmiş olmalı....Umalım da senede bir kereden 3 veya dört kere bu seriyi okumak nasip olmasını diliyorum..Okuyacak arkadaşlara keyifli okumalar... http://hulyami.blogspot.com/2013/11/kara-cazibe-christine-feehan.html

Tehlikeli Aşk (Warenne Dynasty, #9)
Tehlikeli Aşk (Warenne Dynasty, #9)

9

Brenda Joyce'un Bir Avuç Aşk'tan sonra beni en çok gerip sinirlendiren kitabı oldu Tehlikeli Aşk..Romanı yine çok beğendim.Yine kitap su gibi aktı gitti.Bu sefer romanda egzotik bir erkek kahramanımız ile yüzü gibi kalbi de melek gibi olan kadın karakterimiz vardı.O bıçkın Ciff DE Warren'i bir aile babası olarak okumak çok hoşuma gitti.. Eski Adare Kont ve Kontesi vefat etmişti... Bu beni üzdü..Torunlar büyümüştü...Bizim unutulmaz kahramanlarımız anne ve baba olmuş orta yaşı hüküm sürüyorlardı..Aslında Brenda Joyce'in diğer serilerini ve kitaplarını okumadım.Fakat yazar bence aile sıcaklığını çok güzel işliyor..De Warren ve O'neal ailesi büyük ve güzel bir aile..Serinin her kitabında ayrı bir tat alıyorum..Özellikle Judith McNaught'un yeni kitaplarının yokluğunda bana ilaç gibi geldi...Özellikle serinin ilk dört kitabı hala daha yayınlanmadı..Sanırım çocukların hikayeleri bitiiğinde asıl orta çağda başlayan De Warren serisinin ilk dört kitabını okuyabileceğimizi umuyorum.. Tehlikeli Aşk Brenda Joyce'un De Warren Serisinin 11. Kitabı bu kitap ile daha önceden okuduğumuz kardeşlerin hikayeleri bitmiş oluyor..Artık sırada onların çocukları var..İlk hikaye Ariel De Warren'in hikayesi. De Warren ailesinin acımasız ve egzotik denizcisi Cliff De Warren'in kızı..Cezayirli bir kadından olan kızı.. Kendisi tam bir kitap kurdu özgürlükçü yeniliklere açık bir ruha sahip..Aşka Yelken Açanlar'da küçük bir kız iken tanımıştık kendisini.. Diğer genç kızlar gibi sosyete,giyim,erkekler ve aşk romanları ile ilgisi yok..Varsa yoksa tarih kitapları okumak ve seyahat etmek..Fedakar bir ruha sahip .. Romanın erkek kahramanı Vikont Emillian St Xavier ise beni Devlin O'Neal'den sonra en fazla sinirlendiren karakter oldu.. Çok zor bir hayatı olmuş olan Emillian yarı çingene idi.Annesi bir Roman idi. Babası ile kısa bir süre ilişki yaşadıktan sonra iki tarafta kendi yollarına savrulmuştu. Raiza ayrıldıktan bir yıl sonra kucağında bebeği ile Edmund'un kapısına dayanıp bebeğinin ondan olduğunu söyleyip sahiplenmesini beklemiş fakat Edmund Xavier bunu ret etmiş bebeği kabul etmemişti.. İlahi adalet tecelli edip Edmund karısı ve çocuklarını kaybettikten sonra da ünvanını bırakabileceği bir çocuğu kalmamış olduğunu fark edince aklına kabul etmediği oğlu Emillian gelir ve onu geri almak ister.On iki Yıl bir Roman olarak yaşadıktan sonra bir gadjo olarak yaşamak istemiyordu...(Gadjo Romanların Avrupalı beyazlara verdiği isim...) Fakat annesi onu zorla da olsa babası ile gitmesi için ikna edince Emillian için yeni bir dönem başlıyordu..Babası ile birlikte yaşamaya başlar ama yarı Roman olması yüzünden yaşadıkları onu içine kapatıp sert bir adam yapmıştır..Kendini iki tarafa da ait hissetmemesi uğradığı hakaretler,davranışlar ve olaylar ruhunda büyük bir yara açmıştır..Öyle ki ondan tüm beyazlardan intikam alma hissi yaratmaktadır.. Ve ayağına da dolanan Ariella ona en yakın olan kişi olarak bundan payını alacaktır.. İşte Emillian'ın dramını okurken bazen onun için içim acıdı bazen çok kızdım..Ruhu o kadar yaralı idi ki sevmek için yaklaşana bile saldırıyordu..Kaçak Gelin'deki Elanor'dan sonra en sabırlı en gurursuz karakter idi Ariella. Emillian onu ezdikçe gösterdiği sabır ve anlayış beni çileden çıkardı bazı sahnelerde.. Ama ikilinin ilk karşılaştığı sahne de aralarında ki çekimi ben okurken onlar kadar hissettim..yazar ikili arasındaki aşk ve tutkuyu çok güzel işlemişti ..Fakat Emillian'ın Arielle'yı kendisinden uzaklaştırmak için gösterdiği tavırlar bana Devlin O'Neal'in hareketlerini anımsatarak çileden çıkardı..Fakat kitabın sonlarında ki sahne de gözlerim doldu..Yazar kitabın sonunu bence çok güzel bağlayarak hikayeyi taçlandırmıştı.. Şimdiye kadar erkekler ile ilgisi olmayan Ariella aşık olarak sevdiği adama sevgiyi fedakarlığı öğretmesi affetmeyi öğretmesi....Muhteşemdi... Bence bu seriyi hala okumayan var ise çok şeyler kaçırıyor..Tavsiye ederim... Hülya Yılmaz http://hulyami.blogspot.com/2013/11/kitap-ad-tehlikeli-ask-yazar-brenda.html

