Orjinal adı The Chief Highland Guard Serisinin 1.Kitabı. Bu romanda Asi romanından tanıdığımız Rory Macleod'un altı kuşka önce ataı olan Thor Macleod'un hikayesi idi.. Serinin ilk kitabı idi ama ummadığım kadar da beğendim... Çeviri mükemmeldi bence kitap aktı gitti..Bir kere karakterle çok güzel yansıtılmıştı.Christina Fraser ve Thor Macleod'un duygu ve korkularını yazar çok güzel işlemişti..Tarihi mekan içinde muhteşem bir aşk hikayesi okudum ki...Son zamanlarda kitaplarda uğradığım hüsranı bu hikaye ile dinderebildim..
Hanımeli Kokusu-Elizabeth Rolls Ana ve babaların suçlarını evlatlar çekermiş ne kadar da doğru bir deyim..Özellikle Hanımeli Kokusu'na cuk diyede uymuştu.. Christina Daventry 'de gayri meşru bir çocuk olmayı seçemezdi ki..Kardeşi Harry Daventry ile bir dükün gayri meşru çocuğu idiler.. Kimse ana ve babasını seçme lüksüne sahip değil di..Ama Chtisty'in oğlan kardeşinin niyeti asilzade bir kız ile evlenip köşeyi dönmekti..Sonu ne olursa olsun..Gözüne Lord Julian Trentam'ın üvey kız kardeşi Alicia'yı gözüne kestirmişti..Kendisini zengin bir asilzade olarak göstermişti..Ama şüphelenen Julian onun evinde bir kadın yaşadığını duymuştu.. O yüzden eve aniden gidip kendi gözleri ile görmeye karar verdi... Evde Harry'nin kız kardeşi Christy ile karşılaştı..Aslında bu iki genç insan ilk gördüklerinde birbirlerinden etkilendiler...Chrsty kardeşinin bu ölçüsüz davranışalarından,bencilliğinden çok rahatsızdı..Amam maddi bakımdan çok kötü durumdaydı..Bulunduğu evi kardeşinin bencilliği yüzünden bir hafta içinde boşaltması gerekiyordu.. Ummadığı yardım eli ve işbirliği Julan'dan geldi onun evinde üvey annesine rfakat edecek ve kardeşlerine mürebbiyelik yapacaktı.. her şey çok iyidi ama Julian bu genç kadından fazlası ile etkileniyordu..Christy ise şahsen yaşadığı acı tecrübelerden bir asilzade ile yakınlaşmanın nelere mal olacağını çok iyi biliyordu... Yaşanan olaylar onları hiç ummadıkları bir şekilde bir birine itecekti... Çok severek okudum..Tavsiye ederim...
Ne diyebilirim ki yine bayıldım..Nora Roberts'i her okuduğumda daha çok sevmeye başladım..Özellikle bu Harlequin'den çıkan kitaplar..Ve biz bu kitaplarla tanışmak için çok geç kalmışız.. The MacGeregor Serisinin 4.Kitabı idi Yalnız Adam çok egzotik,çok gizemli ve aile sıcaklığını ise harikulade bir şekilde aktarmış yazar..Benim bir numaralı adamım yine Daniel Macgregor'du..Yine ortalığı karıştırıyordu!!.. Bu sefer ki macerada iki sanatçının aşkı vardı...Önceki maceredaki Shelby Campbell'in agabeyi Grant Campbell vardı bu macerada..Babasının gözlerinin önünde öldürülmesinin izlerini taşıyordu hala yüreğinde..Bir çeşit münzevi hayat yaşıyordu..Kalabalıktan,gürültüden uzak ve işinide buradan yapıyordu..Ama fırtınalı bir gecede kapısı çalındı ünlü ressam Gennie Grandeau hayatına giriverdi..Hiç haber vermeden ansızın.. Onu ne kadar kendinden uzaklaştırmaya çalışırsa çalışşsın başarılı olamadı..Gennie'de kendisi gibi yaralıydı..Kendine bir yıl izin vermişti..Bunu resim yaparak değerlendirecekti..Onun da hesaplarında aşk yoktu.. Tavsiyemdir!!..
