sacredblame, 501 adet değerlendirme yapmış.  (5/72)
İnsan Olmak
İnsan Olmak

10

Engin Geçtan benim tez sürecimde dahi kaynakça olarak gösterdiğim yazarlardandır. Kitabın adı veya kapağı kişisel gelişim imajı da çizse bana göre muhteşem bir kitaptır. Çocuk gelişimi okurken 'keşke daha önce okusaydım' dediğim Freudyen temelli analizlerine hayran kaldığım kitabı sadece psikiyatr veya çocuk gelişimciler değil her anne baba da okumalı diye düşünüyorum. Kesinlikle diğer kitaplarını da almalıyım.

Kardeşimin Hikayesi
Kardeşimin Hikayesi

8

Livaneli'nin kitaplarında beni hayal kırıklığına uğratan bir kitaba henüz rastlamadım ancak bu kitabı birkaç kelime ile anlatsam şoke edici ve sürükleyici olurdu. Diğer kitaplarından da farkı bu olsa gerek. Edebi bir yanı yok kitabın. Sürekli düğüm çözmeye çalışıyoruz ki kimi zaman tahmin edilesi boşluklar da bırakmış. Yine de ortalamanın üzerinde bir eser benim için.

Başkalarının Tanrısı
Başkalarının Tanrısı

8

“Ne doğumumuz ne ölümümüz ne de doğumla ölüm arasında can çekişerek sürdürdüğümüz hayatlar bize ait. Başkalarının isteklerinden doğuyor, başkalarının istediği gibi yaşıyor ve başkaları yüzünden ölüyoruz." Anlatımı garip hikayesi vurucu. Okuduğum ilk Mine Söğüt kitabı değil lakin diğer vurucu kitapları henüz okumamış olmamdan kaynaklı iz bıraktı.

Ahitler
Ahitler

10

Damızlık Kızın Öyküsü kitabının devamı niteliğinde olan kitap yine bir distopya şöleni sunuyor bize. Konuyu üç koldan ele alıyor. Birincisi Lydia Teyze'nin anlattığı bölümler, diğeri Gilead'dan kaçırılan bebek ağzından, diğeri içeride yetişen Agnes isimli bir genç kız ağzından. Sona doğru tüm hikaye birleşiyor. Tüm kahramanların kaderi birleşiyor desem yeridir. Her bir bölümü 'bir sonraki sayfada ne olacak' diyerek okudum. Gilead yıkılacak mı? Yoksa birinci kitabın sonu gibi muallakta mı kalacak diyerek düşündüm ve neredeyse bir oturuşta okudum. Okumadım yaşadım kitaplarından biriydi.

Deli Kadın Hikayeleri
Deli Kadın Hikayeleri

10

Öncelikle kitap içerisindeki resimlere hayran kalmamak elde değil. Nasıl bir ruh hali bu resimleri çizdirebilir ki? Ardından kısacık ama içine dünyaların sığdığı hikayelere ne demeli? Bir kadın çocuklarının öldüğünü, tecavüze uğradığını, gördüğü şiddeti dümdüz de anlatabilir ama bu tarifsiz anlatım bambaşka. Filmlerin metaforu olur da kitabın olmaz mı? Valla yoksa da ben kendimce metaforlar uydurdum. Hem üzülüp hem hayran kaldım ve bir oturuşta bitirdim. Bir sonraki hikayenin dehşeti neydi acaba diyerek.

Bir Kuzey Macerası
Bir Kuzey Macerası

9

Landon'ın bu yol hikayelerini hep sevmişimdir. Bu sefer işin içinde aşk, fedakarlık, zor şartlar da var. Zaten kitap yarım saatte bitiyor. İnce bir kitap. Belki bir otobüs, tramvay seferinde hemen bitirebileceğiniz türden. Konusu: Kan davalı iki ailenin kalan son kız ve erkek çocuklarının hayat hikayesi. Ne yapacaklar? Bir an önce birileri ile evlenip çocuk yapıp bu davayı devam mı ettirsinler? Ana karakter daha iyi bir yol bulduğunu düşünüp kadınla evleniyor ancak düğün akşamı kaçırılıyor. Karakterimiz de peşlerine düşüp eşini almak onu yeniden yuvasına getirmek için peşlerine düşüyor. Buluyor mu? Buluyorsa kadını alıp getiriyor mu? Onu bu kısacık hikayede bulabilirsiniz. Bu kısa hikayede hala merak ettiğim şeyler var. Sevgi birlikte iyi zaman geçirmek midir? Yoksa her şeyden vazgeçmek, fedakarlık yapmak mıdır?

Malorie
Malorie

9

Kafesi ilgi alanıma girmemesine rağmen büyük bir merakla okudum ve aynısını Malorie'den de bekledim.Her ne kadar 'ya bunu filmin devamı çıksın da parama para katayım diye düşünmüştür şimdi yazar' diye düşünerek çok önyargılı davransam da (hatta kitabın ortasına kadar) sonra o tiyatral anlatımı ile sardı yine. Tüm olaylar gözümde canlandı ve mantıklı bir olay örgüsü ile sürükledi. Konusu: Kafes'teki olayların bir devamı niteliğinde. Aradan yıllar yıllar geçmiş, çocuklar büyümüş ve özgür bir birey olmanın derdindeler. Oysa anne daima bir annedir ve çocukları hala ona göre büyümemiştir. Aslında tüm olay bu kurgunun üzerine inşa edilmiştir. Yani evlatlar ve anne arası çekişme. Tüm olayların çıkış kaynağı budur. Ancak hikayenin sonlarına doğru 'hadi canım, yuh' gibi iç seslerle kitabı bitirdim. Bu sefer yaratıklar hakkında daha çok bilgi verilmiş ve her bilgi kırıntısı bana değerli geldi. Sanki işin içine biraz da felsefe girmiş gibi. Bazı yerlerde tekrara düşmüş yazar. Bu da mektepli değil alaylı olmasından kaynaklanıyor sanırım. A bu arada yaratıklara bakmanın da bir yolunun bulunmuş olası da cezbedici.