kitabın 1. tekil şahıs ile yazılmış olması katniss ile aranızda çok kuvvetli bir bağ oluştursa da böylesi bir bağın ve oyunun içine bu kadar girmenin ikinci kitaba bırakılması daha iyi olurdu diye düşünüyorum. öncelikle, diğer yarışmacıların çoğuyla zerre duygusal bağ kuramadığımız için ölümleri üzerimizde hiçbir etki yaratmıyor. empati kurmak ve tarafını tutmak zorunda bırakıldığımız katniss'in zafere bir adım daha yaklaşışına sevinebiliyoruz sadece. kitaba ilk başladığımda, katniss ölsün peeta kazansın istemeye başlamıştım. ancak 1. tekil şahıs yazımı katniss'in bu oyundan canlı çıkacağını garantilemiyor da ne yapıyor allah aşkına?! ilk kitapta resmin daha geniş bir kısmını görüp tüm yarışmacıları tanımak, onların ne yaptığını ve akıllarından ne geçtiğini görmek, oyunlar devam ederken 12. bölgede neler yaşandığını, capitol insanlarının neler yaptığını, zorla çocuklarının ölümlerini seyretmek zorunda kalan ailelerin durumlarını, sponsorluk müessesinin nasıl işlediğini görmek isterdim. yazarın başarısını yadsımamak lazım. gerçekten de katniss ile birebir özdeşleştim ve diğer katılımcıların benim peşimden olduğuna inanarak can havliyle okudum bütün kitabı. bir yandan da yeri gelince bir okuyucu olarak bana sunulan bilgiler hikayenin gelişmesi için ne gerekiyorsa çat diye önümüze sunuluyormuş hissiyatı yarattı. oysa daha geniş bir evren tasviri olsa ve oyunlar ve arka planında dönenler daha geniş anlatılsa böyle bir durum oluşmazdı. kitap boyu en sinirlendiğim şey acun ılıcalı pervasızlığındaki oyun yöneticilerinin formatı göz kırpmaksızın değiştirmeleriydi. tamam, daha çok "olay" yaratmak için çeşitli yöntemlere başvurduklarını biliyorduk ama yine de aynı bölgeden iki katılımcının da kazanabileceği açıklaması asabımı fazlasıyla bozdu. bu durumu yazarın güçsüzlüğüne bağlamaktan kendimi alamadım. zaten iş eninde sonunda peeta-katniss karşılaşmasına gelebilecekken, biz oyun yöneticilerinin koydukları kuraldan son anda vaz geçeceğinden zaten bir saniye bile şüpheye düşmezken hiç gerek yoktu böyle ayaküstü kural uydurmaya diye düşünüyorum. hatta zorunlu bir katniss-peeta ittifakı oluşturulacağına oyun sonuna kadar birçok fırsatta birbirlerini öldürmemeleri çok daha dramatik bir finale yol açabilirdi. katniss-peeta ilişkisinin çok güzel yazıldığını belirtmeden geçmeyeyim. gerçekten de katniss'in duygularını, peeta'nın aşkının bir numara olup olmadığı sorgusunu biz de sonuna kadar hissedebiliyoruz. gerçi katniss'e haksızlık yapılıyor. peeta oyunların başında ilan-ı aşkının haymitch'in numarası olduğuna katniss'i inandırdıktan sonra oyun sonunda kızın duygularından şüpheye düşüp üstüne trip atmasını onun gibi bir delikanlıya yakıştıramadım doğrusu. halihazırda bizim yaşadığımız dünyaya çocuk getirmek istemeyen insanlar varken katniss'in aile kurmadaki isteksizliğine katılmamak da elde değil.
aşk gibi şişirilecek olduğunu bildiğim ve gerçekten çok akıcı/sürükleyici olduğunu düşündüğüm halde bütününe bakınca kesinlikle vasat olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. öncelikle kitabın isminin yanlış tercih olduğunu düşünüyorum ancak elif shafak (şafak değil) sanırım türkiyedeki okur kitlesinden çok yurt dışındaki okur kitlesini düşündüğü için alexandre/ iskender karakterini tercih etti kitabın adı olarak.