hulyami, 742 adet değerlendirme yapmış.  (49/106)
Gizemli Aşık (Rogues of Regent Street, #4)
Gizemli Aşık (Rogues of Regent Street, #4)

7

Gizemli Aşık-Julia London Orjinal Adı The Secret Lover Regent Street Rogues Serisinin 4.romanı Goodreads Puanı 5/3,73 Benim puanım 5/3 Sophie Dane Zalim Cazibede yaptığı şanssız evlilik ile gündemdi kadınlardan biriydi..Öyleki Jullian ile Cludia'nın arasının açılmasına da sebep olmuştu..Kadınlara sığınma evi açma fikrinin sebeplerinden biriydi beni çok etkilemişti..Ama bu kitabı okumaya başladıktan biteseye kadar bir şeylerin eksik hissinden bir türlü kurtulamadım.. Çevirimi kötüydü hayır,kapak mı hayır..Bence yazar bu hikayede değişik bir şeyler denemeye karar vermişti ama olmamıştı.. Özellikle çok büyük bir zevk ile okuduğum Serseri Kalbim'den sonra büyük bir hayal kırıklığı oldu benim için.. Fakat son zamanlarda da okuduğum bazı vasat romanlarla karşılaştırdığımda çok da iyidi benim için..En azından okuduğuma pişman olmadım.Bu durumda bir hikaye okuyacağım bile bile yine de alıp okurum...Hikaye bende eksiklik hissi de yaratsa severek okudum...Ama başlarda ki duraganlık beni sıktı biraz...Julia London severleri hayal kırıklığına uğratabilecek bir kitap..Umarım yazarın bu seriye geçiş kitapları olan. The Devil's Love (1998) . Wicked Angel (1999) kitaplarını okuruz... Sophie Dane daha önce başından çok talihsiz bir evlilik geçmiş o dönemde toplumun kaldıramayacağı bir şekilde evliliğini boşanma ile sonuçlandırmış bir genç bir kadındı..Cludia Sophie'ye bu skandalın etkilerinden kurtulabilmesi için Avrupa'ya kaçmasın da yardımcı olmuştu da.. Aradan 8 yıl geçmiştir Sophie skandal yüzünden kaçtığı Avrupa'dan ülkesine hiç dönmemiştir..Fransız bir dula refakatçılık yapmaktadır...Bu kadın oldukça çarpıcı sıra dışı ve oldukça da renkli bir kadındır.. Ama sıla özlemine dayanamayan Sophie Honoria ile birlikte Londra'ya dönerler..Bu arada da Trewor Hamilton'un ilgisini çeker..Ailesi olası bir evliliği büyük arzu ile desteklemektedir..Ama Trewor'da Sophie'yi rahatsız eden bir şeyler vardır..Bu ara da gizemli bir bir erkek Calep ile tanışır ondan çok etkilenmiştir..Calep de ondan..Zamanla aralarında çok güzel bir arakadaşlık oluşsa da bir yandan Trewor'ın ziyaretleri ve kur yapmasına da katlanmaktadır.. Ve bir gün bu iki erkeğin kardeş olduklarını öğrenir..Calep TreWor'un gayri meşru kardeşidir... Bir tarafta skandal yüzünden toplumdan dışlanmış bir kadın ile Gayri meşruluğu yüzünden de topluma kabul edilmeyen bir erkek..Çok etkileyici bir hikayedi..Bazı yerleri yazar yüzeysel geçmiş bazı yerler de gereksiz ayrıntılar ile işlemişti.Özellikle başları..Hikaye bence direkt başlamalıydı..Çok güzel bir fırsat kaçmış bana göre.. Sophie'nin yaşadığı aşk ile adeta çiçek açıp kanatlanmasını çok daha iyi işlemeliydi..Ama yinede beğendim..Sevdim...Bir şans tanıyın derim...

