Çerezlik eğlenceli kitaplardan biriydi :) Sam Cooper mesleğinde başarılı bir olay yeri muhabiri, tesadüfen bir kuyumcu soygununu fark ettiği ve hırsızın yakalanmasına yardımcı olduğu gün, kuyumcunun ailesi tarafından bir hediye kabul etmesi için zorlanıyor oda sırf kırmamak için pahalı olmadığını düşündüğü eski bir yüzüğü seçiyor , fakat o yüzüğün yıllar önce çalınan bir setin parçalarından biri olduğunu bilmiyor tabi ki :) Lexie Davis, başarılı bir web tasarımcısı, ama kendisine ait bir evi bile yok, zira sürekli seyahat eden, dünyayı gezen özgür ruhlu bir kızımız, bir yerde uzun süre kalmayı düşünmediği için bir eve de ihtiyacı yok, Lexi'nin evlere şenlik bir büyük annesi var, ve bu büyük anne yıllardır boynunda eski bir kolye taşıyor, ve ne tesadüftür ki bu kolyenin , Sam'in elinde ki yüzükle olan bağlantısı olayları hiç ummadıkları bir yere taşıyor... Her şey Lexie'nin tv de Cooper'ı görmesi kolyeye benzediği için,yüzüğü büyük annesi adına ondan satın almak istemesiyle başlıyor... Yıllar önce yapılan bir soygun, şüpheli bir Büyük anne, onun arkadaşı Sylvia ve Kuyumcunun sahibi Ricky, Lexie ve Cooper'ın başını fena ağrıtıyor... Tüm bu olayların çözümlenmesinde birbirlerine yakınlaşan Lexie ve Cooper kendilerini tutkulu bir ilişkinin içerisinde buluyor :) Kitabın sonunda Lexie'nin adama yaptığı teklifi çok bencilce buldum, yani herkes senin gibi özgür olmak kafasına esti mi dünyayı gezmek zorunda mı, gelmişsin otuz yaşına azıcık bir tarafın yer görsün :))
Güzel bir kitaptı, yazarın kitaplarını sırasıyla okumadığım için karakterleri "Benimle Kal" kitabından tanıyorum, o kitabı pek sevmemiştim zira çenebaz kadınları yüzünden başıma ağrıtan bir aile Hathaway'ler,ayrıca yazar o kitapta tüm aile bireylerini tanıtacağım diye ana karakterlere çok az yer vermişti... Bu kitabın erkek karakteri Leo'yu oradan tanıyorum, aslında kendisi pekte sevdiğim bir karakter değildi, fakat bu kitapta farklı bir Leo ile karşılaştım, gerçek bir erkeğe dönüştüğünü gördüm, Catherine ile yaptıkları ağız dalaşlarını sevdim, keskin zekalarıyla birbirlerini kışkırtmayı iyi beceriyorlar :) iki karakter de her ne kadar soğuk ve duyarsız görünseler de içlerinde yatan, sıcaklığı, aşkı ve tutkuyu birlikte keşfetmelerini okumak eğlenceliydi , özellikle arsız ve serseri imajı çizen Leo'nun tutkulu bir aşığa dönüşmesini okumak bana keyif verdi :)
Sır' da yarım kalan hikayeler bu kitapta tamamlanıyor, aslında ben Hüma'nın ilk eşi Nesim'e karşı bu kadar yoğun duygular beslediğini tam anlayamamışım, bu kitapta bunu fark ettim, ama kader onları ayırdıktan sonra Hüma'nın hayatına giren bir başka adamla tanıştım, Ezra, ve onu da gerçekten sevdi, ama o hikayede acı bir şekilde yarım kaldı maalesef... Aslında hayatının son aşkı yani çocuklarının babasıyla olan ilişkisini de okumak isterdim ama iki sayfalık bir mektupla bazı şeyleri öğrenmek zorunda kaldık, babaannenin ömrü detayları yazmaya yetmedi, tüm bunları öğrenmek için torun Hüma'nın Londra ve New York'a yaptığı seyahatler, hem babaannesinin geçmişinde kalan diğer sırları açığa çıkardı, hem de onun bazı dostlarıyla tanışma fırsatı yarattı, diğer yanda bu yolculuk, kendi hayatını ve eşiyle yaşadığı ilişkisini sorgulamasına neden oldu, Hüma, özel yaşamındaki bazı problemleri de düzeltti, zira fark etti ki az daha hayatında var olan o özel insanı kaybetmek üzere... Benim en merak ettiklerimden biri, Şah Nazir Han'dı ve görünen o ki Nazir bana kaldı :) aslında beni en çok etkileyen, ilk kitapta bahsi daha sık geçen Aurora'nın İncilerinin hikayesi oldu, ne kadar dramatik olsa da, ve bu hikayeden doğan Şah Nazir Han benim en favori karakterimdi ama iki kitapta da gizemini korudu :) Hüma çok güçlü bir kadın, hayatı inişli, çıkışlı, aşkla, tutkuyla ve acıyla yoğurulmuş, ama nesillerce anlatılacak, güzel bir hikayenin kahramanı olmayı da başarmış :) Güzel bir kitaptı ama ilk kitap " Sır" ı daha çok beğendiğimi söylemeliyim ve Nermin Bezmen kesinlikle benim en favori yazarlarımdan biri :) http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/
