📚 Yazarın basılı tek eseri diye biliyorum, kolay okunabilir bir gençlik romanıydı yalnız gençlik romanı deyince mutlu mesut aşklar gelmesin aklınıza, zira dram yanı ağır basıyordu ... Kitap, Sarp ve Kuzey adlı iki arkadaşın acılarını ve hayatlarındaki eksiklikleri bulmalarını anlatıyordu .. Kuzey yirmi iki yaşında genç bir adam, üvey bir kız kardeşi var, annesini kaybedince yıllardır hiç görmediği babası ve onun yeni ailesi ile tanışmak zorunda kalıyor, aslında babası oğlunun varlığını öğrenince onu buna mecbur bırakıyor diyelim, çünkü artık kendileri ile birlikte yaşamasını istiyor, fakat üvey kardeşleri hiç de babaları gibi düşünmüyor.... Kuzey yeni ailesi ile tanışmak için zorla da olsa eve adımını attığında, kuzenlerinden biriyle Yaprak'la tanışıyor, kardeşlerinin ona duyduğu kine rağmen, Yaprak her zaman Kuzey'in yanında oluyor ve zaman geçtikçe aralarında duygusal bir bağ oluşuyor ... Sarp, küçük yaşta evlatlık verilmiş işinde başarılı genç bir adam, yaptırdığı araştırmalar sonucunda öz ailesinin hayatta olduğunu öğreniyor, her zaman yüksek standartlarda yaşayan bu insanların kendisini neden evlatlık verdiğini öğrenmek için kimliğini değiştirerek ailenin içine giriyor ve öğrendiği gerçeklerle geçmişinin kapılarını aralıyor, bu esnada hayatın sadece tadını çıkarmasını bilen ama içinde bulunduğu sırların farkında bile olmayan Duygu ile tanışıyor... Sarp ve Kuzey yeni tanıştıkları aileleleriyle nasıl bir yol izleyeceklerini düşünürken, açığa çıkan sırlar ve öğrendikleri gerçekler, aşklarını ve geleceklerini derinden etkileyecek, alınan kararlar kimine geç mutluluk getirirken, kimini ise sonsuz bir acıya boğacak ... Bazı aşklar mutlu bitmez, bazıları ise ikinci bir şansı hak eder, yazar farklı bir son yazmayı tercih etmiş ... Bence bu kitabın devamı olmalıydı zira birçok olay geçiştirilmiş gibiydi, biraz daha detay fena olmazdı bence :) Bu arada kitabın kapağı hoşuma gitti lakin beni yanılttığını söylemeliyim,okurken yaşları daha büyük insanlar bekliyordum ama 17 ve 22 arasında değişiyordu yaşlar , sadece Sarp 27 yaşındaydı ama kapaktaki karakterler daha büyük görünüyor :) 📚
📚 Yazarın severek okuduğum dördüncü kitabı, iki kitabı kaldı onları da okumak kısmet olur umarım :) Yazarın bu kitapta bölüm başlarına ve bölüm içlerine yerleştirdiği sureler çok güzeldi ve gerçeğe giden yolda birer rehber niteliğindeydi, ölümle yaşamın iç içe geçtiği, kimin gerçek kimin hayal olduğunu merak ettiğiniz güzel bir kitaptı... Tarihi eser kaçakçısı olduğu düşünülen bir imam, yasal olmayan bir şekilde gerçekleştirilen kalp nakilleri, gizlenen sırlar ve her şeyin yazılı olduğu kayıp bir defter.... Her adımda gerçeğe biraz daha yaklaşan ve kaderinin bu dosyaya bağlı olduğunun farkında bile olmayan gözü pek bir dedektif Çetin Lur... Birdenbire bu dosyanın kahramanları haline gelen, kalp nakli geçiren genç ve güzel bir kadın Leyla Zarif, ünlü bir kalp doktoru Rauf Hamedi, antikacı Roza Perityan, genç bir imam Şizam ve her şeyin düğüm noktası olan babası imam Rasim... Her şey Süreyya operası'nda ki o gece başladı, sahnede orkestra Sultan Abdülaziz'in Valse Davet bestesini çalarken, kader bu altı insanın hayatını birleştirmek üzereydi... Üsküdar'daki Rumi Paşa Cami'nin mezarlığında kalbini arayan bir kadınla, arafta kalan bir adamın sonsuzlukla buluşmasının hikayesi sizi oldukça etkileyecek 🕊