Baştan Çıkaran Ölüm (Eve Dallas, #13)
Baştan Çıkaran Ölüm (Eve Dallas, #13)

9

Baştan çıkaran Ölüm Nora Roberts Eve Dallas serisinin 13.kitabı çok sevdim bu ikiliyi okumayı çok özlemişim..Peabody ve McNab bambaşka tadı var bu serinin..Kitabın çevirisinde bir problem hissetmedim onu belirtmeliyim.. Elinize aldınız mı bırakamıyorsunuz.. Bu sefer ki hikaye de Eve ve Roarke kadınları baştan çıkararak öldüren iki şımarık zengin gencin peşine düşüyordu.. Bu iki genç çocuklukları bir arada geçmiş birlikte büyümüş çocuklardı ve ikiside aileden problemliydi..İnternetten avladıkları genç kadınları baştan çıkarıp tecavüz ediyor sonrada öldürüyorlardı.. Eve'in geçmişinden gelen yarasını da kurcalamış oluyorlardı..O kurbanların acılarını bu inanılmaz sert teğmenimiz birebir yaşıyordu ama yalnız yaşamıyordu elbet sevgilisi,dostu,diğer yarısı kocası Roarke ile..Bu ikilinin arasındaki aşkın güzelliğini okumayı çok seviyorum..Bir takım olmalarını birbirleri için ne demek olduklarını yazar çok güzel hissetiriyor bana.Ama bu büyülü çiftimiz gibi bir çift daha var sırada Peabody ve McNab onlarda ilişkilerinin ciddi olamyan devresini sancılı bir şekilde ciddiyete doğru adım atarken biri Eve'den diğeri Roarke'dan taktik alıyor..; İkisi de çok değişik yol izliyorlar!!..Çok sevdim..Bu serinin bence de filmi çekilmeli...Ama hakkını vererek...İkinci sınıf bir Tv dizisi olarak çekilmemeli...Tavsiyemdir!!..

Söz Dinlemez Kalbim (Matchmakers #2)
Söz Dinlemez Kalbim (Matchmakers #2)

8

Söz Dinlemez Kalbim-Candace Camp Yazarın Matchmakers Serisinin 2.Kitabı idi Goodreads Puanı 5/,3,84 Benim puanım 5/4 Seri Şu Şekilde; Matchmakers (Çöpçatan Serisi) 1. The Marriage Wager (2007) Aşk Engel Tanımaz 2. The Bridal Quest (2008) Söz Dinlemez Kalbim aka The Bridal Conquest 3. The Wedding Challenge (2008) 4. The Courtship Dance (2009) Serinin ilk kitabı Aşk engel Tanımaz'ı çeviren Ceren Kurtoğulları'nın çevirmesi yayın evi adına isabetli bir karar bence..Kitabı yine çok rahat okudum..Candace Camp'in kalemini seviyorum çok akıcı bir uslüp ile yazıyor.Erkeklerin iç seslerine romanda pek yer vermiyor..Bu da sanırım yazarın sitili..Ama beni çok fazla da rahatsız etmiyor.. Serinin ilk kitabından tanıdığımız Lady Francesca Haughston'ın Rochostor Dük'ü ile tutuştuğu iddiadan hatırlıyoruz..Bu ikili benim kalbimi fethetmişti..Oğlan kardeşini evlendirme de başarısı ile Dük ile olan iddiayı kazanmıştı..Ama maddi durumu henüz düzelememişti.. Serinin 3.Kitabında Dük'ün kız kardeşi Carla 4.Kitabında bu çok merak ettiğim ikilinin kitabını okuyacağız..Tabii ki en çok Françesca ve Kusursuzluk timsali Dük'ün hikayesini merak ediyorum.. Serinin 4.Kitabı Söz Dinlemez Kalbim'e gelince kurgusu çok güzeldi..Hiç sıkılmadan okudum. Evlilikten ödü patlayab Lady İrene Wyngate ile Radbourne Kontu'nun varisi Gideon'un hikayesi idi..İrene'nin korkusunun en büyük sebebi zalim ve bencil babasının davranışları yüzünden di aslında..Bu yzüden evlinerek erkeğin hükmü altına girmeyi ret ediyordu.. Gideon ile İrene'nin yolları da genç kızın babası yüzünden bir gece yarısı kesişmiş idi aslında..Babasını emrinde çalışan bir kadına musallat olduğu için uyarmaya gelen Gideon İrene'yi kendisine çevirdiği silahı ile ilk kez görmüştü..Genç kızı da unutmamıştı.. Bu olaydan tam 10 yıl sonra bu iki gencin yolları tekrar kesişir..Gideon'un gizemli ve aykırı geçmişi çok çarpıcı ve sırlar ile doludur..Küçük yaşta terkedilip büyük zorluklar ile yaşaması babasının o kaybolduktan sonra bulmak için beklediği çabayı göstermemiş olması Gideon'un cevaplarını aradığı sorulardır.. Yıllar sonra kavuştuğu ailesinden beklediği sıcaklığı görmemesi ünvanın her şeyden çok önemli olması onun canının acıtmıştır.. Öte yandan İrene babasını kaybetmiş olup babasının bıraktığı borçlarla boğuşan ağabeyi evlendikten sonra annesi ile birlikte onu evlendirmek için fırsat kollayan sevmeyen yengesi ile birlikte yaşamaktadır..Zaman zaman yaşanan tartışmalar canını acıtsa da evlenmemeğe kesin kararlı olup sert ve açık sözlü bir genç kız olup erkekleri yanına yanaştırmamaktadır.. Ama yeniden bulduğu ailesi Gideon'un aileden yapılan baskıları sonucunda İrene'yi oldukça hareketli ve heyecanlı günler beklemekteydi..Çünkü Gideon tanışacağı bekar genç kızlar için düzenlenecek davette çöpçatanlık yapan Francesca'ya özellikle İrene'in isimin vererek davet edilmesini sağlıyacaktır.. Büyük bir keyifle okudum..Francesca ve Dük'ün olduğu sahneler çok fazla olmasada kitabın sonundaki sahne gelecek iki kitabın daha da haraketli ve heyecanlı olacağının göstergesi idi... Umarım bu sefer Candace Camp'i okumak için çok fazla ara verilmez..Tavsiye ederim..

