Luthien Tinuviel, 62 adet değerlendirme yapmış.  (4/9)
Blacksad
Blacksad

9

Daha çok Zagor, Büyülü Rüzgar vb. tarzlarda çizgiroman okuyan biri olarak bayıldığım eser. Antropomorfik çizimi ile beni büyüledi diyebilirim. Suluboya ile muhteşem işler başarılmış. Ve mimikler ise efsane. Öyle ki bazı karelerin fotoğrafını çektim. Kuşe kağıda baskı ve sert kapak ile de lezzetli, başarılı bir çalışma olmuş. Kitapta başkahramanımızın, yani John Blacksad adlı kedimizin, iki macerası yer almakta. Blacksad bir dedektif ve kesinlikle çok havalı. Olayların işleyişi her çizgiromanda akıcı ancak karedeki ayrıntıları incelerken kurgudan geri kalıyor insan. İkisi de mükemmel. İkinci öyküyü çok daha fazla sevdiğimi belirtebilirim. Çizgiroman seven herkesin mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum. Sanırım toplam beş cilt var ve ülkemizde şu an sadece ikisi yayınlanmış durumda.

İstanbul'da Bir Zürafa
İstanbul'da Bir Zürafa

5

Sunay Akın'ın okuduğum ilk kitabı. Genel olarak okuduğum tarz kitapların dışında ve bu kitabı okuma sebebim de lakabı zürafa olan bir dostum. Buralarda dolanırken ismini görüp hoşuma gidince hediye olarak edinmeye karar verdim. Kitap, yoğun bir araştırmanın ürünü. Verdiği bilgiler tarihi, coğrafi, edebi, felsefi... Yani her bakımdan doyurucu ve dolu dolu. Sunay Akın'ın bunu okuyucuya anlatış biçimi biraz yorucu ama asla sıkıcı değil. Kitabın paylaştığı bilgiler tek bir konuyla alakalı değil ama genel olarak hayvanlar hakkında ilginç anekdotlar ekseninde ilerliyor. Bazen kafa karıştırıcı biçimde aşırı bilgi yüklemesi yaşadım ben. Bazı bazı tarihler ve bağlantıları anlayabilmek için cümleyi tekrar okumam gerekti. Bu tarz bir kitap okurken çok eğlenceli ancak kitabın kapağını kapatınca unutulan bilgilerle -hafızamın yeteri kadar güçlü olmaması kaynaklı- tatminsizlik hissi yaratıyor. Gene de Sunay Akın'ın iyi bir araştırmacı olduğu inkar edilemez.

Malafa
Malafa

5

Günday'ın kendine has tarzının dışında farklı bir kitap. Okuduğunuz zaman "Evet, bu bir Hakan Günday kitabı" diyebiliyorsunuz ama gerek kurgusu ve konusu gerekse argo dilin kullanımıyla yazarın diğer kitaplarından çok farklı, tabiri caizse dışlanmıştır. Kitap, koca bir tezgahı açıklamak için yazılmış.Konusu itibariyle fazla alakasız. Tezgahlar, satmak, entrikalar... Tam bir film tadında aslında. Ama yazarın özünden eksik.Vurucu değil, felsefi yanı bir kaç paragraf hariç vasat. Ama kelimeler ve Kozan'ın satmak için kurduğu cümleler tatmin edici. Kitap, yazarın akıcılığına sahip ama bu heyecandan ya da şaşırmaktan değil, olayların bir sonuca bağlanmasına beklemekten. Ki gelen son ise kendini belli eden, tahmin edilebilir şekilde oldu. Kitapta yer alan ve kuyumculukta kullanılan argo kelimeleri merak edenler için şöyle güzel bir derleme var: https://ajunugkezeyi.wordpress.com/2013/07/15/malafa-argo-sozlugu/

Harry Potter ve Melez Prens (Harry Potter, #6)
Harry Potter ve Melez Prens (Harry Potter, #6)

8

Serinin en üzücü kitabı. Sebebi malum. Diğer kitaplar gibi sonlara doğru tempo gittikçe hızlanıyor ve akıntıya kapılıp sürükleniyorsunuz siz de. Bu kitap daha çok Dumbledore'un Harry'e akıl hocalığı yapması, Voldemort'un geçmişi ve aşk ilişkileri odaklıydı. Kitabın benim için okuduğum diğer beş kitaptan, sebebini bilmediğim bir şekilde, farklı bir yeri oldu. Şimdi sadece son kitap kaldı ve tekrar tekrar okumak için sabırsızlanacağım.