Son zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardan birisiydi diyebilirim,yazarın kitabın girişinde belirttiği psikolojik ve fiziksel şiddet uyarısını dikkate almak lazım :( Bu kitapta bütün hayatını intikam duygusu üzerine kurmuş,oldukça zeki,başarılı,ve hasta bir adamın masum insanların hayatlarını nasıl alt üst ettiğini okuyoruz... Claire bir meteorolog,çalıştığı kanal satılınca işsiz kalıp barmenlik yapmaya başlıyor,ebeveynlerini bir kazada kaybetmiş yalnız yaşıyor,kızkardeşi ve onun avukat eşi John tek ailesi diyebiliriz.. Bir gün Claire'in çalıştığı bara, kırklı yaşların ortalarında,işinde oldukça başarılı,yakışıklı,karizmatik,ultra zengin baklavalı bir sapık, pardon adam geliyor ve hikaye başlıyor :) tüm detaylara dikkat etmek gerek bu kitapta, zira aklınıza bile gelmeyecek olayların arkasından bu psikomanyağımız çıkıyor :) Anthony Rawlings, namı diyar boyu devrilesice diyorum ben kendisine :) yukarıda saydığım özellikleriyle tüm kadınların rüyalarını süslüyor,tabi sayısız şirketleri,serveti ve sosyetenin bir numaralı ismi olmasının etkiside büyük :) ve bu adam sadece Claire'in hayatını mahfetmekle kalmıyor onun hayatına dahil olmuş olan herkes bu fırtınadan nasibini alıyor... Anthony'nin kızı etkilemesi çokta zor olmuyor ki bu Claire'in yaptığı ilk hata, asıl bomba hatayı sonlara doğru yapıyor,Claire'e kızdığım çok yer oldu, yeni tanıdığı bir adamla yediği ilk yemek sonrası otelinde sabahlamaya kalkması çok saçmaydı, tabi sonrasında gözünü hiç bilmediği bir evde, kilitli bir odada, üstelikte yüzünde ve vücudunda işkence izleriyle açabilme olasılığını hesaba katmamıştı..( böyle bir şey kimin aklına gelir ki ) Yalnız Claire hep o odada mahsur kalmadı zamanla yaşadığı ev ve çevresine,sonrasın da insan içine çıkma şansına sahip oldu tabi Anthony'nin izin verdiği zamanlarda ve sürelerde .... Anthony bir psikomanyak bu adamı sevmek için bir neden aramayın,zira ben bulamadım ama ille de çocukluğuna ineceğim diyorsanız inin ama bırakın o orada kalsın siz geri dönün :)) Kitapta sıkıldığım kısımlar vardı elbette, mesela Claire'in yaptığı pahalı alışverişlerden,dağıttığı bahşişlerden,aldığı pahalı markaların isimlerinden ve çıktıkları tatillerin uzun anlatımından dolayı fenalık geldi ama o kısımları çok dikkatle okuyun zira hepsinin bir nedeni var ve Anthony'nin şu sözünü aklınızdan çıkarmayın.. " Görüntü Her Şeydir" http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2016/01/tutku-oyunlari-yorum.html#more
Sonu oldukça tahmin edilebilir olmasına rağmen yazarın sıcak üslubuyla çabucak okunası bir kitap:) Evie ve Leo ilk kez koruyucu bir aile evinde tanışıyorlar, Evie 14 Leo 15 yaşında, aşklarının ilk başlangıcı oluyor bu ev, bir süre sonra Leo başka bir aileye veriliyor, ama gitmeden Evie' ye söz veriyor, reşit olduğunda onu bulacak ve sonsuza kadar birlikte olacaklar, aradan sekiz yıl geçiyor, verilen sözler tutulmuyor, en azından Leo cephesinde... Evie hayatına kimseyi sokmuyor,her ne kadar Leo' ya kızsa da onu hala seviyor ve bekliyor, bunun için sade bir hayat yaşıyor, bir otelde kat görevlisi olarak çalışıyor, iki tane çok sevdiği arkadaşı dışında sosyal hayatı sıfır, fakat bir gün, karşısına çıkan Jake adında bir yabancı, ona Leo nun öldüğünü söylüyor, Evie onca yıl kendisini aramayan hayatının aşkı için sinirlensin mi yoksa ölümü için yas mı tutsun bilemiyor.. Jake oldukça yakışıklı bir adam, Evie'ye her bakışı aşkla dolu, ama bir yandan da gizemli bir yanı var, kısa bir süre içinde Evie'nin hayatının merkezinde yerini alıyor, hayatında hiç bir şeyi dolu dolu yaşamayan, her şeyi erteleyen Evie, Jake' le aralarında başlayan çekime karşı koyamıyor, aralarında yoğun ve tutkulu bir ilişki başlıyor .. Ama ne derler bilirsiniz, "hiç bir sır sonsuza kadar saklı kalmaz" bir süre sonra Jake'in sakladığı derin ve acı dolu sırlar gün ışığına çıkıyor ... Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen güzeldi, ama ikinci kitabın yerini tutmuyor desem yalan olmaz zira her satırda gözlerim " Archer" ı aradı :))