Benden Önceki Kadın
Benden Önceki Kadın

9

Muhteşem bir kurgusu olan bir kitap okudum..İlk defa okuduğum bir yazar..Romantik Gerilimin muhteşem bir örneği bence...Dorothy Koomson daha önce ülkemizde Artemis yayınlarının çıkarmış olduğu En Yakın Arkadaşımın Kızı romanı ile tanınmış ama ben okumadım o romanı. Bundan böyle takip edeceğim bir yazar olacak.. Güzellik uzmanı bir sıradan kadın olan Libby Liberty ile muhteşem zengin ve karizmatik Jack Britcham'ın sıra dışı hikayesi.Yazar hikayeyi karakterlerin anlatımlarından kurgulamış.Bu tip birincil anlatımları sevmem aslında ama hikaye o kadar akıcı ve kusursuz şekilde kurgulanmış ki okurken mest oldum diyebilirim. Karakterler olağan üstü canlandırılmış.Hikayenin dozajını ise yazar kademe kademe artırıp sonlarına doğru yerinizde duramıyorsunuz okurken...Özgün ve değişik bir kurguda kitap okumak istiyorsanız tam size göre bir kitap.. Benden önceki kadın adından anlaşılacağı gibi Libby'nin evlendiği adamın ilk karısının da yer aldığı bir hikaye.. Eve Britcham Jack'in ilk karısı ilk aşkı ilk birlikte olduğu kadın..Evet yanlış anlamadınız ilk birlikte olduğu kadın..Karısı evde bir kazada vefat edince yıllarca kendine gelememiş bir adam.. Libby Lİberty ile bir araba galerisinde karşılaşıyorlar ama hoş bir şekilde değil...Libby onu uzun zamandan sonra ilk uğraştıran yüz vermeyen bir kadın..Onu zorluyor..Fakat karşısındaki adamın çok değişik bir karakterde olduğunu anlıyor ondan uzak durmaya çalışsa da Jack'in merakı ve ısrarlı tutumu yüzünden birlikte olmaya başlıyorlar ama her şey sıra dışı şekilde başlıyor ve öyle devam ediyor..Ve evleniyorlar.. Evlendikten sonra Libby'nin farkettiği şey ilk karısına adeta taptığı ve onu unutamadığı öyle ki evinde hale Eve'in eşyaları ve giyecekleri bir mabet gibi Jack tarafından saklanıyor...Zaman geçtikçe Jack'i ve ailesini yakından tanıdıkça Libby kocasının sevgiye ne kadar muhtaç olduğunu ama bazı şeyleri özellikle ilk karısı Eve'i aralarına soktuğunu kabullense de bu canını oldukça acıtıyor..Onu anlamaya çalışıyor.. Bu zorluklardan sonra birde kocası Jack ile geçirdiği trafik kazası zaten zor olan ilişkilerini daha da zorluyor..Geçirdiği trafik kazasında kocasının suçlandığını öğrenmek onu oldukça üzüyor..Aynı şekilde Eve'in ölümünden de sorumlu tutulması ile şaşkına uğruyor..Fakat kazadan sonra Libby çok zor durumda adeta ruhsal travma geçiriyor ve depresyona giriyor.. Yazar bunu o kadar yalın bir dille anlatmış ki o depresyonu çektiği acıları birebir hissediyorsunuz..Ve Libby sonunda evde bir gün Eve'in köşe bucak sakladığı günlüğü buluyor..Bu günlüğü ev inden annesinen ayrılmak zorunda kaldığından beri tutmaktadır..Hayatının bir çok sırları bu günlükte mevcuttur..Libby kocasının bu günlükten haberi olup olmadığını bilmemektedir..Fakat bulmak zorunda olduğu cevaplar Eve'i merak etmesi sonucunda suçluluk ile okumaya başlıyor.. Günlüğü okurken de yaşadıkları olaylar ile hikaye daha da heyecanlanıyor elinizden bırakamıyorsunuz... İşte tam da okumak istediğim kuvvetli kurgu ve yaratıcılıkta bir roman..Romantik Gerilimi sevenler bu kitabı elinizden bırakamayacaksınız...Şiddet ile tavsiye ederim... http://hulyami.blogspot.com/2013/11/benden-onceki-kadn-dorothy-koomson.html