Zargana
Zargana

6

Öncelikle Hakan Günday'ın kitaplarını kendi arasında değerlendirdiğimi belirtmeliyim. Çünkü kendine has bir tarzı olan bu yazarı, başka yazarlarla kıyaslama gücünü kendimde bulamıyorum. Zargana yazarın kaleme aldığı ikinci; benim de okuduğum dördüncü kitabı. Kinyas ve Kayra'dan sonra yazarın nadas zamanı dolmamış ve açıkçası yavan kalmış biraz. Piç, Az, Kinyas ve Kayra'nın aksine tek karakter merkezli yazılmış ama bölüm bölüm ilerliyor: Zargana'nın çocukluğu ve şimdiki hayatı. Bu da akıcılığı arttırmış. Ancak cümleler olay örgüsü dışında fazla parlak kalıyor. İyi yoğrulamamış ve sindirilememiş. Ve sonu aceleye getirilmiş gibiydi. Bir aşk romanına bağlanmış. Zargana'nın çocukluğu birden bitmiş, hikaye sona ermiş. Bütün anlatılanlara ters düşen, kendisiyle çelişen bir son. Ama haksızlık etmemek gerek. Gene etkilendim ve hayran kaldım Günday'ın diline, hayalgücüne, kasvetli hayatları böyle pervasızca yaratabilmesine. Son olarak Hakan Günday'a başlamak için ideal bir kitap.

Kürtaj
Kürtaj

6

Brautigan'ın beat kuşağını beynime doluşturan kitabı. Enfes güzellikte bir hatun, Van'ıyla hikayeye balıklama atlayan deli dolu bir herif ve isimsiz, sakin bay kütüphaneci ile yormayan bir yolculuk. İlk olarak kitaptaki kütüphane fikrinin mükemmel olduğunu belirtmem gerek. Biraz internetten bakındım ve böyle bir kütüphanenin gerçekten var olmasıyla mutlu oldum. Bknz: The Brautigan Library. "Karanlığa gömülen kitap sayfalarını seyrederek saatlerce oturakalmışım bu masada. Kitapların varlığını, üzerinde durdukları ahşabı onurlandırış biçimlerini seviyorum." Böyle bir kütüphanede yer almak isterdim. Daha sonra ise bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Brautigan'ın genel olarak kitapları bir yolculuk üzerinde ilerliyor zaten. Ayrıksı karakterler, doğal ve çocuksu bir anlatım ve biraz da beat tınısı ile siz de kitabın içinde buluyorsunuz kendinizi. Güzel cümleler, farklı düşünceler; tatlı bir kitap işte. "Eğer kafanı başkalarının takıntılarına takarsan tüm dünya devasa bir darağacından başka bir şeye benzemeyecektir." "...Öylesine mayışmıştık ki papatya tarlası niyetine kiraya verilebilirdik." Brautigan Kütüphanesi hakkında şöyle bilgilendirici bir link de bırakayım şu kenara: http://www.ziriabmobile.org/?p=2148 Talihsiz Kadın mahiyetinde bir yürüyüş için güzel bir seçenek bu kitap. Richard amcanın Amerika'da Alabalık Avı ve Babil'i Düşlemek kitaplarından alamadığım hazzı bu kitapta fazlasıyla edindim. Vida'yı bol bol kıskandım.

Tatlı Rüyalar
Tatlı Rüyalar

7

Alper Canıgüz'ün yayımlanan ilk ve benim de yazarın okumayı en sona bıraktığım bir parmak bal tatlılığında kitabı. Gizliajans'ın bir tık üstü ve Kamu'ların bir tık altında diyebilirim. Konusunun özgün olması, esprileriyle güldürmesi, karakterleriyle samimi olması romanı hoş kılan noktalardı. Her ne kadar kitaba, psikolojik tahlillerin çok olması sebebiyle, başlarda ısınamasam da sonradan kendimi kaptırdım. Okuması çok kolay olduğu için 180 sayfa maalesef doyurmuyor insanı. Çok daha uzun olmasını dilerdim, malzemesi bol olan böyle bir konuyla. Yer yer derine inilmeye çalışılmışsa da felsefeden biraz uzak kaldığını düşünüyorum bu yüzden. İlk kitap olmasını belli eden bir kaç durum da var. Konunun biraz dağınık olması gibi. Ayrıca bu romanda da son sayfalarda ağır bir darbe bekledim ancak güzel bir kapanış oldu bu sefer. Vizeler başlamadan önce okuyarak biraz moral depoladığım bir kitap oldu benim için. Ve şu anda okuyacak başka bir Canıgüz kitabı olmaması ise biraz buruk bir durum. "Freud'un ışığı üzerinizden hiç eksilmesin ve hepinizin sapığı bol olsun."