Amber, evlere şenlik teyzesi tarafından karın tokluğuna büyütülen üniv. öğrencisi çok güzel bir kız, annesi sevgilisiyle kaçınca kız çatlak teyzenin başına kalmış , bir gün cafe de ders çalışırken karşısına Audrey adında bir kadın çıkıyor, kadının bir eskort şirketi var tabi kıza bunu söylemiyor, kartını verip gidiyor dara düşünce ara anlamında, aylar sonra bizim deli teyze, bir kış günü kızı kapı dışarı edince aklına Audrey geliyor, kadını arıyor, buluşuyorlar ve ne iş yapacağını öğreniyor,sonrasında hikaye başlıyor :) Audrey müşterileri bulacak kızda belirli bir ücret karşılığında adamların yanında aksesuar gibi duracak, hiç bir şekilde cinsel temas yok, kurallardan biri bu, ki zaten kızımızın da böyle bir derdi yok , daha öncede olmamış :) fakat ilk müşterisi Max ile karşılaştığında Amber'ın yaptığı ilk şey birinci kuralı çiğnemek oluyor zira aralarında oldukça güçlü bir çekim var :) Kitapta aklımın almadığı iki sahne var biri zorlama olduğunu düşündüğüm, diğeri kadın karakterin aşkını sorguladığım sahne, yalnız "Spoiler" gibi olabilir dikkat sonra bazı arkadaşlar kızıyor : )) ( Zorlama) Amber daha önce başka bir işte çalışamamış, nedeni normalden biraz daha zayıf ve ufak tefek diye kimse iş vermemiş, yani milyonlarca öğrenci var bir yandan okuyup bir yandan çalışan, memlekette iş kıtlığı mı var ki hiç iş bulamadın da geriye Eskort'luk kaldı... ( Aşkını sorguladığım kısım) kızımız, Max' le aralarında başlayan güçlü çekim ve birliktelik sonrasında adama bu iş olmaz deyip durdu, aslında kadınla yapılan anlaşmada kızı bağlayıcı hiç bir unsur yoktu, istediği zaman işi bırakabilirdi, gidip başka bir işte güzelce çalışabilirdi, ama o tutup adama , bu kadar parayı başka hangi işte kazanabilirim, bu konforu bırakamam deyince zaten gözümden düştü, valla o anda Max'in gözünden nasıl düşmedi onu da hiç anlamadım :) Kitabın sonlarında Craig adında çıktığı müşterilerden biriyle kızın başı derde giriyor adam tam bir odun çıkınca aralarında yaşanan bir tatsızlık medyaya sıçrıyor malum müşteriler tanınan iş adamları ve bu olay üzerine adam kızdan intikam almaya karar veriyor onuda ikinci kitapta okuyacağız :).... Sade ve akıcı bir dili vardı kitabın, klişe bir konu ama yazarın kalemi iyi ...
"Sır" serisi sevdiğim serilerden biridir, tüm kitapların bende yeri ayrı, bu kitapta yarı tanrılarla son kez bir araya gelmek çok zevkli ve hüzünlü oldu, bizimkiler maceraya doymuyor desem yeridir, aileye yeni katılanlar , geçmişten kalan husumetler, kaçırılanlar, yaralananlar, yeni doğan bebekler, düğünler derken, eğlenceli bir maceranın sonuna gelmiş olduk ve fark ettim ki ben bu çocukları gerçekten özleyeceğim:) Karakterler arasındaki diyaloglar, espriler, o kadar sıcak ve samimi ki, sanki bir yerlerde gerçekten yaşıyor gibiler :) Müjde Albayrak'ın Hissiz ve Maske kitaplarındaki karakterleri görmek eğlenceliydi, biraz gürültülü patırtılı oldu, gözler morardı falan ama çok tatlılardı, malum bizim delileri tutmak çok zor, özellikle de sevdikleri söz konusu olunca memleketi ateşe verirler :) Kitabın sonunda zaman atlaması sayesinde ufaklıkların büyümüş hallerini görmek hoşuma gitti, şu kadarını söyleyeyim babalarından aşağı kalır yanları yok, eh malum çekirdekten yetişiyorlar :) Böyle güzel bir seri için yazara sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum :)