"Sevdalanmaya gidiyormuşum meğer..." diye başlar Melih Cevdet, Raziye romanında. Pamuk da en az onun kadar vurucu bir cümleyle başlamış bence. Bu romanda Orhan Pamuk'un içine Selim İleri kaçmış. Klasik Nişantaşı roman evreni yine merkezde, atmosfer şahane yaratılmış. Kurguda ise özellikle 8 yıllık dönemin tema tema anlatıldığı bölümlerde kronolojik olarak sürekli başa dönülmesi epey yoruyor. Doğu-batı kimlik mevzusuna "Türk yapımı çakma Fransız çanta" metaforuyla şık bir şekilde değiniliyor. Başta kadın-erkek olmak üzere, insan ilişkileri hakkında düşünmeye sevk ediyor sık sık. Bir de kitabın 540. sayfasında olan olayı sitedeki karakterlerin tanımında 2. cümlede uyarı koymadan (spoiler ibarelerini sonradan ben ekledim) yazan arkadaşın da alacağı olsun, tadını epey kaçırdı. Bu arada Kara Kitap'ı okumayan kişileri de ben buradan uyarayım: Masumiyet Müzesi'nde Kara Kitap'la ilgili fena spoiler var.
Kıyıda köşede kalmış bir hazine daha. Kulaktan dolma ve gözlemlere dayalı, nevi şahsına münhasır Fahim Bey'in hikayesi gerçekten dikkate değer. Romanın dilinin güncel olmaması okurken sıkıntı yaratıp cümlelere tam vakıf olma imkanını kısıtlıyor olsa da oldukça keyif veriyor. Özellikle sonlara doğru; zaman, değişim, yaşlılık ve benlik algısıyla ilgili olan bölümler çok çok güzeldi.
Özellikle mühendislerin keyif alacağını düşündüğüm, kara mizahı bol, erotizmi had safhada bir hayal ve hiyel kitabı.
Hikayelerin bu kez vicdan muhasebesi, iç hesaplaşma ekseninde seyrettiği, biraz da asabi hikayeler.
Soğuk savaşın son demlerinde MİT, KGB, TKP ilişkilerinin, bunların kendi iç çatışmalarının Rusya'nın karlı atmosferinde polisiye olarak aktarılması çok başarılı olmuş. Sonları hariç sürükleyici, soğuğu hissettiren bir roman.
"Kars", "Kar", "Kara", "Kara Kitap", "Ka", "K" gibi kelime oyunları ile birlikte Orhan Pamuk'un önceki romanlarında sık kullanıp doğu-batı çatışması üzerinden yorumladığı kimlik temasına ek olarak 28 Şubat fantazisiyle yoğurduğu; kimi yerleri vurucu olsa da aslında romanın içinde geçen tiyatro oyunlarındaki karikatüristik yapıdan öteye geçemeyen karakterleriyle zayıf kalan bir romanı olmuş kanımca. Uzun cümle için affola.