Yazarın okuduğum ikinci kitabıydı artılarıyla eksileriyle bunu da bitirdik :) Ailesini kaybeden Rüya, erkek kardeşi ve yakın arkadaşı ile birlikte aynı evi paylaşmaktadır, eski nişanlısı ile yaşadığı kötü bir olaydan dolayı erkeklere karşı bir ön yargısı oluşan genç kadın, işyerinde kimse onu rahatsız etmesin diye zamanında sahte bir nişanlı yalanı uydurmuş .... Rüya bu yalanı daha ne kadar devam ettirebilecek, arkadaşı ile çıktığı tatilde karşısına çıkan Ali Tekin Giritli, Rüya'nın hayatına nasıl dahil olacak, öğrenmek için kitabı okumanız gerekecek :) Dürüst olmam gerekirse ben bu kitaptaki karakterleri pek sevemedim çok fazla dengesiz hareketleri vardı, aralarındaki sürekli yanlış anlaşılmalar yetmezmiş gibi, Rüya'nın bu yanlış anlaşılmalara müsait olacak her şeyi yapıp, sonra da saf ayağına yatmasından hiç hoşlanmadım :) Kitapta sevdiğim tek kısım, finale doğru Rüya'nın geçireceği önemli bir ameliyat öncesi Ali Tekin'le aralarında yaşanan anlardı... Ama her zaman söylediğim gibi, yorumlar sadece size fikir verebilir belki siz benden daha çok seveceksiniz kitabı, o yüzden kurgusunu beğendiğiniz her kitaba bir şans verin derim 😉
Yazarın okuduğum ilk kitabı, klasik bir kurgusu vardı ama güzeldi :) Hasta annesi ile zorlu bir hayat mücadelesi veren ve onu kaybettikten sonra hiç kimsesi kalmadığını düşündüğü bir anda, ülkenin sayılı zenginlerinden biri olan dedesinin onu himayesine alması ile İpek'in hayatı bambaşka bir yöne evrilir, ama hayatını asıl değiştirecek olan kişi kuzeni Levent Akçacızade olacaktır ... Levent tam da odun diyeceğimiz türde biri, kibrinden yanına yaklaşılmıyor, emirler vermeye ve bunların yerine getirilmesine alışmış, Mine adında tatlı bir kız kardeşi ve Cahide adında evlerden ırak bir annesi var :) Bu ikili bir araya geldikçe Levent'in asi hallerine karşı, İpek'in naif ve durgun yapıda biri olması işleri daha da zora soktu, yanlış anlaşılmalar sonucunda mecbur kaldıkları evlilik sürecinde Levent'in kıza yaptıklarına ve söylediklerine sinir oldum, ama kızın her seferinde yelkenleri suya indirmesine daha bir sinir oldum :) Kitap güzeldi lakin eksileri de vardı tabi, mesela konu çok uzatılmıştı, ayrıca kızın özellikle üniversite öğrencisi bir kızın aşırı derecede olan saflığı ve her satırdaki dillere destan güzelliğini okumak beni biraz yordu :)) Kitapta Mine ve Meriç'in kendi hikayelerini de okumak isterdim, onlara hiç yer verilmemişti umarım yazar onlara ait bir kitap çıkarır :)
📚 Yazarın ilk kitabı sanırım, güzel bir kalemi var, umarım başka kurgularıyla da tanışmak kısmet olur :) ....... Hayatında sevdiği tek insan babası olan, onu kaybettikten sonra ise annesinden mümkün olduğunca uzak durmaya çalışan ruhsal açıdan çökmüş genç bir kız Gece ...... Etrafına karşı sert bir zırh kuşanan, içinde kopan fırtınaları karanlık tünellerin sonunda ki yeraltı kafes dövüşlerinde arayarak, dipsiz bir kuyuya doğru hızla düşmekte olan genç bir adam Emir ...... Gece'nin genç adamın hayatına dahil olması o meraklı burnunu her şeye sokması ile başlıyor, onu takip ettiği