Karşınızda bir Ateş Serisi Müptelası durmakta...Şimdiye kadar okuduğum diğer fantastik serilerin hepsini solladı..Serinin çevrilmiş 3.kitabı İntikam Atesini de bitirdim..Öyle bir yerde bitti ki;saçımı başımı yolacağım..Bu serinin devamının uzamasına neden olan her şeye karşı son derece kızgınım..Bu seriyi kesinlikle arka arkaya okumalısnız..Bir kitaptan ötekine atlamalısınız.. Aksi takdirde yeni kitabın çıkması için benim gibi gün sayar hale gelebilirsiniz.. Filminin çekilmesi ise çok güzel olur..Vee eminim o çok sevilen Alaca Karanlık Serisini sollar bence..Bu seriyi Kedicik'ten,Gece Yarısı ve Dark serisinden de çok sevdim..Çok egzotik ve sırlarla dolu.. Çünkü bu seride aksiyon,macera bitmezken,duyguları da ihmal etmemiş..Hikayeye kurguladığı aşk öyle normal bir aşk değil okuduğum ilk üç kitapda bir aşktan dahi bahsedemeyiz..Ama bu ikili arasındaki Jericho Barrons ve MacKayla Lane arasındaki tutkuyu ve cinsel gerilimi o kadar güzel aktarmış ki..Sayfalar dolusu aşk sahnelerine değer bence..Onları okurken nefesiniz de kesiliyor..Birbirleri ile olan iletişimleri görülmeye değer pardon okunmaya değer.. Barrons'un türü ne vampir mi? melun mu? bir fae mi? bir karanlıklar prensi mi? anlayamıyorsunuz ki...Bu serinin 5.kitabı biteseye kadar böyle sürüyormuş. Hikayeden biraz bahsetmek istiyorum : MacKayla Lane sıradan bir güneyli genç kız.O gün telefon kız kardeşinin öldüğü ile ilgili haber gelesiye kadar sorunları ojesinin hangi ton pembe rengi olacağına,saç modelinin nasıl olacağı ile ilgili karar ibaretti... Hayatı o telefondan önce ve sonrası olarak ikiye ayrılmıştı...Kız kardeşi İrlanda Dublin'de hunharca öldürülmüştü,canından çok sevdiği hayattaki tek dostu ablası Alaine yoktu artık..Ablası ve kendisi ile ilgili bilmediği çok şeyler vardı..Önce gerçekte hiç olmayan varlıkları görmeye başladı bu yabancı şehirde araştırma yaptıkça ablasının sandığı gibi kaygısız tasasız bir hayatı olmadığını sıradışı bir hayat sürdüğünü keşfetti.Ablası ölmeden bir mesaj bırakmıştı..O mesaj üzerine ablasının ölümünü araştırmaya ve bunu ona yapanı bulup ödetmeye karar verdi ama nasıl? Yalnızdı yabancı bir ülkedeydi..Ve burada kimseyi tanımıyordu..Yaptığı araştırmalar yüzeysel ve yetersiz kalmıştı ablasının ölümünü inceleyen dedektif dosyayı kapatmıştı hiç bir şekilde onu tekrar açmaya ikna edemiyordu. Ama kararlıydı ne yapıp edip Alaine'in katilini bulacaktı.. ta ki Barrons Kitapevi ne yağmurlu bir günde yolu düşeseye kadar...Ama bu iş yerinin sahibi hiç de tekin bir adama benzemiyordu.. Sonunda onunla birlikte çalışmaya karar verdi..Barrons onun sıra dışı özelliklerini anlamıştı Mac'i uzun yıllardır aradığı tüm bu gizemli olayların sebebi olan Sinsar Dubh'u bulmak için işbirliği yapacaktı..Karşılığında da Mac'ı koruyacaktı.. Barrons olmasaydı Mac ne kadar yaşayabilirdi bilemiyorum neredeyse Fiona'dan koruyamıyordu..Fiona mı kim? Ama buna pek de sıcak bakmayan biri vardı Barrons'un yardımcısı Fiona Mac'ı ölümüne kıskanıyordu..Barrons ile aralarında özel bir şeyler vardı ama sanki o bu her neyse ona fazla anlam yüklüyordu...Barrons pratik adamdı yıılardır yardımcılığını yapan Fiona'yı işten atarken de tereddüt bile etmedi..Mac ile yapması gereken çok işler vardı..