Bizim KAPAK :( Jill… Jill… Jill Shalvis ! bu yazar ile tanışıklığım Şanslı Liman serisine kadar gidiyor ve ben o kitabını okurken notunu vermiştim yazarın. Eğlendirmek 10 numara… Diyaloglar 10 numara… Akıcılık 10 numara… Okuyucu kitaptan başka ne ister… Okuduğum diğer kitapları üç kızkardeşin hikayesini anlatıyordu. Ve bu kez karşımıza, olmazsa olmaz, sert, iri yarı dev gibi Pasifik Ateşi Beyzbol Takımı ağabeylerimiz var… Her birininin farklı hayat hikeyelerini okumanın yanı sıra sevgili yazarımız, Pace Martin ve Wade O'Riley için ayrıca bizi heyecan ve beklentiye düşürmüş. Bu kitap, Pace Martin’in hikayesini konu alıyor ve büyük mutluluk ve heyacanla serinin ikinci abisi Wade’yi beklemeye koyuluyoruz. VARAN-1 ) bu kitap ile beklenen –ama acilinden beklenen- iki kitabı için dualar edilmeye başlanıldı. Pace, Pasifik Ateşinin yıldızı parlayan oyucusudur. Kendince takımda olmazsa olmazı ve kurtarıcısıdır da diyebiliriz. Son maçlarda takımı adına aldığı sayıların başarısı, omuzunda bıraktığı ağrıdan daha çok önemlidir. Herkesin olduğu gibi Pace’in de sırları vardır ve kimseye anlatmaya niyeti yoktur. Taa ki röportaj için sorular sormaya başlayan Holly’e kadar… VARAN-2 ) bende Holly gibi “ bırak röportajı abiyi seyre dal” diyenlerdenim. Siz de okusanız sizde dersiniz insanın elinde değil :) Holly Hutchins, çocukluğundan beri kendine sırları yasaklamıştır. Belki de gazeteci olmakta ki isteğinin bir diğer nedeni de bunun altında yatmaktadır. Nedeni kesin bilinmez ama bildiği bir şey varsa,o da Pasifik Ateşi oyuncularının her birinin sırrı olduğu ve bunları ortaya çıkarmak istemesidir. Oyuncuların her biri ile yaptığı röportajlardan tatmin edici notlar alsada bir tek başarı sağlayamadığı Pace Martin vardır ve bu da onu iyileşmeye yüz tutmuş yara gibi kaşındırmaktadır.. VARAN-3 ) bu laflar benden mi çıkıyor ? :O ama işin doğrusu bu şimdi, lütfen ama sizde olsanız kapalı bir kutunun içinde neler var merak ederdiniz… Holly için Pace ile mücadele etmek, batıl inançlar yüzünden Pace’i öpmek zorunda kalmak – ne kadar sorundaysa- onu bir adım daha kendine yakınlaştırmak için bire bir nedenlerdendir. Ama işin içine futbolcuların ve hatta Pace’in doping sırları tüm Pasifik Ateşini çalkalıyorken bunun tek suçlusu olarak Holly görülür ve Pace’i karşısına alır. Ne de olsa SIR’ları açığa çıkarmak Holly’nin işidir… Kısaca konumuz bu efenim ve daha fazlası. Arada ki diyalogları okurken kahkalar atmak garanti. Örnek: "Seksi, küstah beyzbol serserisi mi?" diye tekrarladı Pace yumuşak bir ses tonuyla. "Seksiye mi yoksa serseriye mi karşı çıkıyorsun?" "Doğrusunu söylemek gerekirse küstaha." VARAN-SON ) Ben okurken keyif aldım, günümüz hikayelerinden nasibinizi almak istiyorsanız kendimce tavsiye ederim….