Seni Kalbime Yazdım (Legend of the Four Soldiers, #3)
Seni Kalbime Yazdım (Legend of the Four Soldiers, #3)

10

Seni Kalbime Yazdım-Elizabeth Hoyt Bu nasıl bir kitaptı böyle.Masal gibiydi..Bayıldım..Bu ara üst üste çok güzel kitaplar okudum ki; İki Ateş Arasında-Monica Mccarty Beni Uzaklarda Arama -Kieran Kramer'den sonra ; Seni Kalbime Yazdım orjinal adı To Beguile a Beast Legend of the Four Soldiers Serisinin 3.kitabı.Bence serinin en güzel kitabı idi..Bu kadar güzel bir kitap olabileceğini tahmin etmemiştim..Bir de yayın evi serinin iki kitabını da arka arkaya yayınlayınca,muhteşem bir ziyafet oldu benim için...Bu uygulamayı lütfen Brenda Joyce içinde yapmalılar.. Bu romanda Elizbeth Hoyt'un büyülü kalemi daha bir güzel hissediliyordu..Bunda yine Seden Gürel'e teşekkür etmek gerekir diye düşünüyorum.. Goodreads puanı 5/4,07 Benin puanım bu ara bollaştı biliyorum ama elimde değil 5/5 veriyorum. Elime aldım ve bırakamadım..O yaralı erkek karakteri muhteşemdi münzevi erkeğimiz Sir Allister Munroe Kadın karakter ise diller destan güzel Helen Fitzwilliam..Tam bir Güzel ve Çirkin romanı idi. Bu güzeli bir önceki kitap olan Lord Vale'nin hikayesinden tanıyoruz aslında..Lady Vale yani Melisande Fleeming ona yardım eli uzatmıştı..LOrd Vale ile bir gece kaldıkları Allister'in evinde onun durumunu görüp Helen'i kahyalık yapması için taa İskoçya'ya yönlendirmişti ki ne kadar da pratik bir kadın olduğu görülüyordu.. Helen yıllarca metresliğini yaptığı sonradan çocukları ile bir kenarda unutulduğu için küskün ve onurunu yitirmiş bir kadındı.Ailesi tarafından da terk edilip unutulmuştu. Liester Dükü onu arayıp sormasa da bir ev açarak rahatça yaşıyorlardı Ama bir sabah çocuklarını yanında görememe korkusu onu yiyip bitiriyordu. Lady Melisande Vale'in yönlendirmesi ile herşeyi göze alarak onu terk etmeye karar verdi..Spinner Falls'tan yüzünde yaralarla, tek gözünü kaybetmiş, ruhuna da en az yüzü kadar hasar almış bir halde kurtulan Sir Allister Munroe'nun İskoçya'sındaki kaleye gider.. Sir Allister Munroe bu kalede kendisini toplumdan izole ederek yaşamakta ve kalesinden dışarı adım atmaz. Helen ise Londra'dan ve geçmişinden kaçtığında çocuklarını da alıp gözden uzakta olan bu şatoya sığınıp Alistair'in kahyası olarak işe başladıktan sonra yaralı adamın yüzünün altındakileri keşfeder.. Aslında ikisi de sevgiye ilgiye açtır.Çok geçmeden kendilerinin birbirlerinin kollarında bulacaklardır. .Allister Helen'in çocuklarına onların babası gibi şefkatle yaklaşır.Onlara gerçek babalarının vermediği ilgi ve sevgiyi verir. Balığa götürür, gezilere çıkartır hatta onlar için hastalanmayı göze alarak köpek bile alır. Aynı sofrada oturur onlarla gerçek bir aile gibi..Helen'in kalbi bu adam tarafından ne kadar büyük bir tehlikede ise Allister'inki de o kadar büyük bir tehlikededir... Kesinlikle bitmesini istemedim..Çok sevdim..Tavsiyemdir..

