Çok satılan kitaplardan olduğu için merak ettim ve okudum. Ama halen niye çok satılan kitaplar arasında yer aldığını anlamış değilim. Şahsen bu kitap da kayda değer hiç bir şey bulamadım.
Akıcı ve etkileyici. Ama çok satma yani ticari amaç kitapta anlatılanların abartıya ve gerçekten uzak bilgilerin olmasına neden olduğu aşikar.
Nuri Pakdil 1970’li yıllarda Avrupa’ya yapmış olduğu gezi sırasında izlenimlerini anlatıyor. Yazar, izlenimlerini anlatırkan çok farklı konulara değinmiştir. Ama özelikle üzerinde durduğu; Avrupa’nın Doğu ülkelerine ve özelikle Osmanlı(Türkiye)’ya karşı geçmişten günümüze uygulamış olduğu politikalar ve Doğu ülkelerinin bu politikalara genelikle avrupalılara göre olumlu cevapları. Yazara göre Osmanlı Devleti Ortadoğu’da dengeyi sağlayan bir imparatorluktu. Bunun farkında olana Batılılar Osmanlı üzerinden türlü oyunlar oynadılar ve bu uygulamış oldukları türlü oyunlar ile başarılı bir şekilde Osmanlı Devleti’nin yıkılmasına sebebiyet verdiler. Osmanlı Devleti’nin yıkılmasıyla da Ortadoğu’da dengeler bozulmuştur. Böylece Ortadoğu Batılılar için çok önemli ve çok faydalı bir pazar yeri haline geldi. Osmanlı’nın yıkılmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti’de yanlış bir şekilde Batıllaşmayı öngördüğü için ve bu istikamette hareket ettiği için Ortadoğu’daki dengeyi sağlayamadı. Çünkü yeni kurulan cumhuriyetin yöneticileri çağdaşlaşmayı, batıllaşma olarak gördüler. Batılaşmayı da kültür ve değerlerinden vazgeçip, yabancı ulusların kültür ve değerleri ile gelişmenin mümkün olabileceğini sandılar. Halbuki çağdaşlaşmak demek kültürünü yok saymak değil, başka kültürlerin kültürünü taklit etmek değildi. Çağdaşlaşmak, geçmişini yanlış ve doğruları ile bilip, yanlışlardan ders alarak yola devam etmek idi. Batılıların en önemli ve en faydalı pazarları haline gelen devletler bunu yapmadıkları için bugün çok zor durumdalar. Bu olanlar. Bir de bu devletlerden halen yazarın bir umudu da var. Buda özlem duyduğumuz bir umuttur.
Lan Almond bu eserinde, İslamın ünlü düşünürü ve tasavvufun önemli temsilcilerinden İbni Arabi ve Postmodernist Derrida'nın fikirleri arasındaki benzerlik ve farklılıkları iki düşünürün eserlerinden alıntılar yaparak değerlendiriyor. Felsefeyi sevenler için güzel bir eser.
Orhan Pamuk'un aldığı üç önemli ödülden dolayı yaptığı üç duygusal ve etkileyici konuşmadan oluşur.