Büyülü Prenses Deborah Simmons Serinin Beşinci Kitabı çok severek okudum..Evllikten kaçan Robin'in hikayesi idi..Ne demişler yağmurdan kaçarken doluya tutulmak tam da Robin DE Burgh için söylenmişti sanki.. Babası dahil ağabeylerinin evlenmesi ve evlendikleri kadınların sözlerinden çıkmamaları Robin'i çok rahatsız ediyordu vee eski günlerini mumla arıyordu..Nasıl aramasın artık azınlıkta kalmışlardı..O ağabeyleri gibi evlenip karısının dizleri dibinde oturmayacaktı..Kanın son damlasına kadar mücadele edecekti..Ne demişlerrr büyük lokma yut büyük söz etme... Robin kendince kurnazlık yapıp kendini evlilikten koruma yollarını arıyordu ve bulduda:)) Kendini evlilikten korumak için büyü yaptıracaktı..Hemen bunun için kolları sıvadı kendine evllilikten koruma büyüsü yapması için bir manastıra yola düştü..Orada dünya güzeli bir rahibe adayı kız ile yolları kesişti..Tam o sırada manastırda bir rahibe öldürüldü..Bu cinayeti araştırması gerekiyordu...Rahibenin güzelliğinden kendini nasıl koruyacaktı?:)) Çok güzeldi..Tavsiyemdir...
Karanlıgin Elli Tonu-E.L. James Sevdigini tekrar kazanmak ve kaybetmemek uğruna verilen tavizler bazen şaşırtıcı olabiliyor. Yarali Kücük bir oglan cocugunu icinde gizleyen ruhu yarali bir erkegin asik oldugu kadin ugruna gecirdigi muhtesem degisim. Anastasia ve Christian'ın elele tek tek astıklari engeller. Daha fazla ayrinti vermeden sunu söyleyebilirim okuyux ama malum sahnelere fazla takılmadan. Cunku bu sorunlu adam bu yolla savasiyor.En iyi bildigi şey bu. Ana'sıni kaybettikten sonra duydugu aci ona neredeyse aklini kaybettiriyordu. Hos durum Ana icinde oyle idi. Simdi yeni bir donem başlıyordu ikisi icin bu donemi okumak cok guzel ve ozeldi.Özellikle Christian'ın sevdiği kadın için içindeki şeytanlar ile savaşmasını sevdim..Kendisine dokunmasına izin verdiği sahne bence inanılmazdı..Çok etkilendim..Bazı sahnelerinde de çok kızdım ama..Bu sahneleri açıklayamam..Okuyun ve görün..
Sonunda bende milli oldum ve Grinin Elli Tonu Bittii..Seriyi bir bütün olarak yorumlayacağım..İlk kitabı bitirdim .. "Beğendim yazarın anlatımı güzel.. Çok çok abartıldığı gibi değil bence..Ama BDSM sahneleri var bunu belirteyim..Bu sahnelere katlanamam diyorsanız alıp okumayın.Ya da o sahneleri atlayın.. Aşkı çok güzel hissettiriyor iki tarafında aşkı kaybetmemek uğruna yaptıkları okutturur bu romanı..Ebedi eser olmadığına katılıyorum. Ama cinsellik hayatın bir gerçeği bence evli çiftlerin kesinlikle okuması gereken bir roman.. Her okuyucunun bu kitaba tepkisi farklı olur..İlk önce bu kitabı Ön yargısız okumaya çalışın ..Hemen yargılamayın.Anlamaya çalışın..Yargılamak en kolayı..Ben Tavsiye Ederim.. Şimdi serinin ikinci kitabına başlıyorum..."
Uğursuz Kolye-Nora Roberts. Orjinal Adı The Reef ,oodreads puaı 5/ 3.80 benim puanım5/4 Uzun zamandır ihmal ettiğim Nora Roberts Kitaplarından idi.. Hikayede ana konu Deniz Arkeolojisi ile ilgili olan deniz altında define arayan bu uğurda her şeyini yitirmeye göze alan kişilerin hikayesi vardı.Bu hikaye çok da güzel bir aşkla taçlandırılmıştı.. Özellikle Jaques Cousteau'nun belgesellerini izleyenler bilir..O belgesellerdeki tadı aldım bu hikayeden..Define aramanın bulmanın heyecanını çok da güzel aktarılmıştı.ki o heyecanı bire bir yaşadım... Romanın erkek kahramanı Mathew'in peşinde olduğu kolyenin hikayesi ve lanetinin hikayesi de ayrı bir güzeldi..Çok akıcı bir hikaye idi..Hikaye içine kurgulanmış aşk ise gerilim Bir de ruh hastası bir kötü adamımız da vardı..O daSilas VanDyke idi.Takıntılı multi milyarderin parası ile yapabileceği kötülükler,Aile ve ruh yapısını hikayeye heyecan katmıştı. Romandaki hikaye iki zaman dilimi ile kurgulanmış idi..Önce 8 yıl öncesinden başlıyordu.Anjelik Lanetine sahip kolyenin araması sırasında Mathew Leaster babasını şüpheli bir ölüm ile kaybetmişti..O sırada ortağı olan Silas VanDyke'den şüpheleniyordu..Ama bunu ispat edememiş bir şüphe olarak kalmıştır.. Bu sefer Ray Beamont ile anlaşarak birlikte define aramaya başlarlar..Anjelik Lanetine sahip bu kolyenin de izini sürerken Ray'in kızı deniz arkeolog adayı kızı Tate ile birlikte dalmaya başlarlar.. Mathew'in amcası da onlarla birlikte çalışmaktadır..Çok geçmeden bu ikili arasında yakınlaşma olsa da,Mathew Tate ile fazla yakınlaşmamaya özen gösterse de onun cazibesine daha fazla dayanamaz..O yaz tüm ekip ve onlar harika bir vakit geçirirler..Ama bu çok uzun sürmez hiç ummadıkları bir anda Silas VanDyke yine karşılarına çıkar.Uğradıkları felaketten tekrar yararlanır. Bu yıkımdan sonra Mathew Tate'in daha fazla fedakarlık etmesine müsaade etmeyerek ondan kötü bir şekilde ayrılır.. Hem Mathew hem Tate bu ayrılıktan fazlası ile yara alır..Her ikisi de hayatlarına geri döner. Tate tüm gücünü okuluna vererek ile Mathew'ı unutmaya çalışır. Mathew'da her zamankinden daha çok çalışarak onu unutmak ister.. Ama göz ardı ettikleri biri vardır..Silas VanDyke tüm aradan geçen zaman içinde Tate ve Mathew'i adım adım izler..Özellikle Tate'in peşini bırakmaz..Hatta kariyerinin önünü açmak için ona iş ile ilgili büyük olanaklar sağlar..tabii ki bunun bedelini zamanı gelince isteyecektir..Fakat hiç ummadığı bir anda Tate rastlantı sonucunda bunu öğrenir..Evine ailesine dönmeye karar verir.. Ama orada da büyük bir sürpriz kendisini beklemektedir..Çünkü babası Mathew ile tekrar çalışmaya karar vermiştir..Bu Lanetli kolyeyi tekrar arayacaklardır..İki aşığın yıllar sonra karşılaşmaları ise çok ses getirecek özelliktedir.. Özellikle denizaltı alemini seviyorsanız.Aşk,gerilim,maceradan hoşlanıyorsanız bu roman tam size göre..Tavsiye ederim...