Önce Mac'in dış görünüşü değişti..O güzelim sarı saçları gitti yerine daha koyu ilgi çekmeyen saçlar geldi..Kıyafetindeki pembeleri neredeyse kaldırdı..Çünkü Barrons Pembeden nefret ediyordu.....Ama Mac ona doğum gününde güzel bir pembe pastada hediye edivermişti... İkilinin işbirliği bazen çok verimli olabilse de sık sık şüphe ve güven sorunundan dolayı sekteye de uğrayabiliyordu..Çok yerde Mac Barrons tarafında kurtarıldı isede iş sadece onunla bitmiyordu..Hikayeenin başından beri ona tecavüz edip önceleri seks bağımlısı haline getirmeye çalışıp sonra işbirliğine başvuran Vlane vardı..Barrons ve Vlane'i aynı sahnede göremezsiniz..Birbirlerine tahammül edemezler..Bir de şehre geldiği ilk gece ona yardım etmeyen ve Mac'in olagan üstü güçlerini bilen Rowena vardı baştan beri ona yardım etmemişti.. Mafya Rocky Banion,Lord Masters vs..gibi sıradışı kişler hep Mac'in yoluna çıkan kahramanlardı romanda.. Heyecan aksiyon bir an bile azalmadığı gibi bildiğimiz usta ,çırak ilişkisi içindeki Mac-Barrons ikilisinin ilişkileri gün geçtikçe daha ilginç hale geliyordu.. Ben bu seriye ait ne varsa daha sayfalarca yazabilirim..yazarın kalemine,kurgusuna hayran oldum..Ama çok sevdiğimiz şeylere ulaşabilmek için bazen beklememiz gerekebiliyor.. Duyumlarıma göre son iki kitap yani 4-5.Kitaplar Artemis'ten çıkacakmış..Benim unudum yağmurdan kaçarken doluya tutulmayalım.. Artemis Yayınlarıda umarım bu seri ile bizi acı çektirmeye üzmeye çalışmaz..Çünkü hislerim bu yayın evinin bizi üzeceği yönünde..İnşallah yanılırım.. Değişik bir fantastik seri ve içinde de tutkulu bir aşk okumak istiyorsanız bu seri tam size göre..Ben çok beğendim...TAVSİYEMDİR...Sakın Es geçmeyin...
Karşınızda bir Ateş Serisi Müptelası durmakta...Şimdiye kadar okuduğum diğer fantastik serilerin hepsini solladı..Serinin çevrilmiş 3.kitabı İntikam Atesini de bitirdim..Öyle bir yerde bitti ki;saçımı başımı yolacağım..Bu serinin devamının uzamasına neden olan her şeye karşı son derece kızgınım..Bu seriyi kesinlikle arka arkaya okumalısnız..Bir kitaptan ötekine atlamalısınız.. Aksi takdirde yeni kitabın çıkması için benim gibi gün sayar hale gelebilirsiniz.. Filminin çekilmesi ise çok güzel olur..Vee eminim o çok sevilen Alaca Karanlık Serisini sollar bence..Bu seriyi Kedicik'ten,Gece Yarısı ve Dark serisinden de çok sevdim..Çok egzotik ve sırlarla dolu.. Çünkü bu seride aksiyon,macera bitmezken,duyguları da ihmal etmemiş..Hikayeye kurguladığı aşk öyle normal bir aşk değil okuduğum ilk üç kitapda bir aşktan dahi bahsedemeyiz..Ama bu ikili arasındaki Jericho Barrons ve MacKayla Lane arasındaki tutkuyu ve cinsel gerilimi o kadar güzel aktarmış ki..Sayfalar dolusu aşk sahnelerine değer bence..Onları okurken nefesiniz de kesiliyor..Birbirleri ile olan iletişimleri görülmeye değer pardon okunmaya değer.. Barrons'un türü ne vampir mi? melun mu? bir fae mi? bir karanlıklar prensi mi? anlayamıyorsunuz ki...Bu serinin 5.kitabı biteseye kadar böyle sürüyormuş. Hikayeden biraz bahsetmek istiyorum : MacKayla Lane sıradan bir güneyli genç kız.O gün telefon kız kardeşinin öldüğü ile ilgili haber gelesiye kadar sorunları ojesinin hangi ton pembe rengi olacağına,saç modelinin nasıl olacağı ile ilgili karar ibaretti... Hayatı o telefondan önce ve sonrası olarak ikiye ayrılmıştı...Kız kardeşi İrlanda Dublin'de hunharca öldürülmüştü,canından çok sevdiği hayattaki tek dostu ablası Alaine yoktu artık..Ablası ve kendisi ile ilgili bilmediği çok şeyler vardı..