Marquez' in o sakin, o dingin, masalsı ama abartıdan uzak anlatımı.. Başından sonu belli olmasına rağmen, akıcı bir roman.. Latin Amerika ülkeleriyle, Türk kültürü arasında ilginç benzerlikler yakalattı bana.
Muhteşem metaforik bir anlatım, önsözde ve kitabın diğer tanıtım yazılarında bir Stalin taşlaması diye söz edilse de aslında aynen 19842 te olduğu gibi tümden bir iktidar taşlamasıdır ve mutlak okunması gerekir.. Çeviren Celal Üster' in başarısı da, romanı okurken adeta kendi dilinden okuyormuş hissi veriyor.
Murathan Mungan'ın bu romanıyla ilgili verdiği bir röportajda "okuyucular ilk 200 sayfaya sabretsin lütfen " diye bir cümle kurmuşluğu var,, Yani yazan da farkında ilk sayfaların ne kadar sıkıcı ki bana göre yer yer boğucu olduğunun.. Onun dışında ilginç bir konu ve ilginç bir çıkış noktası var romanın ama bunlar romanı okuyup, bitirmek için yeterli gelmedi bana.. Murathan Mungan' ın üzerinde 10 yıldan fazla çalıştığım dediği romanı, yarım bırakıp, sonrasını merak ettiğim yegâne romandır ayrıca..
Ece Temelkuran' dan bir " romanımsı " denemesi, okurken, belgesel mi, araştırma-inceleme mi, gezi yazısı mı, politik bir bakış mı, roman mı sahiden ne olduğunu tam anlayamadığım garip bir "romanımsı" dır benim için. Elbette bir eseri okurken illa da kategorize etmek gerekmiyor ancak bu her şeyden bir parça yapayım derken özünde hiç bir şey yapılamamış, olay örgüsü karmaşık hale getireyim derken sahiden sadece karmaşık hale getirilmiş, yer yer içimi bayan bir "romanımsı " ydı benim için..