Kendilerine muhtaç genç bir kızı evlerine alarak ona şefkat göstererek Nihal'e sadece evlerinin kapılarını değil yüreklerinin kapılarını da açan iki orta yaşlı adam. Biri göbekli diğeri kel. :) Ender ve Çetin. Kaldı mı böyle insanlar dedirtti. Kısacası güzeldi, sonunun nasıl bitmesini istediğimi bilemediğim bir romanla tanıştırdı beni Barış Bıçakçı.Ellerine sağlık demekten başka bir şey gelmiyor elimden. Kitaptaki dostluğa kapılmamak elde değil. Bizim büyük çaresizliğimiz okunulası bir kitap.
Ben işte bazı kitap kapaklarına aşık oluyorum böyle, en kısa zamanda alıp okuyacağım seni.Aylardır beynime kazınmanın nedenlerinden biri de yazarının San Franciscolu olması.Buluşacağız güzel kitap, pek yakında :) Hem niye sana kimse yorum yapmamış ki :(
Ahhh bir uzaylılarımız eksikti. :) Böyle dediğime bakmayın obsidiyenden sonra çok pozitifim aslında uzaylılara karşı.Bir Daemon da ben alabilir miyim mümkünse? Her neyse kitaba başlamadan adını o kadar çok duydum, obsidiyenin büyüsüne kapılanların -ya da Daemon ın mı demeliyim bilmiyorum- yorumlarını o kadar fazla okudum ki ister istemez büyük bir beklenti oluştu haliyle.İlk başladığımda hayal kırıklığı yaşayacağımı düşündüm, ilk karşılaşmalarının daha dolu olması gerektiğini düşündüm ama sonradan kitap beni içine alıverdi.Kitabın ikinci yarısı çok daha heyecanlı ve bir solukta okuyup bitirmeniz için sizi yerinize çiviliyor.Demem o ki ben de bir Daemonzede oldum çıktım obsidiyenden sonra. Alacakaranlıkla benzediğine katılıyorum.Konunun iskeleti aynı.Kendi halinde sıradan güzel bir kız ve doğaüstü yakışıklı bir oğlan.Ama olaylar çok farklı şekilleniyor. Neyse çok uzatmak istemiyorum.Bende Kat'in kitaptaki tüm davranışlarına hak verdim. Kitaptaki favori bölümlerim ise kesinlikle Kat'in Ash ile Daemon'ın üstüne makarna döktüğü bölümle, Daemon'ın kıza enerji harcatmak için onunla öpüşüp sonrada çekip gittiği bölüm. Kitabı okurken çok eğlendim, okumayanlara tavsiyemdir. Ve son olarak şu kapaktaki çocuk her kimse biri bana onu bulsun lütfen :)
bu roman benim canımın içi, o kadar yani :) hele ki bir meredith ile nicholas'ın kart oyunu oynadığı bölüm vardı ki hala aklımdan silinmez. okumalısınız.
ne depresif kitaptın sen öyle. Aslında araştırmadan asla kitap almam ama Ters Yüz ile iyi bir indirimin olduğu günde karşılaştık ve kapağı hoşuma gittiği için riske girip satın aldım. Kitapta eşinden boşanmış bir kadının verdiği mücadele anlatılıyor.Her şeyi bir kenara bırakıp bir dağ evinde yaşamaya başlıyor Nazan.-Yanlış hatırlamıyorsam kadının adı nazandı, yazar kendi adını vermiş karakterine diye şaşırmıştım.- İşte oradaki zorluklarla falan uğraşıyor, sürekli olumsuzluklar var kitapta, bir ara fazla bunaldığımı hatırlıyorum ama yinede yarım bırakmadım.Her neyse bir aşk falan olsa da kıpırdansa kitap diye aklımdan geçirirken evet biri çıktı kadının karşısına fakat çok öyle okuyucuya nefes aldıracak bir ilişki değildi.Hatta hatırladığım kadarıyla bir ilişki bile değildi.Yakın arkadaşının, karşısına çıkan adamdan kadını kıskanması çok hoşuma gidiyordu, hani bir şey yok bari o çıksın diye ona ümit ettim ama yazar yine beni hayal kırıklığına uğrattı. Kitapta sevdiğim tek şey Nazan'ın arkadaşlarıyla geceleri dağ evindeki eğlenceleriydi.Onun dışında yaşamdan uzaklaştıran, bunalıma sürükleyen bir kitap. Asla tavsiye etmiyorum.
birkaç defa başlamama rağmen hep yarım bıraktım, nasıl sıkıcı, bunaltıcı bir roman.