Önce gerçekte hiç olmayan varlıkları görmeye başladı bu yabancı şehirde araştırma yaptıkça ablasının sandığı gibi kaygısız tasasız bir hayatı olmadığını sıradışı bir hayat sürdüğünü keşfetti.Ablası ölmeden bir mesaj bırakmıştı..O mesaj üzerine ablasının ölümünü araştırmaya ve bunu ona yapanı bulup ödetmeye karar verdi ama nasıl? Yalnızdı yabancı bir ülkedeydi..Ve burada kimseyi tanımıyordu..Yaptığı araştırmalar yüzeysel ve yetersiz kalmıştı ablasının ölümünü inceleyen dedektif dosyayı kapatmıştı hiç bir şekilde onu tekrar açmaya ikna edemiyordu. Ama kararlıydı ne yapıp edip Alaine'in katilini bulacaktı.. ta ki Barrons Kitapevi ne yağmurlu bir günde yolu düşeseye kadar...Ama bu iş yerinin sahibi hiç de tekin bir adama benzemiyordu.. Sonunda onunla birlikte çalışmaya karar verdi..Barrons onun sıra dışı özelliklerini anlamıştı Mac'i uzun yıllardır aradığı tüm bu gizemli olayların sebebi olan Sinsar Dubh'u bulmak için işbirliği yapacaktı..Karşılığında da Mac'ı koruyacaktı.. Barrons olmasaydı Mac ne kadar yaşayabilirdi bilemiyorum neredeyse Fiona'dan koruyamıyordu..Fiona mı kim? Ama buna pek de sıcak bakmayan biri vardı Barrons'un yardımcısı Fiona Mac'ı ölümüne kıskanıyordu..Barrons ile aralarında özel bir şeyler vardı ama sanki o bu her neyse ona fazla anlam yüklüyordu...Barrons pratik adamdı yıılardır yardımcılığını yapan Fiona'yı işten atarken de tereddüt bile etmedi..Mac ile yapması gereken çok işler vardı..Önce Mac'in dış görünüşü değişti..O güzelim sarı saçları gitti yerine daha koyu ilgi çekmeyen saçlar geldi..Kıyafetindeki pembeleri neredeyse kaldırdı..Çünkü Barrons Pembeden nefret ediyordu.....Ama Mac ona doğum gününde güzel bir pembe pastada hediye edivermişti... İkilinin işbirliği bazen çok verimli olabilse de sık sık şüphe ve güven sorunundan dolayı sekteye de uğrayabiliyordu..Çok yerde Mac Barrons tarafında kurtarıldı isede iş sadece onunla bitmiyordu..Hikayeenin başından beri ona tecavüz edip önceleri seks bağımlısı haline getirmeye çalışıp sonra işbirliğine başvuran Vlane vardı..Barrons ve Vlane'i aynı sahnede göremezsiniz..Birbirlerine tahammül edemezler..Bir de şehre geldiği ilk gece ona yardım etmeyen ve Mac'in olagan üstü güçlerini bilen Rowena vardı baştan beri ona yardım etmemişti.. Mafya Rocky Banion,Lord Masters vs..gibi sıradışı kişler hep Mac'in yoluna çıkan kahramanlardı romanda.. Heyecan aksiyon bir an bile azalmadığı gibi bildiğimiz usta ,çırak ilişkisi içindeki Mac-Barrons ikilisinin ilişkileri gün geçtikçe daha ilginç hale geliyordu.. Ben bu seriye ait ne varsa daha sayfalarca yazabilirim..yazarın kalemine,kurgusuna hayran oldum..Ama çok sevdiğimiz şeylere ulaşabilmek için bazen beklememiz gerekebiliyor.. Duyumlarıma göre son iki kitap yani 4-5.Kitaplar Artemis'ten çıkacakmış..Benim unudum yağmurdan kaçarken doluya tutulmayalım.. Artemis Yayınlarıda umarım bu seri ile bizi acı çektirmeye üzmeye çalışmaz..Çünkü hislerim bu yayın evinin bizi üzeceği yönünde..İnşallah yanılırım.. Değişik bir fantastik seri ve içinde de tutkulu bir aşk okumak istiyorsanız bu seri tam size göre..Ben çok beğendim...TAVSİYEMDİR...Sakın Es geçmeyin...