Maya Banks || İskoçyalının Kollarında Çok tereddütlü aldığım,okumaya bir türlü elim varmayan kitaplardan bir tanesiydi ama nihai sona ererek o da bitti. Halbuki ne düşünüyorsun okumayı? İskoç var içinde sen oku gerisi gelir nasıl olsa deyi ver Kitabın son sayfasını kapattığımda ağzım kulaklarıma varıyordu dersem yalan olmaz inanın. Evet,severek okudum ve serinin ikinci kitabını da bekletmeden okumaya karar verdim…. Mairin klanından kaçmış ve bir manastıra sığınmıştır. Kaçtığı kişi kendisi ile zorla evlenmek isteyen komutan Cameron’nun adamlarına yakalandığında onlarla gitmekten başka çaresi kalmaz. Kaleye giderken yollarına çıkan küçük oğlan çocuğunu da yanlarına esir olarak alırlar. Mairin ‘nin şimdi tek şartı vardır; çocuğun kılına bile zarar verilmeyecektir. Küçük çocuk Crispin Mairine bir söz verir. “ Mairin onu kötü adamlardan kurtarmış, Crispinde Mairin’i koruması için babasına götürecektir. Ve öylede olur…. Ewan McCabe oğlunun kayboluşundan kimi suçlayacağını bilemez ve onu bulmaları için dört bir tarafa adam yollar. Oğlu bulunduğunda yanında ki siyah saçlı kızın kim olduğunu öğrenemez. Crispin ve Mairin birbirlerine söz vermişlerdir kim olduğunu söylememesi için. Aslında Ewan için kim olduğu önemli değildir. Çünkü kızın kaçtığı kişi Cameron ise Mairine kapısı sonsuza kadar açıktır. Ve üstüne birde Kralın gayrimeşru kızı olduğunu öğrenmesi ve hatırı sayılır çeyizinin olması Ewan için yeterlidir. Bu tarz ince hesapların peşinde olan Ewan,AŞKI hesaba katmaz ve AŞK kapıya dayandığında gözü kralı bile tanımaz… Konunun kısadan hissesi böyle. Kitabın konusundan çok satır aralarında ki diyalogları seviyor ve okurken gülümse yüzünüzden eksik olmuyor. Bir çok yorum okudum bu kitapla ilgili kimisi ya çok beğenmiş kimisi de hiç beğenmemiş, ortası yok bu durumun. Ama İskoç kıtlığı yaşadığımız son dönemlerde okunacak kitaplardan diye bilirim. Kısaca TAVSİYE EDERİM efenim :))
Moskof Cariye Hürrem || Demet Altınyeleklioğlu Kitabı alıp almamakta karar verememde ki en büyük etken kalınlığıydı. Ama her zaman ki gibi okurken “ yeter ki okutsun kitap kendisini,kalınlığın ne önemi var” gerçeğini yaşıyor ve kendinize kızıyorsunuz… Zira kitap kendisini okutuyor,okutuyor ve yine okutuyor…. ÇOOOOK BEĞENDİM… Kitabın son sayfasını kapattığımda bende bir devri kapatmış gibi hissettim. Ve bir şeyler çöreklendi yüreğime. Sayfaları çevirirken, yarı gerçekleğin kurgulanmış hali olduğunu biliyorsunuz ama yinede etkileniyorsunuz ya, o duygu tarif edilemez bir gerçek. Yazarın kitabın son sayfasında anlatmış Hürrem kurgusunu. Hangi kadın hırsından dağları taşları delmemiş ki dedirtiyor ve Hürremin Osmanlı Sarayında her şeyi altüst etmesinin yanında vicdanı ile hesaplaşmasını okuyorsunuz satırlarda. Çocuk yaşta Volga nın dağlarında kelebek kovalayan küçük bir kızken, baba ocağından kaçırılan,atlı süvari Taçam Noyan’ın himayesine girer. Daha sonra bir kapı daha açılır Aleksandra Anastasia Lisowska’ya. Kırım hanedanının hanımı Aleksandra yı yanına alır ve ona bilmesi gereken her şeyi öğretir. Genç kızlığa adım attığı son dönemlerde kendini Osmanlı Devletinin Harem koğuşunda Cariye olarak bulur. Şimdi adı Ruslana olmuş ve Aleksandra’yı geride bırakmıştır. Onu çekemeyenler ise Moskof Cariye demekte diretir durur. Ama en son ona “Hürrem” diyen Sultan Süleyman son noktayı koyar. O bundan sonra, ne doğarken adını aldığı Aleksandra, ne Harem de dillere dolanan Ruslana ne de Hiristiyan aleminin kendisine taktığı Roxelanne idi. O bundan sonra Sultan Süleymanın gülen yüzlü Hürremi olmuştu. Taht kavgaları, ihanetler,ihtiraslar ve daha ne ararsanız bulacağınız bu kitapta okurken farklı farklı duyguları yaşayacaksınız, bir çoğunun kurgu olduğunu bilmeniz bile etkilenmenize engel olmayacak diye bilirim. Yazarla ilk tanışmam olmasına rağmen ilk kitabını göz önüne alarak diyeceğim birkaç kelime KENDİNİ OKUTUYOR olacaktır. En azından bana okuttu ve okuduğum her sayfadan sonra bir sonraki sayfanın heyecanını yaşattı diye bilirim Kitabı okumamda ısrarcı olan Nilay ve Duygu arkadşıma da kocaman teşekkür ederim… Ve bende bundan sonra TAVSİYE ederim diyebileceğim yegane kitaplığıma eklemiş olmanın haklı gururunu yaşayacağım….