Beni Uzaklarda Arama
Beni Uzaklarda Arama

10

Beni Uzaklarda Arama-Kieran Kramer Impossible Bachelors Serisinin 1.Kitabı idi Goodreads Puanı 5/3,73 Benim puanım 5/5 Son zamanlarda okuduğum kurgusu en güzel kitaplardan idi..Başlama biçimi olayların gelişimi harika idi...Çok iyi bir yazar ile tanıştım.Çeviride beni rahatsız eden herhangi bir şey yoktu yani çevirmen yazar ile arama girmemişti..Kii bu benim için çok önemli idi..Ona buradan teşekkür ederim.Beni Uzaklarda Arama historical türünde ince bir mizahi olan romantik komedi idi ama duygusal sahneleri de çok doyurucu idi..Çiftin birbirlerine aşık olduklarını anladıkları sahneleri yazar bana bire bir hissettirdi..Hele sonlarına doğru çok duygulandım.. Çocukluklarından beri birbirlerinden nefret eden iki insanın gelişen olaylar ile birbirlerine katlanmak zorunda kalması,alışması,arkadaşlık ve dostlukları sonunda da birbirlerine aşık olmaları..Bir amaç için kader birliği yapmaları her ne kadar o amaç çok da iyi bir amaç uğruna olmasa da.. Harry ve Molly diğer ahlaksız asilzadeler ve metresler okumak müthiş idi..Molly Harry'nin metresi değildi sahte metres idi..Yarışma da rakipleri olan diğer kadınlarla çok güzel ilişkiler ve arkadaşlıklar kurdu..Dost oldu onlarla sonunda hepsi birimiz hepimiz hepimiz birimiz için diyecek kadar kaynaştılar sevdiler birbirlerini..Çok güzel mesajlar vardı bu hikayede.....Çok sevdim..Tavsiye ederim...

Beni Aşka İnandır (American Heiresses, #1)
Beni Aşka İnandır (American Heiresses, #1)