Karşınızda bir Ateş Serisi Müptelası durmakta...Şimdiye kadar okuduğum diğer fantastik serilerin hepsini solladı..Serinin çevrilmiş 3.kitabı İntikam Atesini de bitirdim..Öyle bir yerde bitti ki;saçımı başımı yolacağım..Bu serinin devamının uzamasına neden olan her şeye karşı son derece kızgınım..Bu seriyi kesinlikle arka arkaya okumalısnız..Bir kitaptan ötekine atlamalısınız.. Aksi takdirde yeni kitabın çıkması için benim gibi gün sayar hale gelebilirsiniz.. Filminin çekilmesi ise çok güzel olur..Vee eminim o çok sevilen Alaca Karanlık Serisini sollar bence..Bu seriyi Kedicik'ten,Gece Yarısı ve Dark serisinden de çok sevdim..Çok egzotik ve sırlarla dolu.. Çünkü bu seride aksiyon,macera bitmezken,duyguları da ihmal etmemiş..Hikayeye kurguladığı aşk öyle normal bir aşk değil okuduğum ilk üç kitapda bir aşktan dahi bahsedemeyiz..Ama bu ikili arasındaki Jericho Barrons ve MacKayla Lane arasındaki tutkuyu ve cinsel gerilimi o kadar güzel aktarmış ki..Sayfalar dolusu aşk sahnelerine değer bence..Onları okurken nefesiniz de kesiliyor..Birbirleri ile olan iletişimleri görülmeye değer pardon okunmaya değer.. Barrons'un türü ne vampir mi? melun mu? bir fae mi? bir karanlıklar prensi mi? anlayamıyorsunuz ki...Bu serinin 5.kitabı biteseye kadar böyle sürüyormuş. Hikayeden biraz bahsetmek istiyorum : MacKayla Lane sıradan bir güneyli genç kız.O gün telefon kız kardeşinin öldüğü ile ilgili haber gelesiye kadar sorunları ojesinin hangi ton pembe rengi olacağına,saç modelinin nasıl olacağı ile ilgili karar ibaretti... Hayatı o telefondan önce ve sonrası olarak ikiye ayrılmıştı...Kız kardeşi İrlanda Dublin'de hunharca öldürülmüştü,canından çok sevdiği hayattaki tek dostu ablası Alaine yoktu artık..Ablası ve kendisi ile ilgili bilmediği çok şeyler vardı..Önce gerçekte hiç olmayan varlıkları görmeye başladı bu yabancı şehirde araştırma yaptıkça ablasının sandığı gibi kaygısız tasasız bir hayatı olmadığını sıradışı bir hayat sürdüğünü keşfetti.Ablası ölmeden bir mesaj bırakmıştı..O mesaj üzerine ablasının ölümünü araştırmaya ve bunu ona yapanı bulup ödetmeye karar verdi ama nasıl? Yalnızdı yabancı bir ülkedeydi..Ve burada kimseyi tanımıyordu..Yaptığı araştırmalar yüzeysel ve yetersiz kalmıştı ablasının ölümünü inceleyen dedektif dosyayı kapatmıştı hiç bir şekilde onu tekrar açmaya ikna edemiyordu. Ama kararlıydı ne yapıp edip Alaine'in katilini bulacaktı.. ta ki Barrons Kitapevi ne yağmurlu bir günde yolu düşeseye kadar...Ama bu iş yerinin sahibi hiç de tekin bir adama benzemiyordu.. Sonunda onunla birlikte çalışmaya karar verdi..Barrons onun sıra dışı özelliklerini anlamıştı Mac'i uzun yıllardır aradığı tüm bu gizemli olayların sebebi olan Sinsar Dubh'u bulmak için işbirliği yapacaktı..Karşılığında da Mac'ı koruyacaktı.. Barrons olmasaydı Mac ne kadar yaşayabilirdi bilemiyorum neredeyse Fiona'dan koruyamıyordu..Fiona mı kim? Ama buna pek de sıcak bakmayan biri vardı Barrons'un yardımcısı Fiona Mac'ı ölümüne kıskanıyordu..Barrons ile aralarında özel bir şeyler vardı ama sanki o bu her neyse ona fazla anlam yüklüyordu...Barrons pratik adamdı yıılardır yardımcılığını yapan Fiona'yı işten atarken de tereddüt bile etmedi..Mac ile yapması gereken çok işler vardı..Önce Mac'in dış görünüşü değişti..O güzelim sarı saçları gitti yerine daha koyu ilgi çekmeyen saçlar geldi..Kıyafetindeki pembeleri neredeyse kaldırdı..