Benzersiz bir roman bence...
Tek kelimeyle sarsıcı bir roman. Yazım üslubunun da etkileyiciliğini arttırdığını düşünüyorum. İnsanın ilkelliğini "körlük" metaforuyla mis gibi anlatmış. Okunmalı...
Yarısına kadar biraz süründü elimde ama yarıdan sonrası müthişti, başlangıçtaki olayların niye o kadar ayrıntılı ve sıkıcı anlatıldığı anlaşılıyordu. İnsanın varoluş sorunsalına dair okuduğum en iyi kitaplardan biriydi. "Kale" metaforuyla anlatılan kendi içimizde ördüğümüz alışkanlıklar kalesi beni çok etkiledi, hala sorguluyorum kendimi...
Maalouf'un Semerkant'tan sonra okuduğum ikinci kitabıydı. Semerkand'ın büyüsünü yakalayamadım ve romanın sonunu tatmin edici bulmadım ama gene de sağlam bir yazar olduğunu düşünüyorum. 20.yy ve 21.yy'a ait siyasi ve tarihi saptamalar, özellikle de Ortadoğu tahlilleri iyiydi.
Zweig'ı ilk okuyuşumdu. Etkileyici, sade ve sürükleyici bir anlatımı var. Konu da çok dikkat çekiciydi. Okunmalı...
Topluma gerçekten "yabancı" birisini anlatıyor. Okurken kahramanın olaylara kayıtsızlığı rahatsız edebilir sizi. Bitirdikten sonra da üzerinde düşünmemezlik edemiyorsunuz, Camus'nün felsefesi sağlam...
Savaş sonrası Almanyasında savaşın yoksullaştırdığı mutsuz bir evliliği hem kadının hem de erkeğin ağzından anlatıyor. Arka planda da kilise eleştiriliyor. Behçet Necatigil'in çevirisi ile okuduğum için şanslıyım. Etkileyici bir roman olduğunu düşünüyorum.