8

Ephesus Yayınlarının yeni yazarı Julianne Maclane 6 kitaplık serinin ilki Goodreads puanı 5/3,71 Benim puanım 5/4 Güzel bir romandı..Ama başlarda kurgu yönünden Daisy Goodwin'in Düşes kitabını andırsa da bu daha bir soft hikayedi..Severek okudum.. Ama başlarda beni biraz sıkıldığımı söylemeliyim...Daha sonra kitap açıldı elimden bırakamadım... Puanı başlarda sıkıldığım ve uygun olmayan kapak için kırdım... Roman 19 yy sonlarında 1881 yılında geçmekte..O dönemde Amerikalı zengin genç kızların arasında ki en moda şey soylu bir asilzade ile evlenmektir..Özelikle maddi durumları kötü olanların içinden seçmek ise daha da ikna edici idi..İşte Sophia'da 1881 Londra sezonuna bu fikirle gelmese de annesinin aklındaki tam da böyle bir şeydi..Maddi durumu kötü,ünvanı büyük bir avı kafalamak... Wenworth Dükü James'in ise başlarda böyle bir evliliğe kesinlikle niyeti yoktu..Sophia'yı ilk gördüğü andan itibaren çok etkilenmişti..Onu merak etmişti..İşte her şey o merak ile başladı ve yakın arkadaşının da gönül koyduğu bu güzel Amerikalı ile ilgilenmekten vazgeçemedi...Ama muhtemel bir evliliği elbette düşünmüyordu..Fakat hiç beklemediği masraflar üzerine Sophia'yı baştan çıkarmakta tereddüt bile etmedi, onu sevdiğine inandırarak evlendi..Evliliklerinin ertesi sabahı Sophia rüyadan uyandı.. Bundan sonra evlilikleri gerçekten de çok ciddi sınavdan geçmeye başladı..Sophia'nın vericiliğini sevdim..Özellikle evlilik sabahı onu bırakıp Londra'ya giden kocasının haddini bildirmesi.. Ne olursa olsun pozitif bir kişiliğe sahip olması sorunlara odaklanarak çözmeye çalışması..Daha doğrusu ailesine ne kadar yabancı olursa olsun sahip çıkmasını çok sevdim..James'in kalbinin üzerindeki buz tabakasını erimesini izlemek çok güzeldi..Tavsiye ederim..

Hırçın Aşk (Malory-Anderson Family #2)
Hırçın Aşk (Malory-Anderson Family #2)

7

Mallory Serisinin ikinci kitabını okumak benim için başlarda işkence oldu..Neden mi? Çeviri katliamı yine...Yine aynı kelimeler bu sefer üstüne cimcime de eklendi:)) Duyumsamak kelimesini konuştuğumuz dilde kullanıyormuyuz? Hayır..Peki bu kelimede ki ısrar niye? Niçin devamlı gözümüze sokuluyor? Bu uyduruk kelimeler ile kitap okumak benim sinirlerimi bozmaya başladı artık.Bu kadar sevdiğim bir yazarı bu kadar başarılı bir seri ancak bu şekilde mahvedilirdi..Bir de kapak faciası vardı ki sormayın..Kapakdaki kadının kitaptaki Roslynn ile yakından uzakdan alakası yoktu.. Mallory Serisinin ilk kitabında Regina'nın en merak ettiğim dayısı Antony idi..Her ne kadar zampara da olsa Roslynn ile karşılaştıktan sonra Antony Mallory aklından bu güzel ama aksi kızı çıkaramaz..Çok sıra dışı bir şekilde tanışırlarsa da..Azılı çapkın Antony onu etkisi altına hemen alır.. Yalmız Roslynn'in çok acil bir şekilde evlenmesi gerekmektedir..Büyük babasının ölümünden sonra kendisine çok yüklü bir miras kalmıştır..Ama kafasını ona takan kuzeni onunla her ne olusa olsun evlenmeye kararlıdır..Roslynne Tam iki kere ipin ucundan döndükten sonra Antony'inin bir takım hileleri ile onunla evlenmek zorunda kalır... Ve olaylrımız başlar..Boy boy Mallory erkekleri ile tekrar karşılaşmak çok güzeldi..Özellikle ne kadar tehlikeli ve amansız olduklarını biraz unutmuşum:)) James Mallory tek başına bir fenomendi zaten.. Bu kadar kötü şartlara rağmen ben yine de bu kitabı okurken zevk aldım ve kahkahalarımı tutamadım..Ama gönlüm daha güzel bir çeviri ile bu favori dayının hikayesini okumak isterdi..Maalesef nasip olmadı..Umarım serinin üçüncü hikayesinde yani dayı James'in hikayesinde bu zevki tadarım..Karar sizin bu kötü çeviriye rağmen zevk alabilirsiniz:)) Benim gibi...