Çünkü Barrons Pembeden nefret ediyordu.....Ama Mac ona doğum gününde güzel bir pembe pastada hediye edivermişti... İkilinin işbirliği bazen çok verimli olabilse de sık sık şüphe ve güven sorunundan dolayı sekteye de uğrayabiliyordu..Çok yerde Mac Barrons tarafında kurtarıldı isede iş sadece onunla bitmiyordu..Hikayeenin başından beri ona tecavüz edip önceleri seks bağımlısı haline getirmeye çalışıp sonra işbirliğine başvuran Vlane vardı..Barrons ve Vlane'i aynı sahnede göremezsiniz..Birbirlerine tahammül edemezler..Bir de şehre geldiği ilk gece ona yardım etmeyen ve Mac'in olagan üstü güçlerini bilen Rowena vardı baştan beri ona yardım etmemişti.. Mafya Rocky Banion,Lord Masters vs..gibi sıradışı kişler hep Mac'in yoluna çıkan kahramanlardı romanda.. Heyecan aksiyon bir an bile azalmadığı gibi bildiğimiz usta ,çırak ilişkisi içindeki Mac-Barrons ikilisinin ilişkileri gün geçtikçe daha ilginç hale geliyordu.. Ben bu seriye ait ne varsa daha sayfalarca yazabilirim..yazarın kalemine,kurgusuna hayran oldum..Ama çok sevdiğimiz şeylere ulaşabilmek için bazen beklememiz gerekebiliyor.. Duyumlarıma göre son iki kitap yani 4-5.Kitaplar Artemis'ten çıkacakmış..Benim unudum yağmurdan kaçarken doluya tutulmayalım.. Artemis Yayınlarıda umarım bu seri ile bizi acı çektirmeye üzmeye çalışmaz..Çünkü hislerim bu yayın evinin bizi üzeceği yönünde..İnşallah yanılırım.. Değişik bir fantastik seri ve içinde de tutkulu bir aşk okumak istiyorsanız bu seri tam size göre..Ben çok beğendim...TAVSİYEMDİR...Sakın Es geçmeyin...
Rehine - Sümeyye Akarçay Genç bir yazar Sümeyye Akarçay ilk kitabı Rehine'yi beğenerek okudum..Eksikleri yok muydu? vardı elbette..Ama zamanla kaleminin gelişeceğine daha iyi olacağına inanıyorum..Polisiye-Aşk-Macera türünde bir kitap idi.. Baştan sona kadar beğenerek okudum..Çok akıcı bir uslüp ile yazılmıştı.. Hikaye oldukça tanıdık bir hikaye idi..Ama genç yazarımızın gözünden okumak çok zevkliydi.. Hikayemizin kahramanlar; Baran Gökdağ ünlü,karizmatik,zengin bir iş adamı..Geçmişinde ona zor zamanında yardım eden bir dostunun ricası geri çeviremezdi..Ama bu adamın da istediği az bir şey değildi..Bir genç kızı kaçırıp evinde bir süre alıkoyacaktı..Buraya kadar iyi her şey.. Kaçıracağı genç kız da sıradan biri değildi ki;:) Esma Hazne isimli sosyete güzeli Hazne imparatorluğunun varislerinden genç ve güzel genç kızı kaçıracaktı..Yakalanırsa başı büyük belada demekti.. Ama rica büyük yerden idi ve kıramazdı.. Bu güzel genç kızı kaçırarak hayatının en büyük macerasına adım atmış oldu..Rehinesi düşündüğü gibi çıkmadı...Tüm planlar alt üst oldu..Nişanlı olduğunu bile unuttu ve rehinesine aşık oldu... Esma ise kendine kaçıran bu adamlara çok kızgındı..Ne yaptısa elinden kurtulamadı..Kaçmak için başlarda çok uğraştı...Başaramadı...Onu kaçıran adam korktuğu gibi bir mafya bozuntusu değildi..Ömründe gördüğü en yakışıklı ve karizmatik bir adam vardı karşısında..Sonun da olanlar oldu..Kendini kaçıran adama deli gibi tutuldu... Ama bu iki sevdalının unuttukları bir kara çalı vardı arada Baran'ın nişanlısı Gülşah..İki gencin de hayatını zehir edecek kadar tehlikeli bir kadındı Gülşah..Özellikle Baran onu çok hafife aldığını çok acı bir şekilde anlayacaktı... Değişik bir kalemle tanışmak istiyorsanız size genç yazarımızın yeni kitabını önerebilirim..Bu vefalı genç arkadaşımızı Hayriye Özaslan'a ayırdığı özel bölüm için de ayrıca çok teşekkür ediyorum..Yolun açık olsun Sümeyye Akarçay!!..