bir gece garajın altındaki tünelleri fark ediyor, bu tüneller Gece'yi Emir'in hayatının en karanlık kısmına doğru çekerken farkında olmadan hem kendi hem de Emir'in hayatını tehlikeye atıyor ...... Kimsenin bilmediği o dehlizlerde, karanlık ve kötü adamlarla yaşananlar gerçekten ürkütücüydü, fakat yaşadıkları onların sevgilerini daha da sağlamlaştırdı ve ruhlarını birbirine mühürledi ....... Kitapta sevmediğim tek şey kızın sürekli ağlak halleriydi, yaşadığı şeyler kolay değildi ama bu kadar salya sümük olması ve Emir' den uzaklaşması beni delirtti, Allah'tan Emir gibi güçlü bir erkek karakter vardı karşısında da tüm yaşananları toparlayabildi, yani velhasıl Emir sayesinde kızın içimi bayıltan hallerini gözardı ediyorum :) ...... Bu arada yeraltı ile ilgili sahneleri okurken sanki garajın altından paralel bir evrene geçiş yapıyormuşuz hissi uyandı bende, biraz daha detaylı bilgi olsaydı iyi olurdu, oralar neresi ve oraya garajın dışında başka nerelerden geçişler var şahsen bilmek isterdim, ürkütücü ama oldukça merak uyandırıcı yerler :)) Bu arada yazar kitabın son sayfalarında özel bölümler yayınlamış, yani bu iki aşığın geleceklerinden kesitler vardı, güzel ve eğlenceliydi, bu arada Emir'in arkadaşı Tuna karakteri kitaba renk katmıştı belirteyim :) Son olarak böyle bir kitap için kapak seçimi daha iyi olabilirdi yani kurguya daha uygun bir şeyler seçilebilirdi diye düşünüyorum :)
📚 Yazarın okuduğum dördüncü beğendiğim ikinci kitabı oldu :) ..... Geçmişten gelen sırlar, bu sırların altında ezilen insanlar, öfke ve intikam hırsı ile büyütülen nesiller, canları yanan masumlar, pişman olan can yakanlar ve sırlar açığa çıktıkça yer değiştiren saflar .... Kitabın en kötü ve en iğrenç karakteri bir babaanneydi, açıkçası onun olduğu bölümlerde korku filmi izliyormuş gibi hissettim, kadın resmen delirmiş, torunu Mehmet'i kin ve İntikam duygusu ile büyütmüş, tabi bu duyguların arasına bolca yalanlar serpiştirmeyi de unutmamış.... Hikayenin kurbanı Nilda idi ama Mehmet de en az onun kadar kurbandı bence, bir intikam oyunu ile bir araya gelen bu ikili, birbirlerinin yaralarını sarmaya başladıkça sırlar açığa çıkıyor ve herkesin hayatı kökten değişmeye başlıyor ..... Kitabın sevmediğim tek yanı Nilda'nın fazla ezik olmasıydı, yaşadığı onca hakarete aşağılanmaya rağmen ağzından sayılı cümleler çıktı, polyanna gibi mutluluk dağıtarak ortalarda dolaştı durdu, ki en sevmediğim karakter tipidir :) neyseki sonlara doğru yaşanan çok acı bir olaydan sonra biraz kendine geldi de çok şükür dedim :))
Klasik zoraki evlilik ile başlayan bir hikaye, yalnız bu kez erkek karakterimiz bir yer değiştirmeyle küçük bir oyun oynuyor gelin adayına, aklınca onu sınayacak kendisine olan sevgisinin derecesini ölçecek .. Kitabın giriş kısmında hoşuma gitmeyen sahneler vardı, kurgu bir süre sonra kendini toparladı ama o ilk sayfalarda yaşanan bir kaç olaydan hiç hoşlanmadım onu belirteyim, akabinde kaybedilen yakınlar, içten pazarlıklı akrabalar, kötülerin iyiye dönüşmesi, iyilerin akıl karışıklığı derken yazar her zamanki gibi bol karakterli, maceralı bir kurgu çıkarmış ortaya... Yazarın okuduğum üçüncü kitabı, şu ana kadar Tamahkar daha iyiydi diyebilirim :)