Hayalgücü yüksek, Red kit ve Asteriks'te bulunan mizahın benzeriyle kurgulanmış, enfes bir roman.
Kimi kurgu, kimi anı (belki de hepsi kurgu, hepsi anı) hikayelerden oluşan bu kitapta her türlü ruh halini bulmak mümkün. Ama ben yine de en çok anıların (hayali anılar da olabilir) olduğu bölümleri sevdim.
Pamuk'un önceki romanlarındaki kimlik,üslup temalarını Faulknervari bir şekilde karakterlerinden okuyucuya sıkmadan ulaştıran; bunu da polisiye yönünü kullanarak büyük ölçüde başaran bir romanı. Önceki yazdıklarına nazaran erotizm sosu epey artmış.
Kalbi de dizi kadar yaralı gencin hayat mücadelesi. Betimlemeler fevkalade.
12 Eylül'e soldan bakan, çoğu trajik hikayeler. Ahmet Ümit'in yazım dili etkileyici.
Zamandan ve mekandan soyut, şizofrenik, afyonu bol, ama özellikle İran edebiyatının cevherlerinden. Bir kez okumak yetmeyebilir.
"Kitap içinde kitap", "kayıp insan", "bireyin kendi benliğini sorgulaması" , "yakın siyasi tarih", "seyahat" temalarıyla Orhan Pamuk'un Kara Kitap ve Yeni Hayat'ını andıran, ama özellikle felsefi bölümü cezbeden, okunması gereken bir kitap.